Emsey Hastanesi Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sağlam, Atv Avrupa ekranlarında yayımlanan "Esra Kazancıbaşı ile Sağlığım İçin Herşey" programına katıldı.
Hangi hastalıklar "kalp damar hastalıkları" tanımı içinde yer alıyor ve bu hastalıkların oluşumunun nedeni nedir? Kalp damar hastalığıyla ilgili sorunlarda ne tür yakınmalar ortaya çıkabilir? Sessiz kalp hastalığı (belirti vermeyen kalp hastalığı) kimlerde görülür? Kalp hastalıklarının belirtileri kadın ve erkekte farklı mıdır? Kalp damar hastalığı şüphesinde başlangıçta ve ilerleyin süreçte hangi tetkikler yapılmalıdır? Sanal anjiyo her vakada girişimsel anjiyonun yerini tutar mı? Hangi vakalarda mutlaka girişimsel anjiyo yapılması gerekir? Efor testinin pozitif olması kalp-damar hastalığının olmadığını yüzde yüz bildiren bir sonuç mudur? El bileğinden yapılan anjiyoyla kasıktan yapılan anjiyo aynı sonucu verir mi? El bileğinden anjiyoyu kimlere daha çok uyguluyorsunuz, avantajları nelerdir? Kalp-damar hastalıklarının tedavi seçenekleri nelerdir? Stent nedir, günümüzde kaç çeşit stent vardır? Kalp-damar hastalımlarında hangi durumlarda stent öneriliyor? Stent takılması ile by-pass ameliyatı arasındaki avantaj ya da dezavantajlar nelerdir? . Bir stentin ömrü ne kadardır, kişiden kişiye değişir mi? Kalp damar hastalıklarından korunmak için neler yapılması gerekiyor? Kalıtımsal riski önlemek mümkün müdür?
Esra Kazancıbaşı sordu, Prof. Dr. Mustafa Sağlam yanıtladı.
. Hangi hastalıklar "kalp damar hastalıkları" tanımı içinde yer alıyor ve bu hastalıkların oluşumunun nedeni nedir?
“ Kan vücudumuzda, damar dediğimiz sisteminin içinde gezinmektedir. Kan, vücudumuzdaki organların besin kaynağınıdır ve vücudumuza oksijenini sağlamaktadır. Kalp ve damar hastalıkları dediğimiz zaman, kalbin kaslarını besleyen damardaki hastalıklardan söz ediyoruz. Bu damarların kısmi ya da tamamen tıkanması sonucu ortaya çıkan hastalıklara kalp damar hastalıkları ismi verilir.
Ergenlikten itibaren kalp damarlarının içerisinde yağlanma dediğimiz bir oluşum oluşmaktadır. Elastik bir yapıya sahip olan damarlar yağlanmaya karşı bir reaksiyon vermektedir. Bu reaksiyon sonucu zamanla yağlanmaların üzerine vücutta gezen bazı maddeler yapışmaktadır; kalsiyum, protein, yağ asitleri birikmektedir. Zamanla bu yağlanma plaka dediğimiz bir yapı oluşturmaktadır. Bu plaka da yavaş yavaş genişleyip damarı kısmi veya tamama tıkayıp kalp damar hastalıkları dediğimiz hastalıkların meydan gelemsine neden olur.”
. Kalp damar hastalığıyla ilgili sorunlarda ne tür yakınmalar ortaya çıkabilir? Sessiz kalp hastalığı (belirti vermeyen kalp hastalığı) kimlerde görülür?
“ En belirgin şikâyet göğüs ağrısıdır. Bu ağrı genellikle bir efor sırasında, stres sırasında, soğuk havada bir yürüyüş sırasında, ağır bir yemek sonrası meydana gelmektedir. Göğsünde ağrı, yanma, baskı, hazımsızlık gibi şikâyetlerle ortaya çıkmaktadır. Ağrı sanki mengene sıkar gibi, sanki göğsünde bir ağırlık varmış gibi tarif edilmektedir. Bu ağrı alt çenemize, sırtımıza, boynumuza da yayılabilmektedir. Özellikle sol kolda uyuşukluk hissedebilir.
