Ankara Eğitim ve Araştırma hastanesi Radyoloji Kliniği Prostat Görüntülemesi Mükemmeliyet Merkezi Sorumlusu Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Tuncay Turgut, Atv Avrupa ekranlarında yayımlanmakta olan “Esra Kazancıbaşı ile Sağlığım İçin Herşey" programına katıldı.
Radyoloji, hangi alt dallarda ihtisaslaşmayı sağlıyor? Prostat kanserinin görülme oranı nedir? Prostat kanseri sadece yaşlılıkta görülen bir sorun mudur, prostat kanserinin yaşla ilgisi nedir? Prostat kanseri erken dönemde belirti veriyor mu? Günümüzde prostat kanseri tanısında hangi yöntemlere başvuruluyor? Biyopsi sonuçları bazen yanıltıcı olabiliyor mu? Füzyon biyopsi tekniği neyi ifade ediyor? Füzyon biyopsiyle gereksiz biyopsilerin yapılması sorunu ortadan kalkmış mı oluyor? Bu yöntemin başka ne tür avantajları var?
Doç. Dr. Ahmet Tuncay Turgut, Esra Kazancıbaşı’nın sorularını yanıtladı.
. Radyoloji, hangi alt dallarda ihtisaslaşmayı sağlıyor?
“ Radyoloji tanı koyma sanatı çok önceleri sadece röntgen cihazlarıyla bu iş yapıldığı için röntgen uzmanı adı altında tanımlanmıştı. Teknolojinin gelişmesiyle birçok cihazın tıbbın hizmetine girmesi neticesinde radyolojinin kapsadığı parametreler çok fazla gelişmiş oldu. Tabii bilgi yükü arttıkça belli alanlarda özelleşme ihtiyacı ortaya çıktı çünkü radyoloji tıbbın pek çok dalında hizmet vermektedir.
Bu açıdan baktığınızda örneğin nöroradyoloji, batın radyolojisi, meme radyolojisi gibi farklı alanların oluşması ihtiyacı ortaya çıktı. Hatta günümüzde, sistem radyolojisi ötesinde belli organlara yönelik radyologlar yetişir hale geldi. Ürogenital sistemde, erkekte ve kadında genital organların ve yine üroner sistem hastalıklarının teşhisi amacıyla görüntülemesini sağlayan radyoloji, bilim dalı olarak tanımlanıyor.”
. Prostat kanserinin görülme oranı nedir?
“ Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanser tipidir. Her 6 erkekten birinin yaşamının herhangi bir döneminde prostat kanserine yakalanacağını biliyoruz. Burada asıl önemli olan prostat kanserinin tipidir; kimi zaman saldırgan olduğu gibi, bazı tipleri de yaşamı tehdit etmeyecek şekilde sesiz kalır.
Prostat kanseri Amerika Birleşik Devletleri'nde yüz binlerde 60’lar civarında görülüyor. Avrupa’da biraz düşük; yüz binde 28 oranında görülüyor. Bu oran Türkiye'de yüz binde 36’larda bulunuyor. Dünyada yaklaşık her yıl 900 bin kişi prostat kanseri tanısı alıyor ancak prostat kanserinde ölüm yüzde 4’ler civarındadır Bu durum da prostat kanserinin her zaman saldırgan seyretmiyor olmasından kaynaklanmaktadır.
Prostat kanserinin kendine özgü bir takım zorlukları var. Örneğin prostat kanseri tek bir odak halinde görülmeyebiliniyor; birden fazla odağı tutabiliyor. Bu anlamda teşhiste, diğer organ kanserlerine kıyasla bir takım zorluklar yaşanabiliyor.”
. Prostat kanseri sadece yaşlılıkta görülen bir sorun mudur, prostat kanserinin yaşla ilgisi nedir?
“Prostatın belli başlı üç hastalığı var. Birincisi, prostat iltihabı; akut veya kronik olabiliyor. İkincesi, prostat kanseri ve üçüncüsü de prostat büyümesidir.
Toplum genelinde 'prostatım var' dendiği zaman bunun ne olduğu aslında çok iyi ifade edilmiyor. Dolayısıyla prostat kanserinden söz ettiğimiz zaman, bunun sanki prostat büyümesiyle ilgili olduğu izlenimi doğuyor. Aslında bunlar birbirinden farklı durumlar. Prostat bezi yaşla birlikte büyüyen bir organ dolayısıyla yaşın ilerlemesiyle birlikte 70-80’li yaşlarda zaten prostatın normal olarak kabul edilebildiği boyutlar genç erkelerden daha farklıdır. Yaşlı popülasyonda prostat büyümesi çok sık görüldüğü gibi prostat kanseri de çok sık görülüyor.
