Meltem Depecik’in İkinci Yaşam Öyküsü
Meltem Depecik’in İkinci Yaşam Öyküsü
Bizi Takip Et
1 hafta yoğun bakımda yatan am daha sonra kendi hayat senaryosunda yönetmen koltuğuna geçip hastalıktan sonraki günlerinde yeni bir sayfa Meltem Depecik yaşadıklarını Sağlığım İçin Her Şey’e anlattı.
HER ŞEY BİR BAŞ AĞRISI İLE BAŞLADI
2013 yılında hayatını aslında değiştiren deprem etkisi yaratan bir şey yaşadın, bunu bize anlatır mısın?
“Bir depremdi gerçekten ben ona bir duvara çarpma diyorum esasında. Bir gün evden çıktım, her zamanki aynı kaygılarımla yani daha iyi yaşam standartlarına ulaşmak için iş yerime giderken iş yerine vardığımda ciddi bir baş ağrısı oldu. Fakat o dönemde ağır grip etkisinde olduğum için bunu gribe yordum. Toplantılarıma, iş planıma, iş saatlerime uymaya çalışarak devam ettim. Baş ağrım geçmeyince acile gidip, günü kurtarmak adına bir serum almak istedim. Fakat acile girdiğim an bıraktım kendimi yani bir şeylerin ters gittiğinin farkına vardım. Zaten koma öyküsü de oradaki 2 saat içerisinde başladı. Yoğun bir baş ağrısıyla başlayan bir şeye hemen hızlı bir şekilde tanı konmuyor. Menenjit maalesef çocuklarda görülen bir hastalık olduğu için biz yaşlardaki insanlarda ilk planda düşünülen bir şey olmuyor. Bu hastalıkta dakikalar içerisinde müdahale edilmesi gerekiyor. Mikroplar, beyne nüfuz ettiği için ilk 6 hatta 4 saat içerisinde müdahale edilmesi gerekiyor. Tabii ben doktorlara toplantım var, hala akşama kızımı kim alacak gibi birtakım şeyleri düşünürken bir anda kendimi kaybettim. Bilinç orada yavaş yavaş gidiyor. Yirmi küsur yıl hem basın sektöründe hem hastane sektöründe çok yoğun çalıştım ve bizim hayatımızda böyle molalar verme fırsatımız olmadı. Öncelik kariyerdi. Ama işte böyle bir yerde duvara vuruyorsun bir şekilde.
Bir hafta yoğun bakımda kaldın. Bilincin kapalı koma olarak o bir hafta sonrasında uyandığında kızının adı hariç kelimeleri unutmuştun. Başka neleri unutmuştun?
Her şeyi unutmuştum orada ne işim var anlayamadım. Yani orada bıraktığım yer neresiydi? Ben kimim? Doktor bana deprem yaşadın kütüphanen sarsıldı her şey yere döküldü dedi. Ve ben uyandıktan sonra komadan çıktıktan sonra tek tek yerine dizerek başladım hayata. Yani ilk önce işte insanların isimlerini hatırlamaya çalıştım, sonra işte yürümeyi öğrendim gibi; yani insanın günlük hayatında yaptığı şeyleri ben zaman içerisine yayarak yaptım. Bu 1,5 ay kadar falan sürdü. Hatırladım, zorladım kendimi ama daha sonra gittikçe şaşırdığım şeyler oldu. Mesela merdivenden yukarı çıkmayı beceremediğimi fark ettim. Evime gireceğim ya da işte kapı kolunu açmaya çalışıyorum beyin buna izin vermiyor. Gece uykumdan kalkıp” ben neredeyim, ben kimim?” gibi birtakım anlık gidişler yaşıyordum. Bu da 7 ay kadar devam etti.
Daha sonra yine hayatıma devam ettim hiçbir şeyi eksik etmedim. Sabah erken gidip yine deli gibi çalıştım. İkinci menenjit atağı yine yoğun bir baş ağrısıyla geldi. Başta çok korktum kimseye söylemek istemedim uzun süre. Çünkü o kadar ürkütücü bir şeydi ki bir daha yaşamak istemedim bunları. Ama hastaneye gittiğimde, tekrar menenjit vakasının geri döndüğünü öğrendik. Fakat bir öncekinde korunmam için ciddi ilaçlar, aşılar yapıldığı için ve çok hızlı bir şekilde hastaneye geldiğim için bir bilinç kaybı olmadı. Bu sefer erken yakaladık.
BEYNİMDE BİR ÇATLAK VARMIŞ
Tekrarlamasının nedeni nedir?
