Obezite ve Diyabet Cerrahisi

Obezite ve Diyabet Cerrahisi

Obezite ve Diyabet Cerrahisi

Bizi Takip Et


Zayıflama ameliyatları diyetlere alternatif midir? Zayıflama ameliyatları kimlere önerilir? Tüp mide ve gastrik bypass ameliyatlarının farkı nedir? Hangi yöntem hangi hastaya uygulanır? Bu iki ameliyat yönteminden hangisinin geri dönüşü vardır? Yöntemin geri dönüşünün olması bir avantaj mıdır? Zayıflama ameliyatı olanlar her şeyi yiyebilir mi? Kilo almaya ya da midenin genişlemesine neden olabilecek birtakım özel gıdalar var mıdır? Şeker hastalığının tedavisinde ameliyatın yeri nedir? Obezite ve diyabet cerrahisinin farkları nelerdir? Diyabet cerrahisinin faydası nedir?

Medical Park Trabzon Yıldızlı Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Can Keçe obezite ve diyabet cerrahisi hakkında merak edilen soruları Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

‘‘ZAYIFLAMA AMELİYATLARI, BİR ESTETİK CERRAHİ GİRİŞİM DEĞİLDİR’’

. Zayıflama ameliyatları diyetlere alternatif midir?
“Zayıflama ameliyatları, bir estetik cerrahi girişim değildir. Söz konusu olan hastalık düzeyinde bir obezitedir. Obezite cerrahisinin kriterlerden biri vücut kitle endeksi denilen metrekareye düşen kilo miktarıdır. Metrekareye düşen kilo eğer 40’ın üzerindeyse hastalık düzeyinde bir obeziteden bahsedilmektedir. 8-10 kilo fazlası olan veya olduğunu düşünen bir kişinin cerrahi olabilmesi için, hastalık düzeyinde bir kilo fazlalığının, yağ fazlalığının olması gerekir.”

OBEZİTE CERRAHİSİNİN KRİTERLERİ

. Zayıflama ameliyatları kimlere önerilir?
Vücut kitle endeksi, yani kişinin boyunun boyuyla çarpılıp kilosuna bölünmesi ile çıkan rakam 40 ve üzerindeyse ameliyat olabilir. Ama her vücut kitle endeksi 40’ın üzerinde olan kişi bu iş için aday değildir. Çünkü obezite cerrahisinde sadece bedensel kriterlere bakılmaz;  ruhsal kriterler de önemlidir. Ameliyat sonrası beslenme alışkanlıkları, sağlıklı bir iletişim kurulup kurulamayacağı çok önemlidir. Psikiyatrik takiple beraber ameliyat öncesi kardiyolojik ve akciğer değerlendirmelerin de yapılması gerekir. İyi bir diyetisyen takibinde olması gerekir. Her şeyi deneyip sağlıklı kilo veremeyen veya artık diyet yapmaktan çok muzdarip olmuş hastalara, kriterleri de uyuyor ve ameliyat öncesi bu tetkiklerden olumlu sonuç alınabiliyorsa cerrahi işlemleri yapılır. Kontrol edilemeyen şizofreni, mani atak, depresif atak gibi psikiyatrik hastalıklarda ancak psikiyatri doktoru izin verirse bu cerrahiler yapılır. Ayrıca kronik alkolizm de ameliyat yapmama kriterlerden biridir. Uzun süreli alkol problemi olan kişiler mutlaka tedavisi yapıldıktan sonra cerrahiye aday haline gelirler. Kronik ilaç kullanımları veya birtakım ameliyat olmasına, anestezi almasına engel olabilecek durumlar varsa yine cerrahi ertelenir. Gerekli tedaviler yapıldıktan sonra hasta ameliyat edilir.”

. Tüp mide ve gastrik bypass ameliyatlarının farkı nedir? Hangi yöntem hangi hastaya uygulanır?
“Obezite cerrahisinde aslında 7-8 çeşit yöntem vardır. Son yıllarda en çok kullanılan ve tercih edilen yöntem tüp mide ameliyatı (sleeve gastrectomy)’dır. Ancak gastrik bypass da yüksek oranda uygun hastalara tercih edilen bir ameliyat grubudur. Hastanın ameliyat öncesi diyabeti ve reflü hastalığının olup olmaması veya ailede mide kanseri gibi birtakım hastalıkların varlığı araştırıldıktan sonra hastaya hangi tekniğin daha uygun olacağına karar verilir.”

 

Doç. Dr. Can Keçe

OBEZİTE CERRAHİSİNİN AVANTAJLARI

.  Bu iki ameliyat yönteminden hangisinin geri dönüşü vardır? Yöntemin geri dönüşünün olması bir avantaj mıdır?
“Teorik olarak her ameliyattan sonra tekrar kilo alımıyla beraber yeniden ameliyat olma ihtimali mutlaka hastayla paylaşılmalıdır. Eğer hasta diyet ve kontrollerinde aksamalar yaparsa bu ameliyatlarda yine kilo alma ihtimali belli oranda vardır. Ama hastanın şeker hastalığı, belirgin bir reflüsü veya mide fıtığı varsa o zaman daha çok gastrik bypass tercih edilir. Çünkü gastrik bypass ameliyatının insülin direnci ve şeker kontrolü daha etkindir. Ancak ailesinde mide tümörü olan veya bu tarz sürekli ilaç kullanmayı gerektirebilecek hastalarda da tüp mide tercih edilir. Tüp midenin avantajı, hasta uyuduğunda ağızdan yerleştirilen tüpün kenarından belli bir açıyla midenin yüzde 75-80’lik büyük bir kısmının alınıp vücuttan dışarı çıkartılmasıdır. Dolayısıyla tüp mide geri dönüşümsüz ameliyat grubuna girer. Kalan mide aşağı yukarı orta boy muz büyüklüğünde mide olur ve hastalar ciddi anlamda erken doyma hissiyle tanışırlar. Beraberinde beyne giden sinyaller daha hızlı bir şekilde gider ve isteseler de çok fazla gıda alamazlar. Ayrıca özellikle iştahla ilişkili hormonun (ghrelin hormonu) en çok bu çıkartılan mide kısmında olmasından dolayı hastalarda ciddi anlamda bir iştah kaybı olur.”

