Kronik Böbrek Yetersizliği ve Diyaliz Tedavisi

Kronik Böbrek Yetersizliği ve Diyaliz Tedavisi

Kronik Böbrek Yetersizliği ve Diyaliz Tedavisi

Bizi Takip Et


Kronik böbrek yetersizliği nedir? Böbrek yetersizliğinin belirtileri nelerdir? Diyabet ve hipertansiyon hastaları ne sıklıkla böbreklerini kontrol ettirmelidir? İlaçların böbrek sağlığına etkileri nelerdir? Vitamin ilaçlarının böbrek sağlığına zararı var mıdır? Hangi tür belirtiler böbrek yetersizliğinde acil durum sinyalidir? Böbrek yetersizliğinin son dönemlerinde hastalarda mide bulantıları olur mu? Hemodiyaliz ve periton diyaliz arasındaki fark nedir?

Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticisi Prof. Dr. Ali Rıza Odabaş, böbrek yetmezliği ve diyaliz hakkında merak edilen soruları Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

. Kronik böbrek yetersizliği nedir?
“Böbreklerin, sıvı elektronik dengesinin ve asit baz dengesinin sağlanması, vücutta biriken toksit maddelerin atılması gibi görevleri vardır. Böbrekler bunu yaparken dakikada 125 litre kadar kanı temizler. Ama birtakım hastalıklar sonucu böbrekler artık yetersiz hale gelir. Görevlerini yerine getiremez. Bu tabloya böbrek yetersizliği denir. Böbrek yetersizliği çok ilerlediğinden artık hastalar diyalize girmek zorunda kalırlar. Hayatlarını devam ettirebilmek için ya diyaliz metotlarından bir tanesi uygulanır ya da organ nakli yapılır.”

DİYABET VE HİPERTANSİYONA DİKKAT!

. Böbrek yetersizliğinin belirtileri nelerdir?
“Kronik böbrek yetersizliği çok sinsi bir hastalık olup toplumda da az bilinmektedir. Türk Nefroloji Derneği’nin birkaç yıl önce yaptığı araştırmaya göre, toplumda bilinenden çok daha fazla kişide kronik böbrek hastalığı vardır. Eğer kişiler hastalıklarının farkına varmazlar ise gerçekten böbrek yetersizliği tablosuyla karşı karşıya kalabilirler. Kronik böbrek yetmezliğinin birinci nedeni artık diyabettir. Diyabetik hastalar, eğer kan şekerleri uzun süre yüksek seyredecek olursa, diyetlerine dikkat etmezler ya da ilaçlarına yeteri kadar özenle kullanmazlarsa 10-15-20 sene kadar bir süre içerisinde böbrek yetersizliği riskiyle karşı karşıya kalabilirler. Böbrek yetersizliğinin ülkemizde ve tüm dünyada ikinci sık sebebi ise hipertansiyondur. Hipertansiyon da sinsi bir hastalıktır ve bazen farkına varılamaz. Bu yüzden mutlaka tansiyon ölçtürülüp etkili bir şekilde kontrol altına alınmalıdır. Diyabet ve hipertansiyon önlenebilir, kontrol edilebilir ve tedavi edilebilir hastalıklardır. Üçüncü sırada glomerülonefritler gelir. Bunlar vücudun yapmış olduğu kendisinin immünolojik rahatsızlıklarıdır. Ama arada bir yapılacak idrar tahlili, kan basıncı ölçümü ile bu hastalıklar da erkenden tanınabilir. Ülkemizde son dönem böbrek yetersizliği gelişmiş yaklaşık 55 bin civarında hasta vardır.”

. Diyabet ve hipertansiyon hastaları ne sıklıkla böbreklerini kontrol ettirmelidir?
“Bir hastada diyabet veya hipertansiyon varsa öncelikle etkili bir şekilde tedavi ettirmesi gerekir. İkincisi ise böbrek fonksiyonları bozulmadan mutlaka bir nefroloji uzmanı tarafından görülmesinde fayda vardır. Özellikle de komplikasyonlar gelişmeden önce başvurmalıdır. Artık ülkemizde nefroloji uzmanlarının sayısı yeterli seviyeye gelmiştir. Her ilde, büyük ilçelerde de nefroloji uzmanı hekimlerimiz mevcuttur. Her ilde neredeyse üniversite hastaneleri vardır.”

GEREKSİZ AĞRI KESİCİLER BÖBREĞE ZARAR VERİR!

