Kanser Tanı ve Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar
Kanser Tanı ve Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar
Bizi Takip Et
Günümüzde kanser tedavisinde ne gibi gelişmeler oldu? Kanser tedavisindeki gelişmeler sayesinde hangi kanser türlerinin başarısında artış oldu? Kanser cerrahisi diğer cerrahilerden farklı mıdır? Farklı bir uzmanlık mı gerektirir? Kanser tedavisinde alternatif tıbbın yeri var mıdır? Kanser olduğu hastaya söylenmeli midir?
Memorial Sağlık Grubu Antalya Onkoloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan kanser tedavisindeki gelişmeleri Sağlığım İçin Herşey’de anlattı.
. Günümüzde kanser tedavisinde ne gibi gelişmeler oldu?
“Kanser tedavisinde gelişmeler özellikle 2000 sonrasında inanılmaz bir düzeye ulaşmıştır. Her şeyden önce artık kansere çok erken dönemde tanı konulabilmektedir. Bunda teknolojinin katkısı olduğu gibi kanser konusunda bilgilenmenin toplum üzerindeki etkisi de vardır. İkincisi, cerrahi tekniklerin çok gelişmesidir. Bugün neredeyse kanser cerrahisinin yapılmadığı ilimiz yok diyebiliriz. Tıbbi tedavideki gelişmeler de yine baş döndürücüdür. Eskiden elde birkaç tane kemoterapi ilacı varken şimdi çok daha güçlü kemoterapi ilaçları bulunmaktadır. Akıllı ilaçlar, immünoterapiler, bunların kombinasyonları ve radyoterapi teknolojisindeki gelişmeler üst üste konulduğunda kanser artık korkusuzca ifade edilmektedir.”
“KANSERİ ARTIK İYİ TANIYORUZ”
. Kanser tedavisindeki gelişmeler sayesinde hangi kanser türlerinin başarısında artış oldu?
“Genel olarak 2000 öncesinde 3 kanser hastasından ancak birinin yaşamı kurtuluyordu. Bugün ise 3 kanser hastasının 2’si kurtulmaktadır. Dolayısıyla tedavi olan hasta oranı daha önce yüzde 30-33’lerde iken şimdi yüzde 60’ları bulmaktadır. Özellikle meme kanserinde 1970’lerde yüzde 60-65 hasta ancak kurtulup yaşamına devam edebiliyorken bugün bu oran yüzde 90’ın üzerindedir. Pankreas kanserinde bile son birkaç yılda iki önemli tedavi rejimiyle birlikte yaşam ikiye katlandı. Bugün kalın bağırsak kanserlerinde neredeyse ameliyatsız rektum kanseri konuşulmaktadır. Prostat kanserinde eskiden son derece agresif prostat cerrahileri yapılırken bugün radyoterapi teknolojisindeki gelişmeler lokal, bölgesel, yakıcı, dondurucu tedaviler neredeyse ameliyatsız boyuta doğru taşınmaya başlamıştır. Bugün meme kanserinde bile ameliyat tartışılmaktadır. Dolayısıyla bu gelinen noktalar artık kanseri iyi tanıdığımızı, erken tanı koyabildiğimizi, doğru yönetebildiğimizi ortaya koymaktadır.”
. Kanser cerrahisi diğer cerrahilerden farklı mıdır? Farklı bir uzmanlık mı gerektirir?
“Kanser cerrahisi farklı bir uzmanlık gerektirir. Ben 5 yıl dahiliye iç hastalıkları ihtisası yaptıktan sonra 3 yıl onkoloji ihtisası yaptım. Oysa bir dahiliyeci iç hastalıkları uzmanı bir tiroidi, diyabeti, kanseri de tedavi edebilir. Ama özelleştiğiniz an başarınız o alandaki etkinliğiniz artar. Cerrahi branşlar için de böyledir. Onkolojik cerrahi özel bir cerrahidir ve 4 yıllık eğitimin üstüne bu konuda deneyim alacak ekiple çalışmak kıymetlidir.”
ALTERNATİF TIBBIN KANSERE YARARI VAR MI?
. Kanser tedavisinde alternatif tıbbın yeri var mıdır?
