Metabolik Sendrom
Metabolik Sendrom
Bizi Takip Et
Dünyadaki ölümlerin yarısından kardiyovasküler hastalıklar sorumludur. Günümüzde diyabet, dünyanın her yerinde en önemli sağlık sorunlarından birisidir.
Şeker hastalığı (diabet) şişmanlığın da dünyada hızla artmasına paralel olarak beşinci ölüm nedeni haline gelmiştir. Dünya Diyabet Federasyonu (IDF) ve Uluslarası Obezite Çalışma Birliği (IASO) göre dünyada 1 milyar erişkin fazla kilolu olup bunların 300 milyonu şişmandır ve 1.7 milyar kişi Tip 2 Diyabet gibi fazla kiloyla ilişkili kronik hastalık riski altındadır.
Obezlerde (şişmanlarda) vücüt ağırlığındaki her 1 kg artış diyabet sıklığını yüzde 5 artırmaktadır. Dünya çapında 200 milyon kişi diyabetiktir ve bu sayı önümüzdeki 30 yıl içinde büyük olasılıkla iki katına çıkacaktır.
İşte kalp damar hastalıklarına yol açan biribiri ile bağlantılı çok önemli 4 hastalık olan şişmanlık (obezite) ve şeker hastalığı (diabet), hipertansiyon ve yüksek kan yağları düzeyleri son 30 yıldan beri aynı kaynaktan beslenen bir hastalık grubu olarak öngörülerek ortak metabolik bir isimlendirme (Metabolik Sendrom ) ile değerlendirilmektedir.
Metabolik Sendrom, Kalp damar hastalıklarına yol açan ve de baş sorumlunun insülin direnci olduğu bir grup hastalığın bir birine eklenerek oluşturduğu metabolik bir hastalıktır. Metabolik sendromu oluşturan bu kalp damar hastalıkları risk grubunun elemanları Şeker hastalığı veya glukoz intoleransı, şişmanlık, hipertansiyon ve yüksek kan yağlarıdır. Ayrıca diabet, hipertansiyon, hiperlipidemi ve koroner arter hastalığından oluşan gruba kardiyometabolik hastalıklar adı verilmektedir.
Metabolik sendromda insülin direnci merkezi bir rol oynamaktadır. Her şişmanda insülin direnci olmadığı gibi her şişman olmayanda da insülin direnci yok değildir. Yani şişman olmayanlarda da insülin direnci görülür ve tanınmadığı için daha tehlikeli olabilir.Nitekim genel obezitede insülin direnci üçte bir oranında görülmektedir.Non obezlerin de( şişman olmayan) yaklaşık yüzde 25 inde insülin direnci görülmektedir.Bu nedenle ‘’metabolik sağlıklı fakat obez ve de “metabolik obez fakat zayıf” diye iki farklı durum tanımlanmıştır. Nüfusun 1/3 ü ciddi insülin dirençlidir.
Ülkemizde son yıllarda yapılan çalışmalarda; metabolik sendrom sıklığı oranı TEKHARF çalışmasında % 37,TEMD çalışmasında % 41 METSAR çalışmasında % 33,9 olarak bulunmuştur.
METABOLİK SENDROMDA TANI
IDF (Uluslar arası Diabet Federasyonu) son tanımlamasına göre ,bel çevresi esas kriter olmak üzere kan lipid düzeyleri (yüksek trigliserid düzeyi, düşük HDL kolesterol düzeyi), kan basıncı, kan şekeri gibi diğer 4 kriterden 2’sinin varlığı ile metabolik sendrom tanısı konur.
METABOLİK SENDROMDA ÖNLEMLER VE TEDAVİ
Metabolik sendromda en önemli tedavi yaşam tarzı değişikliğidir.
YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ
1- Kilo verilmesi: Obezite tedavisinde gerçekçi hedef ideal vücut ağırlığı değil, mevcut vücut ağırlığının yüzde 10’unun altı ay süresince kaybedilmesidir. Yüzde 10’luk kilo kaybı ile metabolik sendrom tüm bileşenleri kontrol altına alınabilir. Hem yağ oranının hem de günlük kalori alımının kısıtlandığı bir diyet, metabolizmayı olumlu etkileyerek dengeli bir kilo kontrolünü sağlayabilir.
2- Fiziksel egzersiz: Düzenli Aerobik (yürüme, yüzme vs) ve de anaerobik egzersiz (kas güçlendirici egzersizler, direnç egzersizi) diabet, obezite , hipertansiyon ve hiperlipidemi gibi tüm metabolik sendrom bileşenleri üzerine hem önleyici hem de tedavi edici etki göstermektedir. Yüzde 7’lik kilo kaybı+düzenli fiziksel aktivite 4 yıl içersinde Tip 2DM riskini yüzde 50 azaltmaktadır
3- Sigara bırakılması: İnsülin direncini azaltmaktadır
4- Aşırı alkol alımının azaltımı
5- Tuz kısıtlanması: Hipertansiyonu kontrol altına almakta hem de insülin direncini azaltmaktadır
6- Beslenme değişikliği: Sature ve total yağ alımının azaltılması, sebze ve meyvenin artırılması
SONUÇ
Metabolik Sendromun ana nedeni olan insülin direnci aslında toplumda sık rastlanan bir fenomendir. Şişman olmayan bireylerin yüzde 25’inde, esansiyel hipertansiyonlu hastaların da yüzde 50’sinde insülin direnci bulunmaktadır Son yapılan bir çalışmaya göre de nüfusun 1/3’ü ciddi insülin dirençlidir.
Modern yaşamın beklenen hastalığı olan metabolik sendrom diabet, hipertansiyon, obezite ve de hiperlipidemi gibi aktörlerden herhangi biri ile sahneye çıkmaya başladığında diğer bileşenlerin bir süre sonra eşlik etmesi kaçınılmazdır. Oluşan bu zincirleme metabolik hasar en az 3 bileşenin birbirine kenetlenmesi ile metabolik sendromun ortaya çıkmasına neden olur.
Metabolik sendromu oluşturan 5 bileşenin de altında insülin direnci yattığından her bir bileşen ile mücadele diğer bileşenlerin de ortaya çıkmasını engelleyecektir veya geciktirecektir.Bu yüzden kalp damar hastalıklarına ve de metabolik sendroma yönelik koruyucu hekimlik uygulamaları daha gerçekçi tedavi olarak gözükmektedir.
Prof. Dr.Yüksel Altuntaş
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Endokrinoloji ve Metabolizma Kliniği Şefi
Metabolik Sendrom Derneği 2. Başkanı
İçeriği Paylaşın