Kanserli Hücreye Bombardıman
Kanserli Hücreye Bombardıman
Bizi Takip Et
Kanserin tedavisi günümüzde radyoterapi, kemoterapi ve cerrahi yöntemler ile yapılıyor. Ancak uzun yıllardır süren çalışmalar sonucunda geliştirilen yeni ilaçlarla, kanser tedavisinde yeni bir dönem yaşanıyor. Yan etkisi çok ve normal hücrelere zarar veren ilaçların yerini, sadece kanserli hücreyi yok etmeye yönelik, yan etkisi az ilaçlar alıyor. Acıbadem Sağlık Grubu Medikal Onkoloji Uzmanı , bu ilaçların kemoterapide kullanılmaya başlandığını belirtiyor.
Hücreye bombardıman
Hekimler yeni ilaçlarla gerçekleştirdikleri tedavinin özünü, kanserin oluşumunu durduran veya oluşumuna neden olan mekanizmayı kırıcı hedefe yönelik sözleriyle ifade ediyor. Sitotoksik ilaçlar ile kanserli hücreleri bombardıman ettiklerini ifade eden uzmanlar, "Kanserli hücreleri belirli bir orana kadar öldürebiliyoruz. Saklanıyor, direnç kazanıyor. Ya da gözle görülen hücreleri kaybettiğimizi sanırken tekrar büyüyorlar. Yeni tedaviler sayesinde kanserli hücreyi bulunduğu yere hapsediyoruz. Dışarıyla iletişimini kesiyoruz" diyor.
Kanser, yapısı bozulan hücrelerin dışarıdan aldıkları iletilerle kontrolsüz bir şekilde büyüyüp çoğalmalarını ifade ediyor. Hücrenin kontrolsüz şekilde büyüyüp çoğalmasını uyaran maddeler, ilaçlar yardımıyla bloke ediliyor. Bu arada kanser hücresi tarafından yapılan antijene karşı geliştirilmiş “monoklonal antikor” adı verilen ilaç enjekte ediliyor. Kanser hücresinin iletişim sistemi çökertildiği için büyüyemiyor ve çoğalamıyor. Prof. Onat, yeni nesil ilaçların kanser tedavisinde kullanıldığını söylüyor.
Kanserli gene bakılıyor
Kanser ilaçları Türkiye`de bulunmadığı için yurtdışından getirtiliyor. Çünkü Sağlık Bakanlığı`ndan izin alınmadan Türkiye`de ilaç satışı yapılamıyor. O yüzden yeni nesil ilaçların bazıları, kanserli hastaların tedavisi için yurtdışından alınmak durumunda. Kanserde "sinyal ileti mekanizması"nın bulunmasının bir devrim olduğuna işaret eden uzmanlar, hücreye "çoğal" emrini veren mekanizmayı önlemek için ilaç kullanıldığını kaydediyor. Yeni ilaçların kanser tedavisinde yarattığı devrime işaret eden uzmanlar şunları söylüyor:
"Yakın zamana kadar yaptığımız tedavilerle vücudu kanserli hücrelerden temizlemenin yetmediğini öğrendik. Kemoterapiyle kanser hücrelerini sıfıra indiremiyoruz. Hiçbir zaman hastanın tümörünü yok edemiyoruz. Tekrar kemoterapi yaparak ömrünü uzatmaya çalışıyoruz. Yeni tip hedefe yönelik ilaçlarla kanserin gelişimini önlüyoruz ya da gelişmiş kanseri yavaşlatıp durduruyoruz. Hastalık inaktif bir şekilde vücutta kalıyor, vücuda hapsediliyor. Nasıl ki, şeker hastalarına insülin verip kurtarıyoruz. Ömür boyunca insülin kullanarak yaşamlarını sürdürüyorlar. İşte kanserli hastalar da yeni ilaçlar sayesinde bu ilaçları yaşam boyunca kullanarak hayatlarını sürdürme imkanı bulacak. Dünyada bu ilaçlar yaklaşık 7-8 yıldır kullanılıyor."
