Katarakt Ameliyatının Çeşitleri
Katarakt Ameliyatının Çeşitleri
Bizi Takip Et
Katarakt hastalığında tek tedavi yönteminin cerrahi olduğunu söyleyen Dünya Göz Ankara Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Erhan Yılmazkurt; diyabet, yüksek miyop hastalarının normal popülasyona göre katarakt hastası olma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu bildirdi.
Lazerle yapılan katarakt ameliyatlar sonucunda hastalarda oluşabilecek enfeksiyon riskinin daha az olduğunu söyleyen Opr. Dr. Erhan Yılmazkurt; ameliyattan bir saat sonra hastaların taburcu edilebileceğini söyledi. Opr. Dr. Erhan Yılmazkurt, katarakt tedavisine neden olan faktörleri ve tedavi yöntemlerini anlattı.
. Katarakt nasıl bir hastalıktır?
“Katarakt hastalığı gözün içerisinde saydam olan göz merceğinin çeşitli sebeplerle bulanıklaşması neticesinde, gözün içerisine giren ışık miktarının azalması ve buna bağlı olarak kişinin dünyayı bulanık olarak görmesiyle sonuçlanan bir hastalık. Bunda çeşitli risk faktörleri var. Bebeklik çağından ileri yaşlara kadar görülebilen bir hastalık. Yaşla birlikte görülme sıklığı oldukça artmakta. Dolayısıyla katarakt, halk arasında, yaşlı hastalığı olarak değerlendiriliyor.
60’lı yaşlarda yüzde10-15 civarında görülen katarakt, 70’li yaşlarda yüzde 30’lara, 80’li yaşlarda yüzde 50’nin üzerine çıkan oranlara ulaşabiliyor. Bebeklik çağında da katarakt görülebilir dolayısıyla her bebeğin doğumdan sonra bir göz uzmanı tarafından görülerek, doğumsal bir bozukluk ve katarakt var mı diye değerlendirilmesi lazım.”
“KATARAKT HASTALARI DÜNYAYI BULANIK VE RENKLERİ DEĞİŞMİŞ GÖRÜR”
. Katarakt hangi belirtileri veriyor ve kataraktı olan bir kişinin görmesi nasıl bozuluyor?
“Kataraktı olan bir kişinin aynı odanızın penceresindeki camın kirlenmesi, buğulanması gibi göze etkisi oluyor. Dünyayı bulanık ve renkleri değişmiş şekilde görebiliyorsunuz. Bazı hastalar bize, 50 yaş sonrasında yakın görmem son zamanlarda düzelmeye başladı, bu iyiye işaret diye geliyor. Bu hastalar geldiklerinde ve bu şikâyeti söylediklerinde kataraktın başlamakta olduğunu, merceğin yavaş yavaş şişip hastanın miyop gelişimiyle yakınının düzeldiğini anlıyoruz. Bu da bize teşhis anlamında büyük bir ipucu veriyor.”
. Katarakt iki gözde birden mi olur yoksa kişinin sadece tek gözünü etkileyebilir mi?
“Travmatik kataraktlarda tek göz olabilir. Yaşa bağlı gelişen kataraktlarda iki gözde de aynı anda olabileceği gibi, bir göze önce, diğer göze birkaç sene sonra teşhis koyduğumuz olabiliyor.”
. Diyabet ile katarakt arasında nasıl bir ilişki var?
“Şeker hastalığında katarakt görülme olasılığı daha fazla. Şeker metabolizmasının bozulmasıyla vücudumuzun ve gözün bir dokusu olan mercek tabakasında da şeker ve elektrolit dengesi bozuluyor. Bozulma neticesinde mercek şeffaf halini kaybederek bulanıklaşıyor ve görüntüyü de bulanık hale getirebiliyor. Şeker hastalığının haricinde glokom hastalarında, yüksek miyoplarda da katarakt görülme sıklığı normal popülâsyona göre daha fazladır.”
“YÜKSEK MİYOP HASTALARINDA KATARAKT BİRAZ DAHA ERKEN GÖRÜLÜYOR”
. Yüksek miyop hastalarının ne sıklıkla doktor kontrolüne gitmesi gerekir?
“Yüksek miyop hastalarında 40 yaş sonrasında katarakt riski daha fazla. Genç yaşlarda miyop hastalarının gözü normale göre biraz daha büyük olduğu için ve büyüyen gözde retina tabakası inceldiği için; numara ilerlemesi ve retinanın incelmesi, yırtılması, sonrasında retina dekolmanı hastalığı gibi çok ciddi göz hastalıklarına neden olabilecek durumları engellemek anlamında miyopların erken yaşlarda muayenesi gerekir. 40’lı yaşlardan sonra bu risklere bir de katarakt riski ekleniyor çünkü miyoplarda katarakt biraz daha erken yaşta görülüyor.”
