Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü. Bugün Amerika’da her 8 kadından biri, ülkemizde de her 12 kadından biri hayatının herhangi bir döneminde meme kanserine yakalanıyor. Meme kanseri ölüme yol açması açısından da akciğer kanserinden sonra 2. sırada yer alıyor.
Bu iç karartan tablonun yanı sıra yüz güldüren bilgiler de var. Günümüzde hekime ve tanı yöntemlerine daha kolay ulaşılması sayesinde hastalığa erken tanı konulabiliyor. Böylece hastalar uzun yıllar sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürebiliyor.
Acıbadem Ankara Hastanesi Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı Dr. Gündüz Tunç, tanı ne kadar erken konulursa meme kaybı riskinin de o kadar azaldığına dikkat çekerek, “Erken tanı sayesinde, uygun hastalarda sadece tümörü çıkarmak ve ardından radyoterapi uygulayarak memeyi korumak mümkün olabiliyor” diyor.
TEDAVİDE İLK SEÇENEK CERRAHİ YÖNTEM
Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı Dr. Gündüz Tunç, hastanın tümöründe ameliyat şansını kaybedecek kadar büyüme yoksa ve ameliyatla hastalık kontrol altına alınabiliyorsa, tedavide ilk tercihin cerrahi yöntem olduğunu belirtiyor. Cerrahi tedavi 2 şekilde uygulanıyor: Ya tümör çevresinde temiz doku olacak şekilde meme dokusundan alınıyor ya da meme tümüyle çıkartılıyor.
HER 2 HASTADAN 1’İNİN MEMESİ KORUNABİLİYOR
Meme kanseri olup memesi alınan kadınlar bu hastalıktan psikolojik olarak daha çok etkilenebiliyor. Çünkü meme kaybı aynı zamanda kadınsılığın, doğurganlığın, çekiciliğin ve cinselliğin de kaybı olarak algılanabiliyor. Ancak günümüzde uygulanan ‘meme onarımı’ operasyonu ile kadınlar artık neredeyse doğala yakın bir memeye sahip olabiliyor.
Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı Dr. Gündüz Tunç, günümüzde erken tanı sayesinde her 2 kadından 1’ine meme koruyucu cerrahi uygulanabildiğine dikkat çekerek şu bilgileri veriyor:
“Meme koruyucu cerrahi; memenin tümünü almak yerine, tek tümör odaklı uygun vakalarda sadece memedeki tümörlü dokunun çıkarılması esasına dayanıyor. Meme koruyucu cerrahide tümör dokusu, çevresindeki yaklaşık 1-2 cm. normal meme dokusu ile birlikte çıkarılıyor. Böylece kadının memesinin alınmasına gerek duyulmuyor.”
Dr. Gündüz Tunç, meme koruyucu ameliyatların çoğu hasta için adeta hayata yeni bir başlangıç olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam ediyor:
“Hastaların aile ilişkileri ve cinsel yaşamları daha uyumlu hale geliyor. Ayrıca ruhsal durumları da güçlendiği için hastalar kanserle daha iyi mücadele ediyor. Özgüven sorunu oluşmuyor ve kaygılarında azalma oluyor. “
MEMENİN ALINMASINA NE ZAMAN İHTİYAÇ DUYULUYOR?
Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı Dr. Gündüz Tunç, mastektomi yöntemine, bir başka deyişle memenin alınmasına hangi durumlarda gerek duyulduğunu şöyle açıklıyor:
“Büyük çaplı ve/veya memede yaygın dağılım gösteren (birden çok odaklı tümörler) tümörlü hastalar için mastektomi tercih ediliyor. Ailesinde, 1. derece yakın akrabalarında meme kanseri olan bazı hastalarda meme kanseri kalıtsal karakter taşıyorsa, risk azaltıcı ve koruma amaçlı olarak hastalıksız memeye de mastektomi yapılabiliyor."
DOĞALA YAKIN MEME YAPILABİLİYOR
Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı Dr. Gündüz Tunç, memenin tamamen alındığı hastalarda meme rekonstrüksiyonu (onarımı) yapılabildiğini belirterek şunları söylüyor:
“ Memenin alındığı ameliyatlarda plastik cerrah ile işbirliği yapılarak kozmetik amaçlı eş zamanlı rekonstrüktif işlemler uygulanabiliyor. Hastanın sağlık durumu uygun değilse meme onarımı daha sonraki dönemde de gerçekleşebiliyor. Yine uygun olan hastalarda meme başı da korunabiliyor. Meme başının korunduğu ameliyat sırasında anestezi altında ve hasta ameliyat masasındayken meme başına tek doz radyoterapi de verilebiliyor. Tıptaki gelişmeler sayesinde cerrahlar doğala oldukça yakın bir meme yaparak kadınların tekrar eski güvenlerine kavuşmalarını sağlayabiliyor.“
TEDAVİDEKİ GELİŞMELER YAŞAM KALİTESİNİ ARTIRIYOR
Dr. Gündüz Tunç, günümüzde cerrahi tedavideki gelişmeler ve yapılan ek tedavilerdeki ilerlemeler sayesinde birçok hastada mükemmel sonuçlar alınabildiğini belirterek şu bilgileri veriyor:
“Meme koruyucu cerrahide son yıllarda tel ile işaretleme, ROLL, sentinel lenf düğümü biopsisi, kısmi meme radyoterapisi gibi işlemler de kullanılıyor. Bu işlemler doğru lezyonun çıkarılması, daha az meme dokusunun çıkarılması, kol fonksiyonlarının korunması, koldaki şişliğe daha az neden olunması, tedavi süresinin kısalması, normal dokuların korunması, ek sorunlarda azalma ve hayat kalitesinde düzelme gibi çok önemli avantajlar sağlıyor.”
AYDA 1 KEZ KENDİ KENDİNE MUAYENE ŞART!
Kadınların belli aralıklarla memelerini kontrol etmeleri, meme kanserini ileri aşamalara ulaşmadan fark etmenin ve kolay tedaviye başlangıcın ilk adımını oluşturuyor. Dr. Gündüz Tunç bu nedenle her kadının kendini ayda bir kez muayene etmesi gerektiğine dikkat çekerek şunları söylüyor:
“Bu muayene, adet bitiminden birkaç gün sonra, yani hormon etkisinin en az olduğu dönemde yapılmalı. Kadının taşıdığı risk faktörlerine göre değişebileceği düşünülerek 20 yaşından sonra 3 yılda bir, riske bakılmaksızın 40 yaşından sonra her yıl doktor tarafından muayene edilmeli. Herhangi bir bulgu ya da belirti olmasa bile 40 yaşın üzerindeki tüm kadınlar düzenli olarak mamografi taraması yaptırmalı.”
Portalımız daha iyi bir deneyim için çerez kullanmaktadır. Portalımızda ziyaretinize devam etmeniz durumunda çerez politikamızı kabul etmiş sayılırsınız.