. İlaçların böbrek sağlığına etkileri nelerdir?
“İlaçlar sadece böbreklerin değil, vücudun diğer organlarının korunması açısından da son derece dikkatli alınmalıdır. Antibiyotikler ve ağrı kesiciler gerekli gereksiz kullanmamalıdır. Kronik bir rahatsızlığı bulunan hastaların, ‘acaba bu ilaçlar benim böbreklerim için, karaciğerim için zararlı olabilir mi diye’ tercihen bir nefroloji uzmanına danışarak ilaç almalarında fayda vardır. Böbrekler için en önemli risk faktörlerinden biri, özellikle herhangi bir kronik ağrı için kullanan aneljezik ilaçlar (ağrı kesiciler)dır. Bu ilaçların uzun dönemde böbrekler için çok ciddi zararlı etkileri vardır.”

. Vitamin ilaçlarının böbrek sağlığına zararı var mıdır?
“Normal bir insan yiyeceklere rahatlıkla ulaşabiliyorsa, meyve-sebze, tahıl tüketebiliyorsa, güneş ışığından yeteri kadar faydalanabiliyorsa ekstra bir vitamin takviyesine çoğu kez gerek yoktur. Güneşin az olduğu alanlarda yaşayanlarda D vitaminiyle alakalı birtakım eksiklikler olabilir. Bu eksikliklerin tespiti halinde, mutlaka doktor tavsiyesi ile D vitamini almalarında fayda vardır. Ayrıca birtakım tavsiyelerle kullanılan zayıflama ilaçları da hem vücudun diğer organları için hem böbrekler için son derece zararlıdır. Bunlar hekime danışılmadan kullanılmamalıdır.”

GEREKSİZ ŞEKİLDE ÇOK SU İÇİLİYORSA…

. Hangi tür belirtiler böbrek yetersizliğinde acil durum sinyalidir?
“En erken belirtileri hafif bir halsizlik, yorgunluk ve iştahsızlık şeklindedir. Geceleri 2-3 defa idrara kalkma şeklinde kendini gösterebilir. Gereksiz bir şekilde çok su içmek, çok fazla idrara çıkmak da kendisini böbrek hastalığının ön bulguları şeklinde gösterir. Bu tür şikayetleri olanların tahlil yaptırmasında fayda vardır. Ayrıca idrarında kan olan hastalar da hekime başvurmalıdır. da fayda var. Diyabet, hipertansiyon gibi risk faktörlerinin daha bir ekstra alarm olması da acil durum sinyalidir.”

Prof. Dr. Ali Rıza Odabaş

. Böbrek yetersizliğinin son dönemlerinde hastalarda mide bulantıları olur mu?
“Böbrek fonksiyonları yüzde 90’dan daha fazlasını kaybettiğinde bulantı, kusma, iştahsızlık, aşırı halsizlik, yorgunluk gibi birtakım belirtiler ön plana çıkar. Bu bulgularla, böbreklerin artık kendilerini idame ettirmesi mümkün değildir. Üre ve kreatin değerleri de yükselmiş ve böbrek fonksiyonlarında yüzde 90’ın daha altında bir kayıp söz konusu ise hasta ya diyalize girecek ya da organ nakli olacaktır.”

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİNİN TEDAVİSİ

. Acil diyaliz tedavisi gerektiren durumlar nelerdir?
“Böbrek, fonksiyonlarını tamamen kaybetmişse, hastanın hayatını devam ettirmesi için renal replasman tedavilerinden (idame tedaviler) birisi yapılır. Ülkemizde ve tüm dünyada da bu geçerlidir. Şahıs ya diyalize girecek ya da organ nakli yapılacaktır. Eğer bir canlı vericisi varsa şüphesiz nakil ön planda değerlendirilmelidir. Dolayısıyla replasman tedavisi olarak ilk planda ya canlıdan ya tercihen kadavradan olmak üzere organ nakli önerilir. Böyle bir şans yoksa hasta diyalize girecektir. Hemodiyaliz ve periton diyalizi olmak üzere iki türlü diyaliz vardır. Hemodiyaliz, cihaza bağlı bir diyalizdir. Periton diyalizi de karın boşluğuna  yerleştirilen kateter vasıtasıyla şahıs evde yapabilir. Hemodiyalizin evde yapılan bir çeşidi vardır. Hasta 2 aylık bir eğitimden sonra bu diyalizi yapabileceği konusunda ikna olmuş ise eğitimi veren kişiler evine gider. SGK cihaz bedelini karşılımaktadır. Hemodiyalizini evde yapan kişiler kendilerini zinde hissetmektedirler. Kan basınçları daha iyi kontrol altına alınır. Diyalizle alakalı kullanmış olduğu ilaçların miktarı da diğer hastalara göre daha az olur.”