. Kortizonlu ilaç kullananlarda kataraktın ortaya çıkma riski nedir? Kortizonun merhem, hap ya da iğne şeklinde olması riski değiştirir mi?
“Kortizon; damla, sprey, hap, enjeksiyon şeklindeki kullanılıyor. Gözde, örneğin; üveitlerde kortizon çok kullanıyoruz. Göz içi iltihapları sonrasında kullandığımız kortizon, katarakt açısından biraz daha yüksek riske sahip. Hap ya da enjeksiyon şeklindeki alımların sonrasında da katarakt gelişimi uzun vadeli kullanımlarda görülebiliyor.”
. Sigarayla katarakt hastalığının arasında bir ilişki var mı?
“Sigara içilmesi merceğin içerisindeki serbest radikallerin artmasına neden olur. Bunun sonucunda metabolik bozukluklar da söz konusu. Sigarada vücuttaki serbest radikalleri artıran bir madde olduğu için risk faktörleri arasında; ama kesin olarak da ispatlanmış bir şey yok.”
. Güneşe çok fazla maruz kalmak risk faktörleri arasında mıdır?
“Ultraviyole ışına çok maruz kalan çiftçilerde, denizcilerde ve açık havada çalışan kişilerde katarakt gelişim riski normal popülâsyona göre daha yüksek bulunmuş. Bunların yıllık kontrollerle tespit edilmesinin çok daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.”
“YAPILAN SİSTEMİK GÖZ MUAYENELERİNDE KATARAKT TESPİT EDİLEBİLİR1
. Basit bir göz muayenesiyle kişide katarakt olduğu anlaşılabilir mi?
“Yapılan sistemik göz muayenesiyle kesinlikle tespit edilebilir. Sistemik göz muayenesi dediğimiz şu; hastanın ilk etapta görme düzeyinin tespit edilmesi, sonrasında gözün biyomikroskop dediğimiz göz cihazlarıyla muayene edilmesi, damla damlatılıp göz merceğinin büyütülerek retina tabakasının arkasının da değerlendirilmesi gerekir. Sistemik muayene düzgün yapıldığı zaman katarakt hastalığının teşhis edilmemesi gibi bir durum söz konusu değil.”
. Bir kişi travma geçirdikten ne kadar süre sonra katarakt hastalığına yakalanabilir? Direkt göze olmayan travmalar da bir risk faktörü müdür yoksa sadece göze gelen travmalar mı risk faktörüdür?
“Kafaya, beyine olan travmalarda göz sinirlerindeki hasara bağlı olarak görme kayıpları yaşanabilir. Görme yolları ve görme sinirleriyle ilgili sıkıntılar yaşanabilir. Yalnızca göze olan travmalarda katarakt riski görülebilir. Gözün içerisine herhangi bir cismin batmasıyla, merceğin delinmesiyle oluşan travmatik durumlar olabilir. Bir de kült travmalar var; gözde herhangi bir delinme olmadan merceğin metabolizmasının bozulması sonucunda şeffaflık özelliğini kaybetmesi ve matlaşmasıyla da travmatik vakalar oluşabiliyor.”
. Katarakt tedavisinde ameliyatın yeri nedir? Katarakt ameliyatını hangi hastalara öneriyorsunuz?
“Göz doktorları arasındaki ameliyat kriterlerinden bir tanesi, hastanın görme oranının yarı yarıya düşmüş olması. Görme oranı yüzde 50-60 düşmüş olan hastalara ameliyat öneriyoruz. Hasta yüzde70-80’de de ameliyata alınabilir. Hastanın aktif bir çalışma yaşantısı varsa ve kataraktı günlük yaşantısını etkiliyorsa da ameliyat edilebilir. Hastanın daha yüksek görme düzeyleriyle de katarakt ameliyatına alınması mümkündür.”
. Katarakt ameliyatında ne gibi yöntemler ve gelişmeler var?
“Son 30-40 yılda katarak cerrahisi inanılmaz bir değişim gösterdi. Teknolojiye çok bağımlı bir organ olan göze yapılan tedavileri teknolojik gelişmeler etkiledi. 1970’li yıllarda gözü çok büyük bir miktarda keserek merceğin tamamını alıyorduk ve mercek koyamıyorduk. Bu yüzden hasta 10-12 numara gibi çok kalın mercekler kullanabiliyordu, görebilmek için. 1980’li yıllara geldiğimiz zaman; merceğin arka zarı yerinde bırakılarak gözün içerisine bir nevi camdan mercekler yerleştiriyorduk. Bu hastanın günlük yaşantısına çok büyük konfor getirdi çünkü hasta 12 numaraya varan kalın merceklerden kurtuldu. Göz doktoru olarak bizler bununla da yetinmedik.
