Kalp ve Damar Cerrahisinde Son Gelişmeler
Kalp ve Damar Cerrahisinde Son Gelişmeler
Bizi Takip Et
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği tarafından bu sene 15’incisi gerçekleştirilen kalp ve damar cerrahisindeki önemli bilgilerin ve yeniliklerin konuşulduğu kongre Antalya’da gerçekleşti. Kongrede kalp ve damar cerrahisindeki önemli ve ilgi çeken konuların yanı sıra, olgular eşliğinde sık karşılaşılan problemlere ve hastalıklara yaklaşım ile birlikte tıptaki yeni gelişmeler gözden geçirildi.
Bu yıl 2 bin 600’e yakın hekim, hemşire ve perfüzyonistin katılımıyla düzenlenen kongrenin basın toplantısına, Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Ahmet Rüçhan Akar, Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. A. Kürşat Bozkurt ve Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ali Özatik konuşmacı olarak katıldı.
Kongre, Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği, Fleboloji Derneği, Perfüzyonistler Derneği, Türk Kardiyoloji Derneği, Leipzig Klinik, Cleveland Klinik, Ismics, California University San Diego, Cambridge University, European Venous Course, European College of Phlebology, Azerbaycan Urek ve Damar Cerrahisi Cemiyeti’nin bilimsel katkılarıyla daha güçlü olarak gerçekleştirildi. Bilimsel programda dünyadaki kalp ve damar cerrahisindeki yenilikler, gelişmeler programın ana başlıklarını oluşturdu. Türkiye ve yurt dışından 245 konuşmacı, 264 moderatör, 128 panelist görev aldı.
KALP NAKLİNİN 50’NCİ YILI
Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Ahmet Rüçhan Akar, “Kongrenin ana temalarından biri minimal invaziv kalp cerrahisiydi. Minimal invaziv kalp cerrahisi, çok küçük 4 santimlik bir kesiyle yapılan bir cerrahidir. Her hastaya minimal invaziv uygulanamaz. Bu cerrahi için kişinin obezlik durumu ya da daha önce geçirdiği ameliyatlar değerlendirilir. Kısacası anatomik ulaşılabilirlik önemlidir. Bu cerrahiden en çok fayda görecek hastalar; diyabetli kişiler ve yaşlılardır. Ayrıca Türkiye’de kalp naklinin 50’nci yılı. 50 yıldır bu alanda dünya ile yarışımız devam ediyor. 2019 yılında Türkiye’de kalp nakliyle ilgili uluslararası bir kalp sempozyumu da yapılacak.” diye belirtti.
BYPASS’TAN SONRA EN SIK KAPAK OPERASYONLARI YAPILIYOR
Kongrenin diğer konularından biri olan kapak onarımı hakkında da bilgiler aktaran Prof. Dr. Akar, “Ülkemizde bypass cerrahisi sonrasında en sık yaptığımız operasyon kapak onarımlarıdır. Kapak onarımında çok ilerledik. Değiştirme yerine, onararak daha uzun sürede en az değiştirme kadar uzun süreli ve bir takım ilaçları almayı engelleyecek. Hamile kalacak genç bayanlarda kapak onarımları çok önemlidir. Mitral kapak özel bir dikiş malzemesiyle orijinali gibi oluyor. Ya domuz ya da sığırın kalp zarından yapılan kalp kapağı oluyor. Metal kapak ömür boyu ilaç almak zorunda kalıyor. Günümüzde onarılması mümkünse onarıyoruz. Kapak hastalıkları çok yaygın toplumda çok yaygın.” şeklinde belirtti. Prof. Dr. Akar ayrıca milli üretime destek vermek için, dernek üyelerinin medikal malzemelerin yerli olarak üretilmesi için ciddi bir desteğin olduğunu ve bu amaçla ASELSAN ile bir protokol imzalayacaklarını dile getirdi.
TÜRKİYE, EN SAĞLIKSIZ DAMAR YAPISINA SAHİP ÜLKELERDEN BİRİ
Türkiye’nin en sağlıksız damar yapısına sahip ülkelerinden biri olduğunu belirten Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. A. Kürşat Bozkurt, “Türkiye damar sertliği açısından birinci ülke. 70 yaşın üzerindeki 3 erkekten birinde damar sertliği var. Bu oran Fransa ve Almanya’da daha düşük, ABD bizimle aynı oranda denilebilir. Japonlar ise çok daha sağlıklılar. Bunun en önemli nedenleri genetik eğilim, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam ve sigara kullanımıdır. Yüksek oranda yaptığımız bypass ameliyatları da bunu gösteriyor.” dedi. Uçak ve otobüslerde uzun süre yolculuk yapan kişilerden, pencere kenarında bulunan yolcuların koridorda oturan kişiye göre 8 kat daha fazla toplardamar hastalığına yakalanma riski taşıdığına da dikkati çeken Prof. Dr. Bozkurt, “Ayakta veya oturarak çok fazla sabit durmamak gerekir. Arada kalkıp yürüyüş yapmak, hareket etmek gereklidir. Masanın altına tabure koymak ve damar sağlığı açısından bol sıvı tüketmek de önemlidir.” diye vurguladı.
ORGAN BAĞIŞI HALA ÇOK DÜŞÜK
Türkiye’deki organ bağışının yetersizliğine dikkat çeken Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ali Özatik, “Hastalıklar noktasında toplumun bilgilendirilmesi çok önemlidir. Organ nakli konusunda alt yapı, hekim kalitesi olarak dünya standartlarındayız; ancak en önemli eksiğimiz organ bağışı. Bu konuda bölgesel olarak farklılıklar var. Ege ve Akdeniz’de organ bağışı daha fazla oluyor; ama Karadeniz, Doğu bölgelerinde ise düşük. Oranlar o kadar düşük ki beyin ölümü gerçekleşen 4 hastadan bir tanesinin organını kullanabiliyoruz. Organ bağışı, kişinin doku ve organlarının hayatta iken kendi rızası ile tıbbi olarak yaşamı sona erdikten; yani beyin ölümü gerçekleştikten sonra başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesidir. Bu yıl içinde ülkemizde 14 bin 75 beyin ölümü vakası bildirildi. Organ bağışı için verilen izin ise ne yazık ki yaklaşık yüzde 25’i kadardır. Kalp nakilleri yalnızca beyin ölümü gerçekleşen; yani kadavradan yapılabildiği için ülkemizde milyon nüfus başına 1 kalp nakli gerçekleştiriliyor diyebiliriz. Türkiye’de şu an 150’si acil olmak üzere bin 64 kişi kalp nakli için bekliyor. Ancak yılda sadece 80 kişiye kalp nakli yapılabiliyor. Çünkü bağış oranları çok düşük. Oysaki nakil sonrasında başarı oranlarımız ise yüzde 90 seviyelerinde.” diye konuştu.
İçeriği Paylaşın