Kök Hücre Nakli Nedir?

Kök Hücre Nakli Nedir?

Kök Hücre Nakli Nedir?

Bizi Takip Et


Medstar Antalya Hastanesi Kanser Merkezi Hematoloji ve Hücresel Tedaviler Koordinatörü Prof. Dr. İhsan Karadoğan, Atv Avrupa ekranlarında yayımlanmakta olan “Esra Kazancıbaşı İle Sağlığım İçin Herşey" programına katıldı.

Kök hücre nakli nedir? Kaç çeşit kök hücre nakli vardır? Kök hücreyi hastanın kendi kanından mı elde ediyorsunuz, yoksa hastaya, başkasının kanından elde ettiğiniz kök hücreleri mi veriyorsunuz? Kök hücre nakli gerektiren hastalıklar hangileridir?

Hematolojik kanser  hangi kanserlerdir? Kan hastalıkları tanı aşamasında birbiriyle karıştırılabiliyor mu? Tanıda nelere dikkat edilmelidir? Türkiye, kemik iliği naklinde hangi noktada? Kök hücre nakli tedavisinin süreçleri nelerdir? Kemik iliği naklinde kimler bağışçı olabilir? Türkiye'de kemik iligi bankası var mı?

Prof. Dr. İhsan Karadoğan, Esra Kazancıbaşı’nın sorularını yanıtladı.

.  Kök hücre nakli nedir? Kaç çeşit kök hücre nakli vardır?

“ Kan hücreleri kemik iliğinde yapılır ve kemik iliğinde bulunan kök hücre adını verdiğimiz ana hücreler, damarlarında dolaşan kanın üretiminden sorumludur. Bunlar bir yaşam boyu üretimlerini devam ettirerek bizim için gerekli olan kan hücrelerini üretiyorlar.

Kök hücre nakli ise bir takım hastalıkların tedavisi sırasında bu hücreleri kullanarak yaptığımız özel bir tedavi yöntemidir. Bu yöntem aslında çok yeni bir yöntem değildir. Bunun ilk başladığı yıllarda, kan yapıcı kök hücreleri sadece kemik iliğinden elde ederek tedavi amacıyla kullanabildiğimiz için bu tedaviye kemik iliği nakli diyorduk.

Günümüzde, kan yapıcı kök hücreleri başka yerlerden de elde edebiliyoruz. Örneğin bazı ilaçlar vererek kemik iliğinde bulunan kök hücrelerin kana çıkmasını sağlıyoruz. Kana çıkan kök hücreleri aferez cihazı adını verdiğimiz bazı cihazlar yardımıyla toplayabiliyoruz. Eğer tedavide bu şekilde topladığımız bir ürünü kullanıyorsak o zaman 'periferik kan kök hücre nakli' diye isimlendiriyoruz.

Yine kordon kanı adını verdiğimiz, anneyle bebek arasındaki beslenmeyi sağlayan kordonun içinde bulunan kanda da yüksek oranda kök hücre olduğunu biliyoruz. Eğer bu kök hücrelerini toplayarak bir nakil gerçekleştirsek o zaman işlem, 'kordon kani kök hücre nakli' ismini almış oluyor.

Bu yüzden 'kök hücre nakli' en genel terminoloji; hepsini kapsıyor. Kemik iliği nakli, kök hücre naklinin bir çeşidi ama  dilimiz alıştığı için 'kemik iliği nakli' ile 'kök hücre naklini' aynı isim altında kullanmış oluyoruz.

Pratik yaşantıya bakacak olursak günümüzde daha pratik uygulanır olması nedeniyle periferik kandan kullandığımız kök hücre naklini özellikle erişkin hastalarımızda daha sık yapar hale gelmiş durumdayız. Eskiden durum tam tersiydi.”

.  Kök hücreyi hastanın kendi kanından mı elde ediyorsunuz, yoksa hastaya, başkasının kanından elde ettiğiniz kök hücreleri mi veriyorsunuz?

“Kök hücre nakli; periferik kök hücre nakli ve kordon kanı nakli şeklinde olabiliyor. Bir de hangi kişinin kök hücresini kullandığımıza göre de bir isimlendirme yapıyoruz.  Eğer tedavi amacıyla kullandığımız hücreler kişinin kendi kök hücreleriyse, bunun adı otolog kök hücre nakli oluyor. Eğer kişinin kendi kök hücreleri değil de başka birinin kök hücrelerini kullanıyorsak o zamanda allojenik kök hücre nakli adı veriliyor.

Genellikle bağışçılardan, kişilerin canını raha az yakmak adına daha kolay bir yöntem olan periferik kandan topladığımız kök hücreleri kullanıyoruz."

