Kalp Ameliyatlarındaki Gelişmeler Hasta Konforunu Artırıyor
Kalp Ameliyatlarındaki Gelişmeler Hasta Konforunu Artırıyor
Bizi Takip Et
Son 15 yıldır, teknolojinin ilerlemesi ve kamera sistemlerinin desteğiyle birlikte ameliyatlar, 6-7 cm’lik küçük kesilerle yapılabiliyor. Böylelikle sternum yani iman tahtası kesilerek yapılan açık kalp ameliyatları yerine, hasta konforunu gözeten yöntemler kullanılıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Aşkın Ali Korkmaz, minimal invaziv kalp cerrahisi yöntemleri hakkında bilgilendiriyor.
BAŞARI ORANI AYNI
Minimal invaziv kalp cerrahisi yöntemleri, açık kalp ameliyatları ve koroner bypass gibi müdahaleler için kullanılıyor. Kesi yapılacak bölge ise ameliyat tipine göre belirleniyor. Mitral ya da aort gibi kalp kapakçıklarına müdahale edilecekse kesi, sağ meme ya da köprücük kemiği altından; bypass ameliyatında ise sol meme altından yapılıyor. Bu yöntem sayesinde açık kalp ameliyatları ile aynı başarı elde ediliyor.
ÇABUK İYİLEŞİYOR
Minimal invaziv kalp cerrahisi, kozmetik avantajları ile de öne çıkıyor. Özellikle kadınlarda müdahale meme altından yapıldığı için dışarıdan bakıldığında herhangi bir yara izi görünmüyor. Öne çıkan diğer avantaj ise hastanın daha çabuk iyileşiyor olması. Açık kalp ameliyatlarında kemik iyileşmesi ve ameliyat sonrası yaşanan ağrı nedeniyle hastanın günlük hayata dönme süresi uzuyor. Ameliyat küçük kesi ile yapıldığında hastanın yoğun bakımda kaldığı süre azalıyor ve hasta çabuk iyileşerek taburcu oluyor. Hastada daha az travma sonucuna neden olduğu için de daha az kan ürünü kullanılıyor. Klasik ameliyatlarda kemik kesildiği için hasta vücut bütünlüğünün bozulduğu hissine kapılıyor. Bu anlamda küçük kesi ile yapılan ameliyatlar hastalara psikolojik yönden de fayda sağlıyor. Hastalar “vücut bütünlüğüm korundu” hissi ile daha çabuk iyileşirken, günlük hayata da daha çabuk dönüyor.
KORONER BYPASS CERRAHİSİ
Minimal invaziv cerrahi, koroner bypass ameliyatı olacak hastalar için de uygulanabiliyor. Ameliyatların neredeyse yüzde 60-70’i bu yöntemle yapılıyor. Eğer kalbin ön yüzündeki damarlarda bir problem varsa, ameliyat sol meme altından yapılan küçük kesilerle gerçekleştiriliyor. Üstelik ameliyat, hastayı kalp-akciğer makinesine bağlamadan yani kalbini durdurmadan yapılıyor. Çoklu damar hastalığı görülen hastalarda ise kalp-akciğer makinesi kullanılıyor; ancak işlem yine küçük kesi ile gerçekleştiriliyor. Uygulanacak cerrahi yöntem, damardaki darlığın yeri ve hastanın ilave risk faktörlerine göre belirleniyor.
KALP YETERSİZLİĞİ VARSA
Hastada kalbin kasılmasında bozukluğa yol açan bir yetersizlik; ejeksiyon fraksiyonu adı verilen kalbin kasılma gücünün düşük olması gibi bir durum varsa, hastayı kalp-akciğer makinesine bağlamamak adına yine bu yöntem tercih ediliyor. Eğer başka nedenlerden oluşan kalp yetersizliği görülüyorsa, bu yöntem çok tercih edilmiyor. Böyle durumlarda tercih edilen diğer yöntem ise hibrit tedavisi. Hibrit tedavisinde çalışan kalbin arkasındaki ve sağındaki damarlara stent konuyor ve kalbin önündeki damara, küçük kesi ile bypass yapılıyor. Stent takma işlemi bypass’tan önce ya da bypass sonrasında, hasta kardiyoloji bölümüne yönlendirilerek yapılıyor.
