Lenfomalar, Tedavi Yöntemleri ve Kemik İliği Nakli
Lenfomalar, Tedavi Yöntemleri ve Kemik İliği Nakli
Bizi Takip Et
Lenf kanseri (lenfoma) nasıl bir hastalıktır? Daha çok hangi yaşlarda ortaya çıkar? Kadınları mı erkekleri mi daha çok tehdit eder? Lenfomanın belirtileri nelerdir? Lenfomalı hastalara erken teşhis konabilir mi? Yoksa hastalar önce başka hastalıklarla karıştırılıp yanlış tedavi alabilirler mi? Lenfoma tanısı almış bir hastaya lenfomanın cinsine göre ne tür tedaviler uygulanır? Tedavide kemik iliği naklinin yeri nedir? Yaşlı bir kişide lenfoma tedavisinde yaklaşım nasıldır? Yaşlılarda lenfoma daha mı geç ilerler? Kişinin yaşına göre tedaviye yaklaşımı da farklılık gösterir mi?
Memorial Antalya Hastanesi Hematoloji ve Kemik İliği Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. İhsan Karadoğan halk arasında lenf kanseri olarak bilinen lenfomaları, lenfomanın tedavi yöntemlerini ve kemik iliği naklini Sağlığım İçin Herşey’de anlattı.
LENFOMA, KAN KANSERLERİNİN YÜZDE 50’SİNİ OLUŞTURUYOR
. Lenf kanseri (lenfoma) nasıl bir hastalıktır? Daha çok hangi yaşlarda ortaya çıkar? Kadınları mı erkekleri mi daha çok tehdit eder?
“Kan kanserlerinin yaklaşık yüzde 50’si lenfomalardan oluşur. Kan kanseri denildiğinde akla genelde ilk lösemi gelir. Ama lösemiler kan kanserlerinin sadece yüzde 15’inden sorumludur. Kanın önemli hücrelerinden bir tanesi beyaz kan hücreleri (lökositler)dir. Bunların bir alt grubu, bağışıklık sistemimizden sorumlu olan lenfosit adı verilen hücre gruplarıdır. Bir şekilde bu hücre gruplarının kanserleşip aşırı kontrolsüz çoğalması ile karşımıza çıkan bir hastalık grubudur. Lenfoma tek bir hastalık değildir; 60-70’ten fazla lenfoma alt tipi vardır. Genelde hodgkin lenfoma veya hodgkin dışı lenfoma diye iki ana gruba ayrılır. Ama her iki ana grubun da kendi altında birçok farklı alt tipleri vardır. Lenfosit adı verilen, savunmamızdan sorumlu hücreler en çok vücudumuzda lenf bezlerinin olduğu yerlerde bulunur. Lenf bezleri dışarıdan fark edilebilen, örneğin boyun bölgesinde, koltuk altında ve kasıklarda bulunur. Ama göğüs kafesi içerisi ve karın boşluğu gibi muayene ile anlaşılamayacak birçok yerde de bulunur. Ancak lenfositler kanın içinde de bulunur; kemik iliğinde, mide bağırsak sisteminde, akciğerlerdeki dokuların içinde yerleşmiş birçok yerde bulunmaktadır. Bu yüzden, bir kanserleşme olduğunda tek başına lenf bezlerinde büyüme şeklinde değil de kitle şeklinde vücudun herhangi bir yerinde kendini gösterir. Lenfomalar her yaşta görülebilir. Ancak ilerleyen yaşla birlikte görülme sıklığı belirgin olarak artar. Görülme açısından kadınla erkek arasında çok önemli bir fark yoktur.”
LENFOMANIN BELİRTİLERİ
. Lenfomanın belirtileri nelerdir?
” * Lenfomanın en önemli belirtisi, lenf bezlerinin büyümesidir. Bunu hasta boyunda, koltuk altında, kasıkta olduğunda fark edebilir. Ancak göğüs kafesinde, karın boşluğunda büyüyen bir lenf bezini hastanın veya bizim direkt olarak fark etmemiz mümkün değildir.
* Büyüyen lenf bezleri etraf dokulara baskı yapmaya başlar ve buna ait birtakım belirtiler oluşur. Örneğin göğüs kafesinde büyüyen bir lenf bezi göğüs ağrısı yapabilir; kuru bir öksürüğe yol açabilir. Daha da büyürse nefes darlığı gibi birtakım problemler de tabloya eklenir.
* Mide bağırsak sisteminde bozukluklara yol açabilir. Karın bölgesinde büyüyen lenf bezleri erken doyma, hazımsızlık, ishal ya da kabızlık gibi sanki mide bağırsak sisteminde bir problem varmış gibi kendini gösterebilir.
* Lenfoma hücreleri kanın üretildiği kemik iliğini de tutacak olursa, kemik iliğinde normal sağlıklı kan hücreleri yeterli üretilemez. Bu yüzden kansızlık da tabloya eklenebilir.