“KÖK HÜCRE NAKLİ TEDAVİSİ  EN ÇOK KAN VE KEMİK İLİĞİNDEN KAYNAKLANAN KANSERLERDE UYGULANIYOR"

. Kök hücre nakli gerektiren hastalıklar hangileridir?

“ Kök hücre naklini pek çok hastalıkta kullanabiliyoruz ama ağırlıklı olarak kan ve kemik iliğinden kaynaklanan kanserlerin tedavisinde kullanılır. Kemik iliği yetmezliği ile bağlantılı giden aplastik anemi gibi bazı hastalıkların tedavisinde de kullanabiliyoruz.

Kalıtsal bir kan hastalığı olan talasemi adını verdiğimiz Akdeniz anemisi tedavisinde de kök hücre nakli tedavisi yapıyoruz,

Otoimmün adını verdiğimiz bağışıklık sistemi hastalıklarının tedavisinde de yine kök hücre nakli mümkün. Organ tümörlerinin bir kısmında da kök hücre naklinin yararlı olduğunu biliyoruz.”

. Hematolojik kanser  hangi kanserlerdir?

"Kan ya da kemik İliği kanseri dediğimiz zaman aslında aynı hastalıklardan bahsediyoruz. Çünkü kanın üretildiği yer kemik iliğidir. Bu grup hücrelerden kaynaklanan her türlü kanserin adı da kan ya da kemik iliği kanseridir. Kanla ilgili yüzlerce farklı hastalık söz konusudur.

Kan kanserleri içinde en sık gördüğümüz kanser tipi, lenfoma adını verdiğimiz beyaz kan hücrelerinin aşırı çoğalması ile belirti veren bir gruptur. Ama bu lenfomalar da tek bir hastalık değil kendi içinde 60- 70 tane alt gruba bölünüyor. Bunun dışında miyelom adını verdiğimiz gene bağışıklık sisteminin hücrelerinden kaynaklanan bir başka hastalık var. Bu, ileri yaşlarda çok sık gördüğümüz bir hastalıktır.

Kan kanseri deyince insanların aklına ilk olarak akut lösemiler geliyor. Bunu nedeni de akut lösemilerin çok kısa sürede açığa çıkması ve tedavi edilmezse hastayı ne yazık ki hızla ölüme götürmesidir. Çok korkutucu geldiği için hep böyle kan kanseriyle lösemiler özdeşleştiriliyor ama akut lösemiler tüm kan kanserine baktığınız zaman ancak yüzde 10-15'ini oluşturuyor .”

“KAN İLE İLGİLİ  FARKLI HASTALIKLAR BENZER KLİNİK BELİRTİLER VERİYORLAR”

. Kan hastalıkları tanı aşamasında birbiriyle karıştırılabiliyor mu? Tanıda nelere dikkat edilmelidir?

“Kan ile ilgili  hastalıklar birbirleriyle karıştırılabilen hastalıklar çünkü benzer klinik belirtiler veriyorlar. Uzman hekimler tarafından iyi değerlendirildiği zaman eskiye göre tanı koymak çok daha kolay.

Kan kanserinin belirti ve bulgularına bakacak olursak bunların hiçbirisi sadece kan kanserinde karşımıza çıkan belirti ve bulgular değildir. Bu hastaların önemli bir kısmı, kan hücreleri yeterince üretilemediği için kansızlıkla karşımıza gelebiliyor. Bu kansızlıkların çok az bir kısmı kan kanseriyle ilgilidir. Kansızlık yapan birçok hastalıklar var.

Bunun dışında bağışıklık sistemi olumsuz etkilendiği için bu hastalıklarda sıklıkla enfeksiyonlar oluyor. Bu bir belirti ya da bulgu olabilir. Kanın pıhtılaşmasından sorumlu olan bir takım hücreler yeterince üretilmediği için kan problemleri karşımıza çıkıyor. Bu tip yakınmalarla hastalar bize geldiği zaman eğer biz kan kanserinden şüpheleniyorsak bir takım kan tahlilleri yapıp özellikle kan hücrelerinin sayılarına bakıyoruz.

Kanser hücreleri vücudumuzda lenf bezi adını verdiğimiz gene bağışıklık sisteminin önemli elemanları olan boyun, koltuk altı,  kasık bölgesi gibi bölgelerde bulunan bezelerde şişme şeklinde kendini gösterebiliyor.

Bağışıklık sistemindeki hücreler vücuttaki hemen hemen her organda bulunuyor; kanserleştikleri zaman o organda bir kitle oluşmasına yol açıyorlar ve bu kitlenin yaptığı basılarla hastalar bize gelebiliyor.

Hasta, bu belirti ve bulgularla bize başvurduğu zaman nerede bir kitle varsa o bölgeden veya kemik iliği tutulmuşsa -ki çoğunda tutulabiliyor-  kemik iliğinde biyopsi alarak kesin tanıyı koymuş oluyoruz.

