Psikolog Nevin Keşmir: En Korktuğum Şey Meme Kanseri Olmaktı
Psikolog Nevin Keşmir: En Korktuğum Şey Meme Kanseri Olmaktı
Bizi Takip Et
Demet DEMİRKIR
Psikolog Nevin Keşmir yıllardır meme kanseri fobisiyle yaşıyordu. Okuduğu kitapta meme kanserini çağrıştıran bir cümle gördüğünde kitabı bir daha açmamak üzere kapatır; izlediği filmlerde meme kanseri konusu geçtiğinde de o filmi izlemekten vazgeçerdi.
Nevin Keşmir, meme kanserine yakalanan kişinin artık ölüme mahkum olduğunu düşünürdü. Ta ki bir gün sol memesinde bir sertlik hissedip doktora gidene kadar…
Nevin Keşmir gittiği doktordan, “Korkulacak bir şey yok, kadınların yüzde 80’inin de görülen fibrokistik bir oluşum ” cevabını aldı. Ara ara kontrollere gidiyor herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmıyordu. Memesindeki sertliği fark etmesinin üzerinden 2 yıl geçmişti ki; bir gece memesinde hissettiği yoğun bir sancıyla uyandı ve sabahleyin doktoruna gitti. Keşmir’in doktoru memedeki kistik oluşumun yangılı bir dönemi olduğunu ve adet döneminde alevlenme olabileceğini söyledi ve 6 ay sonraya randevu verdi.
Bir gün tesadüfen başka bir hastaneye giden Nevin Keşmir, kanserle yüzleşmek zorunda kaldı…
Kanser olduğunu duyunca aklına ilk gelen şey, üniversiteyi yeni kazanan kızı oldu. Kızının mezuniyetini göremeyeceğini, günlerinin sayılı olduğunu düşündü ve ameliyat oldu…
Tedavi olan Nevin Keşmir, 2008 yılında tekrar meme kanserine yakalandı. Umudunu kaybetmeyen Nevin Keşmir, “Eğer ben ilk kanser vakasından sonra “10 yıl geçti üstünden” diyerek kontrollerimi bıraksaydım ikinci mememdeki kitleyi fark etmem için kitlenin 2-2 buçuk santimetre kadar olması gerekecekti ve belki de çok geç olacaktı. O yüzden şikayetiniz olsun olmasın kontrollerinizi aksatmayın” mesajı verdi.
Hayatının bittiğini, kızının mezuniyetini bile göremeyeceğini düşünen Nevin Keşmir kızının mezuniyetini gördü. Şu an ise bir anaokulunda psikolog olarak görev yapıyor. Herkese kontrollerin önemini anlatıyor.
17 yıl önce meme kanserine yakalanan Klinik Psikolog Nevin Keşmir, kanserle tanışma hikayesini ve yaşadıklarını anlattı:
“Hastalığa yakalanmadan önce ben de yoğun bir şekilde kanser fobisi vardı. Bir romana başladığım zaman roman kahramanı “Mememde bir sertlik hissettim” dediği an kitabın sayfalarını bir daha açmamak üzere kapatıyordum. Aynı şey filmler için de geçerliydi, hissettiğim an o filmi izlemekten de vazgeçiyordum. O günkü düşünceme göre meme kanseri olan biri artık ölüme mahkumdu, hayatı bitmişti, yataktan kalkamayan, ölümü bekleyen bir kişiydi…
“FİBROKİST DENİLEN OLUŞUM KANSER ÇIKTI”
Yıl 1995, bir gün sol mememde bir sertlik hissettim. Hemen büyük bir panikle çalıştığım hastanemizin genel cerrahına gittim. Detaylı bir muayene yaptı ve mamografi çekti. Korkulacak bir şey olmadığını, kadınların yüzde 80’ininde fibrokistik bir oluşum gödüldüğünü ve bendeki oluşumun da bu olduğunu söyledi ve kontrollerimin yapılmasını istedi. 6-8 ay aralıklarla kontrollerim devam etti.
1997 yılında bir gece aniden çok yoğun bir sancıyla uyandım. Ağrı eşiği çok yüksek olan ben ağrı kesicilere rağmen dayanamıyordum, sabahı zor ettim. Sabah doktorumu aradım yine ultrason ve mamografi istedi. Mememdeki kistik oluşumun yangılı bir dönemi olduğunu, adet döneminde alevlenme olabileceğini söyledi. İlaçlar verdi, 6 ay sonra kontrole gitmem için randevu verildi.