* Savunmadan sorumlu hücreler yeterince üretilmediği için sık enfeksiyonlar şeklinde kendini gösterebilir.
* Kanın pıhtılaşmasından sorumlu hücrelerde (trombosit) azalmalar şeklinde de kendini gösterebilir.
* Önemli belirtisinden biri de birçok kanserde de görülebilen kilo kaybıdır.
* Bazen nedeni açıklanamayan ateşe yol açar. Hiçbir enfeksiyon olmamasına rağmen sadece lenfomanın yarattığı sürekli tekrarlayan antibiyotik tedavilerine cevap vermeyen inatçı bir ateş ile karşı karşıya kalınabilir. Ya da kişini üstünü değiştirmeyi gerektirecek kadar aşırı gece terlemeleri şeklinde kendini gösterebilir.’’
TANIDA YAŞANAN ZORLUKLAR
. Lenfomalı hastalara erken teşhis konabilir mi? Yoksa hastalar önce başka hastalıklarla karıştırılıp yanlış tedavi alabilirler mi?
“Bulgular lenfomalara özel olmadığı için birçok hastalıkta da aynı bulguları görmek mümkündür. Örneğin basit bir enfeksiyon sırasında da lenf bezleri büyür, ateş çıkabilir, terleme olabilir. Öksürük ve nefes darlığı yapacak birçok akciğer ve kalp hastalığı söz konusu olabilir. Lenfoma vücuttaki her organda kendini gösterebileceği için her hastalığı taklit etme potansiyeline sahiptir. Ancak bazı lenfomalar çok hızlı seyir gösterir; kanser hücreleri açığa çıktığı zaman çok kısa sürede büyürler ve bu hastalar çok kısa sürede belirti vermeye başlar. Çok hızlı gelişen akut bir semptom dizisi olduğu için bu hastalarda tanı koymak daha kolay olur. Bir grup lenfoma ise çok yavaş seyreder. Hatta bazen yıllarca sessiz kalır. Özellikle bu yavaş seyirli lenfomalar çok rahat gözden kaçar. Diğer hastalıklarla da karışabildiği için gerçekten tanıda atlamalar yanlışlıklar olabilir. Örneğin ateş problemi olan hastada ısrarla enfeksiyon aranıp antibiyotikler verilir. Ama bir türlü düzelme olmayınca o zaman belki akla lenfoma gelir. Ona yönelik bazı testler yaparak da tanıya gitmek mümkün olur.’’
NE TÜR TEDAVİLER UYGULANIYOR?
. Lenfoma tanısı almış bir hastaya lenfomanın cinsine göre ne tür tedaviler uygulanır? Tedavide kemik iliği naklinin yeri nedir?
“Lenfomanın tedavisinde kanserle mücadele edilen tüm yöntemler kullanılır. Kemoterapiler klasik vazgeçilmez tedavi seçeneklerinden bir tanesidir. Tedavide kemik iliği nakillerinin önemli bir yeri vardır. Kemik iliği naklinin otolog (hastanın kendi kök hücreleriyle) ve allojenik (başka bir kişiden alınan kök hücrelerle) olmak üzere 2 farklı tipi de kullanılır. Otolog nakilde hedef, lenfomayı tümüyle yok etmektir. Kemoterapi veya radyoterapi tedavilerinde ne kadar yüksek doz verilirse kanseri yenme şansı o kadar yüksek olur. Ama doz yükseldikçe hastanın kemik iliği yok olur ve bu kişinin yaşaması mümkün değildir. Otolog nakilde önce hastanın kök hücreleri alınıp özel yöntemlerle saklanır; sonra hastaya çok yüksek dozlarda kemoterapi ve radyoterapi verilir. Bu şekilde lenfoma hücrelerinin yok olmasını hedeflenir. Bu tedavi bitirildikten sonra daha önce dışarıda saklanan kök hücreleri hastaya tekrar nakledilir. Bu kök hücreler gidip tekrar kemik iliğine yerleşir ve kan hücrelerini üretmeye başlar. Hastanın artık uzun süre sağ kalımı mümkün olur. Ancak her hastadan kök hücre toplamak mümkün olmayabilir. Örneğin kemik ile tutulmuşsa zaten istesenizde toparlayamayabilirsiniz. Bu gibi durumlarda başkasından elde edilen hücreler aynı şekilde verilir. Buna da allojenik nakil denir. Allojenik kök hücre nakillerinde hedef, hastalığı mümkünse yok etmektir. Allojenik nakillerin otolog nakillere göre avantajı, nakil işlemi sırasında bağışçının sağlıklı immün sisteminin de nakledilmesidir. O yeni immün sistem geride kalan kanser hücrelerini bulup yok eder. Yani bir immünoterapi de yapılmış olunur. Otolog nakle göre dezavantajı ise daha toksik ve daha fazla yan etkileri olan bir tedavi yöntemi olduğu için her hastaya uygulanamaz. Yaşı çok ileri ve eşlik eden ağır hastalıkları olan hastalara allojenik nakil yapılamayabilir.
