Esra Kazancıbaşı Öztekin, Acıbadem Maslak Hastanesinden Radyoterapi uzmanı ya da diğer adıyla Radyasyon Onkolojisi uzmanı Prof. Dr. Enis Özyar'ı ATV Avrupa'nın "Esra Kazancıbaşı ile Sağlım İçin Herşey" programına konuk etti.
Prof. Dr. Enis Özyar; kanser tedavisinde radyoterapinin yeri, radyoterapideki gelişmeler, radyoterapinin amacı, radyoterapi tedavisi uygulanabilen kanser türleri ve radyoterapinin yan etkilerini anlattı.
. Radyoterapi nedir?
"Kanserde üç tane ana tedavi yöntemi var bunlar; cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ya da sistemik tedaviler. Radyoterapi, cerrahi gibi lokal bir tedavi; verilen bölgeye etki ediyor. İşlem ya cerrahiden sonra uygulanıyor ya da tek başına uygulanıyor. Son yıllarda teknolojide çok büyük gelişmeler oldu. Bu gelişmelere paralele olarak da radyoterapi çok büyük önem kazandı.”
. Radyoterapinin yapılma amacı nedir? Radyoterapi bazen tedavi dışında koruyucu amaçla da yapılabilinir mi ya da bazı vakalarda tümörü küçültüp ameliyata hazırlamak için de yapıldığı olur mu?
“Hastalar genelde radyoterapi yapılacak denildiği zaman korkuyorlar. Kanserli bölgeye ameliyat yapıldıktan sonra tamamen çıkarılsa bile geride gözle görülmeyen mikroskobik tümör hücreleri kalmış olabilir. İşte bu durumda radyoterapi çok etkili bir tedavi. Eğer sadece cerrahiyle yetinirsek hastaların yaklaşık yüzde 30, yüzde 40 aynı bölgede rahatsızlıkları tekrarlıyor. Bu da tabi çok daha ciddi büyük ameliyatları gerektirebiliyor. Bu nedenle radyoterapiyi ameliyat sonrası uyguluyoruz.
Diğer bir uygulama, cerrahiden önce tümörün küçültülmesi, mesela rektum dediğimiz büyük abdesti yaptığımız bölgenin tümörlerinde, yemek borusu tümörlerinde daha sık kullanılıyor ve kemoterapiyle beraber uygulanıyor. Genellikle hastaya önce 5 ila 6 hafta süren bir tedavi uygulanıyor arkasından cerrahiye veriliyor ve cerrahide hemen hemen hastaların yüzde 30 ila yüzde 50’sinde aslında tümör olmadığı görülüyor. Bu da radyoterapinin aslında ne kadar etkili bir tedavi yöntemi olduğunu gösteriyor.
Bir diğeri de koruyucu amaçlı kullanılabilir mi? Evet ama bu da çok çocukluk çağında bazen akciğer kanserlerinde kullanılabiliyor. Örneğin küçük hücreli akciğer kanseri dediğimiz bir kanser türü var kemoterapiye çok iyi cevap veren fakat kemoterapi tedavileri beyine gitmiyor beyin omurilik sıvısını geçmiyor. Bu nedenle biz beyine koruyucu düşük dozda radyoterapi yapıyoruz. Hastalığın o bölgede tekrarlamasını engellemeye çalışıyoruz.”
"HANGİ KANSER TÜRÜNE RADYOTERAPİ TEDAVİSİ UYGULANABİLİR"
. Radyoterapi her kanser türüne uygulanabilir mi yoksa özellikle etkili olduğu, önerildiği kanser türleri var mı?
“Birçok kanserde radyoterapi, tedavinin bir kısmında yer alıyor. Aslında kanser tedavisini bir paket tedavi olarak düşünmek lazım yani bu paketin içerisinde; cerrahi de, radyoterapi de, kemoterapi de var ama bazı hastalar kemoterapi olmayabilir, bazı hastalarda ise tek başına radyoterapi olmayabilir. Dolayısıyla farklı uygulamalar yapılıyor.”
