Genel ve Endokrin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Tezelman, Atv Avrupa ekranlarında yayımlanan, “Esra Kazancıbaşı ile Sağlığım İçin Herşey” programına katıldı.
Paratiroid bezi, tiroid bezinden farklı bir yapı mıdır, işlevi nedir? Paratiroid bezinin hızlı çalışması durumunda ne tür belirtiler ortaya çıkar? Paratiroid bezinin hızlı çalışması kadınlarda mı yoksa erkeklerde mi daha sık görülüyor? Paratiroid bezinin hastalığının tesbitinde sadece kanda kalsiyum yüksekliğine bakmak yeterli mi, başka tetkikler de yapılması gerekiyor mu? Paratiroid bezi sorununun erken belirlenmesi nasıl sağlanabilir? Paratiroid bezi hastalıklarının teşhisinde görüntüleme yöntemlerinden faydalanılıyor mu? Cerrahi tedavi hangi vakalara öneriliyor, cerrahi dışında başka hangi tedavi seçenekleri var? Cerrahi tedaviyi genel cerrahlar mı yoksa girişimsel radyologlar mı yapıyor? Dört adet bezi birden mi, yoksa sadece hastalıklı bezi mi çıkarıyorsunuz? Paratiroid bezi tedavi edilmemişse vücudun hangi organını, hangi sistemini nasıl etkiler? Ne tür yakınmalar ortaya çıkar? Nasıl bir ameliyat yöntemi uyguluyorsunuz? Paratiroid bezi hastalığında genetik faktörün rolü nedir?
Prof. Dr. Serdar Tezelman, Esra Kazancıbaşı’nın sorularını yanıtladı.
. Paratiroid bezi, tiroid bezinden farklı bir yapı mıdır, işlevi nedir?
“Paratiroid bezi, tiroid bezinin yanında yer aldığı için paratiroid bezi olarak adlandırılmıştır ama fonksiyon açısından tiroid bezinden tamamen farklıdır. Paratiroid bezi, insan metabolizmasında kalsiyum dengesini ayarlayan bir bezdir.
Parat hormonu dediğimiz bir hormonu salgılar. Yüz kişiden 85’inde 4 tanedir, geri kalan yüzde 15’lik grupta 3 tanedir ya da 5 -6 tane de olabilir. Paratiroid bezi, tiroidin hemen arkasında ona yapışıktır ve kapsül şeklindedir.
Paratiroid bezi bazen farklı yerlerde de bulunabilir. Örneğin; boyun tabanında, şah damarın yanında veya göğüs kafesi girişinde ya da tiroidin tam arkasında yemek borusunun yanında yer alabilir.
Bu organın ana hedefi, kemiklerle ilgili olarak kalsiyum dengesini sağlamasıdır. Fazla çalıştığı zaman problem çıkar; kanda parat hormonu yükselir ve kemiklerden kalsiyumu emer.”
. Paratiroid bezinin hızlı çalışması durumunda ne tür belirtiler ortaya çıkar?
“ Hiperparatiroid yani paratiroid bezinin hızlı çalışması durumunda tüm sistemlerin etkileşimi söz konusudur. Bu da kalsiyumun kanda yükselmesiyle alakalıdır.
Örneğin, gastroental sisteme aşırı miktarda kalsiyum yükselmesi, asit salgısına neden olarak ülserlere yol açtığı gibi pankreatit’e de yol açabilir.
Kardiyovasküler sistemi etkiler; iletim bozukluklarına yol açabilir. Hastanın hipertansiyonu varsa, tabloyu kötüleştirebilir.
Diğer taraftan santral sinir sistemini etkileyerek, depresyona neden olabilir. Bazı hastalar şikâyeti nedeniyle psikiyatriye giderler ama yapılan tetkiklerde kalsiyum yüksekliği saptanır.
Asıl önemli olan kemik metabolizmasını etkileyebilir. Kemikten kalsiyumun çekilmesi, kemikte zayıflığa ve giderek osteoporoza yol açabilir veya kemiklerde kistler, tümörler görülebilir. Kemik hastalığı hiperparatiroidin önde gelen bulgularıdır. Özellikle de menopoz çağındaki veya 50 yaşını geçmiş olan hanımlarda çok sık rastlıyoruz. Dünya’da Batılı ülkelerde 400 – 600 kadında bir rastlanır.”
“MENOPOZ DÖNEMİNDEKİ KADINLARDA DAHA SIK RASTLANIR”
. Paratiroid bezinin hızlı çalışması kadınlarda mı yoksa erkeklerde mi daha sık görülüyor?