EVDE DİYALİZ TEDAVİSİ

. Evde diyaliz yöntemi için sosyo-kültürel şartlar ne kadar önemlidir?
“Evde diyaliz tedavisinde bir hemşire hastaya cihazın nasıl kullanılacağının eğitimini verir. Eğtim düzeyi düşük hastalar dahi cihazı çok rahatlıkla kullanabilmektedir. Hasta, diyaliz merkezinde 4 saatte uygulayacağını evde 7 saat uygular. Temizlenmesi gerekenler maddeler daha fazla temizlendiği için hasta kendisini çok daha rahat hissetmektedir. Genellikle gece yapılıyor. Diyaliz ne kadar uzun olursa toksit maddenin temizlenmesi o kadar fazla olur.”

. Hemodiyaliz ve periton diyaliz arasındaki fark nedir?
“Hemodiyaliz ve periton diyaliz birbirinin alternatifidir; ikisinden de birbirine geçiş söz konusudur. Hasta rahatlıkla kendisi evde yaptığı için periton diyaliz ile başlanmış olması daha iyidir. Karın boşluğu içerisine yerleştirilen bir kateter vasıtasıyla günde 4 sefer yapar. Sıvıyı verip 6 saat sonra sıvıyı alarak toksit maddeleri uzaklaştırmış olur. Ancak 8-10 sene sonra periton kalınlaşır, artık yeteri kadar toksit maddeleri temizlemez. Hasta hemodiyalize geçer.”

.  GATA’nın Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne dönüşmesiyle ne gibi değişimler yaşandı?
“Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi eski adıyla GATA Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi ülkemizin en köklü kuruluşlarında bir tanesidir. Sultan Abdülhamid Han tarafından kurulmuş 171 yıllık bir hastanedir. Başından itibaren askeri hastane olarak görev ifa etmiştir. Son yıllarda yüzde 10 kadar da sivil hastalara bakılabiliyordu. 15 Temmuz’dan sonra bu hastaneler Sağlık Bakanlığı’na devredildi ve birtakım iyileştirmeler yapıldı. Erler yine bakılmaya devam ediliyor. Erlerimize daha iyi şartlarda poliklinik hizmeti vermeye özen gösteriyoruz. Sabah geldiklerinde birliklerinden geliyorlar; çoğunun kahvaltı türü ihtiyaçları poliklinik ortamında gideriliyor. Yattıkları ortamları daha iyi bir hale getirdik. Kliniklerini, yataklarını onardık.”

MEHMETÇİK POLİKLİNİĞİ

. Mehmetçik polikliniği hakkında bilgi verir misiniz?
“Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeyken er polikliniği isminde poliklinikler vardı. Ama Mehmetçik demekle onlara daha fazla önem arz etmiş oluyorsunuz; onlar bizim her şeyimiz. Adına Mehmetçik poliklinikleri dedik ve Türkiye’de ilk defa bizim hastanemizde bu ismi koyduk. Mehmetçiklerimize başka hastalardan izole bir ortamda belli poliklinik dallarda iç hastalıkları, kulak-burun-boğaz, ortopedi, nöroloji, göz gibi en çok ihtiyaç olan alanlarda sadece  askerlerimize has poliklinikler açtık.”

. Sivil hastalar hangi branşlar için Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başvurmalı?
“Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi halka tam kapasite ile açılmış durumda. Başta beyin cerrahisi, ortopedi, üroloji, göz, dahiliye, göğüs hastalıkları poliklinikleri olmak üzere tam kapasiteyle hizmet verilmektedir. Anadolu yakasının en büyük göğüs hastalıkları kliniği olan Süreyyapaşa’dan sonra gelmektedir. Randevu sürelerimiz çevremizdeki diğer hastanelerle kıyaslanamayacak kadar kısadır. Örneğin cildiye polikliniğinde 2-3 gün gibi kısa süre içerisinde gün verilmektedir. 184’ten ya da internet ortamında halkımız rahatlıkla randevu alabilirler. Randevusuz hasta da bakılmaktadır.”


İçeriği Paylaşın