Kireçlenme Tedavisi
Kireçlenme Tedavisi
Bizi Takip Et
Ayşe hanım sabah yataktan kalkalı yarım saat olduğu halde dizleri üzerine doğru dürüst basamamıştı. Sanki 60 yıla yakın bedenini taşıyan bu dizler kendisine takma bacaklar takmış gibi yabancıydı artık. Üstelik komşunun önerdiği ilaçlardan bir haftadır yuttuğu halde ağrıları hiç geçmemişti. En küçük bir merdiven basamağı bile ona Evereste tırmanmak kadar zor geliyor ev işlerini neredeyse hiç yapamıyordu. Tuvalete oturmak bir dert, sokağa çıkmak ayrı bir dert hele banyo yapmak tamamen ayrı bir dertti.
Sorun sadece dizlerinde değil ellerinde de korkunç değişimler vardı. O güzelim ince parmakları ve bakımlı tırnakları gitmiş yerini kalınlaşmış, yanlara kıvrılmış ve boğumlu parmaklar almıştı. Aynada sadece yüzünün değişmediğini kilosunun da hayli artıp sanki boyunun da biraz kısaldığını fark ediyordu.
Ayşe hanım’a ne olmuştu bunlar son 6 ayda nasıl başına gelmişti bir türlü anlayamıyordu. Fakat artık bıçak kemiğe dayanmıştı. Uzaktan akrabası Aliye hanım teyze’ye gidecek onun birçok kişiye önerdiği kocakarı ilaçlarından o da isteyecekti.
Ertesi gün Ayşe hanım zor olsa da Aliye teyzelerin merdivenlerini oflaya puflaya çıkıyordu. Teyzesi ona sülük vermiş, ispirto ile kafuru karışımının içine bir de aspirin kırarak dizlerine sürmesini tavsiye etmişti. Bu önerilerden de yarar göremezse herhalde doktora gidecekti.
2 haftaya yakın Aliye teyze’nin ilaçlarıyla oyalandı. Birkaç gün iyi olur gibi olmuştu. Fakat sorunları aynen devam ediyordu. Gittiği doktor sıkı bir muayene tahlil ve filmlerden sonra Ayşe hanım’a sende “ KİREÇLENME” var diyerek konuşmasına başladı. O kadar çok şey söyledi ki unutulmasın diyerek bunları bütün açıklığıyla yeniden burada ortaya koymaya çalışacağız.
KİREÇLENME NEDİR?
Eklemlerde ağrı , hareketlerinde tutukluk, sonraki dönemlerde ise şekil bozuklukları ile kendini gösteren bir yıpranma hastalığıdır. Yaşla paralel artış görülür. Kadınlarda biraz daha fazla rastlanan bu hastalık özellikle yük altında kalan eklemlerde daha sık görülür.
GERÇEKTEN EKLEMLERDE KİREÇ Mİ BİRİKİYOR?
Kesinlikle hayır. Tersine eklem çevresinden kısmen kireç de azalabiliyor. Sadece ekleme yakın kemik hattında kendini koruma amacıyla hafif bir kalınlaşma oluyor. Tıpta bunun karşılığı “skleroz”. Halbuki eklemde kireç birikmesinin tıptaki adı “ kalsifikasyon”
Tahmin ediliyor ki son 60 70 yıldır, nedeni farklı da olsa kireçlenme kelimesi eklemlerde hareketlerin kısıtlanması anlamında kullanılmış. Hastalığın Türkçe’deki doğru adı “eklemlerde yıpranma” tıp diliyle “osteoartrit” olması gerekiyor. Bu hastalık için daha önceleri kullanılan isim ise “artroz”.
OSTEOARTRİT ( O. A ) NEDEN OLUYOR?
Kireçlenmelerin (osteoartrit) büyük kısmının nedeni belli değildir. Ayrıca, belirli nedenlere bağlı “ ikincil artrozlar “ da var. Bunlar, bazı hastalıkları takiben veya geçirilen bir düşme, kaza sonrası ortaya çıkabilir. Doğum sırasında veya çocukluk döneminde gelişen iskelet sistemi anormallikleri de bu tip ikincil kireçlenmeleri başlatabilir. Hatta bazı mesleklerde kötü bir şekilde ve aşırı olarak kullanılan bir eklem erken yıpranmayla karşı karşıya kalabilir. Yine sportif nedenli aşırı yüklenmeler, fazla kilolar ve nihayet kalıtsal nedenler de osteoartrit nedenleri arasında sayılabilir.
