Pankreas Kanseri Olunca İşten Atıldı
Pankreas Kanseri Olunca İşten Atıldı
Bizi Takip Et
Söyleşi: Demet DEMİRKIR
Stajyer Muhabir Rahşan ÖZYAKIŞIR
47 yaşında olan Cemal Keçeci pankreas kanseri. 10 sene mide ağrısı çekti ancak hiçbir hekime başvurmadı. Sağlıklı zamanlarında 10 kiloluk çuvalla Mahmutpaşa’dan Sirkeci’ye yürüyen Keçeci, sağlıklı günlerini özlemle anıyor ve arıyor.
1 sene önce 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde kanser olduğunu öğrenen Cemal Keçeci, o günü hiç unutamıyor ve unutmayacağını söylüyor. Erken teşhisle her hastalığın yenilebileceğini üstüne basa basa belirtiyor ve insanları, “en ufak bir ağrınız bile olsa muhakkak bir hekime gidin” diyerek uyarıyor.
Cemal Keçeci, işvereninin 4857 sayılı İş Kanunu`nun 25. maddesinin 1 b bendine göre iş akdini feshettiğini söylüyor yani uzun süreli ve bulaşıcı hastalığı olan kişiler için tasarlanan kanun aracılığı ile Keçeci’nin iş hayatı son buldu. Sigortasının bir ay sonra biteceğini belirten Keçeci, “Tedavimi nasıl devam ettireceğim” diyor ve tedavisi için yardım bekliyor…
Cemal Keçeci, Sağlığım İçin Her Şey Com’un sorularını yanıtladı.
. Pankreas kanseri nedeniyle tedavi görüyorsunuz. Hastalığınıza bağlı ne tür yakınmalarınız vardı?
“Ben 10 yıl boyunca mide ağrısı çektim ve hep geçici olduğunu düşündüm meğerse bu hastalığın belirtisiymiş.”
“BİYOPSİYE SICAK BAKMADIM”
. Pankreas kanseri teşhisi size nasıl kondu?
“Öğle yemeğini yiyip çalışmaya giderken midemde bir ağrı ve kusma başladı. Bunların neticesinde sağlık ocağına başvurduk, sağlık ocağı teşhis koyamayınca Fatih Sultan Mehmet Hastanesi’ne acile gittik. Doktorların tetkikleri sonucu pankreasta bir kitlenin olduğu söylendi, beni acilen yatırdılar ve 27 gün hastanede yattım. 12 gün serum tedavisi gördüm, diğer günler ise ameliyat olacağım diye genel cerrahiye aldılar. 20. günden sonra her gün ameliyat olacağımı söylediler fakat 27. gün ameliyatı yapmadılar taburcu oldum.
Cerrahpaşa Üniversitesi Hastanesi’ne gittim doktor biyopsi yapılacağını söyledi. Pankreas kanserinde biyopsi yapıldığı zaman herhangi bir organa sıçrama oluyormuş şeklinde birtakım kulaktan dolma şeyler duymuştum. O nedenle biyopsiye sıcak bakmadım.
Özel bir hastanede de MR’ım çekildi 75×47 mm. çapında bir kitle tespit edildi. Bu zaman zarfında bir buçuk ay kadar bitkisel ilaçları deneyeyim dedim ama olmadı. Daha sonra tekrar MR çektirdiğimde kitlenin büyüdüğünü 90×74 mm. Olduğunu ve enine doğru kitlenin genişlediği söylendi. Kitle alınmadan önce göğsüme emboli attı ve bir hafta hastanede yattım tedavim gerçekleştikten sonra da arkadaşlarımın desteğiyle özel bir hastanede ameliyatımı oldum, kitle alındı. Şu an hala kemoterapi tedavisi görüyorum, iğne ve ilaçlarımı kullanıyorum.”
“O GÜNÜ ASLA UNUTMAM”
. İlk kanser olduğunuzu öğrendiğinizde neler hissettiniz, neler düşündünüz?