Sesiz kalp hastalığı genelde şeker hastası olan hastalarda, yaşlılarda ve bazen hasta eğer başka sebeplerden dolayı ağrı kesici kullanıyorsa ağrıyı hissetmeye bilir. Bu damarlar tama yakın tıkalı olmayabilir. Plaka dediğimiz bu oluşumlar hafif bir şeydir. Bu stres, gerginlik, aşırı efor sonucu oradaki bir şey patlamaktadır ve damarı tama yakın tıkamaktadır. Bu kişilerde önceden hiçbir belirti olmayabilir. “
. Kadınlardaki belirtiler erkeklerdekilerden farklı mıdır?
“Genellikle kadınların göğüs ağrısını tariflemeleri erkeklerden biraz daha farklıdır. Yorgunluk, halsizlik, kolunda uyuşma olarak kendini gösterebilir.”
. Kalp damar hastalığı şüphesinde başlangıçta ve ilerleyin süreçte hangi tetkikler yapılmalıdır?
“Kişinin ya şikâyeti vardır ya da ailesine bağlı risk faktörlerinden dolayı check-up yaptırmak için gelen hastalara ilk önce rutin bir laboratuar tetkiki yapılıyor. Şekeri, kolesterolü gibi tetkiklere bakıyoruz. Fizik muayene sonucu hastaların elektro kardiyografi dediğimiz kalp grafikleri çekilmektedir. Bu EKG’ler kalbin atımlarını gösteriyor.
Bundan sonrasında, eko kardiyografi dediğimiz bir tetkik yapabilmekteyiz. Bu eko kardiyografide kalp duvar hareketlerini, kalp kapaklarındaki sorunları gösterir. Ayrıca hastanın daha önce kalp krizi geçirip geçirmediği ve yüksek tansiyon bulguları olup olmadığı da araştırılır.
Bunların hepsi normalse efor testi denilen tetkik yapılmaktadır. Bu efor testinde hasta EGK’ya bağlanmaktadır. Eforla tansiyon değişikliği ve bu elektrolarda bir değişiklik olacak mı ona bakılmaktadır. Efor testinde hasta zorlanmayla bir şikâyeti olacak mı ona bakılır. Bunların hepsi yüzde 50- 70 oranında bize bir bilgi vermektedir.
Bunlardan sonraki tetkikler şöyle; eğer kişide damar tıkanıklığından şüpheleniyorsak yapmamız gereken konvansiyonel anjiyografi dediğimiz normal anjiyografi yöntemiyle kalp damarlarının direkt tetkikidir.
Bazen de hastaların hiçbir şikayeti olmayabilir; bunlara check up amaçlı sanal anjiyo dediğimiz yöntem uygulanıyor. Sanal anjiyo ile damarların yapısının tespiti yapılıyor. Bu girişimsel olmayan bir yöntem olduğu için daha kolaydır."
“SANAL ANJİYO DAHA ÇOK CHECK UP AMAÇLI YAPILIR”
. Sanal anjiyo her vakada girişimsel anjiyonun yerini tutar mı? Hangi vakalarda girişimsel anjiyonun yapılması kaçınılmazdır?
“Kişide hastalık olduğunu biliyorsanız mutlaka girişimsel anjiyo yapılması gerekir. Sanal anjiyoyu daha çok check up amaçlı ve normal anjiyoyu tolore edemeyecek kişilerde kullanıyoruz. Normal anjiyo 15-20 dakika sürer. Sanal anjiyo biraz daha kısadır.
Risk faktörleri çok yüksek ama hastanın hiçbir şikâyeti yoksa, ailesinden gelen bir yakınlığı varsa hastaya sanal anjiyo yapılabilir. Ama hastada damar tıkanıklığı olabileceği düşünülüyorsa, şikâyetleri varsa, kriz gibi bir durum söz konusuysa veya habercisi durumdaysa mutlaka konvansiyonel yani normal anjiyografi yapılaması gerekmektedir.”