KİREÇLENMENİN BELİRTİLERİ
Eklem ağrıları, özellikle sabahları ve istirahat konumundan ilk harekete geçildiği an hissedilir. Zamanla, eklem çevresinde gerginlik yumuşak dokularda hafif şişlik ve hareket kısıtlılığı oluşabilir. Aynı şekilde hareket sırasında düzgün olmayan kemik yüzeylerin birbirine sürtünmesinden kaynaklanan bir “ses “ duyulur. Bu ses hastalık ilerledikçe kabalaşır ve hareket kapasitesi de buna paralel olarak kısıtlanmaya ve ağrılar da artmaya başlar. Nihayet eklemlerde önce hafif daha sonra giderek daha da belirginleşen şekil bozuklukları başlar. Bazen o kadar ilerler ki kişinin günlük yaşamını altüst edecek duruma gelir. Yürüme bozulur hatta tamamen kaybolabilir. Bu da sorunların daha da karmaşık bir hale gelmesine yol açar. Eklemin yaptığı göreve göre bazı hareketler yapılamayınca hastalar her şeyden önce yapamadıkları bu hareketlerden yakınarak doktora başvurabilirler. Örneğin yere çömelememe, merdiven çıkamama, çorabını giyememe gibi, ellerini istediği gibi kullanamama.
HANGİ EKLEMLERDE VE KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Osteoartrit “ OA “ vücutta eklemin olduğu her yerde ortaya çıkabilir. Artrozun en çok görüldüğü eklemler vücut ağırlığının bindiği dizler olup bunu omurga, eller, kalça, omuz ve ayak eklemleri izler. Çene, dirsek gibi eklemlerde bile OA görülebilir.
Artroz ilerleyen yaşa paralel artış gösteren bir hastalıktır. 50’li yaşlardan itibaren kendini gösteren ve 70 yaş sonrası kişilerde ise giderek daha sık görülen bir hastalıktır. Artroz nispeten kadınlarda daha fazla rastlanır. Özellikle menopoz sürecindeki kadınlarda ortaya çıkan hormon yetmezliği bir yandan kıkırdakların erken yıpranmasına yol açarken diğer yandan başlayan kilo artışının eklemler üzerine bindirdiği ek yük nedeniyle artroza bağlı sorunlar bu dönemde tırmanış gösterir. 70 yaş sonrası neredeyse her fert artrozun pençesine düşmüştür. Ağrı ve bazı hareketlerin yapılmasında kısıtlılık hayatın parçası olmuştur.
HASTALIK TANISI NASIL KONULUR?
Hekim ile hasta diyalogu doğru bir şekilde kurulduğu taktirde OA tanısı kolayca konulabilmektedir. Hekimin sabır ve dikkatle yapacağı bir sorgulama hastadaki ağrının nedeninin erken başlayan bir kireçlenmeden ileri geldiğinin anlamasını sağlayabilir. Ağrının yeri, yayılması, nelerle arttığı veya azaldığı, gece-gündüz ilişkisi, hava değişimleriyle bağlantısı bütün ayrıntılarıyla ortaya konulmalıdır. Bu görüşmeyi takiben hekim dikkatli ve ayrıntılı bir muayeneye girişir. Eklem çevresi ölçülür tek tek sorunlu eklemlerin hareketleri, açıölçerle değerlendirilir.
Adale gücü, sorunlu bölgelerde cilt üzerindeki duygulanım, üzerine basılmakla ortaya çıkan hassasiyet ve reflekslerin kontrol edilmesinden sonra, günlük yaşamda yapılması gereken hareketlerin hangilerinin yapılabildiği veya yapılamadığı saptanır. Muayene bittikten sonra hekim kafasındaki ön tanıyı berraklaştırmak için bazı ayrıntılı tetkiklere başvurabilir. Bu amaçla sorunlu eklemin çeşitli pozisyonlarda röntgen grafilerini isteyebilir.
Örneğin dizlerdeki eklem aralıkları en iyi üzerine vücut ağırlığı verilerek ayakta çekilen filmlerde görülür. Eklem içindeki oluşumları bazen daha ayrıntılı gözlemlemek gerekebilir. O zaman eklem içine özel optik araçlarla girilir. Artroskopi denilen bu yöntemde hem tanı daha güvenli saptanır hem de eklemdeki sorun, küçük makas ve bıçaklar kullanılarak kansız olarak yapılan bir kapalı ameliyatla ortadan kaldırılabilir.