“Her insanda olduğu gibi şoka girdim o günü asla unutmam. 24 Kasım Öğretmenler Günü idi. Hayat çok güzel yaşamak çok güzel ama yapacağınız bir şey yok. Allahın verdiği canı da Allah alır, insanlar bir şekilde dünyaya veda edecekler ama ben doktorlarıma güveniyorum. Ben hastalıkla yaşamayı öğrendim zaten alışmak zorundayız. Kanserin ismi bile ürkütücü ama alışmak zorundasınız, her insan sevdiğini, annesini babasını, çocuklarını gözlerinin önüne getiriyor ama dediğim gibi yapılacak bir şey yok ya vücut tedavilere iyi bir sonuç verecek ya da vaktiniz gelince öleceksiniz.”
. Pankreas kanseri nedeniyle nasıl bir tedavi görüyorsunuz?
“Her hafta perşembe günleri kemoterapi tedavim devam ediyor. Üç hafta her perşembe tedavi alıyorum bir hafta vücut dinlenmeye bırakılıyor. Doktorum gerekli görürse radyoterapi tedavisi de alabilirim.”
“SAÇLARIM DEĞİL BACAK TÜYLERİM DÖKÜLDÜ”
. Kemoterapinin yan etkilerini yaşadınız mı? Buna bağlı olarak ne tür şikâyetleriniz vardı?
“Kemoterapinin yan etkileri, halsizlik, ishal, mide bulantısı gibi şikayetler oluyor. İlacı aldıktan üç gün sonra aşırı bir mide bulantısı, baş dönmesi ve ishal başlıyor. En büyük etkenleri bu oluyor. Bana şu an takviye edici serum veriyorlar; ilacı aldıktan sonra. Böylece daha rahat geçiriyorum bu rahatsızlığımı, en azından yatarak geçirmiyorum. Kemoterapi saç döküyor diyorlar ama benim saçım dökülmedi. Saç yerine bacaklarımdaki tüm tüyler döküldü.”
. Ailenizde kanser var mıydı?
“Evet var. Halamı da pankreas kanserinden kaybettik.”
. Hiç check-up yaptırmış mıydınız? Hangi aralıklarla doktora giderdiniz, bir sorununuz olduğunda mı yoksa kontrol için düzenli aralıklar mı?
“Ben 47 yaşımdayım. 40 senedir doktor yüzü görmedim. Ama bu hastalıkla bir başladık pir başladık. Kanser tedavim cevap verse bile bizim üç ayda bir kontrol edilmemiz şart yani illa ki geleceğim kontrollere.”
“HERKES ELİNDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAYA ÇALIŞIYOR”
. Kanserle savaşma sürecinizde ailenizin desteği nasıl?
“Her şekilde bana manevi anlamda destek oluyorlar. Herkes elinden geldiğinin en iyisini yapmaya çalışıyor, her şeyden önce beni üzmemeye çalışıyorlar ve bana her şeyi tozpembe gösteriyorlar ama siz de bazı gerçekleri görüyor ve biliyorsunuz.
Ailem kanser olduğumu ilk öğrendiğinde bana hiçbir şey söylemedi. Ben hastaneye ilk yattığımda kanser değerlerim çok yüksekmiş ama onlar her zaman yanımda oldular, bir şeyimin olmadığını sadece kitle olduğunu söylediler. Ameliyat olduğum zaman doktor dalağımı da almış bunu bile söylemediler bana, ben tesadüfen öğrendim.”
. Kanser hastalarına önerilen şey moraldir. İşten çıkarıldığınızı öğrendiğiniz zaman bu sizi olumsuz etkiledi mi?
“Ben üç yıldır personel taşımacılığı yapan bir firmada servis müdürü olarak çalışıyordum. Ben hastalandığım zaman ilk başlarda işyerinin bana destek verdiğini düşünüyordum. Benimle birlikte çalışan bir arkadaşım vardı, çalışma arkadaşlarımdan para toplamış ki ameliyat olabileyim. Ben o parayı işyerinin verdiğini düşünüyordum ama bana getirdiği listeyle sadece beni seven arkadaşlarımın yardım ettiğini gördüm, böylece ameliyat oldum.