. Efor testinin pozitif olması kalp-damar hastalığının olmadığını yüzde yüz bildiren bir sonuç mudur?
“Efor testi kadınlarda güvenirliği olmayan bir testtir. Erkeklerde ve şikâyeti olan hastalarda daha güvenilirdir. Efor testi indirekt bir test bize kesin bir şey söylemiyor. Kişilerin damarlarında düşük düzeyde bir tıkanıklık olabilir. Efor testi bulgu vermeyebilir. Efor kapasitesi çok iyidir fakat hastada kritik olmayan bir darlık vardır. Stres, gerginlik sonrası bu plaka dediğimiz şeylerin birden patlaması pıhtı oluşmasına neden olmaktadır. Buna bağlı olarak kriz geçirebilmektedir. Bunlar sessiz damar tıkanıklığı dediğimiz bir olaydır. Efor testinin temiz olması yüzde yüz bir sonuç değildir.”
“EL BİLEĞİNDEN YAPILAN ANJİYOYLA KASIKTAN YAPILAN ANJİYO ARASINDA ÇOK BELİRGİN BİR FARK YOK”
. El bileğinden yapılan anjiyoyla kasıktan yapılan anjiyo aynı sonucu verir mi? El bileğinden anjiyoyu kimlere daha çok uyguluyorsunuz, avantajları nelerdir?
“ İkisinin birbirinden fazla bir üstünlüğü yok. El bileğinden yaptığınız zaman hasta için çok konforlu olmaktadır. 2- 3 saat sonra kalkıp evine gitmektedir. Kasıktan yaptığınız zaman biraz daha hastanede yatması gerekir. El bileğinden yaptığımız zaman kanama riski daha düşük olabilmektedir. Kanadığı zaman üzerinde baskı yapmak daha kolaydır. Kasıktan yaptığımız zaman kanama riski biraz daha fazladır. Oraya baskımız biraz daha zor olabilir. El bileğinden anjiyoyu kanama problemi olacak hastalara, çok kilolu hastalarda düşünülmesi gereken bir tetkik olmalıdır. Eğer kişide girişimsel bir şey düşünülüyorsa balon, stent gibi o zaman kasıktan anjiyo yapmak biraz daha uygun olabilir.”
. Kalp damar hastalıklarının tedavi seçenekleri nelerdir?
“ Hastaya anjiyografi yaptık veya yapmadık eğer hastalık olduğunu düşünüyorsak önce ilaç tedavisi veriyoruz. Eğer hasta çok riskliyse ilaç tedavisiyle birlikte anjiyografi yapıp damar yapısını belirlememiz gerekiyor. Hastanın riski düşükse ilaç tedavisiyle giderilebilmektedir. Anjiyografiden sonra hastaların damar yapısına bakıyoruz. Bundan sonra bu hastaya uygulanacak tedaviye karar veriyoruz. İlaç tedavisi olabilir, damara stert takma olabilir veya ameliyat gerekebilir.”
. Stent nedir, günümüzde kaç çeşit stent vardır?
“Stentler yaklaşık olarak 1994 yılından itibaren dünyada ve ülkemizde kullanılmaya başladı. Stentler, damarın tıkanıklığını açmak için kullanılan malzemelerdir. Bunlar kalem yayına benzetilebilir. İlk zamanlar metal stent dediğimiz stentler vardı. Daha sonra ilaç kaplı stentler piyasaya çıktı. Bu ilaç kaplı stentelerde, metal kafesin üzerinde ilaç salınımı yapan maddeler var. Bunlar, yeniden damar tıkanıklığını engelleyen maddelerdir.
