Kemik ve Yumuşak Doku Tümörlerinin Tanısı Nasıl Koyuluyor?

Kemik ve Yumuşak Doku Tümörlerinin Tanısı Nasıl Koyuluyor?

Kemik ve Yumuşak Doku Tümörlerinin Tanısı Nasıl Koyuluyor?

Bizi Takip Et


Kemik ve yumuşak doku tümörleri belirtileri çok tanınan ve sıradan yakınmalarla ortaya çıkabilen hastalıklar. Peki, kemikteki her kitle kanser anlamına gelir mi; kemikteki kitlelerin kanser çıkma ihtimali nedir; kemik tümörlerine ne sıklıkla rastlanır; kemik tümörleri bulunduğu bölgeye göre ne tür yakınmalara yol açar? Kemik ve yumuşak doku tümörleri hakkındaki bilgileri Ortopedi ve Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Levent Eralp veriyor.

KEMİK TÜMÖRLERİNİN SADECE YÜZDE 1’İ KANSERDİR

. Kemik tümörlerine ne sıklıkla rastlanır?

‘‘Kemik tümörleri bilinen diğer tümörlere göre, örneğin meme tümörlerine göre, daha nadir görülür. Bu da beraberinde, radyoloji uzmanlarının, patologların dolayısıyla tedavi sürecine katılan tüm hekimlerin diğer başka tümörlere göre daha az tecrübeye sahibi olmalarını getirir. Kemikte bir sertlik veya ağrıyla ortaya çıkan kitlelerin hemen hemen sadece yüzde 1’i kanserdir. Geri kalanları iyi huylu tümörlerdir. O nedenle her kemik tümörü kemik kanseri değildir. Burada önemli olan eğer bir şişlik, sertlik ya da ağrı varsa korkmak değil, buna önem vermektir. Ancak, teşhisi koyacak ve sonra tedavi edecek kişiler, bu belirtileri çok nadir görmüşlerse sıkıntı yaşanabilir. Dolayısıyla gecikmeler ve bazen de hatalı başlangıç tedavileri hiç de iyi sonuçlanmayabilir.’’

GENELLİKLE KOL VE BACAKLARDA GÖRÜLÜYOR

. Kemikleri tutan tümörler daha çok vücudun hangi bölümlerinde ortaya çıkarlar?

‘‘Kemik tümörlerinin genellikle yüzde 60’ı apendiküler iskelet adı verilen kollar ve bacaklarda yani gövdeden ayrılan kemiklerde görülür. Yüzde 40’ı da gövdenin orta bölümünde yani leğen kemiği ve omurga kemikleri ile kafatasında görülür. Kemik tümörleri her yaş grubunda farklı yerlerde ortaya çıkarlar. Ama genellikle çocukluk yaşında, daha çok büyüme kıkırdağı denilen kemiğin uzadığı bölgede, özellikle diz bölgesinde görülür. Kısaca diz ekleminin biraz üstü biraz altı arasındaki bölgede sıkça görülür.’’ 

KEMİK TÜMÖRLERİNİN BELİRTİLERİ NELER?

. Kemik tümörlerinin ağrı ya da ele gelen sertlik dışında başka hangi belirtileri vardır?

‘‘Temelde hastalar üç bulgunun şikâyeti ile gelirler. Bunların birincisi ağrıdır. Bu ağrı istirahat edince geçen bir ağrı değil; istirahatte bile ortaya çıkan, muhakkak ağrı kesici ilaç içilmesini gerektiren, üç beş gün üst üste tekrar eden bir ağrıdır. Ele gelen sertlik ise bazen ağrılıdır bazen ağrısızdır. Bazen küçüktür bazen büyüktür. Ama genellikle kemikten kaynaklandığı için serttir. Küçükse iyi huylu; büyükse kötü huylu olduğu anlamına gelmez. Önemli olan ailelerin ya da kişilerin buna dikkat edip hekime gitmeleridir. Üçüncü bulgu da hiçbir şikâyeti olmadan kemiğin kırılmasıdır. Bu grup bulgu tüm hastaların yüzde 10’unun altında görülür. Burada söz konusu olan kırığa sebep olmayacak kadar basit bir ayak bileği burkulması ve kalçanın kırılmasıdır. Örneğin kaydıraktan kayıp da kuma inerken bacağın iki yerinden kırılması gibi. Yani o yaralanmadan beklenilmeyecek kadar şiddetli bir kırıktır söz konusu olan. Buna patolojik kırık adı verilir.’’ 