“Daha çok menopoz dönemindeki kadınlarda görülüyor. Örneğin, İsveç’te yapılan çalışmada menopoz çağındaki kadınların yüzde 2’sinde rastlanmış. Ülkemizde daha sık rastlanabiliniyor. Çoğunlukla hastalar sırt, eklem ve kas ağrılarıyla başvurur. Bunların kandaki kalsiyum yüksekliğine bakılsa erken tanı alabilir.”
“KALSİYUM YÜKSEKLİĞİ TEK BAŞINA BİR BELİRTİ OLMAYABİLİR”
. Paratiroid bezinin hastalığının tesbitinde sadece kanda kalsiyum yüksekliğine bakmak yeterli mi, başka tetkikler de yapılması gerekiyor mu?
“Paratiroid bezindeki sorunların belirlenmesi için sadece kalsiyuma bakmak yeterli değil, paratiroid hormonuna da bakmak gerekiyor. Kalsiyumun yüksekliği sadece paratiroid bezi ile alakalı değildir. Onu ayırt etmek için mutlaka fosfor ve D vitamini düzeyine ve parat hormonuna da bakmak gerekiyor. D vitamini yetersizliği söz konusuysa bu da paratiroid bezlerinin aşırı çalışmasına yol açabilir. Bütün bu tetkiklerden sonra biyokimyasal olarak hiperparatiroid tanısı konulabiliyor.”
. Paratiroid bezi sorununun erken belirlenmesi nasıl sağlanabilir?
“Paratiroid bezi hastalığına 1925’li yıllarda ilk tanı konulduğunda, ‘kemik hastalığı tanısı’ konuluyordu; ilerlemiş 3. safha hastalığıydı. 1950’li yıllara geldiğimizde bu hastalığa böbrek taşlarının da sebep olduğu ortaya kondu.
Böbrek taşları olan hastaların yüzde 7’sinde hiperparatiroid sorunludur. Bir kişide böbrek taşı olduğu zaman mutlaka paratiroit bezi hızlı çalışıyor anlamına gelmez ama bu bir etkendir.
1990’lı yıllarda Batılı ülkelerde rutin olarak kalsiyum testi yapılmaya başladığı için daha eklem, sırt ağrıları başlamadan ya da hiçbir semptom olmadan teşhis edilir oldu.
Aile hekimlerine burada çok büyük görev düşüyor. Adının konmadığı sırt ve eklem ağrıları, böbrek taşı, kalp ritim bozukluğu şikayetlerinde kalsiyuma bakılması ve kalsiyumda yükselmenin görülmesi halinde çoğu şey aydınlanacaktır.”
“PARATİROİD BEZİ GÖĞÜS KAFESİ GİRİŞİNDE, ŞAH DAMARIN ARKASINDA, YEMEK BORUSUNUN ARKASINA YERLEŞEBİLİYOR”
. Paratiroid bezi hastalıklarının teşhisinde görüntüleme yöntemlerinden faydalanılıyor mu?
“Tabii ki faydalanılıyor. Ultrason, BB sintigrafisi, bilgisayarla kombine edilen CT’ler paratiroid bezini gösteriyor. Mutlaka bu görüntülemeyi yapıyoruz ve bu sayede minimal invazıf girişimleri yapabiliyoruz.
Paratiroid bezi göğüs kafesi girişinde, şah damarın arkasında, yemek borusunun arkasına yerleşmiştir. Görüntüleme sayesinde doğrudan hedefe odaklı cerrahi yapıyoruz. ”
. Cerrahi tedavi hangi vakalara öneriliyor, cerrahi dışında başka hangi tedavi seçenekleri var?
“ Primer hiperparatiroid tanısı konulduysa tedavisi kesinlikle cerrahidir. Cerrahi tedavi yapamadığınız ileri yaştaki hastalara, anestezi alamayacak durumdaki hastalara paratiroid bezi içersine bir takım radyo frekans veya alkol enjeksiyonu ile tedavi yapılabiliyor. Ancak bunlar, yan etkileri olan yöntemlerdir. ”
. Cerrahi tedaviyi genel cerrahlar mı yoksa girişimsel radyologlar mı yapıyor?
“Cerrahi tedavi daha çok girişimsel radyologlar tarafından yapılıyor. Bu hastalık senil bir hastalıktır. Metabolik etkileri kanserden daha şiddetli klinik sendromlara yol açar dolayısıyla tanı konduğunda mutlaka paratiroidektomi dediğimiz hastalıklı bezin çıkarılması gerekmektedir.”
. Dört adet bez var dediniz. Bu dört adet bezi mi yoksa sadece hastalıklı bezi mi çıkarıyorsunuz?