Zamanla bu stentler de gelişti; ilaç salgılayan kısmı eriyenler ve erimeyenler ortaya çıktı. Son zamanlarda da bu tedavi seçeneklerine bir yenisi daha eklendi; biodegradable stent dediğimiz tamamen eriyen stentler üretili. Bu yeni stentler 6 ay kadar damarda kalabiliyor. 6 aydan sonra yavaş yavaş vücutta eriyor ve 2 yıl içerisinde tamamen ortadan kalkıp damarda görünmemektedir.”
. Kalp-damar hastalıklarında hangi durumlarda stent öneriliyor? “Stent takılması için hastanın damar yapısının uygun olması gerekmektedir. Ne kadar stenti ardı ardına takarsanız yeniden tıkanma riski çok yüksek olan durumlar vardır veya damar yapısı ince olabilir; her hastaya yaklaşım farklı olacaktır.
Genç hastalarda örneğin tek veya iki damarında problem olan hastalarda stent takmak daha uygun olabilir. Hastanın 3-4 damarında problem olabilir, şeker hastalığı olabilir, ek kapak problemi olabilir. Bu vakalarda ameliyat daha uygun olabilir. Kriz geçirmişse hastalarda ilk başta stentin denenmesi gerekir.
. Stent takılması ile by-pass ameliyatı arasındaki avantaj ya da dezavantajlar nelerdir?
“ Stent işlemi dediğimiz anjiyografiyle aynı anda yapılan bir işlemdir. Genelde bir problem çıkmadığı takdirde hastalar bir geceyi hastanede geçirdikten sonra evlerine gidebilmektedir. Hastalara ameliyat yapıldığı zaman hastanede yatış süreleri genellikle uzundur. İyileşme süreleri de daha uzundur. Uzun dönemde baktığınız zaman stentle bypass arasında çok ciddi bir fark yok. Kişiye özel tedavi uygulamak gerekiyor. Bu kişinin genel durumuna göre bazı şeyleri belirlemek gerekiyor. Örneğin hastanın damar yapısı uygunsa ilk başta mutlaka stentin denenmesi gerekmektedir. Özellikle son zamanlarda çıkan eriyen stentler çok öneriliyor.”
. Bir stentin ömrü ne kadardır, kişiden kişiye değişir mi? “Genellikle stentler ilk 6- 12 ay içerisinde tıkanmaktadırlar, ilk 6-12 ay geçtikten sonra kolay kolay o stentte bir sıkıntı meydana gelmemektedir. 12 aydan sonra bir problem yoksa tıkanma ihtimali düşük oluyor.”
. Kalp damar hastalıklarından korunmak için neler yapılması gerekiyor? Kalıtımsal riski önlemek mümkün müdür?
“ Damar hastalıklarında risk faktörlerinin bir kısmı değiştirilebilen risk faktörleridir. Diğer bir kısmı değiştirilemeyen risk faktörleridir. Değiştirilmeyenler; genetik, erkek olmak, yaş, ailesinde daha önce kalp hastası olmasıdır. Sigara içmek, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, şeker hastalığı, kilo olması, alkol tüketmesi de değiştirilebilir olan risk faktörleridir.
Eğer değiştirilebilecek risk faktörleri bir kişide varsa riski azalmak için bunların değişmesi gerekiyor. Eğer kişide değiştirilmeyecek risk faktörleri varsa bu kişilerin check-up’larını daha erken yaşlarda yaptırmaları gerekiyor ve değiştirilebilecek risk faktörlerini mutlaka ortadan kaldırmaları gerekiyor.
Sigarayı hemen bırakmaları, kiloları varsa hemen normal kiloya dönmeleri, yüksek kolesterol varsa diyetle düzeltmeleri gerekiyor eğer diyetle düzeltilemiyorsa ilaç tedavisiyle düzeltilmesi gerekiyor, alkol alıyorsa bırakması, spor yapması gerekiyor. En başında besleneme alışkanlıklarını değiştirmesi gerekiyor. Katı yağlardan uzak durmak ve sebze ağırlıklı beslenmek çok önemli.”