Akut Lösemi
Bilimadamları uzun yıllardır kansere çare arıyor. Henüz hastalığın kesin tedavisi bulunamadıysa da, hangi kanser türünün nasıl oluştuğu ve nasıl tedavi edileceğine ilişkin olarak önemli gelişmeler kaydedildi. Akut lenfösitik lösemide yapılan araştırmalar, bazı kromozomlardaki yapı değişikliğinin hastalığın gidişini kötü etkilediği ortaya çıkardı. Acıbadem Sağlık Grubu’nda görev yapan Hematoloji Uzmanı Doç. Dr.Siret Ratip, birçok akut löseminin birbiriyle ilişkisi olmaması gereken iki genin aynı sırada hizalanmasıyla oluştuğunu belirtiyor. Bu birleşmede normalin dışında hücre protein aktivitesine neden olarak hücrenin kontrol dışına çıkmasına yol açıyor.
Akut lösemi ve lenfomalarda kromozomlardaki anomalilerden ileri gelen durumlar mevcut teşhis yöntemleriyle tesbit edilebiliyor. En azından hastanın iyiye mi kötüye mi gittiği anlaşılabiliyor. Tedavi de bu gidişe göre yönlendiriliyor.
Sağlıklı hücre
Kronik miyeloid lösemide moleküler düzeyde hastalığın nedenlerinin büyük ölçüde saptandığını ifade eden Doç.Dr.Siret Ratip, yeni geliştirilen ilaçlar sayesinde hastanın ömrünün 3-4 yıldan 7 yıla kadar uzadığını söylüyor. Ancak şu anda "gen tedavisi" aşamasına gelinmediğini vurgulayan Doç. Dr. Siret Ratip, yeni tedavilerle normal hücrelere daha az zarar verildiğini belirtiyor. Bu ilaçlar kanserli hücreye odaklı "noktasal tedavi" yapıyor. Bu arada "Monoklonal Antikor Tedavisi" olarak adlandırılan tedavi öncelikle lenf bezi kanserlerinin, daha yavaş ilerleyenleri için geliştirilmiş bir yöntem. Bu yöntemde, hücrelerin yüzeyinde bulunan belli moleküllere yönelen ilaçlar yardımıyla kanserli hücrelerin öldürülmesini sağlanıyor. Dr. Ratip, akut miyeloid lösemide hastaların yüzde 30-40`ını kurtardıklarını, bu oranın "Akut lenfositik lösemide" yüzde 20 civarında olduğunu ifade ediyor. Bu hastalarda kemik iliği nakli yapılırsa, hayatının kurtulma oranı yüzde 50`ye kadar yükseliyor.
Gen tedavisine yıllar var
Akut miyeloid lösemi erişkinlerde sık, akut lenfositik lösemi ise çocuklarda sık görülüyor. Tersi olursa, bu hastaların tedaviye yanıtı daha kötü oluyor. Yani erişkin türü kanser çocukta, çocuklarda sık görülen tür de yetişkinlerde görüldüğünde ölüm oranı artıyor. Genetik değişiklikleri düzeltmek için teknolojinin gelişmesi gerekiyor.Bilimadamları yeni ilaçlar ve tedavi yöntemleri üzerinde yaptıkları çalışmaları sürdürüyor. Ancak ilaçların geliştirilmesi çok uzun yıllar alabiliyor. Bu açıdan bakıldığında Doç.Dr.Siret Ratip, en küçük bir genin bile bir vektörün içine yerleştirilip kan yolunda kanserli hücrelere ulaştırılması gerektiğini belirtiyor. Henüz geni taşıyabilecek uygun büyüklükte bir vektör yapılamadığı için, uzun yıllar çalışılması gerekiyor.
Kaynak: Acıbadem Hastanesi web sitesi
www.acibadem.com.tr
İçeriği Paylaşın