Karar Vermek…

Karar Vermek…

Karar Vermek…

Bizi Takip Et


Yaz aylarının önemli “seçim” konusu, herhalde üniversite sınav sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte meslek seçimi ve üniversite tercihleridir. Seçmek, tercih etmekle ilgili bir yazı yazmaya başladığımda kime hitap edeceğime ben de karar veremedim. Gençlere mi? Ailelere mi? Yoksa herkese mi? Çünkü yıllar içinde meslek seçiminin dışında birçok konuda seçmek, tercih etmek ve karar vermek durumunda kalmıştım.

Hepimiz hayatımız boyunca seçimler yapıyor, kararlar alıyor ve onlarla var oluyoruz. Evlilik, sigarayı bırakma, okul seçme, iş seçimi, eş seçimi, alacağınız evin seçimi, paranızı nasıl değerlendireceğinizin seçimi, boşanma gibi… Bu liste uzayıp gider; seçilecek, karar verilecek çok şey vardır. Bazı kararlar hayatın akışı içinde çok da farkında olmadan sorun yaşamadan alınır ve hayat devam eder. Bazılarında ise durum böyle değildir. Karar vermekte zorlanılan yaşam olayları vardır ve insanı arada derede bırakır.

Seçmek, tercih, karar kelimelerinin sözlük anlamları şu şekildedir: Seçmek; benzerleri arasından hoşa gideni almak, üstün, iyi, uygun bularak yeğlemek. Tercih; bir şeyi öbürüne göre daha iyi, üstün ya da önemli sayma, yeğleme. Karar; bir iş ya da sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı. Bu kelimelerin anlamları birbirine yakındır ve günlük hayatta çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Kelimelerin sözlük anlamları sürecin oldukça kolay olduğunu düşündürüyor. Hoşa gideni almak, uygun bulmak, üstün ve önemli saymak, kesin karar vermek… Peki üstün olan, hoşa giden, uygun olan birden fazlaysa ya da hangi seçeneğin ne gibi özellikleri olduğunu ve bize uygun olup olmadığını kestiremiyorsak ne olacak?

Karar vermek bazı durumlar ve kişi için olağanüstü derecede zor ve acı verici olabilir. Burada acı veren şey, karar verme sürecidir. Karar vermek zordur; çünkü içinde vazgeçme, anksiyete ve suçluluk vardır. Verdiğimiz kararın acısını yumuşatmak için çeşitli savunmalar oluştururuz. En yaygın kullanılan yöntem, seçilenin değerini yükselten ya da seçilmeyenin değerini düşüren yorumlara, düşüncelere yönelmektir.  Kararı bir başkasına bırakmak ve bizim yerimize karar vermesini bilinçli ya da bilinçdışı istemek bir başka yöntemdir. Sıkça başvurduğumuz bir başkası da kararı bir şeye, kadere bırakmaktır.

ÖZELLİKLERİNİZİ, BECERİLERİNİZİ, İLGİLERİNİZİ GÖZDEN GEÇİRİN

Yıllar önce üniversite tercihimi nasıl yapmıştım? Arkadaşlarım, ablam, eşim mesleklerini nasıl seçmişlerdi? Birkaç yıl önce oğlum seçimini nasıl yapmıştı? Uzun uzun bunları düşündüm.

Önerim kendinize; özelliklerinize, becerilerinize ve ilgilerinize dair sorular sormanız; verdiğiniz cevapları gözden geçirmeniz. 20’li yaşlara yaklaştığınız bu yıllarda ne istediğinizi tam olarak bilememeniz kadar doğal bir şey yoktur. Bazılarının ilgi alanları küçük yaşlarda ailenin yönlendirmesi ya da çocuğun ilgi ve yeteneği doğrultusunda belirlenebilir. Ancak gençlerin çoğunluğu meslek seçimini üniversite sınavları ile netleştirir.

Kendinizi gelecek 5 yıl, 10 yıl içinde hayal edin. Seçeneklerinizi gözden geçirin. Seçmeyi düşündüğünüz mesleği, meslekleri, iş yerinizi hayal edin. İlginizi çeken mesleklerle ilgili iyi bir araştırma yapın. Her mesleğin zorlukları ve güçlü yanları vardır. Bunların size ne kadar uygun olup olmadığını değerlendirin. Lisans eğitiminin ardından lisansüstü eğitim seçeneklerini araştırın.

Anne babanızın desteğini alın. Ailecek yapacağınız keyifli bir sohbetle seçiminiz için anne babanızın deneyimlerini dinleyin. Anne babalar şu ana kadar çeşitli konulardaki karar verme süreçlerinde yaşadıklarını çocuklarıyla paylaşabilirler. Ne de olsa siz gençlerden daha deneyimlisiniz. Tabii ki tercihini yaparken çocuğunuzun önüne geçmekten bahsetmiyorum…

“İstediğim mesleği seçmem imkansız, tek belirleyici sınav sonucu” diyorsanız eğer bir kere daha kendinizle ilgili sorumluluk almak isteyip istemediğinize bakın. Sınava hazırlık sürecini yeterince iyi değerlendirmediğinizi düşünüyorsanız kendinize bir şans daha tanıyın. Hayat seçeneklerle dolu.

Ben tercihimi nasıl mı yaptım? Ben, tercihini bilinçaltı süreçlerin etkisiyle yapanlardanım. Tesadüf olduğunu düşünmüyorum; ki, bir görüşe göre tesadüf diye bir şey yoktur. Psikoloji kendine mıknatıs gibi çekmiş beni.

Gelecekte sevdiğiniz işle uğraşmak beraberinde başarıyı da getirecektir. Keyifli tercihler.

Nilgün SARI
Uzman Psikolojik Danışman
www.nilgunsari.com


İçeriği Paylaşın