Benim beynimde bir çatlak varmış. Bu çocukluktan kalan veya daha sonra aldığım bir darbede olabilir. Ama bir 5 sene önce falan burun konkalarından acil olmasa da rahat nefes alabilmek adına ameliyat oldum. Kesin olarak söyleyemiyoruz ama bu da sebep olmuş olabilir. Çocuklukta büyük bir düşme veya bir travma yaşamamış da olabilirim.
Hep şu var hastalıklarda aslında insanlara çok şey öğretir. Hastalık sana neler öğretti?
Hastalık demiyorum ona benim mucizem diyorum. Tabi ki bir daha yaşamak istemem ama benim bundan sonraki hayatımda önemli bir dönüm noktası oldu. İki defa olduğu için bu beyin çatlağı yüzünden beyin ameliyatı olmak zorunda kaldım. Hastaneden çıkarmadılar; çünkü en ufak bir mikrop kapmamam gerekiyordu. Doğru yerde ameliyat olabilmem için yine 1-1,5 ay gibi bir süreç geçti. İki ay kadar yine bir hastane odasında kaldım. Düşünsenize telefon bile kullanamıyordum. Bir inzivaya çekilmiştim. Bu sürede kendimi önemsemeyi, sevmeyi başardım. İki defa böyle bir darbe yedikten sonra, artık ölümle dans etmek gibi bir şey oldu benim için. Bu olaylar sırasında babamı kaybettim. Sağlıklı bir insanı kaybettim ve onunda bana bir mesajı oldu. Her şeyden bir mesaj almaya çalışıyorum artık hayatta. Hayatın kısa olduğunu biliyoruz. Hayat kısa ve birtakım şeyleri gerçekten içten yaşamak gerekiyor artık. Göz göze görmek değil gönül gözüyle görmek gerekiyor.
Çocukken ben öyle köy hayatında yaşamış bir insan değildim. Toprağa olan bir düşkünlüğüm yoktu. Doğayı tabi ki seviyordum deniz kenarına gidip geliyorduk falan. Fakat ben artık o yoğunluk beni çok yormaya başladı; yani nefes alamadığımı hissettim. Hastanedeyken o dönemde hayalimde bir kırmızı ev ve etrafında köpekler, kediler, kuşlar, civcivler, inekler gibi bir şey hayal etmiştim. İyileştikten sonra çok enteresan bir şekilde İstanbul’a yakın bir köy evi buldum o da ev kırmızıydı ve yeşillikler içerisindeydi. Hayalimdeki ev karşıma çıktı. Bu arada tamamen tesadüf bir şekilde beyin hasarı geçirmiş bir köpeği sahiplendim. Ben köpek bakmayı bilen bir insan değildim. Fakat onun hayatıma girmesi beni gerçekten doğaya çeken şeylerden birisi oldu. Biz hep birlikte doğaya çekildik; yani çok enteresan bir örgü içerisinde hayat.
İKİNCİ YAŞAMIM
İkinci yaşamın için neler söylemek istersin?
Koluma bir dövme olarak yaptırdım. Second to Vital diye. Second to Vital tıp dilinde ikinci yaşam demek. İkinci yaşamın her an bana hatırlatmasını istedim. Yani bir şeyler beni üzdüğü zaman bir dakikam bile yok. Sağlık kadar önemli bir şey yok. Kendini mutlu etmek önceden bencillik gibi geliyordu bana. Ama önce kendini sevmeli ve mutlu etmeli insan. Artık istediğim gibi bir köy yaşamındayım ve İstanbul’a yakınım. Dijital medya danışmanlığı yapıyorum. Tarlam var. Meyve ağaçlarım var. Güne güzel bir kahve yapıp, doğada köpeklerimle yürüyüş yaparak başlıyorum. Kendi şirketim var. Bu işleri de takip ediyorum. Uzaktan çalışabiliyorum. Bir yandan çalışıyorum bir yandan özgürüm. Hem iş yapabiliyorum hem dışarıda keçilerle ilgileniyorum.
İnanç çok önemli, Allaha bağlandım. Bu sevgi size çok büyük bir güç veriyor. Şükretmeyi dilimizden düşürmemek gerekiyor. Çünkü şükür daha güzel şükredebilecek şeyleri getiriyor bize. Doğanın içinde olmak, doğayı yakından tanımak, bir hayvanı sahiplenmek, ihtiyacı olan bir hayvana su vermek bunlar sizi mutlu ediyor. Veya ihtiyacı olan bir insanın sırtını sıvazlamak, başka bir gözle bakabilmek bunları becermek sizi mutlu ediyor. Her şeyden önce sağlık. Kendinize iyi bakın.
İçeriği Paylaşın