Meme Kanserinde Yenilikçi Tedaviler

Meme Kanserinde Yenilikçi Tedaviler

Meme Kanserinde Yenilikçi Tedaviler

Bizi Takip Et


Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla görüş bildiren İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Eralp, tüm meme kanseri hastalarının yaklaşık dörtte birinin metastatik yani ileri evrede olduğunu belirtti ve metastatik evrenin, erken evre meme kanserlerinden farklı tedavi ve bakım yaklaşımları gerektirdiğini vurguladı. Özellikle kişiye özel tedavilerin artmasıyla hastaların gelecek konusunda daha pozitif düşünebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Yeşim Eralp, bu yenilikçi tedavilerle meme kanserinin kronik bir hastalık haline gelmesinin mümkün olabileceğini belirtti.

Meme kanseri alanında büyük bir hızla devam eden araştırmalar sayesinde tedavi olanaklarında büyük gelişmeler kaydedildiğini belirten Prof. Dr. Yeşim Eralp “Devam eden çalışmalar sayesinde bu tür tedavi seçeneklerinin giderek artacağını öngörüyoruz. Bence bu, hastalarımız ve tedavi tarafında yer alan bizler için çok ümit verici bir durum.” dedi.

MEME KANSERİ HASTALARININ 5 YIL HAYATTA KALMA İHTİMALİ YÜZDE 90’LARA YAKLAŞTI

Prof. Dr. Yeşim Eralp şöyle devam etti: “Meme kanseri önemli bir sorun. Neyse ki, meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 70 – 80’i erken tanınabiliyor ve şifa olasılığı var. Fakat geri kalan yüzde 20’lik grupta, ileri evre yani metastatik meme kanseri daha sık görülebiliyor. İleri evrede hastalık olduğu zaman tam şifadan bahsedemiyoruz belki ama, yapılan çalışmalar kanseri artık kronik bir hastalığa dönüştürmeye yönelik. Kişiselleştirilmiş tedavi burada çok önemli bir rol oynuyor. Çünkü bu tür tedaviler sayesinde, bugün ileri evreye gelmiş hastalarımızda da uzun süreli yaşam süreleri elde edebiliyoruz. Metastazı ile beraber hastalığı kontrolde tutularak ya da metastazı kaybolarak, toplumda 5 yıldan daha uzun süre yaşayan hastalarımız olabildiğini görüyoruz. Meme kanseri hastalarının 5 yıl hayatta kalma ihtimali bugün %90’lara yaklaşmış durumda. Bu durum onkolojik tedavilerin geldiği noktayı ortaya koyması açısından çok önemli.”

MEME KANSERİ TEDAVİSİNDE “KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ TEDAVİ” DÖNEMİ

Son yıllarda genetik tanı ve tedavi yöntemlerinin gelişmesiyle beraber, kanser hücrelerinin her kanser türünde, hatta aynı tip kanseri olan her hastada farklı olarak şekillenebildiği ortaya çıktığını vurgulayan Prof. Dr. Yeşim Eralp şunları söyledi: “Meme kanserinde uygulanan kişiselleştirilmiş tedavi yöntemleri, meme kanseri tedavisinde başarı oranını yükseltiyor. Artık patolojik olarak aynı tipte görünen iki meme kanserinin aslında genetik olarak farklı davranışlar sergileyebildiğini biliyoruz. İşte bu farklı genetik davranışları hedefleyerek her hasta için ayrı ayrı planlanarak uygulanan tedavilere, “hedefe yönelik tedavi” veya “kişiselleştirilmiş tedavi” diyoruz. Meme kanseri bu konuda en çok araştırmanın yürütüldüğü habis hastalıklar arasında yer almaktadır. Çok şanslıyız ki, meme kanserinde hem erken evrelerde, hem de ileri evrelerde hastalarımızın daha sağlıklı olarak yaşamlarına devam etmelerini sağlayan, hatta yaşam kurtaran kişiye özel tedaviler bulunmaktadır. Devam eden çalışmalar sayesinde bu tür tedavi seçeneklerinin giderek artacağını öngörüyoruz.”

TÜM MEME KANSERİ HASTALARININ YAKLAŞIK DÖRTTE BİRİ METASTATİK

İleri evre meme kanseri hastalarında hastalık yayılımının ve kanserin genetik davranışının çok iyi belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yeşim Eralp şunları söyledi: “Şu unutulmamalıdır ki, her ileri evre 4 veya her metastatik evre hastalık birbiri ile aynı davranışı sergilemiyor. Bu farklı davranışlar aslında tümörün içindeki genetik şifredeki farklılıklardan kaynaklanıyor. Hasta ileri evre ile başvurduğunda alınacak parçada özel genetik değişikliklerin belirlenmesi, hastalığın yayılım bölgelerinin ve biyolojik davranışının ortaya konması gerekli. Bunun için de tabi ki patoloğu, genetikçisi, onkoloğu cerrahı ve radyoterapisti ile bir ekip çalışması önemli. Meme kanseri, birbirleriyle aynı dili konuşan deneyimli bir ekip tarafından tedavi edilmesi gereken hastalıktır. Tedavide başarıyı en çok etkileyen faktörlerden biri kanımca bu ekip çalışmasıdır.“

METASTATİK MEME KANSERİNDE TÜM SAĞLIK EKİBİNİN DESTEĞİ ŞART

Çoğu metastatik meme kanseri vakasında, mevcut tedavi şekillerini akılcı bir sırayla kullanarak yaşam süresini uzatmanın mümkün olduğunu belirten Prof. Dr. Yeşim Eralp şöyle devam etti: “Hastalarımız elbette ki en başta tanıdan kaynaklanan ciddi bir psikolojik yük üstleniyorlar. Üstelik önlerinde hemen hemen tüm yaşamları boyunca sürecek bir tedavi ve takip sürecinin de bulunduğunun farkına vardıklarında sonuç gerçekten çok yıkıcı olabiliyor. Bu durumda onkoloji ile uğraşan ekibin desteği mutlaka çok önemli. Onlara yardımcı olmak için hekim, hemşire, sağlık teknisyeni, ve psikologlardan oluşan sağlık ekibi, hasta ve ailesiyle birlikte aynı hedefe doğru birlikte adım atabilmelidir. Kanser tedavisi fiziksel olduğu kadar sosyal ve psikolojik açıdan da desteklenmesi gereken bir süreçtir. Aileler, yakınlar ve bakım verenlerin hastaya yaklaşımları bu süreci önemli ölçüde etkiler. Amerikan Psikologlar Derneği ve Ulusal Kanser Enstitüsü’nün verilerine göre kemoterapi ve radyoterapi, hastaların yüzde 40’ında stres tepkilerine neden olmakta ya da var olan tepkileri artırmaktadır. Kaygı, depresyon ve yaşam kalitesinde düşüş hastaların en çok yakındıkları sıkıntı durumlarıdır. Yapılan çalışmalar her 4 hastadan birinin depresyon yaşadığını göstermektedir.”


İçeriği Paylaşın