“BENİM İÇİN GÜNLER SAYILIYDI”
Bir arkadaşım Cerrahpaşa Kliniği’ne menopoz süreci için gitmişti, ben de menopoz döneminde sıkıntılarımı rahat atlatabilmek için başvurdum. Önce meme muayenesi olmam gerektiği söylendi ve Prof. Dr. Cihan Uras ile tanıştırıldım. Cihan Bey filmleri görmek istedi, filmleri görünce yüzü allak bullak oldu, “Kim size bu filmlere rağmen 6 ay sonrasına randevu verdi?” dedi. “Ben sizi muayene etmek istiyorum” dedi. Muayene ettikten sonra “Burada çok ciddi bir oluşum var, renkli doppler çektirelim” dedi. Doppler çekildi ama sonuç hiç iyi değildi, biyopsi yapıldı onun sonucu da kötüydü.
Ben o an da yıkılmıştım, hayatım bitmişti, benim için günler sayılıydı. O an aklıma Ankara’da üniversiteye yeni başlayan kızım geldi; kızımın mezuniyetini bile göremeyecektim. Ona karşı birçok vazifem vardı ve ben onları yerine getiremeyecektim. Bu duygularla çaresizlik içindeydim, hemen ameliyat oldum. 1 buçuk santimlik bir kitle alındı. Tümörüm östrojene duyarlı çıktığı için kemoterapiye gerek görülmedi. Radyoterapi ve östrojen baskılayıcı tedavi uygulandı.
“KABULLENME DÖNEMİMDE DAHA UMUTLU OLMAYA BAŞLADIM”
Ben de her kanser vakasında görülen isyan, inkar, kabullenme dönemleri yaşadım. Kabullenme dönemlerimde bende birtakım değişiklikler oldu. Hayata daha iyimser bakmaya, daha umutlu olmaya başladım. Öyle olmalıydım çünkü bana çok bağlı olan kızım ve eşim vardı ve ben onlar için yaşamalıydım.
Kendime yeni bir hayat programı yaptım, artık kendime daha çok vakit ayıracak, sevmediğim şeyleri yapmayacak sadece keyif aldığım şeyleri yapacaktım. Bunun için ilk önce emekli oldum, yıllardır çok uzun olan saçlarımı kestirdim ve boyattım. Kendime araba aldım, birçok kişisel gelişim seminerlerine katıldım.
Böyle bir hastalığa yakalanan kişinin aile faktörü çok önemli hatta en önemli faktör, ben ailemden, eşimden, kızımdan son derece büyük destek aldım. Eğer aile, olumsuz bir tepki gösteriyorsa hastalığın gidişatı moral yıkıntıları açısından olumsuz etkilenir diye düşünüyorum.
İnsanların içinde var olan fakat mevcudiyetinin farkında olmadıkları ancak çok sıkışık durumlarda, büyük felaketlerde ve üzüntülerde ortaya çıkan gizli bir güç kaynağı var, bu bende ortaya çıkmıştı. Hayatım böyle devam ediyor, yıllık kontrollerime devam ediyordum…
“2008 YILINDA DİĞER MEMEDE DE KANSER TESPİT EDİLDİ”
2007 yılında da bir tiroid kanseri oldum o da erken tanıyla, kontroller esnasında bulunmuştu. 2008 yılının Mayıs ayında rutin kontroller sırasında diğer mememde yeni bir oluşum görüldü, tekrar Dr. Cihan Bey’e başvurdum, bunun metastaz olmadığını korkulacak bir şey olmadığını söyledi fakat onun alınması gerektiğini söyledi, tekrar ameliyat oldum arkasından radyoterapi ve ilaç tedavisi uygulandı.
“KONTROLLERİMİ BIRAKSAYDIM BELKİ DE HERŞEY İÇİN ÇOK GEÇ OLACAKTI”
Şimdi çok iyiyim, kanser olmamışım gibi yaşıyorum bir anaokulunda psikologluk yapıyorum, hayatımdan çok memnunum.
Bu 16 yıllık süre içerisinde iki meme kanseri, bir de tiroit kanseri oldum. Bütün kontroller çok önemli, bunları aksatmayın. Eğer ben ilk kanser vakasından sonra “10 yıl geçti üstünden” diyerek kontrollerimi bıraksaydım ikinci mememdeki kitleyi fark etmem için kitlenin 2-2 buçuk santimetre kadar olması gerekecekti ve belki de çok geç olacaktı. O yüzden şikayetiniz olsun olmasın kontrollerinizi aksatmayın.
İçeriği Paylaşın