1990’lı yıllarda cerrahi yöntemlerimizin içine fako endikasyon dediğimiz cerrahi yöntem girdi. Bu yöntem, merceği bütün olarak gözün içerisinden çıkarmak yerine, merceği gözün içerisinde ufak parçalara ayırmak ve dışarı almak şeklinde bir yönteme döndü. Merceğin gireceği kadar büyüklükteki bir kesiyle hastanın ameliyat sonrası iyileşme sürecini çok daha kısa sürelere indirebildik. Fako endikasyon süreciyle de bu iş sonlanmadı.
Teknoloji devreye, katlanabilir mercekleri soktu. Bunun amacı şuydu; gözün içerisine koyduğumuz sert mercekler yaklaşık 5-6 mm kalınlığındaydı. O merceği göze sokmak için gözü 5-5.5 mm kesmemiz gerekiyordu ve gözü 3 mm’nin üzerinde kestiğimiz zaman, gözün iyileşme sürecini kolaylaştırmak için göze dikiş atıyorduk. Bu dikişlerin iyileşme süreci 2 ayı buluyordu. Bu yüzden de hastanın günlük yaşantısına dönüş süresi çok çok uzuyordu.
Şimdi katlanabilir mercekler sayesinde daha küçük kesi yerinden bu ameliyatı yapabiliyoruz. İçeriye merceği katlayarak atıyoruz. Mercek içeride açılıyor ve dikiş atmadan bu ameliyatı sonlandırabiliyoruz ve ameliyattan 2 gün sonra hasta günlük yaşantısına dönebiliyor.
2-3 senedir de lazerle yapılan katarakt ameliyatları devreye girdi. Şu anda aktif olarak bu yöntemi kullanabiliyoruz. Lazerle, merceği bölmek için harcadığımız süre ortadan kalkıyor. Merceğin ön zarını normal fako ameliyatında özel aletler yardımıyla açıyorduk ve el yardımıyla yapılıyordu. Dolayısıyla bir kağıdı yırtarken nasıl tırtıklı bir kenar oluşuyorsa, bu işi bir makineyle kestiğiniz zaman bu tırtıklanma olmuyor.”
“BIÇAKSIZ YAPILAN LAZER AMELİYATLARIN SONRASINDA ENFEKSİYON RİSKİ DÜŞÜK”
. Lazer’in; ameliyatın sonuçlarına, gözün iyileşme sürecine etkisi ne oluyor?
“Merceğin yuvasının düzgün hazırlanmaması hastanın ameliyat sonrasındaki görüş kalitesini düşürüyor. Merceğin üzerine mercek zarının düzgün bir şekilde basmasını istiyoruz ki, her taraftan eşit bassın ve merceği düzgün bir şekilde yerinde tutsun. Bu işi elle yaptığınız zaman bazı yerler düzgün bazı yerler de düzgün olmayabiliyor. Bu yüzdende mercek gözün içinde yamuk durabiliyor. Bıçaksız yaptığımız kesiler çok düzgün olduğu için, hastanın ameliyat sonrasındaki enfeksiyon riski de düşüyor.”
. Katarakt ameliyatı olan bir kişi ne kadar süre hastanede kalıyor ve günlük yaşantısına ne zaman dönüyor?
“Hasta ameliyat olduktan sonra kendini iyi hissediyorsa yarım saat, bir saat sonra taburcu ediyoruz. Ertesi sabah muhakkak kontrolünü yapıyoruz. Hastalar 4-5 gün sonra banyo yapabiliyorlar. Hastalarımızın gözünün özelliğine göre uyguladığımız merceklerle hastanın astigmatını da düzeltebiliyoruz. Katarakt ameliyatından sonra yakını görme bozuluyor. Bunu düzeltmeye yönelik mercek seçeneklerimiz de var. Bunları da koyduğumuz zaman hasta hem televizyonunu seyredebiliyor hem de önündeki gazeteyi okuyabiliyor. Bunun haricinde hem astigmat, hem yakını düzelten merceklerimiz de mevcut. Hastanın görmesini 70-80’li yaşlardan alıyoruz, 20-30’lu yaşlara getiriyoruz. Hastanın yaşam kalitesi bu ameliyatlar sonucunda inanılmaz derecede yükseliyor.”
. İki gözünden de ameliyat olması gereken bir kişide, ikinci ameliyatı yapmak için ne kadar süre bekliyorsunuz?
“Benim şahsi tercihim, 1 hafta, 10 gün sonra ikinci ameliyatı yapmak. Enfeksiyon ihtimali ortadan kalktıktan sonra ve gözün iyileşmesi de iyi gidince ikinci ameliyatı yapıyoruz. “
İçeriği Paylaşın