Okul Çağındaki Çocukların Yüzde 2’si Bu Sorunu Yaşıyor
Okul Çağındaki Çocukların Yüzde 2’si Bu Sorunu Yaşıyor
Bizi Takip Et
Bütün yaş gruplarındaki çocuklarda dışkının normal olarak boşaltılması bir sağlık göstergesi olarak düşünülüyor. Bu nedenle de hayatın ilk aylarından itibaren bu durum önem kazanmaya başlıyor. Yeditepe Üniversitesi Koz yatağı Hastanesi Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Meltem Uğraş, çocukların yaklaşık yüzde 30’u, çocuk polikliniklerine başvuran çocukların ise yüzde 1-2’sinin kabızlıktan yakındığını vurguluyor. Bu sorunun gerek çocuk gerekse ebeveynler açısından zorlukları da beraberinde getirdiğini söylüyor.
Kişiden kişiye de değişkenlik gösterebileceği için, en basit tanımla, dışkılamada zorluk ya da gecikme olarak ifade ediliyor. Dışkılama sıklığına göre tanımlandığında “haftada üçten az dışkılama” olarak kabul edilir. Ancak bebek ve çocuklardaki tanım erişkinlerden farklılık gösteriyor. En az iki haftadır dışkılamaların çoğunda çakıl taşına benzer sert dışkı, en az iki haftada iki veya daha az sayıda sert dışkılama kabızlık olarak tanımlanıyor. Bu sorunun çocukların genel sağlığı açısından son derece önemli olduğunu söyleyen Uğraş, kabızlığın farklı hastalıklardan da kaynaklanabileceğini belirtti ve konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
KABIZLIK CİDDİ SORUNLARA YOL AÇABİLİR!
Kabızlığın basit bir sorunmuş gibi algılanmaması ve mutlaka değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Doç. Dr. Meltem Uğraş, şöyle konuşuyor: “Çocukta iştahsızlık-gelişme geriliği, karın ağrısı, çocuğun ve ailenin yaşam kalitesinde bozulma, mutsuzluk, huzursuzluk ve bunların sonucunda psikolojik bozukluklar (özellikle dışkı kaçırma (enkoprezis) de varsa sosyal dışlanma, (depresyon ve anksiyete), anüste çatlak / yırtık (anal fissür), dışkıda kanama, hemoroid, kalın barsağın son kısmının dışarı çıkması (rektal prolapsus), tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, idrar kaçırma gibi ciddi sorunların ortaya çıkabileceği unutulmamalı.”
OKUL ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLARIN YÜZDE 2’Sİ BU SORUNU YAŞIYOR
Okul öncesi çocukların yaklaşık yüzde 3’ünün okul çağındaki çocukların ise yüzde 1-2’si kabızlıktan yakındığını belirten Doç. Dr. Uğraş, “Ayrıca, genel pediatri polikliniklerinin yüzde 3-5’ini, çocuk gastroenteroloji polikliniklerinin ise yüzde 25’e kadar yüksek bir oranını kabız hastaları oluşturur” diyor. Bebekler hayatlarının ilk haftasında genelde günde 4-6 kere dışkılıyor. Bu sıklık yaşla birlikte giderek azalıyor ve 2 yaş dolayında günde 1-7 dışkılama ve 4 yaş dolayında günde 1-2 dışkıya kadar düşebiliyor. Dört yaşından sonra dışkılama sayısında değişiklik görülmüyor.
ÇOCUKLAR NEDEN KABIZLIK YAŞAR?
Doç. Dr. Uğraş’ın verdiği bilgiye göre, çocuklarda kabızlığın yüzde 90-95’inin nedenini fonksiyonel kabızlık oluştururken geriye kalan bölümü de organik nedenlerden kaynaklanıyor. Fonksiyonel kabızlık, altta yatan patolojik bir durumun olmadığı kabızlık olarak tanımlanıyor ve genellikle 5 yaş altındaki çocuklarda görülüyor. Bu durumda çocuklar sıklıkla dışkılamada ağrı duydukları için bu ağrıyı hissetmemek için dışkı yapmayı geciktiriyor ve dışkıyı tutuyor. Ağrılı dışkılamaya yol açan çeşitli değişik nedenlerin olabileceğini hatırlatan Doç. Dr. Meltem Uğraş, “Tuvalet eğitimi, diyet değişiklikleri, stresli olaylar, araya giren enfeksiyonlar, tuvalet olmayışı veya uygun olmayışı, çocuğun oyun, okulda arkadaşlarla birlikteliği gibi nedenlerle dışkılamayı geciktirebiliyor” diyor.