Hastadan alınan kan ve idrarda eklemle ilgili soruna ait bir ipucu bulmak amacıyla çeşitli laboratuvar analizleri yapılabilir. Romatizma tahlilleri, kan sayımı, bazı metabolik göstergeler bu arayışın uzantısıdır. Bunun dışında, eklem içerisinden alınan sıvıda yapılacak laboratuar analizleri özellikle artrozla sık karışan artritler arasında ayırıcı tanı yapabilmek için çek yararlı bir yöntemdir. Böylece hem ekleme mikropsuz şartlarda girerek tanı koymak için tetkik yapmak hem de bazen aşırı biriken sıvıyı almak suretiyle tedavi yapmak mümkün olabilir. Bu yöntemde ekleme tedavi amacıyla sıvı alındıktan sonra aynı zamanda bir ilaç verilmesi de söz konusu olabilir.
KİREÇLENME TEDAVİSİ
Tedavi sadece ilaçlardan ibaret değildir. Bunun dışında çok sayıda tedavi ve korunma yöntemi vardır. Kuşkusuz hepsinin başında hastalara kendi hastalıkları hakkında korunma ve tedavi konusunda bilinçlendirildiği eğitim toplantıları gelmektedir. Son yılların hekim hasta diyalogunun mükemmel arayışlarından biri olan bu “ hasta okulları” yapılacak diğer tedavilerden daha başarılı sonuçlar alınmasına yol açacağı muhakkaktır. Bu toplantılarda hastalara verilecek bazı öğütler ve ipuçları bu hastalıkla mücadelede onların büyük avantajlar elde etmesine yol açabilecektir. Örneğin bunlardan ilki, hastaların iyi olacağım diye yanlış ve gereksiz miktarda hareket etmelerinin yerine dinlenmeye daha fazla yer vermeleri gerektiğini onlara anlatmaktır.
a) OA’DE DİNLENMEYE ÖNEM VERİN!
Giderek ilerleyen kireçlenmelerle birlikte yaşamayı öğrenmenin en önemli adımı mantıklı düzeyde dinlenmelere yer vermektir. Bu amaçla, uzun fakat bunun yanı sıra dinlendirici olan bir gece uykusu çok önemlidir. OA’li kişiler kendilerine daha fazla zaman ayırmalı, hafif müzik eşliğinde, rahat bir pozisyonda dinlenmelidir.
b) FAZLA KİLOLARINIZI VERMELİSİNİZ !
Kilo vermeniz gerektiğini şimdiye kadar hemen herkes size söylemiş olabilir. Gerçekten bunu duymaktan artık bıkmış olabilirsiniz. Halbuki , fazla olan bu kilolarınızı verdiğinizde başka hiçbir tedavi yapılmasa bile daha önce dayanamadığınız o ağrılarınız nispeten azalacaktır. Aslında kilo vermek pek de kolay değildir. Bu nedenle hekiminiz size diyet verecek belki de bir diyetisyenden yardım alacaktır. Burada temel felsefe; öğünlerin sayısını artırmak (üçten beşe çıkarmak) fakat öğünlerde yenen kalori miktarını makul derecede kısmaktır. Bunun yanı sıra kilo vermek isteyenlere bazı öneriler sunabiliriz. Yemeklerin küçük porsiyonlarda alınması, yağ, tuz, şeker içeren gıdalardan kaçınılması önerilir. Beslenmede taze meyve, sebze miktarlarını artırırken kırmızı et, yağlı ve unlu yiyeceklerden kaçınmak gerekir. Beyaz et daha iyisi balık yemek alışkanlık haline getirilmelidir.
Şüphesiz , beslenmede tek hedef kilo vermek değildir. Dengeli beslenme, vitamin ve mineral içeriği yüksek gıdaları tüketmek sadece artroz için değil başka birçok hastalıktan korunmak için de yararlıdır. Yaşlanmanın geciktirilmesi, osteoporoz ve damar sertliğinden korunma sadece doğru beslenme ve bilinçli yapılan egzersizlerle mümkündür. Hemen her yaşta kaybolan kemik dokusunu yerine koymak için süt ve süt ürünlerini, yeşil sebzeleri fazlaca tüketmek gerekir. Kuşkusuz, çocukluk ve gençlik yıllarında içilecek sütün yararı çok fazla olmasına rağmen hemen her yaşta sütün yararı olacağını bilmek ve ondan vazgeçmemek gerekir.
c) ZARARLI ALIŞKANLIKLARDAN KAÇININ !