KALP KAPAĞI DEĞİŞİMİ VE TAMİRİ
Mitral kapak ameliyatları, sağ meme altından yapılan kesilerle yapılıyor. Aort kapak ameliyatları ise köprücük kemiğinde küçük, parsel kesiler açarak gerçekleştiriliyor. Eskiden, Mitral kapak yetersizliği yaşayan hastalar, kalp fonksiyonlarının azaldığı son ana kadar bekletiliyordu ki bu da hastanın ameliyattan göreceği faydayı azaltıyordu.
Kapak değişiminde ise hasta 65 yaşın üzerindeyse, metalik ya da biyolojik kapaklar tercih ediliyordu. Değişim metalik kapak ile yapıldıysa, hastanın özel bir kan sulandırıcı kullanması gerekebiliyor. Kan sulandırıcının ayarlanmasındaki sorunlardan dolayı da ileride ciddi sıkıntılar yaşanabiliyor. Bu durumda hastanın kendi kalp kapağını korumak önem teşkil ediyor. Yeni gelişen tamir yöntemleri sayesinde; yaşlılığa bağlı kalp kapağı rahatsızlıkları, kapağın herhangi bir yerinde kesi yapmadan, yapısını koruyarak, özel ipçiklerle tamir edilebiliyor.
AMELİYATSIZ AORT KAPAĞI DEĞİŞİMİ: TAVİ
TAVİ kardiyoloji uzmanları ve kalp cerrahlarının birlikte uyguladığı kapalı bir yöntem olarak öne çıkıyor. Genelde risk faktörleri yüksek olan, herhangi bir kesiyi kaldıramayacak, belli yaşın üzerindeki hastalara tavsiye ediliyor. İşlem anjiyo gibi, kasıktan girilerek aort kapağının olduğu yere stent yerleştirilerek yapılıyor. Bu yönteme benzeyen mitraklip yöntemi ise yine kasıktan girilerek uygulanıyor. Bahsi geçen yöntemler, son çare olarak uygulanıyor. Hastada ilave risk faktörü yoksa, tercih edilmiyor.
ROBOTİK KALP CERRAHİSİ
Robotik kalp cerrahisi 2000’li yıllardan beri Türkiye’de uygulanıyor. Minimal invaziv yöntemlerde kullanılan endoskopik kamera sistemi, hekime iki boyutlu bir görüntü sunuyor. Ancak robotla insan elinin yapamayacağı hareketler yapılabiliyor ve hekime üç boyutlu bir görüntü sağlanıyor. Bypass, kalp kapağı değişimi, kalp deliğini kapatma ya da kalp içi iyi huylu tümörleri çıkarma ameliyatlarında, başarıyla uygulanıyor. Ancak burada da hastanın risk faktörlerini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Daha önce kalp ameliyatı geçirmiş hastalarda bu yöntem uygulanmıyor.
SAĞLIK TURİZMİNDE TÜRKİYE
Pek çok kişi 80’li yıllarda, kalp ameliyatı olmak için yurt dışına gitmeyi tercih ediyordu. Ancak bu durum günümüzde değişmiş durumda. Kalp cerrahisinde Türkiye, donanımlı hastaneleri ve hekimleri ile dünyayla aynı imkânlara sahip. Çok değerli Türk cerrahlar, yurt dışında konulmalar yapıyor ve kongrelere katılıyor. Ülkemizi en çok Türki Cumhuriyetler’den gelen hastalar tercih ediyor. Özellikle bebek kalp hastalıkları nedeniyle, dünyanın dört bir yanından da hasta kabul ediliyor.
İçeriği Paylaşın