50 yaşın altındaki erkeklerde prostat kanserinin görülme oranını daha düşüktür. Ancak tanısal çalışmalardaki gelişmelere paralel olarak artık daha genç erkelerde prostat kanserinin saptandığını bizzat günlük uygulamalarda görebilmekteyiz.”
“PROSTAT KANSERİN BELİRTİLERİ PROSTAT BÜYÜMESİ İLE KARIŞTIRILABİLİYOR”
. Prostat kanseri erken dönemde belirti veriyor mu?
“Erken dönemde prostat kanserine özgü bulgulardan söz etmek çok mümkün değil. Bulguları, prostat büyümesinin bulgularıyla çok örtüşüyor. Çoğunlukla yaşlı grupta görüldüğü gerçeğini dikkate alırsak prostat kanseri ile prostat büyümesi teşhisi birbirine karıştırılabiliyor. İlerleyen dönemlerde semptomlar ortaya çıktığı zaman çok geç olmuş olabiliyor; kanser yayılmış olabiliyor.”
. Günümüzde prostat kanseri tanısında hangi yöntemlere başvuruluyor?
“ Prostat kanseri tanısında altın standart diye tabir ettiğimiz prostat biyopsisidir; prostattan örnek alınması esasına dayanıyor. Eskiden görüntüleme yöntemleri bu işin içersinde değil iken dışarıdan parmakla muayene eşliğinde kullanılan iğnelerle prostattan parça alınması yoluna gidiliyordu.
Sonrasında ultrason devreye girdi ancak ultrason görünürlüğü yüksek değil; radyolojinin çözmeye çalıştığı sıkıntılardan bir tanesi budur. Prostatın belli bölgelerinde kanserin olma ihtimalinin yüksek olduğu belli odaklar ultrasonla belirlenerek buralardan örnek alarak tanıyı koyma yoluna gidiliyor. Ancak burada çok ciddi bir problem var. Hastaların yaklaşık yüzde 30’unda tanı konulamıyor.
“KLASİK YÖNTEM BİYOPSİSİ BAZI VAKALARIN ATLANMASINA NEDEN OLUYOR”
. Biyopsi sonuçları bazen yanıltıcı olabiliyor mu?
“ Biz günlük yaptığımız ilk biyopsilerde hastaların yaklaşık yüzde 20’sinde prostat kanseri tanısı alırız. Geri kalan hastalarımızın yaklaşık yüzde 30’luk bir grubunda biyopsi sonucu temiz çıkar ancak kan tahlilinde PSH vs. gibi bir takım bulgular yüksek olmaya devam eder ise tekrar biyopsi yapma ihtiyacı söz konusu oluyor.
Bu çok ciddi bir problem, bazen 3- 4 ya da 5 kez biyopsi yapıldığı durumlar olabiliyor. Son 10 yıl içersinde MR teknolojisindeki büyük gelişmeler sayesinde manyetik rezonans görüntüleme yöntemi, bu konuda bize çok yardımcı olmaya başladı. Hali hazırda klasik olarak tanı koyma aracı biyopsidir ama MR kullanımıyla birlikte yeni bir ufuk açıldı.”
. Füzyon biyopsi tekniği neyi ifade ediyor?
“Füzyon biyopsi tekniğinde iki aşama var. Birincisi prostat MR çekilmesi, diğeri de prostat biyopsisinin alınmasıdır. İşlem öncesinde bizim multi parametrik MR adını verdiğimiz özel bir teknikle MR çekilmesi gerekir ve yine kullandığımız cihazın buna uygun olması gerekir. Bu MR incelemesiyle elde etiğimiz bulgularla ultrason eşiğinde biyopsi yapılır. Böylelikle doğru yerden parça alınması sağlanır.”
“FÜZYON BİYOPSİSİNDE BAŞARI ORANI YÜZDE 90’LARDA"
. Füzyon biyopsiyle gereksiz biyopsilerin yapılması sorunu ortadan kalkmış mı oluyor? Bu yöntemin başka ne tür avantajları var?
“ Normal ultrason eşliğinde yapılan klasik biyopsi dediğimiz prostat biyopsisinde belli sayıda örnek almak zorundasınız. Bu örnekler genellikle 10-12 bazen de biraz daha fazla olabiliyor. Aldığınız örneklerin her biri hasta için ek yük demektir. Parça almaya bağlı olarak gelişen bir takım komplikasyonlara yol açma ihtimaliniz olabiliyor. İşlem daha az konforlu hale geliyor, hasta daha fazla ağrı duyabiliyor.
Füzyon biyopsisi ise direkt hedefe yönelik olduğu için daha az örnek alarak tanıyı koyma olanağı yaratıyorsunuz. Hastalarda başarı oranı yüzde 90-95’ler civarında olduğu için tekrar biyopsiye gelme oranında ciddi düşme söz konusu oluyor.”