Karın Ağrısı İshal ve Kabızlık Sindirim Sisteminin Alarmıdır
Karın Ağrısı İshal ve Kabızlık Sindirim Sisteminin Alarmıdır
Bizi Takip Et
Yemek sonrası ağrılar, tuvalet alışkanlıklarındaki olumsuz değişimler ve ani kilo kayıpları… Sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklara işaret eden bu belirtilerin önemsenmesi ve doktora başvurulup uygun tedavi planlaması yapılması büyük önem taşıyor. Sindirim sistemine ait sorunlar sadece bunlarla sınırlı kalmıyor, hastanın yaşam kalitesini düşüren pek çok belirtiyle kendini gösterebiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Gastroentroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Sedat Özdemir, sindirim sistemi problemleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
SIRT VE SAĞ OMUZ AĞRINIZ SAFRA KESESİ KAYNAKLI OLABİLİR
Ağrı; radyolojik filmler, elektrokardiografi gibi bir yöntem ile görsel olarak varlığı ortaya konulamayan, metre, kilogram gibi birimlerle ölçülemeyen sadece ağrıyı hisseden kişinin ifade edebileceği bir durumdur. Sindirim sistemi hastalıklarından kaynaklanan ağrıların çoğu batın içerisinde hissedilir. Ancak safra kesesi hastalığından kaynaklı ağrılar sırt ve sağ omuzda da görülebilir. Yemek borusu kökenli ağrılar ise göğüs boşluğunda hissedilebilmekte, bazen kalp kökenli ağrı ile de karıştırılabilmektedir. Visseral olarak tanımlanan iç organlardan kaynaklanan ağrıların lokalizasyonu kolay yapılamamaktadır. Ağrı yakınması ile hekime başvuran hastaya, sorununun kaynağını bulmak için “anemnez” adı verilen sorgulamada şu sorular sorulmaktadır.
- Ağrının yeri ve yayılımı
- Ağrıyı vücudunun başka bir yerinde hissedilip hissetmediği
- Ne zamandan beri var olduğu
- Ağrının ani başlangıçlı mı, yoksa yavaş mı olduğu
- Ağrının ara sıra gelen kıvrandırıcı mı yoksa sürekli olduğu
- Kilo kaybı yaşayıp yaşamadığı
BU BELİRTİLER VARSA SORUN SİNDİRİM SİSTEMİ OLABİLİR
Sindirim sisteminin görevi gıdaları sindirmek ve vücuda emilimini sağlamaktır. Vücudun enerji ve yapısal gereksinimleri emilerek alındıktan sonra geri kalanı dışkı ile dışarı atılmaktadır. Ağrı ile gelen hastada hekimi sindirim sistemine yönlendiren en önemli yakınmalar;
- Ağrının yemekle ilişkisi
- Dışkıdaki renk değişikliği
- Gaz ve gaita çıkarmadaki güçlük
- Dışkılama değişiklikleri
- İshal-kabızlık, gaitadaki çap değişikliği
- Dışkılama sonrası tam boşalma hissinin olmaması gibi belirtilerdir.
GÖZ AKINIZDAKİ SARARMA SAFRA YOLU TAŞI BELİRTİSİ OLABİLİR
Hastanın göz akında başlayan, daha sonra cildinde belirginleşen sarı renk değişikliği, idrar renginin çay rengi gibi koyu renkte olduğunun ifade edilmesi, ağrının safra kesesi -safra yolu taşı kaynaklı olabileceğini düşündürür. Gözle görülür bir karın gerginliği-şişkinlik, gaz ve gaita çıkaramama yakınması akla bağırsak düğümlenmesini getirmektedir. Sindirim sistemi organları periton adı verilen koruyucu bir zarla çevrelenmiştir. Ağrı kaynağı periton denilen bu zarı da etkilediği zaman elle yapılan batın muayenesinde belirgin bir hassasiyet, bazen de tahta karın denilen sert, duvar gibi bir karın ile karşılaşılabilir. Alkol ve ağır bir yemek sonrası başlayan yakınmalar ise pankreas iltihabını düşündürmektedir.
TANI YÖNTEMLERİ HASTANIN HASSASİYETİNE GÖRE DEĞİŞEBİLİR
Hasta öyküsü ve muayene sonrası şekillenen olası tanılar sonrası hekim bir takım kan, radyolojik tetkikler ve endoskopik araştırmalar ile kesin tanı ve tedaviye yönelmektedir. Ağrı, gelen kan veya kahve telvesi şeklinde kusma veya zift gibi siyah renkte dışkıladığını ifade eden bir hastada üst sindirim sistemi kanaması şüphesi ön plana çıkmaktadır. En kısa sürede üst sindirim sistemi taramasına alınması gereklidir. Yapılan bu endoskopik inceleme ile kanama yeri ve nedeni saptanıp, aynı zamanda kanama odağına kanama durdurucu bir takım ilaçlar enjekte edilerek müdahale edilebilmektedir. Kanamanın nedenine göre argon-laser, heat probe ile yakma işlemi, bant ligasyonu ile bağlayıcı tedavi yapmak, hemo klips denilen mandala benzeyen materyal ile de kanama noktasına basınç yapıcı materyal bırakmak da olasıdır. Yani endoskopi hem tanı koyucu hem de tedavi edici bir yöntemdir. Bazı durumlarda muayene ve yapılan tetkiklere rağmen ağrı nedenini bulmak zor olabilmektedir. Gözlem altında tutulan hastanın ağrılı bölgesindeki hassasiyet, yinelenen kan tetkikleri ve ileri radyolojik incelemeler ile apandisit tanısı konulabilmektedir. Sadece ağrı yakınması olan, başka hiç bir bulgu saptanamayan hasta birkaç gün içerisinde ciltte ortaya çıkan tipik deri lezyonları ile zona tanısını konulabilmektedir
AĞRI KESİCİLİ ALIMI SONRASI MUAYENE TANIYI GÜÇLEŞTİRİR
Çok şiddetli ağrısı olduğunu ifade eden bir hastada yapılan tetkikler sonucu küçük milimetrik boyutta bir ülser saptanabileceği gibi hafif yakınmalar ile gelen bir hastada bir kaç santimlik büyük bir ülser saptanabiliyor; ağrının şiddeti ile lezyon orantılı değildir. Karın ağrısı çeken hastalardan istenilen; vücudunda işlerin yolunda gitmediğini ifade eden, yangın alarmı gibi uyarı veren bir ağrıyı, ağrı kesici alarak susturmamalarıdır. Ağrı kesici alarak gelen hastaların muayene bulguları gerçeği yansıtmamakta, tanı ve tedavide gecikmelere yol açarak sorunun büyümesine yol açabilmektedir. Sorunu daha komplike hale getirerek, hastanede yatılması gereken hastalıklarda yatış ve tedavi süresi uzamasına, tedavi maliyetinde artışa, hatta yaşamsal tehdide varan ciddi sonuçlara yol açabilmektedir.
İçeriği Paylaşın