AĞRI BASİT TEDBİRLERE RAĞMEN SÜRÜYORSA… 

. Gerek çocuklarda gerekse erişkinlerde görülen kemik tümörlerinde ne zaman gecikmeden bir hekime gidilmelidir?

‘‘Kırıklarda hasta ister istemez gelir ama ağrı durumu biraz farklıdır. Her yaş grubundaki insanın bir yerleri zaman zaman ağrır ve bu ağrı iki gün içinde, istirahat ettirmek, buz koymak ya da ağrı kesici almak gibi basit tedbirlerle geçiyorsa çok ciddi bir şey yok demektir. Ama bu ağrı beş gün boyunca sürüyorsa, şiddeti giderek artıyorsa, kullanılan ağrı kesici dozunu arttırmak gerekiyorsa bu çok önemli bir bulgudur. Hele ağrının beraberinde ele gelen hatta büyümekte olan bir sertlik ve şişlik varsa o zaman gecikmeden yani bir haftayı beklemeden bir hekime gitmek gerekir.’’

KEMİK TÜMÖRLERİ TANISININ GEÇ KOYULMASININ NEDENLERİ

. Erişkinlerde görülen romatizmal ya da fibromiyalji kaynaklı ağrılar kemik tümörlerinin tanısının geç koyulmasına neden olur mu?

‘‘Erişkinlerde görülen romatizmal ya da fibromiyalji kaynaklı ağrılar kemik tümörlerinin tanısında hem geç kalınmasına hem de yanlış tanı koyulmasına neden olabiliyor. Romatizmal ağrılar daha çok eklemleri tutar. Eklem şişmesi, eklem ağrısı hareket kısıtlılığı gibi bulgularla gider. Sadece kemiğe bağlı bir tümör bunlara benzer şikâyetler pek yapmaz. Ama 50-55 yaşlarında dizi ağrıyan bir kadın ya da erkeğin büyük ihtimalle bir eklem kıkırdağı problemi vardır. Röntgen çekildiğinde dizinde 5-6 cm çapında bir kıkırdak tümörü çıkar. Esas karmaşa ondan sonraki süreçte başlar. Aynı durum omuz ya da kalça bölgesi için de geçerlidir. Ama en çok dizde olur. Burada önemli olan eklem kıkırdağı problemi ile kıkırdak tümörünün bir arada olmasıdır. İkisinin bir arada olması insanları, hatta hekimleri şaşırtacak tanı grupları ortaya çıkarmaktadır. O nedenle hastanın şikâyetinin gerçekten neden kaynaklandığını iyi ayırt etmek gerekir. Yaşla uyumlu bir kıkırdak harabiyeti mi yoksa o kemiğin içinde röntgende görülen tümöre mi bağlı olduğu tespit edilmelidir.’’

Prof. Dr. Levent Eralp

DAHA ÇOK HANGİ HASTALIKLARLA KARIŞTIRILIR?

. Kemik tümörleri daha çok hangi hastalıklarla karıştırılı? Bu konuda hekimin deneyimin nasıl bir etkisi vardır?

‘‘Kemik tümörlerinin diğer hastalıklarla karıştırılması yaş grubuna göre değişir. Burada kemikle beraber görülen kemik iliği tümörleri de vardır. İleri yaş grubunda görülen, multipl miyelom denilen kemik iliğinden kaynaklanıp kemiği yıpratan tümörler ile metastazlar yani başkaca organların kanserlerinin kemiğe sıçramış durumlar genelde eklem ağrısı veya kemik ağrısı şeklinde başlar. Röntgende genelde pek bir şey görülmez ve en başta romatizmal ağrılar veya eklem kireçlenmesi zannedilir. Hasta bir hafta on gün gibi değerli bir zamanı kaybetmiş olur. Bu gibi durumlarda muhakkak hekime başvurulmalıdır.’’

KEMİK TÜMÖRÜ TECRÜBESİ OLAN HEKİME NASIL ULAŞILIR?

. Kollarında ya da bacaklarında ağrısı olan hastalar genellikle bir ortopediste, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanına ya da algoloji uzmanına gider. Bu durumdaki bir hasta zaman kaybetmemek için hangi branştaki hekime başvurmalıdır?

