Kalp Nakli

Kalp Nakli

Kalp Nakli

Bizi Takip Et


Kalp nakli, kişinin bedenine hizmet edemeyecek kadar bozulmuş olan kalbinin çıkarılıp yerine beyin ölümü gerçekleşmiş bir kişiden alınan sağlıklı fonksiyonel bir kalbin takılmasıdır.   Dünyada ilk kez 1967 yılında Prof. Dr. Christian Bernard  tarafından kalp nakli operasyonu yapılmıştır. Türkiye’de ise kalp nakli operasyonları Ankara’da 1968’de Prof. Dr. Kemal Beyazıt ve İstanbul’da  Prof. Dr. Siyami Ersek hocamız tarafından dünyayla eş zamanlı olarak gerçekleştirilmiştir.

Kalp nakli ameliyatları 1980’ lerde kalp naklinde kullanılması mutlak olan bağışıklık sistemini baskılayıcı ilacın keşfine kadar çok büyük gelişme göstermemiştir. Ancak 1983’ten sonra giderek artan sayılarda hastaya nakil ameliyatı yapılmıştır. Kalp nakli operasyonları  bugün artık son dönem kalp hastalığı dediğimiz vakalar için tek tedavi seçeneği olarak kabul edilmektedir. Son yirmi yılda  artan sayılarda yapılmakta olan nakil operasyonları, yalnız hayat kurtarıcı değil aynı zamanda kişinin normal hayat standartlarına dönmesini sağlayan bir işlemdir.

Kalp nakli, maksimum medikal  tedaviye rağmen yanıt alamadığımız , belirtileri  gerilemeyen  ya da tam tersine ilerleyen ve bir yıllık hayat beklentisi bizim için oldukça az olan hastalara yapılmaktadır. Bir hastanın nakil adayı olması için kendisine  yapılabilecek tıbbi ya da cerrahi başka hiçbir tedavi yönteminin kalmaması gerekmektedir.

Kalp nakli ve kalp yetmezliği konusunda bizlere en çok yöneltilen sorular ve yanıtları ise şunlardır:
Kalp yetmezliği nedir?

Kimlerde görülür?  Kalp yetmezliği kardiyomiyopati dediğimiz durumlarda görülebilir. Kardiyomiyopati kısaca, bilinen ya da bilinmeyen bir sebeple kalp adalesinin fonksiyonlarının bozulmasıdır. Nedenlerinin yüzde 45’i iskemik kökenlidir. Yani kalbi besleyen koroner damarların tıkanmasından kaynaklanan beslenme bozukluğunun kalp adalesini bozmasıdır. Bu bağlamda büyük kalp krizleri sonrasında geniş bir alanda kalp fonksiyonel olarak işlevini yitirebilir. Ayrıca gebelik sonrası ve doğuştan kardiyomiyopatiler olabileceği gibi toksik nedenler de kardiyomiyopatiye zemin hazırlayabilir. Bunun başında ise alkole bağlı oluşan kardiyomiyopatiler gelir.Ayrıca enfeksiyonlar, kalpteki ritm bozuklukları, kapak hastalıkları ve daha bir çok sebep kardiyomiyopatiye yol açabilir.

Belirtiler nelerdir?
Kalp yetmezliği kalbin kan pompalama görevini yapamaması durumunda ortaya çıkar. Buna bağlı olarak vücutta dokularda su tutulmasına bağlı ödemler oluşmaktadır. Akciğerlerde oluştuğu zaman öksürük, hırıltı solunum veya köpüklü balgam çıkarma, giderek artan nefes darlığı tabloları görülebilir.  Ödem, bacaklarda şişmelerle de kendini gösterebilmektedir. Bunun dışında kişinin günlük aktivitelerini daha zor yaptığı tablolar gelişmeye başlar, efor kapasitesi gittikçe düşer, başlangıçta egzersizle olan nefes darlıkları istirahat halindeyken de ortaya çıkmaya başlar. Bununla beraber  yorgunluk, çabuk yorulma, zayıflama, adale erimesi, iştahsızlık, karın şişmesi gibi bazı belirtiler de kalp yetmezliğinin son safhalarında gözlenmektedir.

