Omicron Varyantı Delta'ya Göre 3 Kat Hızlı Yayılıyor!
Acıbadem Üniversitesi Mikrobiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, dünyayı endişelendiren yeni koronavirüs varyanı omicron hakkında merak edilenleri anlattı.
Bizi Takip Et
Omicron varyantının belirtileri neler? Delta ya da diğer varyantlardan ne farkı var? Omicron
varyantına karşı kimler risk grubunda? Aşıların Omicron varyantına karşı koruyuculuğu ne? PCR testi Omicron varyantı tanısı koymakta yeterli mi? Omicron varyantı hakkında merak edilenleri Acıbadem Üniversitesi Mikrobiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz Sağlığım İçin Herşey'e anlattı.
‘‘OMİCRON VARYANTI DELTA VARYANTINDAN 2-3 KAT DAHA HIZLI YAYILIYOR’’
. Güney Afrika’da ortaya çıkan Omicron varyantı tam olarak nedir?
‘‘Virüsün, hücre içerisine girmek için tutunduğu bir diken proteini (spike proteini) vardır. Virüs bu
proteinde bazı değişiklikler yapar ve bu daha önceki proteine karşı oluşmuş bağışıklık yanıtından da kaçma özelliği yaratır. Fakat bu protein tutunup hücre içerisine girmesinde işe yaradığı için virüsün bulaşıcılık özelliğinde değişiklikler görüyoruz. Omicron varyantında da diken proteininde tutunmada çok fazla değişiklikler görüldü. Omicron varyantı ilk Güney Afrika’da tanımlandı.
Yeni varyantlar alfa, beta, delta gibi Yunan harfleriyle isimlendiriliyor. Şimdi o harfine geldik. Bu harf Yunanca’da omicron diye okunuyor. Omicron varyantının daha önceki varyantlara göre kişiler arasında çok daha çabuk bulaştığı anlaşıldı. Şu an ülkemizde ve dünyada hakim olan varyantın yüzde 90 Delta varyantı olduğu düşünülüyor. Delta varyantı hızlı yayıldığı için hızla dünyaya hakim olmuştu. Fakat Omicron varyantı şu anda kişiler arasında Delta varyantından 2-3 kat daha hızlı yayılıyor.’’
DİĞER VARYANTLARDAN FARKI NE?
. Omicron varyantının belirtileri nelerdir? Delta ya da diğer varyantlardan ne farkı vardır?
‘‘Omicron varyantının belirti olarak diğer varyantlardan çok farkı yok. Yine ateş, burun akıntısı,
boğazda ağrı, gıcıklanma gibi belirtiler hastalığın ilk döneminde ortaya çıkıyor. Diğer varyantlarda virüs üst solunum yollarından akciğere inerek bir zatürre tablosu ortaya çıkarıyor. Benim farklı olarak gördüğüm belirtilerden biri Omicron varyantında bulantının biraz daha ön planda olmasıdır.
Akciğer bulguları çok fazla ön planda değil. Şu ana kadar Güney Afrika’da Omicron varyantı ile
hastalanan kişilerin hiçbiri hastaneye yatmamış ve ölüm, yoğun bakıma yatma gibi bir bilgi yok. Bu da akciğerde çok fazla enfeksiyon yaratmadan üst solunum yollarında kalıp geçtiğini düşündürüyor.
Zamanla hastalık yok olup gidecek beklentisi içinde olduğumuz için bu sevindirici bir durum. Ama henüz sınırlı sayıda hasta rapor edildiği için sevinmek için çok erken. Birkaç hafta içerisinde bu varyantın daha ciddi bir hastalık yapıp yapmadığını öğrenmiş olacağız diye düşünüyorum. Eğer yapmıyorsa ve bugüne kadar gördüğümüz gibi seyrederse daha hızlı yayıldığı için daha hızlı toplum bağışıklığı yapacak. Basit bir nezle grip gibi geçip gidecek bir varyant olmasını diliyoruz. İlk belirtiler de böyle olabileceğini gösteriyor ve bizi umutlandırıyor.’’