‘‘Herkes her zaman kemik tümörü tecrübesi olan bir ortopediste ulaşamayabilir. Ayrıca aklına da gelmeyebilir böyle bir şey yapmak. Dolayısıyla hekimler arası referans sisteminin iyi çalışıyor olması gerekir. Hastayı ilk gören hekimin şüphelenmesi ve şüphesini ya ileri görüntülemelerle kanıtlamaya çalışması ya da şüphelendiği konuyla ilgilenen bir üst branşı uygulayan hekim arkadaşına yollaması gerekir. Yoksa hastaların doğru adreste bulunması hiçbir zaman ilk seferinde mümkün değildir. Esasında doğru tanıya ulaşmak için algoritma adı verilen birtakım sistemler vardır. Bu algoritmalar yüzde 100 doğru demek değildir ama en azından ilk karşılayan hekim kullanarak şüpheyle gerçek arasındaki ayrımı daha sağlıklı yapabilir.’’

YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ EN ÇOK NERELERDE GÖRÜLÜR?

. Yumuşak doku tümörü nedir? Kemik tümöründen nasıl bir farkı vardır? Yumuşak doku tümörleri daha çok vücudun hangi bölgesinde olabilir?

‘‘Yumuşak dokular, cilt ve kemik arasındaki tüm dokulardır. Cilt altındaki yağ dokusu, adaleler, adaleleri kemiklere bağlayan kiriş adı verilen dokular, damarlar, sinirler bunların hepsi yumuşak doku kavramının içine girer. Dağılım olarak kemikten çok farklı değildir. Hemen hemen üçte ikisi uzuvlarda üçte biri gövde kısmına yerleşiktir. İyi huylu kötü huylu oranı bakımından da kabaca 100 tane iyi huylu tümöre karşılık bir tane kötü huylu tümör olur.’’

LİPOMLAR KANSERE DÖNÜŞÜR MÜ?

. Lipom da vücudun yaptığı bir tür yumuşak doku tümörü müdür? Lipomun kansere dönüşme riski var mıdır?

‘‘Lipomların birkaç ayrı mikroskobik türü vardır. Klasik lipomlar yani yağ bezeleri vücutta tek bir tanedir. Bazen çok hızlı büyürler. Çünkü etraflarında büyümelerini engelleyecek doku yoktur. Örneğin kafatasının üzerindeki cilt onun büyümesini engelleyemez. Büyüyor olması kötü huylu anlamına gelmez. İkincisi vücudun birden çok yerinde olan ama yine iyi huylu olan lipomlar vardır. Bunlara anjiolipom adı verilir. Özelliği, en az sekiz on tane ayrı bölgede olmasıdır. Dışarıdan bakınca görülür. Ağrı yapar ama iyi huyludur. Bazıları çok geç bulgu verir; çünkü adalelerin arasında yerleşmiştir. Çok derindedir. Kalça bölgesinde olursa çok geç bulgu verir; çünkü kalça dirseğe göre çok daha derindedir. Dolayısıyla 18-20 cm’ye çıkınca bulgu verir ama kötü huylu demek değildir. Bunların hiç birisi kötü huylu tümörlere dönüşmez. Ancak atipik lipom dediğimiz yani hücre yapısı klasik lipomdan daha çabuk genetik sağlamlığı bozulabilecek lipomlar vardır. Bunlar yıllar içinde hemen hemen yüzde 5 ihtimalle kansere dönüşür. Kontrastlı MR çekiminde atipik lipom mu klasik lipom mu olduğunu tecrübeli bir ortopedist veya radyolog ayırt edebilir. Hiçbir zaman bugünden yarına kansere dönüşmez. Dolayısıyla hasta, ameliyat olmak gerekiyorsa bunun zamanını ayarlayabilir.’’

HANGİ TETKİKLER İSTENİYOR?

. Kemik ve yumuşak doku tümörlerinde hangi tetkikler istenir? Hangi yöntemlere başvurulur?