“Yüzde 85 vakada tek bez hastalanmıştır. Normalde bu bezler 5 milim çapındadır. Bir mercimek tanesi kadardır ama hastalıklı bez büyümüştür sertleşmiştir, yağ dokusunu kaybetmiştir. Genellikle 1 cm civarında olurlar ama bazen 2 veya 3 cm olan vakalar gördük. Menopoz çağı hastalarda 2 bezde birden hastalık görülebilir; oran yüzde 2 ila 10 arasında değişir. Yaş arttıkça 2 bez hastalığı görülme olasılığı artar. Bazen de 4 bez birden hastalanır. Bu da daha ziyade böbrek yetersizliği geçiren hastalarda ortaya çıkar. O zaman tedavi şekli değişir. Örneğin tek bez hastalığı söz konusuysa, o bez çıkartılır. Hastalık eğer iki bezde ise iki bez çıkartılır. Dört bez de hastalıklıysa, üç bez tamamen çıkarılır, dördüncü bezin yarısı çıkarılır. Geride yarım cm olacak miktarda bir doku bırakılır ki yeterli miktarda paratiroid hormonu yapsın diye. Görüntülemede bir bez olarak görmüşsünüzdür ama ikinci bez vardır. Biz bunu ameliyatın 10. dakikasında kanda hızlı parat hormonu tayini yaparak belirliyoruz.
Belirleyemezsek ameliyat sırasında ultrason kullanarak tekrardan boyuna bakıyoruz. Hasta bezi çıkarıp diğer üç beze hastalıklı mı değil mi diye tek tek bakıyoruz. Bazen asimetrik büyüme olur rengi değişir; o bile bize yol gösterir.”
“HİPERKALSEMİK KRİZİ TEDAVİ ETMEZSENİZ SONUCU KALP DURMASIDIR”
. Paratiroid bezi tedavi edilmemişse vücudun hangi organını, hangi sistemini nasıl etkiler? Ne tür yakınmalar ortaya çıkar?
“Bu hastalar tedavi edilmezse hayatların bir döneminde hiperkalsemik kriz dediğimiz bir tabloya girebilirler. Kalsiyum kanda 12 mg dediğimiz düzeyin üzerine çıkarsa hasta, hiperkalsemik krize girer. Hiperkalsemik krizi tedavi etmezseniz sonucu kalp durmasıdır. Ülkemizde otopsi yapmadığımız için bazı kalp krizlerine, bu krizin sebep olup olmadığını bilemiyoruz.
Batılı ülkelerde yapılmış epidemiyolojik çalışmalar var. Özellikle bu konuda İsveç çok hassas onların yaptığı çalışmalar var. Tedavi edilmeyen hastalarda kalsiyum yüksekliğine bağlı olarak kalp damar hastalıkların artığını gözlemlemişler.
İsveç’te kanser oranında artış olduğunu da gözlemlemişler ama Amerika’daki çalışmalar bunu desteklemedi.”
. Nasıl bir ameliyat yöntemi uyguluyorsunuz?
“ Bu ameliyatlar son derece deneyim gerektirir. Dünya minimal invazif girişimlere yöneliyor. Minimal invazif girişimde hedefe odaklı cerrahi yöntemi kullanıyoruz. Hedefe odaklı cerrahide 1 – 1,5 veya 2 cm’lik alanda doğrudan hastalıklı bez üzerine yöneliyoruz.
Başarı için birincisi, ameliyat sırasında deneyimli bir ultrasoncunuz olacak ki dokunun çıkıp çıkmadığını anlayacaksınız. İkincisi, hızlı bir şekilde parat hormonu tahlili yapabileceksiniz. Bu tahlil özel kit isteyen bir yöntemle yapılır; farklı bir metottur. Parat hormonu 10 dakikada normal değerinin yüzde 50 altına düşmüşse zaten başarıyı sağlamışsınızdır.
Üçüncü nokta ise sinir monitorizasyonu yapacaksınız çünkü ses telleri, paratiorid bezinin hemen arkasındadır.”
. Paratiroid bezi hastalığında genetik faktörün rolü nedir?
“ Genetik olma derecesi düşüktür. Yüzde 10 ila 20 civarındadır. Ailesinde örneğin annesinde böyle bir hastalık olan kadınların, otuz yaşlarından itibaren kanda kalsiyuma baktırması ve bunu belli aralıklarla tekrarlamasında yarar vardır. Benim önerim, bütün hanımların premir menopozal dönemde mutlaka kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalarıdır. Eğer kemik ölçümünde biraz değişiklik varsa -kalsiyumda oynama varsa- mutlaka paratiroid yönünden de araştırılması gereklidir.”