Ramazan Ayında Oruç Tutmaması Önerilen Risk Grupları
İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Bilim Komisyonu Üyesi Uzm. Dr. Gülden Uzer Ekin, Ramazan ayında oruç tutmaması önerilen risk gruplarını ve özellikle kronik hastalığı olanların oruç tutarken dikkat etmesi gerekenleri anlattı.
Bizi Takip Et
Sağlıklı kişilerde 12-24 saat açlığın vücuda zararlı olduğunu gösteren kanıta dayalı bir veri
bulunmadığını belirten Uzm. Dr. Gülden Uzer Ekin, “Birçok çalışma orucun sağlık açısından
kilo kaybı, kolesterolün azalması, kan basıncının daha iyi kontrol edilmesi, yüksek endorfin
seviyeleri ve iyi ruh hali gibi olumlu etkileri bildirilmiştir. Ancak Ramazan orucu özellikle
kronik hastalıklarda tedavi düzeninin aksaması nedeniyle sakıncalı olabilmektedir. Kalp
damar hastalıkları açısından bakıldığında; yakın zamanda enfarktüs geçiren, kardiyovasküler
bypass ameliyatı olan, anjiografik olarak stent takılan hastaların bir yıl süreyle oruç
tutmamaları önerilmektedir. Bu süreç zarfında kontroller yapılarak sağlık durumlarının oruç
tutmaya elverişli olup olmadığı tekrar gözden geçirilebilir.” dedi.
KALP VE BÖBREK HASTALARI DİKKAT ETMELİ
Tansiyonu kontrol altında olanların, yeterli miktarda sıvı almaları durumunda ilaç saatlerini
düzenleyerek hekimin de onayıyla oruç tutabileceğini ifade eden Uzm. Dr. Ekin, şöyle devam
etti:
“Hipertansiyonun kontrol altında tutulamadığı ve ileri evre kalp yetmezliği olan hastaların
oruç tutması ilaçların zamanlamasında oluşabilecek aksamalar açısından sakıncalı olacaktır.
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan idrar söktürücüler vücuttan su atılımını artıracağı için
oruç esnasında sorun yaratabilirler. Kalp damar hastaları için ideal olan, oruç tutma kararı
alma aşamasında öncelikle kendisini takip eden hekim ile iletişime geçmesi ve danışmanlık
almasıdır. Uzun süreli açlık veya susuzluk böbreklerin çalışması açısından sorun
yaratabilmektedir. Böbrek yetmezliği olan hastalar oruç tutarlarsa böbrek yetmezlikleri
ağırlaşabilir. Ayrıca bu kişilerde böbrekler yetersiz çalıştığı için sıklıkla potasyum yüksekliği
vardır. Oruç nedeniyle potasyum yüksekliği ciddi kalp ritim bozukluğuna yol açabilir. Bu
kişilerde kronik kansızlık da sıktır. Kansızlık ve sıvı kaybı birleşerek kalp yetmezliğine bağlı
şikayetleri artırabilir.”
Böbreklerin susuzluğa duyarlı olduğunu, özellikle hemodiyaliz gerektiren hastaların oruç
tutmasının uygun olmadığını belirten Uzm. Dr. Ekin, “Böbrek fonksiyonlarının az miktarda
bozulduğu hastalarda tuzsuz diyet faydalı olacaktır. Hipertansiyon atakları bu hastalarda
gözlenebilir ve oruç tutmayı zorlaştırır. Yine diyabete bağlı böbrek fonksiyonlarının
bozulduğu, devamlı ilaç kullanması gereken hastalarda da oruç tutmak tedavi dozlarının
ayarlanabilmesi açısından zorlaşacaktır. Sık üriner sistem enfeksiyonu geçirmek ve sessiz
üriner sistem taşlarının bulunması oruç tutmamak için mutlak bir neden olmamakla birlikte;
üriner sistem taşı olanlarda susuzluk nedeniyle böbrek ağrısı problemleri ortaya
çıkabilmektedir. Bu grup hastaların hekimlerine danışarak oruç tutma kararı almasında fayda
vardır.” dedi.
DİYABET HASTALARI KONTROLLÜ OLARAK ORUÇ TUTABİLİR
Diyabetik hastalarının kan şekeri seviyelerinin diyet ve ilaçlarla kontrol altında olması
gözetilerek oruç tutabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Gülden Uzer Ekin, “Bu hastalar için en
önemli risk faktörü hipoglisemi atakları olup, hayati risk teşkil edebilir. Kullanılan ilaçlar
günde tek dozsa iftarda, iki doz ise iftar ve sahurda alınacak şekilde ayarlanmalıdır. İftar ve sahur arası beslenmenin kademeli şekilde yapılması ve sıvı alımına dikkat edilmesi, susuz
kalınmaması tavsiye edilmektedir. Tip 1 diyabetli ve hipertansiyon, koroner arter hastalıkları
ve bunun gibi sorunları olan tip 2 diyabetli hastaların oruç tutması sakıncalıdır.” diye belirtti.
Felç geçiren, beslenme ve diğer ihtiyaçları için desteğe ihtiyaç duyan hastaların kesinlikle
oruç tutmaması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Ekin, ayrıca, “Kemoterapi
alan kanser hastalarında sıklıkla bulantı ve iştahsızlık şikayetleri olacaktır. Bu kişilerin sıvı ve
elektrolit dengesi zaten bozuk olacağı, kilo kaybının yaşanacağı göz önüne alındığında oruç
tutmaları uygun olamayacaktır.” dedi.
MİDE KÜÇÜLTME AMELİYATI OLANLAR İÇİN RİSKLİ
Ramazan ayında günde 2 öğün yemek yenmesinin asit fazlalığı olan kişilerde midenin uzun
süre boş kalmasıyla mide asidine bağlı şikayetleri artırabildiğini, ülser gelişimine sebep
olabildiğini belirten Uzm. Dr. Gülden Uzer Ekin, açıklamasına şöyle devam etti:
"Gastrit ve ülser öyküsü olan hastalar ramazan boyunca mide koruyucu ilaçlarla oruç
tutabilirler. Obezite nedeniyle mide küçültme operasyonu geçirenlerin mide depolama
fonksiyonu yetersiz olacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu kişilerde ani hiperglisemi ve
hipoglisemi atakları bekleneceği için oruç tutmaları önerilmez. Ameliyatla midesi küçültülen
veya tamamına yakını alınan kişiler oruç tutamaz. Sonuç olarak kronik hastalıkları olanların,
oruç tutma kararı öncesinde hekimine danışarak bir check-up yaptırmaları tavsiye edilir. Oruç
tutabilme kararı bireysel ve kişiye özel olmalıdır."
İçeriği Paylaşın