Özellikle sigara içmeyin ve içtiğiniz alkol miktarını hemen azaltın. Eğer içmeye kendinizi şartlandırdıysanız en fazla 1 kadeh kırmızı şarapla yetinmeniz gerekir. Gerçi şarap yerine vücuda yararlı birçok doğal gıda veya içecek arayışına girmek daha akıllıcadır. Uyku veya sinir ilaçları denge ve hareketlerdeki eşgüdümü bozabileceğinden ilerleyen yaşlarda bu ilaçlardan uzak durmak gerekir. Aşırı veya yanlış beslenme, hareketsiz yaşam koşullarına eklenen bu alışkanlıklar yıpranmayı daha da kolaylaştırdığı unutulmamalıdır.
d) OA TEDAVİSİNDE İLAÇLAR
Artroz tedavisinde çeşitli ilaç seçenekleri söz konusudur. Ağrı kesiciler, kireçlenmenin oluşturduğu iltihaplı yıpranma bulgularını ortadan kaldıran anti-enflamatuvar (anti-romatizmal) ilaçlar en sık tercih edilen ilaçlardır. Adale gevşeticiler, vitamin ve mineral destekleri, kıkırdak onarımını uyararak kireçlenme önleyici ilaçlar yine kullanılan diğer ilaçlardır. Kullanım şekli tablet, enjeksiyon, dışarıdan sürülen merhemler şeklinde olabilir. Tablet alınıyorsa tok karına ve bir büyük bardak suyla içilmelidir. Doktorun verdiği dozdan şaşmayın; arada unuttuğunuz olursa telafi için asla çift doz almayın. İlaçlar hekimin önerisine uygun olarak hep aynı saatte alınmalıdır.
1- KULLANACAĞINIZ İLAÇLAR KONUSUNDA DOKTORUNUZA SORMANIZ GEREKENLER
Nasıl kullanacağı ve etki şekli iyi bilinen bir ilaçtan alınacak yarar kuşkusuz daha fazladır. Konuyu daha iyi kavrayabilmek için doktorunuza aşağıdaki soruları yöneltebilirsiniz:
a) Bu ilacı günde kaç kez kullanacağım? Yemeklerle birlikte mi alacağım? Bir gün kullanmayı unutursam ne yapayım?
b) Kullanılan ilacın yararını azaltacak bazı yiyecekler ya da içecek (süt-yoğurt-alkol-ıspanak) var mı?
c) Bu ilaçla beraber hafif bir ağrı kesici de kullanabilir miyim?
d) İlacın yan etkileri var mı? Yan etkileri ortaya çıktığında ne yapmalıyım?
e) Şu anda kullandığım ilaçlar ile bu verilen ilaç arasında olumsuz bir etkileşim olacak mı?
f) Bu ilacı ne kadar süre ve miktarda kullanacağım?
2- Eklem içi enjeksiyon
OA’de bazı durumlarda ağrılı bölge çevresine lokal veya eklemin içine enjeksiyonlar yapılmaktadır. Eklem içine yapılan bu enjeksiyonların temel hedefi kıkırdak aşınmasını azaltmaktır. Tıpkı bir menteşenin yağlandığında daha sessiz ve kolayca hareket edebildiği gibi akışkanlığı yüksek bazı sıvıların eklem içerisine verilmesi benzer yararları sağlamaktadır. Bu uygulamanın başlangıçta yılda 2 kez daha sonra yılda 1 kez tekrarlanması önerilmektedir. Yalnız işlem sırasında mikropsuz steril ortamda çalışılması son derece önemlidir.
e) KİREÇLENME HASTALARINDA GÜNLÜK YAŞAM
Kireçlenmesi olan kişiler günlük yaşamda ciddi sorunlarla karşılaşabilirler. Bizlerin kolayca inebildiği merdivenler bu kişilerin kabusu olabilir. Yapılması gereken ev işleri kadınların korkulu rüyasıdır. 20 dakikadan fazla ayakta durma olanağı olmayan bu nedenle yemek yapamayan, kendi başına yıkanamayan hatta tuvaletini yapamayan ellerini kullanıp yemeğini bile yemekte zorluk çeken kireçlenme sorunu olan hastalar vardır. Bu nedenle hekim sadece hastasına ilaç vererek evine göndermekle kalmamalı günlük yaşamdaki sorunlarını dinlemeli ve bunlara olabildiğince çözümler üretmelidir.
Prof. Dr. Turgut Göksoy
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı
www.turgutgoksoy.net
İçeriği Paylaşın