. Ortalama olarak bir radyoterapi seansı ne kadar sürer ve kürler arasında ne kadar bir süre bırakmayı tercih ediyorsunuz?
“Genellikle radyoterapi pazartesinden cuma gününe kadar uygulanıyor. Hafta sonları uygulamıyoruz. Yaklaşık olarak 5 ila 10 dakika arası süren bir tedavi ve tedavi sırasında hasta hiçbir şekilde ağrı sızı duymuyor. Hasta tedavi masasına yatıyor, ışınlandıktan sonra kalıp gidiyor. Ve uygulanan bölgeye göre de yan etkileri olabiliyor. Radyoterapi bu şekilde uygulanan bir tedavidir."
"RADYOTERAPİ TEDAVİSİNİN YAN ETKİLERİ"
. Radyoterapi uygulanan bölgede ne tür şikâyetler oluşabiliyor?
Yan etki olmadan radyoterapi olmaz mutlaka hastada belli oranda verilen dozla ilişkili olarak bir yan etki görülmektedir. Baş ve boyun kanserleriyle başlarsak tedavi başladıktan bir süre sonra tükürükte azalma, tükürük yapısında değişiklikler, yutma güçlüğü, ışınlanan bölgede ciltte kızarıklık, koyulaşma hatta bazen soyulma gibi değişiklikler olabilmektedir.
Eğer akciğer bölgesine radyoterapi uygulanıyorsa bu bölge, yutma güçlüğü en sık gördüğümüz yan etkidir. Bunun dışında öksürüğe neden olabilir. Karın bölgesindeyse daha çok hafif bulantı, ishal, karın ağrısı gibi şikâyetler görülebilir. Bu yan etkilerin hepsi verilen dozla ilişkilidir. Çünkü bazen hasta, radyoterapinin ertesi günü 'ben ishal oldum' diye gelebiliyor. Hâlbuki radyoterapinin etkisi hemen bir günde olabilecek bir şey değil. Biz bunları ayırmaya çalışıyoruz; belki hasta başka bir neden dolayı ishal olmuştur. Belki besin zehirlenmesi olmuştur ona bağlı ishal de olabilir dolayısıyla bunun doktorlarıyla konuşarak bir şekilde yardımcı olmaya çalışıyoruz."
HASTALAR MUTLAKA BİR MEDİKAL ONKOLOG YA DA RADYOSYON ONKOLOĞU TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLMELİ
. Kanser tedavisi gören, kanser ameliyatı olan kişilerin mutlaka onkolog görüşü almaları gerekir mi?
“Aslında en doğrusu, kanser hastalarının multidisipliner yani her daldan doktorun olduğu bir kurul tarafından değerlendirilip ona göre tedavisinin yönlendirilmesidir. Hasta küçük bir hastanede küçük bir şehirde ameliyat olmuş olabilir ama bu hastaların mutlaka daha gelişmiş bir onkoloji merkezinde bütün dalların bulunduğu bir merkezde değerlendirilmesi ve tedavi planını yapılması son derece önemlidir. Hastaların mutlaka bir medikal onkolog ya da radyosyon onkoloğu tarafından değerlendirilmesi ve tedavisinin düzenlenmesini öneriyorum.”
"TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN RADYOTERAPİYE ETKİLERİ"
. Radyoterapideki son gelişmeler nelerdir? Gelecekte radyoterapide ne tür gelişmelerin gündeme geleceği ön görülüyor?
“Son on yıl içerisinde bilgisayar teknolojisinde gelişmeler gerçekten radyoterapiyi tamamen farklı bir dal haline getirdi. En büyük fark şu; tümörü daha iyi tedavi etmemizi daha yüksek dozlar vermemizi sağlıyor.
Bir diğer ışınlama tekniği, halk arasında noktasal ışınlama denilen ki aslında bütün ışınlamalar noktasal ışınlamadır ama burada kast edilen çok küçük bir alana çok yüksek dozda binlerce giriş kullanarak ışınlama yöntemidir.