Ben işyerimin sigortasından faydalanıyordum, eve işten çıkarıldığıma dair bir kağıt geldiğinde moralimi eksi yönde etkiledi.”
“BANA BİR ŞEY OLMAZ” CÜMLESİNİ ÇOK KULLANIRIZ”
. Daha önceki yıllarda mide ağrısı çekiyormuşsunuz; “keşke daha önce hastaneye gitseydim” diyor musunuz?
“Türk insanı olarak “Bana bir şey olmaz” cümlesini çok kullanırız. Genel olarak doktor önemli değildir, aklımıza gelen ağrı kesici ilacı alıp ağrıyı keseriz ama böyle olmamalı. Ben on senedir midemde bir ağrı hissederim, yaptığım şey kekik suyu ve ballı suyu karıştırıp içmekti amaç ise onu içip mideyi rahat ettirmek fakat onun hiçbir işe yaramadığını gördüm. Böyle bir şey olduğu zaman en yakın sağlık kuruluşuna gitmek gerekiyor ve check-up’tan geçmek gerekiyor.”
. Hastalığınız ortaya çıktıktan sonra neleri yapamadınız?
“Ben şu an hiçbir şey kaldıramıyorum, bir koli bile kaldıramıyorum; yolda yürüyemiyorum; iki tane basamak çıkayım nefes nefese kalıyorum. Ben de üç dört tane hastalık var, dalağım da alındı ve akciğerlerimde de yüzde 89 emboli olduğu için nefes nefese kalıyorum. Sağlıklı olduğum günlerimi arıyorum. Sırtıma 80 kiloluk çuvalı atıp Mahmutpaşa’dan Sirkeci’ye inerdim ama şimdi üç kiloluk poşeti bile kaldıramıyorum.”
“AŞIRI DERECEDE DUYGUSALLAŞTIM”
. Kanserin fiziki etkilerini bir yana bırakırsak ruh sağlınız nasıl etkilendi?
“Ben çok etkiledim bu hastalıktan. Amcamın oğulları moralim yerine gelsin diye beni memleketim Giresun’a götürdü. 10 gün çok iyiydim, maneviyat ve moralim çok iyiydi; derenin suyu dahi beni olumlu anlamda etkiledi. Ne doktor ne hastalık hiçbir şey düşünmedim ama İzmit’ten içeriye girmeye başladığınız anda o güzelim 10 günüm boşa gitti.
İstanbul büyük şehir, stres ve sıkıntı dolu, hastaneye de gidip gelince aynı şekli aldım. Hastaneye gelip gitmeye başladım tekrar, bunu yaşamayan bilemez, dışarıdan kolay görünür. Zamanında hasta ziyaretlerine giderdik hastaya çok iyi görünüyorsun deyip sırtını sıvazlar çıkar giderdik. Kendi başımıza gelince gördük ki çok değişik bir ortam.
Ben aşırı derecede duygusallaştım, televizyonda dizi izlerken ya da bir şarkı dinlediğim zaman ağlamaya başlıyorum. Çocuklar etkilenmesin diye kendimi sıkıyorum, mekan değiştiriyorum ama onlar da hissediyorlar.”
. Raporluyken sizi işten çıkardılar. Size gerekçe olarak ne gösterdiler? Bu konu hakkında ne söyleyeceksiniz?
“İşveren beni odasına çağırdı ve önüme bir kâğıt uzattı. İş kayıplarının olduğunu söyledi ve bana uzattığı kâğıdı imzalamamı istedi. Kâğıtta hiçbir hak iddia etmeden iş akdimin fesh edilmesini kabul ediyorum yazıyordu. Ben de kâğıdı masasına bıraktım ve kendisini benim yerime koymasını istedim ya da bir olan hakkımı on yap ben gideyim dedim. Sadece acayip bir şekilde gülümsedi.