“Neredeyse her hastada, alternatif tıp arayışı gerek erken evrelerde gerek orta gerekse dördüncü evrede (metastaz yapmış) alternatif tıbba kayma arzusu vardır. Bunda hasta yakınlarının o süreçte katkı sağlama çabası ile yanlış yollara itmesi de etkilidir. Ayrıca son yıllarda bitkisel tedavilerle kanseri tedavi etmeye kalkışma, bu yönde popüler olma çabası ülkemizde çok hızlı ilerlemektedir. Şu bilinmelidir ki tıp ve ilaçlar doğadan ve bitkilerden gelmiştir. Son 5 yıl içinde geliştirilen ve onay alan yaşam kurtaran 70 kanser ilacının sadece bir tanesi doğadan elde edilmedir ve o da radyoaktif bir maddedir. Bunun dışında artık kanserin hücresel düzeyde tüm özellikleri bilinmektedir. Kişinin vücudundaki immün sistemi körleştiren nokta saptanıp o körlüğü ortadan kaldıracak bir madde geliştirir koyarsanız birdenbire vücudun savunma hücrelerinin kanser hücrelerini tanıdığı görülmektedir. Artık ökse otundan elde edilen bir ilaç kullanılmamaktadır. Ya da her yemeğe zerdeçal katmakla, kapsüllerini içmekle kanserle mücadele edilmez. Tam tersine bu insanların yaşam kalitesini bozar. İlacın yan etkileri artar. Hatta ilaç etkileşimi ile bir grup hastanın da başarısı azaltılmış olur. Dolayısıyla toplumun bu konuda çok bilinçli olması gerekir. Bir hasta beni ziyaret ettiğinde, bir alternatif tıp merkezine iki tane de onkoloji merkezine gittiğini söyledi. Düşünün anneleri için 3 ayrı merkeze gidip 3 ayrı merkezden ilaçlar alarak bunları kombine ediyorlar ve hekimleri bunları bilmiyorlar. Bir de mutlaka aşırı değil gerekli tedavi uygulanmalıdır.”
‘‘AŞIRI TEDAVİ HASTAYA ZARAR VERİR’’
. Aşırı tedavi nedir?
“Özellikle dördüncü evre organ kanserlerinin çoğu şifaya ulaşamaz. Bunlarda asıl hedef yaşam kalitesini artırmak ve yaşam süresini uzatmaktır. Ama bu sürecin de bir sonu vardır. Ancak bu noktada hasta ve ailesi koşulları zorlayarak ısrarla şifa arar. Doktor ve onkolog daha çok kemoterapi vermeye zorlanır. Veya o doktordan farklı doktorlara gidilir. Ya da faydası olmayacağı bilimsel olarak kanıtlanmış tedavi veren insanlara ulaşılır. Ancak tıbbın ve bilimin yapacağı şeyler sınırlıdır ve bu eğer daha fazlaya ulaştırılmak istenirse hastaya zarar verilir. Ayrıca maddi kayıplar olur. Oysa o para ile hastalarını sevdikleri yerlere götürebilirler. Dolayısıyla artık kanseri konuşmaktan bir öteye geçip hastanın yaşam süresi, tedavilerden göreceği yarar ve zararlar ve yaşamın sonunun yönetimi konuşulmalıdır.”
‘‘HASTALIĞINI BİLMEK İSTEMEYEN HASTA ORANI YÜZDE 15’’
. Türkiye’de kanser hastalarına kanserli olduğunu söylemenin oranı nedir?
“Kanser hastalarına kanserli olduğunu söyleme oranı ciddi oranda arttı. Bunun artması da aslında yasal değişimden sonra oldu. Çünkü hekimler mahkemeye verilmeye başlanınca daha çok söyler oldular. Koruyucu kollayıcı hekimlik tarzı Amerika’da 1960-70’lerde çok geçerliydi. Ama kişisel hak ve özgürlüklerin tanımlanması, bir bilginin kişiden saklanmasının yasak olması ve ciddi yaptırımlı yasaların gelmesiyle birlikte her şey çok hızlı değişti. Ülkemizde de söyleme oranının artmasının temelinde hasta hakları ve bu yönde gelişen yasal düzenlemeler oldu. Türkiye’de bine yakın hasta yakınını sorguladık 4 üniversite hastası üzerinde çalışmalar yaptık. Hastalığını bilmek istemeyen hasta oranı yüzde 15-16’larda ama burada çok önemli bir şey daha çıktı. Bir insanın kendi bedeninde olup bitenleri bilmemek de hakkıdır. ‘Kötü bir haberin yükünü taşıyamam bunu ailemle konuşun paylaşın beni sadece tedavi edin’ demek de bir haktır. Ama henüz bu noktaya gelmedik.”
HASTA VE HASTA YAKINLARI KANSER GERÇEĞİNİ BİLMELİ
. Peki sizce böyle bir durumda ideal olan nedir?
“Hasta yakınlarına mutlaka neden kanser tanısı bilmeleri gerektiğini anlatıyorum. Çünkü bilmediği an eğer bilmek isteyen bir hastaysa sürekli araştırıyor ve yanlış, abartılı ya da daha yumuşak bilgiler edinip süreci kötü yönetmesine neden olabiliyor. Örneğin durumunu daha azımsayıp ‘benim tedaviye ihtiyacım yok; zaten ameliyat oldum her şey bitti’ diyebiliyor. Oysa kemoterapi alarak yaşamı kurtulabilir. Veya pankreas kanseri birinci evrede bir hasta ise ameliyat olmuş koruyucu tedavi alacak belki ve yaşamı kurtulacakken gizlediğiniz an ve gizlediğinizi öğrendiğin an depresyona girebiliyor. Kendinden saklandığı için çok ağır bir durumu olduğunu algılayabiliyor. Her durumda mutsuzlukla buluşuyor. Bir de 60-70 yıl yaşanılan hayattan habersizce ayrılmak çok ağır bir durum. Çünkü insanlar bu hayatta bazen affedilmek isteyebilir, affetmek isteyebilir, kalan süresini bilmek ve onu yönetmek, o sürecin içinde olmak isteyebilir.’’
İçeriği Paylaşın