Medicana International Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Yıldırım, Atv Avrupa ekranlarında yayımlanan “ Esra Kazancıbaşı ile Sağlığım İçin Herşey” programına katıldı.
Obezite nedir, kimlere obez denir? Obezite cerrahisinde hangi teknikler kullanılıyor? Tüp mide ameliyatı nasıl bir yöntemdir? Tüp mide ameliyatı dışında hastalara hangi tedavi yöntemleri uygulanabiliyor? Obezite cerrahisi öncesinde ne gibi hazırlıklar yapılıyor? Obezite cerrahisi sonrasında hastanın sağlık durumunda nasıl bir düzelme oluyor? Gastrik by-pass nasıl bir yöntemdir? Ameliyat sonrasında nelere uyulması ve nelerden vaz geçilmesi gerekiyor?
Doç. Dr. Osman Yıldırım, Esra Kazancıbaşı’nın sorularını yanıtladı.
. Obezite nedir, kimlere obez denir?
“Vücuttaki yağ dokusunun anormal oranda ve miktarda olmasına obezite diyoruz. Bunu vücut kitle indeksiyle ölçüyoruz yani ağırlığı boyun karesine bölüyoruz. Vücut kitle endeksi 20-25 arasındaysa normal kilolu olarak kabul ediyoruz. 25- 30 arasında ise fazla kilolu diyoruz. 30-40 arasına obez, 40 üstüne morbid obez, 50 üstünde olursa süper morbid obez diyoruz.
Vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olanlara ya da 35-40 arasında olup yandaş hastalığı mesela hipertansiyon, diyabet, reflü hastalıkları, uyku bozuklukları, kalp damar hastalıkları olan kişilere obezite cerrahisi öneriyoruz.”
Obezite cerrahisi öncesinde ne gibi hazırlıklar yapılıyor?
“ Öncelikle hasta bir değerlendirmeden geçiyor. Bu değerlendirmede ‘hastanın yeme alışkanlığı, boyu, kilosu, yandaş hastalıkları ve psikolojik ve mental durumu bu ameliyata uygun mu, hastanın kalp ve akciğeri bu ameliyatı kaldıracak durumda mı’ diye bakılıyor. Bütün bunları; bir endokrinoloji uzmanı, psikiyatri uzmanı, diyetisyen, dâhiliye uzmanı, göğüs hastalıkları uzmanı ve genel cerrahın olduğu bir heyet inceliyor.
Hangi hastaya hangi ameliyatın yapılacağını bu değerlendirmeden sonra karar veriyoruz. Örneğin hastanın vücut kitle indeksi 40 üzerinde ama 50 üzerinde değil. Diyabeti yok ya da varsa da ilaç kullanacak düzeyde değil, eğer tatlıya çok düşkünlüğü yoksa bu hastaya tüp mide dediğimiz ameliyatı öneriyoruz.
Hasta tatlıya çok düşkün, diyabeti var ve insilün kullanıyor, vücut kitle indeksi de 50’nin üzerinde; o zaman gastrit by-pass yani mide küçültme ameliyatını öneriyoruz.”
“TÜP MİDE AMELİYATIYLA MİDENİN İŞTAH HORMONU SALGILADIĞI YERİ ÇIKARTIYORUZ”
. Tüp mide ameliyatı nasıl bir yöntemdir? Bu yöntemin dışında hastalara neler uygulanabiliyor?
“Tüp mide ameliyatı dışında kısıtlayıcı ameliyatlar; kelepçe ya da bant ameliyatları var. Bunların sonuçları başarılı olmadığı için ameliyat olanların çoğu bu bandı çıkartıyor. Bu ameliyat günümüzde çok az yapılıyor.
Mide katlama yöntemi var; mide yerinde duruyor, yeme isteğinde belli bir kısıtlama sağlıyor dolayısıyla çok etkin bir yöntem değildir.
Mide balonu çok revaçta ama bu yöntemi bir ameliyat olarak kabul etmiyoruz. Geçici bir metot yani bir ameliyata hazırlık için 5-6 aylığına denenebilir ama uzun dönemde etkisi yok. Balonu çıkardığınız zaman hastalar tekrar kilo almaya devam ediyor.
Ayrıca tüp mide dediğimiz ‘Sleeve Gastrectomy’ yöntemi var. Mideyi aşağıdan yukarıya doğru özel zımbalarla zımbalayarak ortadan kesiyoruz. Mide tüp ya da muz şekline geliyor. İki şekilde de hastanın mide hacmi azaldığı için az gıda alıyor. Biz bu ameliyatta farkında olmadan iştahı salgılayan Ghrelin denen hormonun salgılandığı yeri çıkartıyoruz. Onun için bu hastaların iştahı azalıyor. Hasta eskisi kadar yemek yemek istemiyor ve fazla yiyemiyor.”
