Prostat Kanserinde MR TRUS Füzyon Biyopsisi
Prostat Kanserinde MR TRUS Füzyon Biyopsisi
Bizi Takip Et
Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanserken, dünyada en sık görülen ikinci kanser türü. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada yaklaşık 1,1 milyon kişi prostat kanseri tanısı alırken, Türkiye’de bu oran yaklaşık 12.500 yeni hastaya karşılık geliyor. Tüm kanser türlerinde olduğu gibi prostat kanserinde de erken teşhisin önemine değinen Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı ve Üroonkoloji Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Cemil Uygur “Prostat kanseri her geçen gün artıyor, ancak MR TRUS Füzyon biyopsisi gibi yeni tanı yöntemleri de yüz güldürüyor. Bu, hasta için zahmetsiz bir yöntem. MR TRUS Füzyon teknolojisiyle biyopsi işlemi birkaç kez tekrarlanmıyor, tümör tespit edilip 3 boyutlu olarak görüntüleniyor ve tek seferde biyopsi alınıyor. Daha doğru ve kesin tanı konarak tedavi çok daha hızlı planlanıyor” açıklamasında bulundu.
Dünyada kanser tanısı alan hasta sayısı her yıl 12,7 milyonu bulurken 7,6 milyon kişi de kanser nedeniyle yaşamını kaybediyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre son 4 yılda dünya genelinde kanserin görülme sıklığı yüzde 11 artarak yıllık 14 milyon yeni vakaya ulaşıldı. Rakamlar kanserin her yıl 8,2 milyon hastanın ölümüne neden olduğunu gösterirken erken teşhis hastaların hayatının kurtulmasında büyük önem taşıyor. Bu önemli sağlık sorununa dikkat çekmek ve toplumun kansere yönelik bilincini arttırmak amacıyla 4 Şubat Dünya Kanser Günü kapsamında kanserle savaş, farkındalığın canlı tutulmasını amaçlıyor.
İDRAR YAPARKEN AĞRI VEYA YANMA HİSSİNE DİKKAT
Prostat kanserinin erken dönemde herhangi bir belirti vermediğini vurgulayan Prof. Dr. Cemil Uygur “Prostat kanseri günümüzde erkek toplumunu etkileyen önemli sağlık problemlerinden biri. Bu hastalık erkeklerde görülen ve kansere bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 9 nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Zamanla kanserli dokunun büyümesi ve prostat içerisinden geçen üretraya (idrar kanalı) bası oluşturması sonucu idrar yapma ile ilgili problemlere yol açabiliyor. Genel olarak bu geç dönemde ortaya çıkan şikayetler idrar sıklığında artış, idrar akımında zayıflama, idrar yapamama hali, kesik kesik idrar yapma, idrar yaparken ağrı/yanma hissi ve idrarda kan görülmesi şeklinde olabilir. Hastalığın prostat dışında kemiklere de yayılmış olması durumunda kemik ağrıları, özellikle de sırt bölgesinde, kalça, bacaklar ve kaburgalarda ortaya çıkabilir” dedi.
YENİ YÖNTEM İLE TANI ÇOK DAHA HIZLI KONUYOR
Ailesinde prostat kanseri tanısı almış yakını olan 45 yaş üstü ve ailede prostat kanseri olmayan 50 yaş üstü erkeklerin yaşamlarının herhangi bir döneminde prostat kanserine yakalanma riskine sahip olduklarını belirtenProf. Dr. Cemil Uygur “Daha erken yaşlarda da görülebilmekle birlikte ilerleyen yaş ile paralel olarak kanser riski de artıyor. Ayrıca kişinin babası veya erkek kardeşi gibi birinci dereceden akrabalarında prostat kanserinin varlığı o kişide kanser görülme riskini arttırıyor. Bunların yanı sıra bazı çalışmalar da yağdan zengin diyetin de prostat kanseri riskini arttırdığını gösteriyor. 10 yıldan fazla yaşam beklentisi olan her erkek 50 yaşından itibaren yılda bir kez prostat muayenesi ve serum PSA düzeyi kontrolü yaptırmalı. Hedefe yönelik Prostat MR-TRUS Füzyon Biyopsisi, ileri teknoloji cihaz ve yazılım kullanılarak prostatta kanser şüphesi olan odakları saptayan ve bu odaklardan milimetrik hassasiyetle biyopsi yapılmasını sağlayan bir yöntem. MR-TRUS Füzyon, prostat kanseri tanısında doğruluğu ve hassasiyeti yüksek bir ‘akıllı biyopsi’ yöntemi. Bu yöntem, prostata ait Manyetik Rezonans (MR) görüntülerinin, özel bir yazılım yardımı ile işlenmesi ve gerçek zamanlı Trans Rektal Ultrasonografi (TRUS) görüntüsü ile birleştirilmesi esasına dayanır. Yöntem sayesinde kanser odakları 3 boyutlu olarak görüntülenerek daha yüksek doğrulukla saptanabiliyor ve tekrarlayan biyopsilere gerek kalmıyor” açıklamasında bulundu.
ERKEN TANIDA YAŞAM SÜRESİ KANSERSİZ HASTALARDAN FARKSIZ
Erken dönemde tanı konulan ve uygun tedavi yapılan hastalarda yaşam süresinin kansersiz hastalardan farksız olduğunun altını çizen Prof. Dr. Cemil Uygur “Cerrahi tedavi erken dönemde tanı konulan birçok hastada birincil seçenek. Radikal prostatektomi olarak adlandırılan cerrahi yöntemde prostat bezi meni keseleri ile birlikte bir bütün olarak çıkarılır. Bir diğer tedavi yöntemi olan radyoterapi de (Işın tedavisi) kanser prostat içinde sınırlı iken kullanılabilen bir tedavi yöntemidir. Ayrıca prostat kanserinin bölgesel yayılımı durumunda da kullanılabiliyor. Radyoterapi vücut dışından kanserli bölgenin hedeflenerek ışınlanması şeklinde olabileceği gibi, direkt kanserli bölge içerisine radyo aktif çekirdekçiklerin yerleştirilmesi veya bazı kişilerde her iki yöntemin birlikte kullanımı şeklinde uygulanabiliyor. Hem cerrahi hem de ışın tedavisi ile organa sınırlı prostat kanseri tedavisinde çok başarılı sonuçlar alınabiliyor. Doktorunuz sizin için en uygun tedavi seçeneğinin hangisi olduğu konusunda size detaylı bilgi verir. Hormonal tedavi de vücut içerisinde başka bölgelerin tutulmuş olduğu hastalarda kullanılıyor. Temelde ilaç kullanımı ve cerrahi olarak ilaçlarla oluşturulan etkinin sağlanması şeklinde uygulanabiliyor. İleri dönemde, hastalık hormonal tedaviye cevapsız hale geldiği durumlarda kemoterapi tedavi amacıyla kullanılıyor. Unutulmaması gereken önemli noktalardan biri uygun tedavi başladıktan sonra da doktor ile irtibat kesilmemeli. Takiplerde doktor muayene ve serum PSA kontrolü yaparak sonuçlar doğrultusunda genel olarak hastalığın seyri hakkında tedavide değişiklikler uygulayabilir. Korunma için yapılacak belirli bir şey yok. Yalnızca fazla yağlı beslenen kişilerde daha sık görülmesi nedeniyle yağsız bir diyetle beslenme korunma yöntemi olabilir” dedi.
İçeriği Paylaşın