AMELİYAT SONRASI DİYETİSTEN TAKİBİ ŞART

. Zayıflama ameliyatı olanlar her şeyi yiyebilir mi?
“En büyük yanılgılardan bir tanesi de hastaların her şeyi yiyebileceklerini düşünmeleridir. Kilo alma problemleri de bu yüzdendir. Bu nedenle hastalar mutlaka diyetisyen takibinde kalırlar. Tadımlık olarak ve kontrollü bir şekilde her şeyi yemeleri mümkündür ama birden çok miktarda yediklerinde sıkıntı yaşayabilirler. Bunlar ameliyattan önce ve ameliyattan sonra erken dönemde hastalarla paylaşılır. Zaten sıvı diyetlerden yarı katı ve katılara aşağı yukarı  bir ay civarında geçilir. Ondan sonraki takiplerde de 6 aylık diyetisyen takipleri olur. Eğer kriterleri uygun bir şekilde uygularlarsa ömür boyu problem yaşamaları beklenmez.”

. Kilo almaya ya da midenin genişlemesine neden olabilecek birtakım özel gıdalar var mıdır?
“Özellikle şekerli ürünleri çok tüketen hastalar, midelerinin hacmi de küçültülse dondurmayı ya da çikolatayı sıvı halde getirip tüketebiliyorlar ve sonra kilo veremiyorum diye geliyorlar. Psikiyatrik kontrollerde ve beslenme kontrollerinde bu tip hastalar gereksiz yere bu tarz bir riskin altına sokulmazlar. Çünkü ameliyat sonrası buna uymayan hastalarda maalesef sıkıntılı süreçlere girilebilir.”

DİYABET CERRAHİSİ VE BİLİNMEYENLERİ

. Şeker hastalığının tedavisinde ameliyatın yeri nedir? Obezite ve diyabet cerrahisinin farkları nelerdir?
“Diyabet ve obezite kardeş hastalıklardır. Artık son dönemlerde diyabetize denilen bir kavramdan bahsedilmektedir. Obezite diyabeti tetikler. En önemlisi bir de insülin direnci vardır. Diyabet hastalarında da tıpkı obezite hastalarında olduğu gibi kriterler vardır. Obezitede vücut kitle endeksi kriteri 40 iken diyabetik hastalarda 35’dir. Vücut kitle endeksi 30 civarında olan hastaya hemen diyabet cerrahisi yapılmaz. Burada yine önemli olan 35 ve üzeri olmasıdır. Endokrin bölümünün kontrolsüz bir diyabet tespit ederek, insülin dozlarını  artırmasına rağmen yine de kontrol altına alınamıyor ise 35’in altında dahi olsa bu tip hastaları özel bir raporla ameliyat için bize gönderirler. Burada yapılan, midenin çıkışından itibaren ince bağırsakların üst ve alt kısımları arasında bir yer değiştirme işlemidir. Eskiden insanlar bu kadar rafineri gıda yemedikleri için ince bağırsakların kalın bağırsakların birleştiği kesime kadar bu gıdalar emilmeden önce ulaşabiliyordu. Şimdi çok büyük bir kısmı hızlı emilen gıdalar olduğu için üst kısımda emiliyor. Üst kısım insülin direnciyle ilişkiliyken bağırsakların alt kısımları insülin duyarlılığıyla ilişkili ve oraya ulaşamadıkları için sorun oluyor. Ameliyatla gıdaların ince bağırsakların alt kısmına teması sağlanıyor ve ciddi anlamda hastalar fayda görüyorlar.”

. Diyabet cerrahisinin faydası nedir?
“Diyabet cerrahisi ile hasta insülinden kurtulabilir, insülin kullanırken oral antidiyabetik denilen ilaçlara dönebilir veya tamamen ilaçtan kurtulabilr. Başarı oranı yüzde 85-90 civarındadır. Beraberinde obezite varsa obeziteyle ilişkili diğer hastalıklarda da gerileme olur. Tansiyon, inme ve bel fıtığı gibi problemlerde ciddi anlamda hastalar fayda görüyor. Tabii özellikle seçilmiş hasta grubunda kararı endokrinoloji bölümü vermektedir.”

. Sağlık turizmi açısında yurtdışından obezite ve diyabet cerrahisi için Trabzon’a hasta geliyor mu? Gelen hastalar için tedavi süresi ne oluyor?
“Özellikle Arap hastalar çok geliyor. Yılın her dönemi olmakla birlikte yazın daha fazla oluyor. Ancak yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız da yoğun rağbet ediyorlar. Aşağı yukarı bir haftalık tetkik dönemi oluyor; bu tetkik döneminde isterlerse yine yöremizi gezdikten sonra bir hafta içerisinde gerekli testler yapılıyor ve ameliyat oluyorlar. Ameliyattan yaklaşık 10 gün sonra da uçağa biner hale geliyorlar. Yani 15 günlük bir periyodu ayırmaları gerekiyor. Almanya’dan, İngiltere’den ve Hollanda’dan çok talep var.’’


İçeriği Paylaşın