. “İKİ AY BOYUNCA SADECE SULU VE YUMUŞAK GIDALARLA BESLENİLİYOR”
. Ameliyat sonrasında nelere uyulması ve nelerden vaz geçilmesi gerekiyor?
“Ameliyat öncesinde psikiyatri uzmanı, hastayı görüyor; bu hastalarda depresyon az ya da çok makuldür ama ağır mental bozukluğu olanlarda bu ameliyatı yapmamak gerekiyor çünkü ameliyat sonrasında hastanın doktoruyla uyumu çok önemlidir. Bizimle uyumlu olan hastalarda sonuçlar daha iyi oluyor. Hastaların ameliyat sonrasında; spor yapmaları, diyetlerine uymaları gerekir. Spor yapanlarda karın ve kollarda daha az sarkmalar oluyor. Spor yapmayan hastalar kilo veriyor ama görüntü bizim istediğimiz kadar olmuyor. Ameliyattan sonra asla eski kilosuna gelmez. Yeni bir yaşam tarzı benimseyenlerde sonuçlar çok daha iyi oluyor.
Ameliyat sonrası ilk bir ayda biraz sulu ve yumuşak gıdaları öneriyoruz. Blender’dan geçirilmiş sıvı gıdalar tavsiye ediyoruz. Obez hastalar, gıdaları iyi çiğnemeden yutuyorlar. Bu alışkanlığın değişmesini istiyoruz. Birkaç aydan sonra normal yeme düzenine giriyorlar.
Bu dönemde özellikle gazlı içeceklerden, basınç artırıcı yiyeceklerden yağlı kalorili yiyeceklerden kaçınılmasını istiyoruz. Çikolata, kahve, alkol tüketmemelerini istiyoruz. Sigarayı asla tavsiye etmiyoruz.”
“OBEZİTE AMELİYATI SONRASINDA DİYABET ORTADAN KALKIYOR”
. Obezite cerrahisi sonrasında hastanın sağlık durumunda nasıl bir düzelme oluyor?
“ Gastrik By-pass olmuş hastanın diyabeti var diyelim. En son ameliyat ettiğim hastanın şekeri binlere çıkıyordu. Bu ameliyattan sonra çok kısa sürede insülinden kurtuldu; herhangi bir diyabet ilacı almıyor. Hatta hipertansiyondan da kurtuldu.
Hasta kilo verince uykusu da düzeliyor, diz problemleri de düzeliyor. Hastalar 150 kilodan 70 ya da 80 kiloya düşünce diyabetin düzelmesi normal ama ilginç olan daha kilo düşmesi tamamlanmadan yani daha ameliyat sonrası birinci ayda yüzde 80-90 oranında düzeliyor. Yapılan cerrahiye bağlı bazı hormonları devre dışı bırakıyoruz.
Biz 20 ila 60 yaş arası hastalara bu ameliyatı yapıyoruz ama bazı ülkeler, ‘daha erken yaşlarda yapalım; hastada eklem bozukluğu, kalp damar hastalıkları, böbrekler olumsuz etkilenmeden ameliyat yapılmış ve hasta rahatlatılmış olsun’ diye bir fikir beyan ettiler.”
“GASTRİK BYPASS AMELİYATI OLANLAR ÖMÜRLERİ BOYUNCA DIŞARIDAN VİTAMİN VE MİNERAL TAKVİYESİ ALMAK ZORUNDALAR”
. Gastrik by-pass nasıl bir yöntemdir?
“Gastrik By-pass’tan sonra hastada 20-30 cc bir mide hacmi kalıyor. Hasta az yiyor. Kazara yese bile sindirim enzimleri ile 70-80 cm veya 1 metre sonra karşılaştığı için çoğu sindirilmeden atılıyor. Az yiyebiliyor yese de besinler sindirilmeden atılıyor. Bunun bir dezavantajı var; yemek sindirilmeden atılırken vücut için gerekli olan bazı vitaminler, mineraller emilmeden atılıyor. Bu nedenle by-pass geçiren hastalar, ömür boyu vitamin ve mineral desteği almak zorundadır. Ömür boyu mutlaka ilaç kullanacaklar.
By-pass hemen hemen geri dönüşü olmayan bir yöntemdir. Bu yöntem oldukça etkin özellikle de diyabet ve hipertansiyon üzerinde yüzde 90’lara varan bir etkinliği var.”