Mutsuzluk Limanına Demir Atmak mı Hayallerinin Peşinden Koşmak mı?


Bizi Takip Et


Esra Kazancıbaşı İle Sağlık

Sen kanatlanıp uçmak isterken, birileri seni hep aşağılara çekmeye çalışıyorsa…

Sen, içten gelen bir sevgiyle ışıl ışıl bakarken, onun donuk, duygusuz bakışları bazen üzerinde tarifsiz bir ağırlık oluşturuyorsa…

Bir çınar ağacının altında çayını yudumlayıp parktaki kırmızı gülleri seyretme mutluğunu sana çok görüyorsa… Her seferinde bir bahane bulup o anı sana zindan ediyorsa…

Deniz kenarında martıların aşk şarkılarını dinlemek isterken, hep hayatıyla ilgili yakınan o bunalımlı ses, burada da seni rahat bırakmıyorsa… Gözlerindeki hüznü hemen farkettiğin ve her zor günlerinde yanında olduğun arkadaşların en dertli, en sorunlu anlarında seni hep yalnız bırakıyorsa…Sevgiyle kucakladığın kimileri en beklenmedik bir anda arkandan vuruyorsa… Sen, koşmak isterken kollarından çekerek durdurmaya çabalıyorsa….Daha ileriye gitmek için hızlanmışken, O, sürekli frene basıyorsa…

Biraz soluklan ve düşün. Daha ne kadar sürecek bu esaret? Teslimiyet…  Hep başkalarını mutlu etme çabası… Kimseleri üzmeme telaşı… “Aman benim hakkımda kötü düşünmesin” kaygısı… “Kimseye bir yanlışım olmasın” obsesifliği…

YAŞAM ENERJİMİZİ EMEN DUYGUSAY VAMPİRLER…

Görmene rağmen kör, duymana rağmen sağır olmuşsan… Mantığının sesini değil de kalbinin sesini dinleyip her sefer hayal kırıklığı yaşamaktan yorgun düştüysen…

Ruhuna iyi gelen şeyleri sen bilirsin. Ve içindeki çocuğu mutlu etmek için yapacaklarını da. Başkaları için ruhunu paspas, saçını süpürge ederken, andaki güzellikleri kaçırdığının bilmem farkında mısın? Çevrendeki obez egolu insanların kaprislere katlanırken, içindeki çocuğu ne kadar ihmal ettiğini hiç düşündün mü?

Bazen evde yanıbaşında, hatta yatağında… Bazen okul sıralarında… Bazen iş yerinde yan masanda… Bazen de telefonun öbür ucunda. Hayatına bir şekilde, belki de senin sınavın olarak girenler… Yaşam enerjini emen duygusal vampirler…. Şaşası, afrası tafrası bol ama sıra harekete gelince bir iş beceremeyenler… Sırtında taşıdığın kamburlar… Ruhuna karanlığı çöken bunalım deposu insanlar…

Mutlu ve en önemlisi huzurlu bir yaşam sürmek için kimselerini kolay sokmadığın o özel bahçenden çıkarmalısın bazılarını. Sırtından atmalısın omuzunda sadece yük olan ama hiç bir yükünü paylaşmayanları… Sana içten bir kahkahayı bile çok görenleri… Mutluğunu içten içe kıskanıp kendi karanlık kalplerini açanlarını…

Seçim senin. Ya yörüngesi olarak yaşayacaksın ya da özgürlüğe kanat çırpacaksın. Ya kurban rolünü sürdüreceksin ya da hayatında yeni bir sayfa açacaksın. Ben demeyi öğrenip, kendi mutluluğunu kendin yaratacaksın. Ya da onlara yardımcı olmaya çalışırken negatif enerjilerini sünger gibi çekip sonunda mutsuzluk limana demir atacaksın. Hayallerinden, hedeflerinden, gençliğinden olup arkanda bıraktığın yıllara pişmanlıkla bakacaksın. Tercih senin.

Esra Kazancıbaşı Öztekin

sagligimicin@gmail.com

Not: Bu yazı 9 Nisan  2017  tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.


İçeriği Paylaşın