Bir hafta sonra da 4857 sayılı İş Kanunu`nun 25. maddesinin 1 b bendine göre iş akdiniz fesh edilmiştir yazılı bir kağıt geldi eve. Araştırdım ve gördüm ki bu madde, uzun süreli ve bulaşıcı bir hastalığı olan kişiler için geçerli. Bana verilen tazminat iki milyar, ihbar tazminatım, sosyal haklarım, izin param, cumartesi pazar paralarım vs. bunların hiç birini yatırmamışlar.”
. Peki, işten çıkartıldığınıza göre SGK`nız sona erdi mi?
“Bir ay sonra sona erecek. Bundan 15 gün önce kaymakamlığa başvurdum durumumu anlattım, raporlarımı gösterdim fakat herhangi bir sonuç gelmedi. Partilere gittim sigortamın olmadığını söyledim, önümüzün kış olduğunu oduna kömüre ihtiyacımız olduğunu söyledim, biz yardımcı olacağız deyip sırtımı sıvazlayıp gönderdiler. Küçükyalı’da bir yardım kuruluşu varmış oraya da gittim, fakirlik kâğıdı çıkarttım yine bir şey yok. Türkiye’de belli bir yaşa gelmişseniz ve sosyal güvenceniz yoksa sürünmeye mahkûmsunuz. Benim bir ay içinde sigortalı olmam lazım, dün görüştüğüm birtakım arkadaşlar da diyor ki eğer bir yerde işbaşı yaparsan usulsüzlük yapmış olursun. Ben ne yapayım şimdi…
Malulen emeklilik için başvurdum sonuç iki ay sonra gelecekmiş, sigortam bitiyor tedavimi nerde yaptıracağım? Ortada kalmış vaziyette bekliyorum. Bir de isteğe bağlı sigortalı olunuyormuş onu araştıracağım.”
. Haklarınızdan haberdar mısınız?
“Ben ne yapacağımı bilemiyorum şimdi. Birisi yönlendirecek ki ben de ona göre yönlenip bir şeyler yapabileyim.”
“ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ”
. Kanserde erken teşhisin önemi çok büyük. Bu anlamda, www.sagligimicinhersey.com ziyaretçilerine ne önerirsiniz?
“Ben 27 sene sigara içtim işim stresli olduğu için günde iki üç paket içiyordum. İki senedir sigara içmiyorum, sigarayı bıraktıktan sonra hastalıklarım ortaya çıktı. Önce bacağımda tıkanıklık başladı ayaklarım kızardı. Altı hastaneye gittim özel hastanelerde dâhil olmak üzere nedenini bulamadılar. Daha sonra tıkanıklığın nedenini öğrendik, ilaç kullandım ilacı kestikten sonra akciğere emboli attı.
Bunları söyledim çünkü tedbir en güzel şey. Tüm insanlara şunu öneriyorum:
En ufak bir ağrınız bile olsa muhakkak bir hekime gitsinler. Erken teşhis çok önemli şu an benim kemoterapi aldığım hastanede 3 bin tane kanser hastası dosyası var ve bu özel bir hastane. Bir de devlet hastanelerindeki kanser hastalarını düşünün, korkunç bir rakam. Yediğimiz içtiğimiz her şey bizi kansere bir adım daha yaklaştırıyor. Televizyonda bir hocayı izledim, yediğiniz sebzeleri sirkeli suyla yıkayın diyor. Bir maydanoz ya da göbeği sirkeli suda beklettikten yarım saat sonra suyun içindeki pisliği görseniz yeşilliği bile yemezsiniz diyor. Dışarıda yemek yediğimiz zaman her türlü bakteriyi alıyoruz. Bu da toplumun yüz karası. Çok dikkatli olmak lazım yediğimiz içtiğimiz şeylere de önem vermek gerekiyor.