Beyin ölümü nedir? Beyin ölümüne kimler karar verir?
Beyin ölümü, beynin tam ve geriye dönüşümsüz olarak fonksiyonelliğinin bozulması demektir. Beyin ölümü başladığından itibaren, bu tanıyı koymak için dört hekim arkadaşımız ülkedeki bütün imkanları kullanarak beyin ölümü kriterleri kapsamında hastayı değerlendirmektedirler.  Beyin ölümü kararı veren bu kurul, kardiyolog, nörolog, beyin cerrahı ve bir de anestezi reanimasyon uzmanından oluşmaktadır. Beyin ölümü gerçekleştiği anda da organ nakli koordinatörlerine haber verilir .

Organ nakli koordinatörü kimdir? Organ bağışında nasıl bir fonksiyonu vardır?
Bir ülkenin organ nakli yapabilmesi için mutlaka bir koordinasyon sistemi  oturtması ve bunu büyük bir özveriyle yürütmesi gerekmektedir. Türkiye’de de organ nakli ile ilgili ulusal koordinasyon sistemi kurulmuştur. Bu merkez de kendisine bağlı bölge koordinasyon merkezleri ve organ nakli koordinatörleri ile bu hizmeti sağlamaktadır. Bütün resmi ve özel hastaneler beyin ölümü gerçekleşen bir vakayı  bölge koordinasyon merkezine bildirmek zorundadırlar. Dolayısıyla bildirilen beyin ölümü vakasından sonra organ nakli koordinatörleri devreye  girmekte ve organın alınmasından nakline kadar olan koordinasyonu yapmaktadırlar.

Kalp nakli nasıl gerçekleştiriliyor?
Gerçekten özverili bir iş olan kalp nakli işlemi çok büyük bir ekibe dayanmaktadır. Konuyla ilgili eğitim gerektirir. Kalp nakli yapabilmek için önce merkezin alt yapısının yeterli olması ve daha sonra da bilimsel bir kuruldan ilgili nakil operasyonu için bir hekim adına ruhsatlandırılması lazımdır. Burada önemli nokta, kalp nakli operasyonunu gerçekleştirecek hekimin bu konuda aldığı eğitimdir. Söz konusu hekime verilen  transplant koordinatörlüğü görevinden sonra, kalp nakli ekibi oluşturulur.  Ekipte sadece cerrahi koordinatörün değil onun yanındaki kişilerin de  çok yeterli eğitim almış olması önemlidir. Bir vaka çıktığı zaman ise ilk önce organı  alacak ekip belirlenir, organın nerden alınacağı, ne şartlarla geleceği, alıcının kim olacağı  saptanır. Alıcı hastaneye çağırılırken bu arada da diğer ekip organı alacağı yerin ulaşım programını yapmaktadır.

Kalp naklinde zamanla yarış söz konusudur. Çünkü kalbin alınmasıyla takılması arasındaki sürenin dört saati aşmaması  gerekmektedir. Kalbin kansızlığa tahammül süresi kısıtlıdır. Bu nedenle organı alırken ve nakil yapılacak hastaneye ulaştırılırken yapılacaklar kesin kurallara tabidir.Ayrıca kalbi çıkaran ekip ile takacak ekibin iletişimi de son derece önemlidir.

Türkiye’de kaç kişi kalp nakli olmayı bekliyor?
Kalp olmak hastanın yaşamına ne gibi artılar katıyor? Türkiye’de yaklaşık 4 bine yakın kalp nakli bekleyen hasta var. Kalp naklinden sonra hayat standartları çok iyi olmaktadır. Kalp nakli olan hastaların 7-10 yıl içerisinde yaşama oranı yüzde 60-70 `tir. Nakil olan hastaların yüzde 90’ı aktif yaşamlarına dönebilirler; yüzde 30’u ise tam gün çalışabilir durumda olabilmektedir.

İnsanlara hayat, Tanrı’nın bir armağanıdır ve biz bunu çok iyi kullanmak zorundayız. Bizler hiçbirşeyin olduğu gibi Tanrı`nın armağanı olan organlarımızın da sahibi değiliz. Dünyadan göç ederken organlarımızı götürmek gibi bir bencillik haksızlık yapmayalım. Gözlerimiz hayatı kaybettiğimiz zaman belki kapanacak, ama başkasının gözleri olarak dünyada çok güzellikler görecek; ya da kalbimiz başkasını severek, heyecan veya üzüntüsüne ortak olarak atacak. Onun için ben tüm insanları organ bağışına davet ediyorum.”

(Sağlık Bakanlığı Siyami Ersek Göğüs, Kalp, Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp Cerrahisi Klinik Şefi)


İçeriği Paylaşın