KİMLER RİSK GRUBUNDA?
. Omicron varyantına karşı kimler daha risk grubundadır?
‘‘İster varyantlarda olsun ister influenza (grip) gibi virüslerde olsun daima altta yatan ikinci bir
hastalığı olanlar risk grubundadır. Koronavirüste özellikle ikincil bir hastalık dediğimizde birinci
sırada neredeyse diyabet gelir.
İkinci sırada obezite, üçüncü sırada da bağışıklık yetmezliği olanlar gelir. Mesela kemoterapi gören hastalar da bağışıklık sistemini ister istemez baskıladığımız için risk altında olabilir. Yine gebelik, doğal bir bağışıklık yetmezliği sebebidir. Çünkü çocukta genlerin bir kısmı babadan geldiği için annenin karnında yabancı bir organizmadır. Vücut çocuğu reddetmemek için geçici olarak ona karşı tolerans geliştirir. Bu da bağışıklık yetmezliği yapar. Anne bir virüsle o sırada enfekte olursa bağışıklık sistemi baskılandığı için daha duyarlı olur.
Yaşlanınca da bağışıklık yetmezliği bir çeşit ortaya çıkar. Çünkü bağışıklık sistemi daha kötü çalışmaya başlar. Bu nedenle 65 yaş üzerinde olanlar, şeker hastalığı olanlar, kemoterapi görenler ve gebeler öncelikle aşılanması gereken grup içerisinde yer alıyor. Zaten bugüne kadar covidden ölenlerin yüzde 90-95’inde böyle ikincil bir hastalık olduğunu görüyoruz.’’
AŞILAR OMİCRON VARYANTINA KARŞI NE KADAR KORUYUCU?
. Türkiye’de uygulanan Sinovac, BionTech, Moderna, Sputnik-5 aşılarının Omicron
varyantına karşı koruyuculuğu nedir?
‘‘Omicron varyantında diken proteini dediğimiz hücreye tutunmada rol oynayan ve değişiklik
gösteren proteinde 30 kadar aminoasit değişmiş durumda. Aminoasitler proteinin yapıtaşlarıdır.
Doğal olarak beklentimiz buna karşı oluşmuş antikorların artık bu varyantı tanıyabileceği
yönündedir. Moderna veya BionTech aşıları mRNA aşıları ve diken proteininin genini hücrelere biz gönderiyoruz. Sanki virüsün kendisi girmiş gibi vücutta buna karşı antikor oluşmasını sağlıyoruz.
Sinovac aşısı gibi inaktive aşılarda ise virüsün tamamını veriyoruz. Yani diken proteini dışında
başka proteinlerine karşı da antikor sağlıyoruz. İnaktive aşılarda belki bu nedenle bir miktar
avantajlıyız. Aşılara hiç faydasız diyemeyiz. Aşılarla oluşmuş antikorların yeni varyanta karşı en
azından bir miktar koruyuculuk sağlayacağını düşünüyoruz. Ne kadar koruduğunu ise aşılı kişilerde Omicron varyantının yüzde kaçında hastalık yaptıpını görmeye başlarsak anlayacağız.’’
PCR TESTİ OMİCRON VARYANTI TANISI İÇİN YETERLİ Mİ?
. PCR testi Omicron varyantı tanısı koymakta yeterli mi? Evlerde uygulanan hızlı antijen
testleri Omicron varyantına karşı ne kadar güvenilir?
‘‘PCR testi Covid-19 virüsü var mı yok mu bize onu gösteriyor. Yeni bir varyantın ortaya çıkıp
çıkmadığını anlayabilmek için virüsün tüm genomunun özellikle spike (diken) proteininin DNA
dizisinin okunması gerekiyor. Bu biraz daha karmaşık bir işlem. Ama İngiltere ortaya çıkan
hastalığın belki yüzde 5-10’unda bu dizilemeyi yapıyor.