Örneğin, eskiden, akciğer kanserleri erken evrede yakalandığı zaman ve tıbbi nedenle bu hastalar ameliyat olamıyorlarsa bunlarda eski uyguladığımız uzun seanslı radyoterapisi tedavisi uygulanıyordu. Yani hasta yaklaşık bir ila bir buçuk ay tedaviye gidip gelirdi ve başarı oranları yüzde 20, yüzde 30'lar civarındaydı. Şimdi günümüzdeki bu cihazlarla bu tümörleri noktasal olarak ışınlayabiliyoruz. Genellikle bu bir ya da üç seansta bitiyor. Bu inanılmaz bir şey, altı haftalık bir tedavi, bir ila iki üç gün içerisinde tamamlanabiliyor. Yan etki olarak da ciddi bir yan etki yok ve başarı şansı da bu tedavi ile yüzde 90’lara kadar çıkıyor. Bu vücudun birçok noktasında yani sadece akciğer kanserinde değil prostat kanserinde, beyin tümörlerinde bir çok farklı bölgelerde yavaş yavaş noktasal ışınlama kullanılmaya başlandı.”
. Bu tedaviler hedefe yönelik tedaviler olarak bilinen grupta değil mi?
“Aslında hedefe yönelik tedaviler daha çok kemoterapideki tedaviler ama biz radyoterapi’yi de bu şekilde adlandırıyoruz. Çünkü öyle bir ışınlıyoruz ki o tümörü tamamen yok etmeye yönelik lokal tümörü yok eden bir tedavi yapıyoruz. Bu da bir hedef yönelik tedavi."
. Radyoterapi tedavisi gören hastanın dikkat etmesi gereken durumlar nelerdir? Örneğin beslenme konusunda hastalar ne tür gıdalar tüketmeli, nelerden uzak durmalı?
“Radyoterapi sırasında hastanın dinlenmesini, tedaviye gidip gelmesini, kendisine iyi bakmasını, iyi beslenmesini, kilo verememesini daha çok tercih ediyoruz. Aslında çok fazla gıda rejimimiz yok belli bölgedeler dışında hastayı rahatsız etmeyen her türlü gıdayı alabilir, mühim olan dengeli beslenmek. Aşırı olmamak şartıyla hastalar her türlü gıdayı rahatlıkla tüketebilirler.”
. Beslenme dışında dikkat etmesi gereken bir şey var mı?
“Bazen lokal cilt reaksiyonu olabiliyor. Ama bunların hepsi zaten hekimlerin gözetiminde olduğu için biz onlara yönelik uyarılarda bulunuyoruz."
"GÖRÜNTÜLEME CİHAZLARI HEDEFİ BELİRLEMEK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"
. Radyoterapide görüntüleme yöntemlerinden de faydalandığını söylediniz. Bunun ne gibi avantajları oluyor?
"Çok güzel bir soru sordunuz aslında bunun iki ayağı var. Birincisi hedefi belirlemek amacıyla görüntülemek. Burada pet cihazı bize tümörlerin yaygınlığını çok daha iyi gösterebiliyor. Bunun üzerinde planlama yaptıktan sonra hastayı tedavi ederken de bir görüntüleme yapıyoruz. Eskiden büyük odalar içerisinde hastaları yatırıp marinaların altında ışınlardık ama tümörü kaçırmayalım diye geniş alanlar kullanırdık. Şimdi ise makinelerin üzerindeki iki tane robotik kol dışarı çıkarak görüntüleme yapıyor, gerekirse tomografi çekiyor ve biz de ona göre hedefi ışınlıyoruz. Daha küçük emniyet sınırı veriyoruz. Bu da daha az yan etkiyle daha yüksek başarıya neden oluyor."