AKILLI İLAÇ TEDAVİSİ
Son yıllarda iki önemli yöntem daha kullanılmaktadır. Bunlardan biri, akıllı ilaç denilen bazı kimyasal moleküllerdir. Bunların klasik kemoterapiden en önemli farkı; klasik kemoterapide verilen ilaçlar sadece kanser hücrelerini değil sağlıklı hücreleri de öldürdüğü için çok fazla yan etkisinin olmasıdır. Akıllı ilaçların özelliği, örneğin lenfomaya yönelik olanların lenfoma hücrelerini yok edip sağlıklı hücrelere çok az zarar verdikleri için çok iyi tolere edilen ilaçlar olmalarıdır. Ama her lenfoma tipine karşı üretilmiş olan ayrı bir akıllı ilaç maalesef yoktur. Ancak her geçen gün bunların sayıları hızla artmaktadır. Örneğin 20 yıl önce sadece birkaç tane ilaç bu amaçla kullanılırken şimdi onlarca ilaç çok başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Birçok ilacın çalışmaları da devam etmektedir. 5. önemli yöntem son yıllarda akıllı hücrelerin de kullanılmasıdır. Bağışıklık sistemimizin savunmadan sorumlu hücreleri aynı zamanda kanser hücrelerini bulup yok etme özelliğine sahiptir. Bu hücreleri seçip çoğaltarak, onları özel birtakım silahlarla donatarak çok daha başarılı bir şekilde tedavi etmek mümkün olmaktadır.’’
TEDAVİDE YAŞIN ÖNEMİ
. Yaşlı bir kişide lenfoma tedavisinde yaklaşım nasıldır? Yaşlılarda lenfoma daha mı geç ilerler? Kişinin yaşına göre tedaviye yaklaşımı da farklılık gösterir mi?
“Günümüzdeki modern tedavi yaklaşımında tedavi tamamıyla bireyselleştirilir. Çünkü lenfoma tek bir hastalık değildir; onlarca farklı lenfoma tipi vardır. Her birinde tedavi yaklaşımı farklı olur. Tedavi kararı verilirken birinci olarak hastada hangi lenfomanın olduğuna bakılır. İkinci olarak da yaygınlığına; erken evre mi yoksa ileri evre mi olduğuna bakılır. Bazen örneğin sadece bir boyun bölgesi ile sınırlı olan lenfoma olabilir. Ama aynı lenfoma başka bir hastada çok yaygın olarak karşımıza çıkabilir. Üçüncü olarak hastanın yaşı da değerlendirilir. Çünkü yaşla birlikte bazı tedaviler tolere edilemeyebilir. Bunun dışında hastanın eşlik eden hastalıklarına bakılır. Şeker hastalığı, kalp hastalığı gibi bazı tedavileri sıkıntıya sokacak problemler var mı diye bakılır. Lenfomaların bazı tiplerinde örneğin hızlı ilerleyen lenfoma tiplerinde hasta tedavi edilmek zorundadır. Çünkü tedavi edilmezse hasta haftalar veya aylar içinde kaybedilebilir. Bu yüzden yaşı ne olursa olsun, o hastanın tolere edebileceği bir ilaç seçeneği de ışın kombinasyonudur. Elimizdeki major silahları değişik şekillerde kullanmamız mümkündür. O hastaya özel bir tedavi planı gerçekleştirilir. Bazı lenfoma tipleri de son derece yavaş ilerler. Hiçbir şey yapılmasa bile 5-10 yıl hiçbir problem yaratmadan devam eder. Bazen de başka bir hastalık nedeniyle yapılan tahliller sırasında lenfoma tanısı koyulur. Son derece yavaş seyirli, hiçbir organa hasar vermemiş lenfoma ise kan değerleri tümüyle normalse tedavi edilmez. Çünkü tedavide kullanılan silahların da yan etkileri vardır. O yüzden bu hastalarda beklenir ama yakın takip edilir. Ancak organlara zarar verecek şekilde bir ilerleme görüldüğünde tedavi kararı alınır. Tedavideki hedefler de farklıdır. Örneğin hızlı seyirli lenfomalarda amaç mümkünse hastalığı tümüyle yok etmektir. Akis takdirde eninde sonunda direnç kazanıp ilerleyecektir. Ama yavaş seyirli lenfomaları yok etmek o kadar kolay değildir. O nedenle hedef, eğer bir ilerleme varsa baskılayıp hastaya zarar vermeyecek seviyeye getirmektir. Bu şekilde tedavi bırakılıp tekrar hasta takip etmeye başlanır.”
İçeriği Paylaşın