Kanserin Yüzde 90’ı Çevresel, Yüzde 10’u Genetik Faktörlere Bağlı

Türkiye’nin iyileştiren güçlerinden Abdi İbrahim, kanser hastalığı hakkında farkındalık yaratmayı ve ilerleyen tıbbın bu hastalığın tedavisinde daha etkin kullanımını teşvik etmeyi amaçlayan 4 Şubat Dünya Kanser Günü özelinde önemli bilgiler derledi.

• Kanser, kalp ve damar hastalıklarının ardından dünyada en çok can kaybına yol açan sağlık sorunu konumunda. Batı toplumlarında her yıl 250-350 kişiden biri kansere yakalanıyor. 60 yaş üzerinde bu oran her 300 kişide 4-5 kişiye ulaşıyor.
• Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye’de, her iki cinsiyet de dahil edildiğinde en sık gözlenen 3 kanser sırasıyla akciğer ve meme kanseri ile kolorektal kanser olurken; erkeklerde en sık akciğer, prostat, kolorektal kanser; kadınlarda ise sırasıyla meme kanseri, tiroit kanseri ve kolorektal kanser görülüyor.

 ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIYOR 

• Yüzde 90 çevresel, yüzde 10 ise genetik faktörlere bağlı olarak gelişen kanser hastalığı, çevresel faktörler arasında yer alan; tütün kullanımı, alkol tüketimi, obezite ve enfeksiyonlara maruziyetin engellenmesi yolu ile günümüzde yüzde 30 ila yüzde 50 oranında önlenebilir bir hastalık. Özellikle ortaya çıkışının önlenebildiği, taramalarla yaşam kaybının engellenebildiği ve erken teşhis edildiğinde tedavinin yaşam kalitesine çok şey katabildiği göz önüne alındığında, korunmanın önemi daha da net anlaşılıyor.
• Sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivitenin artırılması, tuz kullanımının azaltılması, tütün ve tütün ürünlerinin kullanılmaması kanserden korunmada önemli rol oynuyor.
• T.C. Sağlık Bakanlığı’nın kanser taramasında önerdiği sıklık ise şu şekilde:
  1. 40-69 yaş arası kadınlara 2 yılda bir meme kanseri taraması
  2. 30-65 yaş arası kadınlara 5 yılda bir rahim ağzı kanseri taraması 
  3. 50-70 yaş arası kadın ve erkeklere 2 yılda bir kalın bağırsak kanseri taramaları
• Tedavisi ve tanısı birçok uzmanlık dalının iş birliğini gerektiren kanserde, erken tanı büyük önem taşıyor. Cerrahi ve radyoterapi lokal tedavi yöntemleri olup, bunun arkasından kemoterapi ve immünoterapi gibi sistemik tedaviler uygulanıyor. 

ABDİ İBRAHİM’DEN ONKOLOJİ YATIRIMLARI

Abdi İbrahim, kanser alanında yoğun yatırımlar ve çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda 2018 yılında 100 milyon dolarlık yatırımla biyoteknolojik ilaç üretim tesisi AbdiBio’yu hizmete açan Abdi İbrahim, burada güçlü ve geniş bir biyoteknolojik ürün portföyü oluşturarak, kanserin yanı sıra klasik kimyasal ilaçlarla tam olarak tedavi edilemeyen ve/veya sıklıkla ağır yan etkiler gözlenen diyabet, romatizma, merkezi sinir sistemi, göz ve kan hastalıkları gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan biyoteknolojik ilaçların üretimini hedefliyor.

2020 yılı verilerini kapsayan Abdi İbrahim Sosyal Etki Raporu’yla ise; 2018’de pazara sunulan ilk biyobenzer onkoloji ilacıyla, devletin ilaç harcamalarında 35 milyon dolar tasarruf sağlanmış olduğu ortaya konuldu. Abdi İbrahim, halen inşaatı devam eden Steril Enjektabl ve Onkoloji Üretim Tesisi’nde de onkoloji ürünlerinin üretimini gerçekleştirecek.

İYİLİK EVİ, KANSER HASTASI ÇOCUKLARA VE YAKINLARINA YUVA OLUYOR 

Abdi İbrahim, ilaç geliştirme ve yeni tedavi seçenekleri sunmanın yanı sıra, çeşitli toplumsal yatırım projeleriyle de insanların hayatına dokunuyor. Bu doğrultuda Abdi İbrahim, geçtiğimiz aylarda kanser tedavisi için İstanbul’a gelen ancak maddi olanaksızlıklar nedeniyle konaklama sıkıntısı çeken çocuklar ve ailelerine ücretsiz konaklama hizmeti sunacak Abdi İbrahim Vakfı İyilik Evi’ni hizmete açtı.

Bununla beraber, Abdi İbrahim’in ana sponsoru olduğu dünya rekortmeni milli yüzücü Emre Sakcı’nın hayatındaki kilometre taşlarından ilham alınarak hazırlanan ‘24 by Emre Sakcı’ NFT koleksiyonundan elde edilecek gelir de ilk sene Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’na (KAÇUV), sonraki senelerde ise Abdi İbrahim Vakfı’na bağışlanacak.