Makat Yaralarının Tedavisi

Makat Yaralarının Tedavisi

Makat Yaralarının Tedavisi

Bizi Takip Et


Anal fissür (çatlak), makatın çıkışında meydana gelen çatlak şeklinde bir yara sonucu dışkılama sırasında ve sonrasında şiddetli ağrıya ve bazen kanamaya neden olan bir hastalık. Görünüş olarak küçük bir lezyon olmasına karşın belirgin rahatsızlık verir. Çatlak ençok arka orta hatta oluşur. İlk bir aylık dönemdeki yırtıklara akut (erken) anal fissür, daha uzun süreli çatlaklara ise kronik (geç) anal fissür deniyor. Hisar Intercontinental Hospital Genel Cerrahi Bölümü uzmanlarından Op. Dr. İlker Abcı Anal fissur ile ilgili bilgi  verdi.

Anal fissür (çatlak), kadın ve erkekte aynı oranlarda ve her yaş grubunda görülebilir. Bebek ve çocuklarda görülen makattan kanamanın da en sık sebebini oluştururlar. Sebebi henüz tam olarak belirlenememiş, çeşitli faktörler ileri sürülmüştür. Uzun süreli kabızlığın, doğumun, Crohn hastalığı ve ülseratif kolit gibi iltihabi barsak hastalıklarının çatlakların oluşumunda ve devamında etkili olduğu bilinmektedir.

Hastaların çoğunda şikayetlerin başlamasından önce büyük ve sert bir dışkılama hikayesi veya bazen ishal sırasında sık barsak hareketlerinin oluşu hastalığı başlatan olaydır. Rektal bir termometrenin yerleştirilmesi, lavman cihazının ucu ve hatta rektum ve anüsün muayenesinde kullanılan  bir endoskop anal fissür meydana gelmesi için yeterli bir travma oluşturabilir. Çok sık olmasa da hamilelik, bir doğum olayı sırasında da perineal travma sonucu çatlak oluşabilir. Anal fissürlü hastalarda anal istirahat basınçları yüksek bulunmakta ve arka orta hatta azalmış kan akımı ciddi ağrıdan ve iyileşmedi gecikmeden sorumlu tutulmaktadır.

AĞRILI DIŞKILAMA

Anal fissürlü  hastaların çoğunda anal ağrı ve özellikle ağrılı dışkılama mevcuttur. Ağrı, genellikle yırtılır, kesilir gibi veya yanma şeklinde tarif edilir ve genellikle dışkının çıkışı sırasında duyulur. Ağrı, anal kanaldaki lezyonun büyüklüğü ile orantılı değildir. Çatlak küçük ama ağrısı, şiddetli olabilir. Ağrı dışkılamadan hemen sonra kısa sürede bitebilir veya devamlı olabilir. Bazen dışkılama işlevini başlatmayı durduracak kadar, kabızlık oluşturabilir. Büyük, sert dışkının geçişi çatlağın daha da ilerlemesine veya devam etmesine neden olur. Bunlara ek olarak kanama, kaşıntı ve kötü kokulu dışkılama, üriner şikayetler olabilir.
Anal fıssür, makattan olan ağrılı kanamaların en sık görülen sebebidir. Kanama, parlak kırmızı, bir kaç damla halinde veya genellikle tuvalet kağıdına bulaşma şeklinde görülür. Kanama bazen daha fazla, damlama şeklinde tuvalete boşalabilir. Kanama genellikle küçük miktarlardadır ve genellikle kansızlığa sebep olmaz. Kaşıntı, anal ülserasyondan kaynaklanan akıntı nedeniyle oluşur ve hastaların % 50 kadarında ortaya çıkar. Anal fissürden kaynaklanan ağrı bazen sık idrar yapma, hatta idrar yapamama ile sonuçlanabilecek kadar idrar yolu şikayetleri ile seyredebilir.

KRONİK (MÜZMİN) ANAL FİSSÜR

Çatlak şeklindeki yara 4-5 haftadan fazla devam ederse, çatlak hattı önünde hemoroide (basur) benzer bir deri uzantısı oluşur; buna hipertrofik papilla veya bekçi bir meme denir. Çatlak daha da derinleşir ise ağrı ve kaşıntı artar, yani artık kronik (müzmin) anal fissür oluşur. Ağrı saatlerce, hatta gün boyu devam edebilir. Kanama seyrektir. Bazen her tuvalete çıkışta kanama olabilir ve kağıda bulaşır tarzdadır; hemoroidlerdeki gibi püskürür tarzda değildir.

Anal fissürün tıbbi tedavisinde kabızlıktan korunma çok önemlidir. Bunun için bol meyve, sebze tüketilmelidir. Kadınlardaki anal fissür, genellikle doğum travması veya doğumdan sonraki ilk günlerde oluşan kabızlıkla ilgilidir. Anal fissür bir şekilde oluşmuşsa diyet,  dışkı yumuşatıcı ilaçlar, kısa süreli topikal kremler, sıcak su oturma banyoları 3 hafta kadar devam edilmeli, ağrı varsa ağrı kesiciler verilmelidir.

Akut (erken) fissürlerde ilaç tedavisinin başarı şansı, dikkatli bir uygulama ile % 80 `dir. Ancak fissür kronikleşmiş ise, yani çatlak derin ve zemini çok sert ve bekçi meme gelişmiş ise bu tür tıbbi tedavi % 50 başarısız kalacaktır. Kronikleşmiş anal fissürde tedavi, tıbbi veya cerrahi yolla anal spazmın giderilmesi esasına dayanır. Tıbbi tedavi ile geçici rahatlama sağlansa da, esas tedavi cerrahi müdahale ile sağlanabilmektedir.

CERRAHİ TEDAVİ

Cerrahi tedavide anal dilatasyon, fissürektomi ve lateral internal sfinkterotomi kullanılmaktadır. Günümüzde bu metodlardan en sık lateral internal sfinkterotomi denilen metod tercih edilmektedir. Bu ameliyatta lokal veya genel anestezi altında açık veya kapalı olarak iç sfinkter kesilir. Her iki yöntemdede anal basınç yeterli ve eşit miktarlarda düşer. Ameliyattan sonra çatlakların %97 ile %100’ü tamamen iyileşmektedir. Hastaların %90’ından fazlası 48 saat içersinde ağrıdan kurtulurlar.

Ayrıca anal fissür tedavisinde lokal olarak kullanılan Glyceryl trinitrate (GTN) merhemleri anal kanaldaki basıncı azaltarak etkili olmakta, etkisinin çabuk geri dönmesi, ilacın olumlu etkisinin hızlı bir şekilde ortaya çıkması, böyle bir tedavi ile fissür vakalarının bir kısmında cerrahi tedaviye gerek kalmaması, başarısızlık olmasının hastada herhangi bir zarar meydana getirmemesi ve yan etkilerinin son derece az, önemsiz olması nedeniyle günümüzde tercih edilmeye başlayan tedavi yöntemleri olmaya başlamıştır.

BOTOKS TEDAVİSİ

Günümüzde yeni bir uygulama ile komplike olmamış anal fissür hastalarına cerrahi tedaviye alternatif olarak Botulinum toksini (Botox) injeksiyonu yapılmaktadır. İşlem anestezi gerektirmeden poliklinik şartlarında uygulanmakta ve işlemden hemen sonra hastalar evlerine gönderilmektedir. Bu yöntem, herhangi bir anestezi gerektirmemesi, ağrısız olması ve ameliyata göre uygun maliyeti ile alternatif bir seçenek olarak görülebilir.


İçeriği Paylaşın