‘‘Kemik ve yumuşak doku tümörlerinde röntgen veya ultrason çok kıymetli inceleme yöntemleridir. Anjiolipom adı verilen ve kılcal damarlardan kaynaklanan iyi huylu tümörler de dahil buna benzer hepsine ultrasonla tanı da koyabilir takip de yapabilirsiniz. Ancak derine yerleşmiş, hızla büyümüş, çok ağrılı kitlelerde sadece tümör değil tümörün etrafındaki dokuları da görmek gerekir. Bunun için genelde ultrason yeterli olmaz. O zaman yumuşak dokulardaki altın standart, kontrast yani ilaçlı çekilen MR’dır. Artık birçok kemik tümörüne de sıkça kullanılıyor ama ayrıntılarını en iyi gösteren bilgisayarlı tomografidir. Çünkü üç boyutlu yapısı nedeniyle karmaşık olan leğen kemiği gibi bölgelerde bilgisayarlı tomografinin yol gösterici özellikleri vardır.’’

TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELER?

. Kemik ve yumuşak doku tümörlerinde tedaviye yaklaşım nasıldır? Tümörün cinsine, bulunduğu bölgeye ve yayılımına göre tedavi yöntemleri nelerdir?

‘‘İskelet sistemi hareket eden bir sistem olduğu için çıkarılanı işe yarayacak şekilde tamir etmek gerekir. O nedenle sadece nasıl vücuttan uzaklaştırılacağı değil nasıl tamir edileceği de çok önemlidir. Yumuşak doku tümörlerinin iyi huylu olanları genelde damarlar ya da sinirlere çok yakın ya da onları içine almadıysa çıkartıldıkları zaman geride büyük bir sıkıntı bırakmazlar. Aynı durum kemik tümörlerinin iyi huylu olanları için de geçerlidir. Genelde kemiğin o kısmını kesip çıkarmak değil içini bir kimyasalla yıkamak sonra kemik yamasıyla doldurmak yeterli olacaktır. Kötü huylu olanlarda muhakkak fonksiyonu olan bir yer çıkarılıp atılmak zorundadır. Geride kalan boşluk temel olarak iki şekilde tamir edilir. Bunun için birçok mikro cerrahi yöntemden faydalanılır veya protezlerle kalça eklemi, diz eklemi hatta kemiğin uzun kısmı yerine konulabilir. Bugün birçok hastada ana damarı çıkarmak gerekiyor. Damar cerrahları sentetik damar ya da karşı bacaktan alınan damarla tamir yaparlar. Siyatik sinir gibi ana sinirleri tümörle beraber çıkarmak gerekir ve yine mikro cerrahlar karşı bacaktan alınan sinir yamalarıyla orayı tamir ederler. 30-40 yıl önce kötü huylu kemik veya yumuşak doku tümörüne sahip hastalar uzuvlarını kaybederken bugün tecrübe ve teknolojinin de yardımıyla bu oran yüzde 5’in altındadır. Bu oranda kemoterapi, radyoterapi gibi değişik MR teknikli yöntemlerin yardımı vardır.’’

KEMİK TRANSFERİ NASIL YAPILIYOR?

. Kemik transferi vücudun hangi bölgesine daha çok yapılır? Ameliyat süresi daha mı uzundur?

‘‘Kemik transferi yöntemi, mikro cerrahi gerektirdiği için daha uzun sürer. Ama protez gibi eskimez. Kemik transferi gibi biyolojik yöntemlerde bir kere vücutla birleşince artık vücudunun kendisinin olur, eskimez. Teknik olarak zor, iyileşme süresi uzun ve sıkıntılıdır ama bir kez iyileşti mi artık geri dönüşü olmayan bir durum elde edilebilir. Kemik transferi genellikle dizin altında bir kalın bir de ince olan iki kemik vardır; ince olan kemik kullanılır. Bir başka yöntem daha kullanılıyor artık; örneğin kemik tümörü çıkarılan bölge sıvı azotta dondurulur ve mikro cerrahi yöntemiyle o ince kemik eklenirse kusursuza yakın bir tamir elde edilmiş olur. Tabii süresi protez ameliyatının üç dört katıdır. Protez yaptıran hastalar ertesi gün kalkar basar yürür. Ancak kemik transferinde hastanın haftalarca alçıda kalması ve üzerine basmadan yürümesi gerekir. Çünkü bir kere iyileşmeye başlaması gerekir. Ama bir kere iyileşti mi ondan sonra hastanın kendi vücudu gibi olur.’’


İçeriği Paylaşın