Bunların dışında millet olarak efeliği bırakmamız gerekiyor, tıp çok ilerledi eğer baştan hastalığınızın teşhisi konulduysa kurtulma oranınız yüzde 90’larda ama sonradan tedavi yolunu seçerseniz kurtulma şansınız daha düşük. Galatasaray’ın eski başkanı İhsan Can Aydın vefat etti, Karadenizli sanatçı Erkan Ocaklı da pankreas kanserinden vefat etti; bunlar hep geç kalınmış durumlar. Bir senedir tedavim sürüyor, kendimi iyi hissediyorum ve doktorum ne derse, onu yapıyorum.”
“İŞE İADE DAVASI AÇABİLİR”
Hasta Hakları Derneği Başkan Yardımcısı Ümit ERDEM`e kanser hastası olan Cemal KEÇECİ`nin hakları hakkında birtakım sorular sorduk. Avukat Ümit ERDEM`den aldığımız yanıtlar…
Cemal Keçeci’nin işine İş Kanunu’nun 25. maddesi gerekçe gösterilerek son verilmiş olmalıdır. İş Kanunu’nun 25. maddesi işverenin haklı nedenlerle iş sözleşmesini feshedebileceği durumları düzenlemektedir.
İş Kanunu`nun 25. maddesinin birinci fıkrasının b bendine göre
“b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumunda” işveren iş sözleşmesini bildirim süresini beklemeden feshedebilir.
Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre “…İşçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17’nci maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74 üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.”
Dolayısıyla bu maddeye göre işçinin hastalığı tedavi edilemeyecek nitelikte ve çalışmasında sakınca bulunduğu takdirde haklı sebep olabilir, oysaki Cemal Keçeci’nin hastalığının tedavi edilebilir nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Bu açıdan fesih haksız niteliktedir. 25. maddenin son fıkrasına göre haksız nedenle iş sözleşmesi feshedildiğinde işçi, 18, 20, 21. maddeler çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir. Gönderme yapılan maddeler iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshine ilişkindir. Bu bakımdan haksız bir nedenle iş sözleşmesi feshedildiğinde fesih nedeninin geçerli bir neden olup olmadığına bakılmalı, geçerli ise de fesih usulüne uyulup uyulmadığı araştırılmalıdır. İş Kanunu’nun 18. maddesine göre işveren belirsiz süreli iş sözleşmesini feshederken işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan geçerli bir nedene dayanmak zorundadır. Bu çerçevede işçinin hastalığı nedeniyle iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi çok güçleşmiş durumda ise ve işlerin aksamasına yol açıyorsa iş sözleşmesini feshedebilir. Ancak hastalık ve buna bağlı yetersizlik bahane gösterilerek bir fesih söz konusu ise yani gerçek ve samimi bir fesih söz konusu değilse fesih geçersizdir. Ayrıca fesih bildiriminde fesih sebebi açık ve kesin şekilde belirtilmemişse ya da fesih bildirimi yazılı yapılmamışsa fesih geçersizdir.
İş Kanunu’nun 20. maddesine göre fesih bildiriminde sebep gösterilmediği ya da gösterilen nedenin geçerli olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin işçiye tebliği tarihinden başlayarak bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükü işverene aittir. Mahkeme feshin geçersizliğine karar verdiği takdirde işveren işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçinin başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmazsa işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur. Ayrıca kararın kesinleşmesine dek çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.
Bu çerçevede işten çıkarılan Cemal Keçeci, eğer süre dolmamışsa işe iade davası açabilir. Çünkü kanser tedavisinin bitmesine az bir zaman kalmış iken yetersizlik nedeniyle işten çıkarılması samimi olmayabilir. Eğer fesih nedeninin geçerli olduğu işverence kanıtlanırsa bu takdirde kıdem tazminatının ödenmesine karar verilmesini de davasında ileri sürmelidir.
Malullük aylığı konusunda 5510 sayılı yasanın 19. maddesine bakılmalıdır, bu madde sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanmanın koşullarını düzenlemektedir. Yasanın 19. maddesine göre “İş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az yüzde 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalı, sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır.
Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış olan sigortalının yeniden tedavi ettirilmesi halinde meslekte kazanma gücünü ne oranda yitirdiği, birinci fıkrada belirtilen sağlık kurullarından alınacak raporlara göre yeniden tespit olunur.
Sürekli iş göremezlik geliri, sigortalının mesleğinde kazanma gücünün kaybı oranına göre hesaplanır. Sürekli tam iş göremezlikte sigortalıya, 17 nci maddeye göre hesaplanan aylık kazancının % 70`i oranında gelir bağlanır. Sürekli kısmî iş göremezlikte sigortalıya bağlanacak gelir, tam iş göremezlik geliri gibi hesaplanarak bunun iş göremezlik derecesi oranındaki tutarı kendisine ödenir. Sigortalı, başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise gelir bağlama oranı % 100 olarak uygulanır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara, sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmesi için, kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.”
Tedavi sürecinde mağduriyetinin önüne geçecek düzenlemeler ise 5510 sayılı yasanın 63. maddenin sondan ikinci fıkrası ile 67. maddenin sondan ikinci fıkrasıdır.
Yasanın 63. maddesinin sondan ikinci fıkrasına göre “60’ıncı maddede sayılan genel sağlık sigortalısı sayılma şartlarının yitirilmesi halinde, devam etmekte olan tedavi nedeniyle sağlanacak sağlık hizmetleri kişinin iyileşmesine kadar sürer.”
Yasanın 67. maddesinin sondan ikinci fıkrasına göre “60’ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanlar, zorunlu sigortalıklarının sona erdiği tarihten itibaren on gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanırlar. Bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren 90 gün süreyle zorunlu sigortalılıklarından sonraki genel sağlık sigortalılıklarından dolayı prim borcu olup olmadığına bakılmaksızın bakmakla yükümlü olduğu kişiler dahil sağlık hizmetlerinden yararlandırılırlar.”
Dolayısıyla Cemal Keçeci, bu hükümler doğrultusunda iyileşinceye dek sağlık hizmetlerini almayı sürdürebileceği gibi bakmakla yükümlü olduğu kişilerle birlikte sigortalılığının sona ermesinden itibaren 90 gün boyunca sağlık hizmetlerinden yararlanabilecektir.
Cemal Keçeci, eğer çalışmak istemiyorsa ve sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanması durumunda isterse bunun yanında isteğe bağlı sigortalı da olabilir. SGK’ye yapacağı başvuru ile primlerini ödeyerek isteğe bağlı sigortalı olabilir, sürekli iş göremezlik geliri alması buna engel değil ama tam zamanlı çalıştığı takdirde isteğe bağlı sigortalılık sona erer. Bu konuda ayrıntılı bilgi için http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1152.htm adresindeki makaleye bakılabilir.
Cemal Keçeci, kendisine bilgi verilmediği halde ameliyat sırasında dalağının alındığından söz ediyor. Bu da akla aydınlatılmış onam alınıp alınmadığı sorununu getiriyor. Çünkü hekim, hastasına yapacağı tıbbi müdahalenin niteliği, nedeni, sonuçları, yan etkileri hakkında ayrıntılı bilgi vererek aydınlatmalı ve buna dayanarak rızasını almalıdır. Bilgilendirmeden alınan rızanın hukuksal bir değeri yoktur. Eğer hekim, hastanın dalağının alınacağını bildiği ya da öngördüğü halde bilgi vermemişse hasta hakkı ihlali söz konusudur. Eğer ameliyat sırasında dalağının alınması gerekmişse ve rızasının alınması olanaklı olmamışsa müdahale hukuka uygun sayılacaktır. Cemal Keçeci, bu doğrultuda hasta haklarına uyulmamışsa şikayette bulunabileceği gibi zarara uğramışsa tazminat isteminde de bulunabilir. Ancak haklarını kaybetmeden kullanabilmesi için mutlaka bir avukattan hukuksal destek alması gerekir. Eğer parasal gücü elverişli değilse baronun adli yardım bürosuna başvurarak kendisine ücretsiz avukat atanmasını isteyebilir.
İçeriği Paylaşın