Önce kan kanseri tanısını koyuyoruz ardından hangi kan kanseri olduğunu belirlememiz gerekiyor; lenfoma mı, lösemi mi? Aslında bu da yetmiyor, örneğin lenfoma ise hangi lenfoma çünkü 60-70 farklı lenfoma var.

Bu safhada teknoloji ve deneyim ön plana çıkıyor. Bu ayırıcı tanıları yapabilmek lenfomaları birbirinden ayırmak her zaman çok kolay olmayabiliyor.  Tanının doğru konması önemli çünkü doğru tanıyı koyduğunuz zaman tedavideki başarı şansınız artıyor.

Hastalığın  yaygınlığı tespit edebilmek de çok önemlidir. Burada görüntüleme yönteminden faydalanıyoruz. Günümüzde gelişen teknolojiyle örneğin PET CT adını verdiğimiz kanserli bölgeleri çok daha hassas gösteren bir takım yöntemlerimiz var. Bunları kullanmak tanı şansımızı oldukça artırıyor.

Tabi tanıyı koyduktan sonra ikinci aşama tedavi... Tedaviye geçmeden önce de bazı değerlendirmeler yapmamız gerekiyor çünkü fazla sayıda tedavi seçeneği var.  Tedavi için  hastaların bir takım risk faktörlerini daha baştan değerlendirip -örneğin hangi hastaların daha kötü seyirli olma olasılığı yüksek ya da iyi seyirli olma olasılığı hangilerinde daha fazla- o hasta için en ideal tedaviyi seçmeye çalışıyoruz.”

“TÜRKİYE KEMİK İLİĞİ NAKLİNDE DÜNYADA İYİ BİR YERLERDE”

.  Türkiye, kemik iliği naklinde hangi noktada?

“ Türkiye, kemi iliği naklindeki başarısıyla dünyada iyi bir yerlerde. Gerçekten de ülkemizde kemik iliği nakli yapan çok iyi dizayn edilmiş mermezler ve çok güzel ekipler var. Çok başarılı sonuçların olduğunu söylemek mümkün ve birçok ilimizde de bu ekipler var; sadece büyük şehirlerde değil. Bu tedavi Türkiye'de çok etkili bir şekilde yapılabiliyor.”

.  Kemik iliği nakli ya da kök hücre nakli gerektiren durumlar nelerdir?

“ Kemik iliği nakli ya da kök hücre nakli kan kanseri tedavisinin sadece bir parçasını oluşturuyor ve her kan kanseri hastasına bunu yapmıyoruz.  Nakil yapmak için özel bir takım koşulların olması gerekiyor.

Öncelikle hastanın bu tedaviden faydalanacağını biliyor olması gerekiyor. Nakil, genellikle başlangıç tedavisi değildir. Öncelikle bir takım kemoterapi, radyoterapi gibi ilaçlarla hastalığı kontrol altına alıyoruz ve sonrasında nakil işlemini yapmayı tercih ediyoruz.

Yapacağımız naklin tipine göre de farklı gerekçelerimiz olabiliyor. Otolog nakil yaptığımız hastalar farklı, allojenik nakil yaptığımız hastalar farklıdır. Örneğin, multiple miyeloma adını verdiğimiz sık gördüğümüz bir kanser tipinde ağırlıklı olarak otolog nakil yapıyoruz. Lösemilerde ise ilk tercihimiz allojenik dediğimiz başka bir sağlıklı vericiden aldığımız kök hücreleri kullanmak şeklinde olabiliyor.

Lenfomalarda ağırlık olarak otolog ama bir kısmında da allojenik nakiller yapabiliyoruz. Yani hasta grubuna göre farklılıklar söz konusu olabiliyor.”

"HASTALARA ÇOK YÜKSEK DOZLARDA KEMOTERAPİ VE IŞIN VERİLİYOR"

. Kök hücre nakli tedavisinin süreçleri nelerdir?

“ Kök hücre nakli oldukça ağır bir tedavi yöntemidir ve uzun bir süreç gerektiriyor bu yüzden de deneyimli ekipler tarafından yapılması gerekiyor. Sağlık Bakanlığı'nın kemik iliği nakil ünitelerini ayrıca ruhsatlandırmasının nedeni de budur. Bu ağır tedaviyi uygulayabilmeniz için hastanın diğer standart tedavi seçeneklerine cevap vermemiş olması gerekiyor. Kemik iliği naklinde temel süreç şöyle gelişiyor:

Kişinin kendinden yaptığımız kök hücre nakillerinde; kanser hücrelerini yok edebilmek için hastalara çok yüksek dozlarda -standardın çok ötesinde- kemoterapi ile beraberinde ışın tedavisi uyguluyoruz. Çok yüksek dozlara çıktığınız zaman hastanın sağlıklı hücreleri de bu ağır tedaviden etkileniyor ve hastaların kemik iliği çalışmaz hale geliyor. Kemik iliği çalışmayan bir kişinin de hayatta kalması mümkün değildir.