. Kanser tedavisi biraz uzun bir tedavi insanın sabırlı olmasını, tedaviye ve tedaviye bağlı oluşabilecek yan etkilere de hazırlıklı ve dayanıklı olmasını gerektiriyor. Ama en başta moralinin de iyi olması gerekli. Şehir dışından ya da ülke dışından gelen hastaların durumuna değinmek istiyorum. Böyle bir durumda nasıl bir yol izleniyor?
“Radyoterapi merkezi dışından gelen hastalar ya da yurt dışından gelen hastalara ben çok üzülüyorum. Çünkü onların gerçekten daha fazla ilgiye ihtiyaçı var. Aynı şehirde yaşayanlara aileleri, akrabaları, arkadaşları bir şekilde destek oluyor. Ama dışarıdan gelen hastalar otelde kalıyor. Beslenmeleri sorun olabilir. Özelliklede yurtdışından gelen hastaların vize problemlerine kadar bir çok şey sorun olabiliyor. Bunlara bir ölçüde destek olmaya çalışıyoruz. Hem doktor olarak hem hastane olarak yardım etmeye çalışıyoruz."
. En çok hangi ülkelerden Türkiye’ye kanser tedavisine geliniyor?
“Radyoterapi için Türkiye çevresindeki hemen hemen bütün ülkelerden hastalar geliyor. Balkanlardan, eski Rus Cumhuriyetleri ve eski Türkî Cumhuriyetleri, Arap ülkelerinden çok fazla hasta geliyor."
. Radyoterapi tedavisi konusunda Türkiye’nin imkânları hangi düzeyde?
“Son yıllarda çok gelişti, çok miktarda cihaz alında ama buda hastalarda şöyle bir yanılgıya yol açıyor, 'en iyi cihaz neredeyse oraya gidelim, orada tedavi olalım' ama bu sadece cihazla biten bir şey değil. Doktorun deneyimi, orada çalışan fizik mühendislerin başarısı, teknisyenlerin bu işi iyi yapması çok önemli. Bunların hepsi tam bir ekip çalışmasıyla oluyor. Dolayısıyla ekipte en ufak bir aksama olmaması lazım. Çok iyi bir cihaza sahip bir tedavi merkezinde çok iyi bir tedavi alamayabilirisiniz. Tedavi edilecek alanlar olsun dozlar olsun çok farklılıklar gösterebiliyor.”
“SİGARADAN VE YAĞLI GIDALARDAN UZAK DURMAK “
. Kanser olmamak ya da kanser varsa erken tanı ve tedavi için neler öneririsiniz?
“Kanserlerden korunmak için aslında birkaç şey var yapabileceğimiz. Birincisi ve en önemlisi sigaradan uzak durmak. İkincisi yağlı gıdalardan kaçınmak. üçüncüsü ise fiziksel aktivite yani ne kadar çok hareket edersek ne kadar fiziksel olarak hareketli olursak ne kadar yağsız beslenip az kilo alırsak o zaman bu riski düşürüyoruz.
Erken tanı için de mesela kadınlarda kendi kendine meme muayenesi özellikle 40 ila 45 yaş üzerindekilerin yıllık monografilerini yaptırmaları. 50 yaşın üzerinde bağırsak sistemindeki tümörler için bir kolonoskopi yapılması ve onun iki üç yılda bir tekrarlanması. Özellikle sigara içen kişilerde belki yılda bir akciğer tomografisi yaparak riskli grupları tararsak bu kanserleri erken yakalamak mümkün olabilir.”
. Kanserin belirtileri nelerdir?
“Ses kısıklığı bile aslında kanserin belirtisi olabilir ama büyük oranda kanser değildir. Aslında biz şöyle diyoruz iki üç haftayı geçen ses kısıklığında mutlaka hekime başvurmalı. Diğer önemli bir bulgu vücutta anormal kanamalar, boynumuzda, kasıklarımızda, karnımızda ya da herhangi bir bölgedeki anormal şişlikler, cildimizdeki renk değiştiren büyüyen kanayan benler bunlar hep kanserin habercisi olabilir.“