Türkiye’de bu biraz daha az yapılıyor. Bin hastamız varsa 1-2 tanesinden virüsü alıp acaba bu nasıl diye bakıyoruz. Ülkemizde de kullanılan birçok PCR kiti sadece spike (diken) proteini genini çoğaltmıyor. Nükleokapsid dediğimiz başka bir proteinin genini de çoğaltıyor. O nedenle kullanılan PCR kitleri büyük oranda Omicron varyantını da saptayabilir. Fakat bunun denenmesi gerekiyor.
Antijen testlerinin ise bir kısmı spike proteinine bakıyor. Fakat burada spike proteininde önemli değişiklik olduğu için antijen testleri onları saptamayabilir. Buna karşılık bazı antijen testleri virüsün nükleokapsid proteinine bakıyor. Orada bir değişiklik olmadığı için bu tür antijen testleri Omicron varyantını büyük olasılıkla tanıyabilir.’’
‘‘BULAŞ ZİNCİRİ MASKE, MESAFE, EL HİYENİ VE AŞI İLE KIRILABİLİR’’
. Hızlı yayılan Omicron varyantı için ne öngörüyorsunuz? Dünyada Omicron varyantına
karşı ne tür önlemler alınıyor?
‘‘Şu anda ABD, Avustralya ve Avrupa’da çok sayıda ülkede Omicron varyantı var. Hangi ülkede
daha çok test, daha çok varyant analizi yapılıyorsa o ülkelerde erken saptanıyor. Bu kadar hızlı
yayılan bir varyant kısa sürede Türkiye’de de görülebilir ki büyük olasılıkla vardır. Çünkü çevre ülkelerden İsrail ve Yunanistan’da var ve Omicronla enfekte olanların seyahat öykülerine göre
büyük çoğunluğu İstanbul üzerinden aktarmayla gitmişler. Dünyada Omicron varyantına karşı
alınan önlemlere gelince; Omicron varyantı görülüyor ki Delta varyantından daha kötü hastalık
yapmıyor. Bu kadar yayılmışsa seyahat kısıtlamasının da bir anlamı yok. Dünya Sağlık Örgütü de böyle açıkladı. İngiltere, Hollanda ve bazı ülkeler Güney Afrika’ya uçuşları yasakladılar. Türkiye de uçuşları kapattı. Ama bunun çok bir anlamı yok. Çünkü İngiltere ve Hollanda’ya kapatmıyoruz.
Yapılması gereken mümkün olduğunca kalabalık yerlerden uzak durmak, el hijyenine dikkat etmek ve maske kullanmaktır. Ancak açık havada virüs olma olasılığı çok düşük olduğundan maske gerekmez. Ama mesela restoranda mutfakta çalışan bir kişi maske takmalı. Eğer hastaysa öksürüp aksırarak belki hazırladığı yemeklere bulaştırıyor ve siz virüsü yiyerek alıyorsunuz. El hijyeni önemli. Çünkü virüslü yüzeye dokunup ağzımıza burnumuza götürdüğümüzde onu alabiliyoruz. Tabii aşılar büyük oranda ağır hastalık geçirmemizi, yoğun bakıma yatmamızı ve ölümleri engelliyor. Fakat hastalığı başkalarına bulaştırmamızı engellemiyor. Zaten hastalık bu nedenle çok zor kontrol altına alınıyor. Belki kendimiz hafif geçirebiliriz hastalığı ama evimizde bir şeker hastası, yaşlı kişi veya gebe olan bir yakınımız varsa, onlara bulaştırarak çok kötü sonuçlara yol açabiliriz. Toplum olarak kurtulabilmenin tek yolu bulaş zincirini kırmaktır. Her gün Türkiye’de 200 kişi ölüyor ve bu artık rakam olarak görülüyor.’’
İçeriği Paylaşın