Böyle yüksek tedavi uygulamadan önce hastanın kök hücrelerini özel bir yöntemle topluyoruz ve bunları özel yöntemlerle dondurarak saklıyoruz. Kök hücreleri garantiye aldıktan sonra hastaya çok yüksek dozlarda kemoterapi ve ışın tedavisi veriyoruz.

Bu tedaviyle kanser hücrelerinin ölmesini bekliyoruz ama yan etki olarak da hastanın kemik iliği sıfırlanmış oluyor.  Artık yeterince kan hücresi üretemiyor. Aldığı o yüksek doz ilaçların yan etkileri nereniyle hasta, enfeksiyonlara karşı son derece açık durumda oluyor. Kemik iliğinin sıfırlandığı süreçte hastanın kemik iliği ünitelerinde kalmasının temel nedeni budur.

Bu üniteler özel sterilizasyon şartlarına sahiptin ve buraya giriş çıkış yasakları var. Buradaki hastaların beslenmeleri tamamen o hasta için özel olarak hazırlanıyor. Onları mikroplardan koruyacak her türlü desteği vermek gerekiyor. Hasta, kan üretemediği için kan ürünleri desteğine ihtiyaç oluyor.

Yüksek doz tedavi bittikten sonra da daha önce saklamış olduğumuz kök hücrelerini hastaya tekrar naklediyoruz. Bu kök hücreler, kemik iliğine yerleşiyor ve kan hücrelerini üretmeye başlıyor. Bu süreç en az 2-3 haftalık bir süreyi kapsıyor.

Nakilden 2-3 hafta geçtikten sonra artık hastanın kan değerleri yükselmeye başlıyor ve o riskli dönem yavaş yavaş ortadan kalkıyor , hasta normal duruma dönüyor.

Allojenik nakilde ise yine benzer işlemi yapıyoruz. Yüksek dozda kemoterapi, radyoterapi veriyoruz. Aynı süreç burada da devam ediyor ama burada kök hücre kaynağı olarak başka birinden elde ettiğimiz hücreleri naklediyoruz.

Burada da başka problemler var. Dışarıdan verdiğimiz kök hücreler nedeniyle sağlıklı kişinin bağışıklık sistemini de hastaya aktarıyorsunuz; bunun iki önemli etkisi oluyor.

Biri iyi etki, diğeri ise kötü etkidir. İyi etki, sağlıklı vericinin bağışıklık hücreleri gidip kanser hücrelerini yok edebiliyor. Bu işimize çok yarayan bir etkidir. Kötü etkisi de hastanın kendi hücrelerine zarar veriyor olmasıdır. Bu durum ağır olursa da ölümle sonuçlanabiliyor. Riski azaltabilmek için uzunca bir süre bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanıyoruz ki verici kaynaklı olan hücreler, hastanın kendi hücrelerine zarar vermesin diye.

“ALICI-VERİCİ ARASINDA DOKU UYUMU OLMASI GEREKİYOR”

. Kemik iliği naklinde kimler bağışçı olabilir?

“ Kemik iliğinde bağışçı olabilmesi için alıcı  ile verici arasında doku grupların uygun olması gerekiyor. Bu yüzden de doku grubu adı verdiğimiz bir takım testler yapıyoruz ve bunlarda uyum arıyoruz.  Ancak doku gruplarında çeşitlilik o kadar fazla ki tesadüfen iki kişinin doku gruplarının uyma olasılığı son derece düşük; binde bir ila milyonda bir arasında değişiyor. Bu nedenle öncelikle hastaların kardeşlerine bakıyoruz. Aynı anne babadan geldikleri için kardeşler arasında tam uyum yakalama şansımız yüzde 25 dolaylarında oluyor. Hastanın eğer böyle bir vericisi varsa gayet şanslı, eğer yoksa bu aşamadan sonra yakın akrabalara bakabiliriz ama yine de buradaki olasılık çok düşük olduğu için asıl yaptığımız şey, bütün dünyada bulunan kemik iliği bankalarına başvurmak.”

. Türkiye’de kemik iliği bankası var mı?

“ Türkiye’nin henüz kendisine ait bir kemik iliği bankası yok ama uluslararası bankalara başvuru yapabiliyoruz. Bu bankalara milyonlarca kişi kayıtlı; şu an 20 milyonun üzerinde kayıtlı kişi var. Burada tarama yapılıyor. Uygun verici bulunursa da bu vericiler bize naklediliyor ve biz de bu hücrelerle nakil işlemini gerçekleştirebiliyoruz.”


 


İçeriği Paylaşın