Organik nedenlerin altında ise birçok sorun yatabiliyor. Bunlar, anatomik bozukluklar, hipotiroidi, hiperparatiroidi, diyabet, kistik fibrozis, çölyak gibi metabolik ve gastrointestinal hastalıklar, spinal kord anormallikleri, spinal kord travması, serebral palsi gibi nöropatik durumlar, intestinal sinir ve kas bozuklukları, anormal karın kas yapısı, bağ dokusu hastalıkları ve bazı ilaçlar olarak sıralanıyor. Bunun yanısıra, inek sütü protein intoleransı, yetersiz lif alımı, yetersiz sıvı alımı gibi beslenme alışkanlıkları ve ağır metal alımı, D vitamini intoksikasyonu da organik kabızlığa neden olabiliyor.
RİSKLİ DÖNEM KATI GIDALARA GEÇİŞ
Doç. Dr. Uğraş, kabızlık için riskli olan ilk dönemin bebeğin anne sütü dışındaki besinlere geçildiği dönem olduğunu belirterek, “Bu dönemde çocuğun diyetinde yetersiz miktarda lif vardır ve bu durum sıklıkla kabızlığa yol açan ana nedenlerdendir. Yeterli miktarda lif ve sıvı alımı kabızlık oluşumunu engellemede veya hafif aralıklı kabızlığın tedavisinde yardımcı olabilir. Bu dönemde anneleri doğru bilgilendirme çok önemlidir.”
KABIZLIK MUTLAKA TEDAVİ EDİLMELİ
Altta yatan patolojik durum olmasa da kabızlığın uzun yıllar devam ederek ve çocuk ve ailenin yaşam kalitesini ve sosyal hayatını bozabildiği için tedavi edilmesi gereken bir sorun olduğunu belirten Uğraş sözlerine şunları ekliyor:
“Kabızlık için yoğun tedavi almış ve 1 yıldan beri laksatif kullanmayan hastaların sadece yüzde 50’sinin başarıyla tedavi edildiği görülmüştür. Yapılan başka bir çalışmada ise 5 yaşından önce kabızlığı olan hastaların yüzde 25’inin ergenlikten sonra da kabızlıkla ilgili ciddi yakınmalarının devam ettiği gösterilmiştir.
TEDAVİNİN 4 ANA BASAMAĞI VAR
Çocukluk çağı kabızlık tedavisi, eğitim, boşaltım, dışkının tekrar birikmesinin önlenmesi ve takip olmak üzere 4 ana basamaktan oluşuyor. Bu noktada öncelikle aile ve çocuğun bilgilendirilmesi gerektiğinin altını çizen Uğraş, şu bilgileri veriyor: “Bunun içinde aileye hastalık ile ilgili detaylı bilgi verilmeli ve aile ile çocuğun rahatlaması sağlanmalı. Daha sonra rektumdaki taşlaşmış dışkı boşaltılmalıdır. Dışkı birikiminin önlenmesi için düzenli bağırsak alışkanlığının sağlanması gerekmektedir. İdame tedavisi olarak tanımlanan bu dönemde, diyet, ilaç–mineral yağı / laktuloz, sorbitol-, yemeklerden sonra tuvalete gitmek ve ödüllendirme gibi davranış değişiklikleri yarar sağlayacaktır. Kabızlık yakınması olan çocuk veya ebeveynlere ilaç dışı önerilebilecek en önemli seçeneklerden biri beslenme şekil ve içeriğinin değiştirilmesidir. Yapılan çalışmalarda kabızlığı olan ergenlerin daha az sıvı ve diyet lifi aldığı gösterilmiştir.”
ÇOCUKLARDA KABIZLIKTA YEMEK DÜZENİ ÇOK ÖNEMLİ
Kabızlık yaşayan çocukların beslenmesinde, yumuşak dışkının devamı için sıvı alımı ile emilen ve emilemeyen liflerin alımının arttırılması öneriliyor. Çocukların beslenmesinde dikkat edilmesi gereken noktalar konusunda Doç. Dr. Meltem Uğraş şunları anlatıyor:
“Lifler, özellikle meyve ve sebzelerde bulunur. Bunlar, dışkının sıvı içeriğini ve sıklığını artırır. Yine meyve suları osmotik etkileri ile laksatif şeklinde yararlı olurlar. Diyet posa içermeli ve diyetteki posa miktarı yavaş yavaş artırılmalıdır. Diyet lifi, kalın bağırsaktaki su tutulmasını ve mikrobiyal kitleyi artırarak dışkıyı yumuşatır ve geçiş zamanını azaltır. Mevsiminde olmak kaydıyla tüm meyve sebzelerin tüketilmesi önerilmektedir (bilinen alerji veya reaksiyon yok ise). Meyve ve sebze suları veya püreleri önerilmemektedir. Patlamış mısır da iyi bir lifli gıdadır. Çocuğun günlük alması gereken lif miktarı “yaş (yıl) + 5 gram”dır. Süt ve süt ürünlerinin miktarının bazı çocuklarda azaltılması gerekebilir.”
İçeriği Paylaşın