Sağlık Bakanı Recep Akdağ “Sigarayla Mücadeleyi Yeniden Başlatıyoruz”
Sağlık Bakanı Recep Akdağ “Sigarayla Mücadeleyi Yeniden Başlatıyoruz”
Bizi Takip Et
ESRA KAZANCIBAŞI ÖZTEKİN
Tam 11 yıl Sağlık Bakanlığı yaparak dünyada bir rekora imza attı Recep Akdağ. Şimdi 65’inci hükümette yeniden Sağlık Bakanlığı görevine getirildi.
Daha önceki bakanlık döneminde en başarılı bulduğum icraatı, kapalı alanlarda sigara içilmesinin yasaklanmasıydı.
Sigara içmeyen bir insan olarak bu yasanın çıkmasına en sevinenlerden biri olmuştum. Kanunu hiçe sayıp “sigara içilen – içilmeyen” bölüm olarak işletmelerini ayıran, gece yarısından itibaren mekanın gri bulutlarla kaplanmasına izin veren kafe, restoran sahiplerine karşı elimden geldiğince de hakkımı arayamaya çalıştım.
Hele, böyle bir yasa hiç çıkartılmamış gibi davranıp gece-gündüz sigara içilebilen pastaneler, kafeler, restoranlar yok mu? Mekan sahiplerinin bahaneleri aynıydı: “Burası kapalı alan değil ki”… “Müşteriler içmek istiyor ama…”
Onlar, sigara içen müşterilerin yaptığı baskının gölgesine sığınıyorsa, pekala biz sigara içmeyenler de böyle mekanlarda oturmayarak kanunun uygulanması için baskı yapabilirdik. İşte bu yüzden eşimle birlikte sigara içildiğini gördüğümüz her mekandan girmemizle çıkmamız bir oldu. Ama öncesinde mutlaka işletmenin yetkilisini çağırıp yasaya uymadıklarını, sigara içilen mekanda oturmayacağımızın özellikle altını çizdik.
Sonuçta sağlıklı yaşam sürmek, sağlıklı bir havayı solumak hakkımız. Yasal olarak verilmiş bir hakkımız üstelik. Eşim KOAH ve kalp hastası. Özellikle sigara dumanından nefesi olumsuz etkileniyor. Hem illa hastalara zarar vermiyor sigara. İçindeki zararlı maddeler, pasif içici konumundaki sağlıklı insanlarda akciğer, ağız ve mesane kanserinden kalp damar hastalıklarına, kısırlıktan inmeye, kataraktan alzheimer’a kadar önemli sağlık problemlerine neden olabiliyor.
Bakan Akdağ ile dört yıl aradan sonra söyleşi için yeniden bir araya geldik. Sigara yasaklarıyla ilgili neler yapmayı hedeflediği en merak ettiğim konuların başındaydı. Sağlık Bakanı Akdağ, söyleşimizin başında yorgun gözüküyordu. Türkiye’nin yoğun gündeminde üç saatlik uykuyla karşımdaydı. Ara verdiğimizde kahve ikram ettim kendisine. Üzerindeki uykulu, yorgun hal gitti, enerjik bir şekilde sorularıma yanıt vermeye başladı. Yoksa Sağlık Bakanı Akdağ’ı canlandıran bir fincan kahve değil de, “kapalı alanlarda sigara yasaklarıyla” ilgili sorularım mıydı?
‘‘SİGARA İÇME ORANLARI YENİDEN YÜKSELMEYE BAŞLADI”
. Kapalı alanda sigara içme yasağı başladığından bu yana sigara içme oranlarında ne kadarlık azalma oldu? Sağlık Bakanlığı ne gibi çalışmalar yürütecek?
“Bu konudaki çalışmalarımızı yoğun olarak 2008 yılında başlattık. Dünya Sağlık Örgütü sigara ile mücadeleyi altı ana başlık altında tanımlıyor. Biz altı başlığı birden uygulayan ilk ve tek ülke olduk. Bu altı başlık; iyi bir medya kampanyası, sigarayı bıraktırmak için gerekli merkezlerin kurulması ve aktif çalışması, sigarayla ilgili farkındalık ve sigara içme oranları hususundaki saha çalışmalarının düzenli yapılması, yüksek vergiler oluşturulması, kapalı alanlarda sigara içilmesinin yasaklanması, nihayetinde de sigarayla ilgili yeterince uyarı yapılması, sponsorluklar dahil reklamların yasak hale getirilmesiydi. Bunların hepsini oldukça başarılı bir şekilde uyguladık. Toplum arkamızda durdu. Muhalefet partilerinin de dahil olduğu bir medya kampanyası yapıldı. Başarımızda Sayın Cumhurbaşkanı’mızın bu meselenin öncülüğünü yapmasının da çok büyük katkısı vardı. Dünya Sağlık Örgütü Sayın Cumhurbaşkanımıza, bana ve sağlık komisyonu başkanımıza özel ödül verdi.
“SİGARA TEZGAHLARDA DA GÖRÜNMEDEN SATILMALI”
2008’lerde yüzde 31-32 civarlarında olan sigara içme oranları dört yıl içerisinde yüzde 27’lere düştü. Dünyada bu kadar hızlı bir biçimde sigara içme oranını düşüren ve tütün kontrolü yapabilen başka bir ülke yok. Fakat 2012’den itibaren oranlar yeniden yükselmeye başladı. Özellikle gençlerde yüzde 8’lerden yüzde 10’ların üzerine çıktı. Bu sene yeni bir çalışma yaptık. Yıl sonuna kadar bitirmeyi planlıyoruz. Bu mücadeleyi yeni baştan yepyeni bir vizyonla başlatacağız ve iki hususu daha eklemeyi düşünüyoruz. Birincisi düz paket denen bir uygulama. Bu uygulamada sigaraların markaları hemen hemen ortadan kalkıyor ve bu anlamda marka cazibesini yitiriyor. Söz konusu uygulamayı Avustralya başlattı ve uygulayan bir iki ülke daha var. İkinci uygulama, sigaraların marketlerde ya da diğer satış yerlerinde açıkta görünmeyecek şekilde satılması. Mevcut kanunumuzda vitrinden görünmesi yasak ama tezgahtan görünmesine ait bir yasak yok. Bunları da kanuna koymayı düşünüyoruz.”
‘‘SİGARA YASAĞINA UYMAYAN İŞLETMELERİN PEŞLERİNİ BIRAKMAYACAĞIM”
. Sigara içmeyen bireyler yasağa uymayan mekanları nerelere şikayet etmeli? İşletme sahiplerine neler öneriyorsunuz?
“Sağlık Bakanı olarak yasağa uymayan işletme sahiplerinin peşlerini bırakmayacağımı söylemeliyim. İster Sağlık Bakanlığı’ndan olsun, ister belediyelerden ya da valiliklerden eğer denetleyiciler hassasiyetlerini kaybetmişlerse ya da bir takım kirli ilişkiler meydana gelmişse bunları ortaya çıkarıp gereğini yaparız ve yapacağız. Aslında cezalar önemli; bin 500 liradan başlıyor 7 bin liraya kadar çıkıyor. Bu aynı yıl içinde tekrarlanırsa katlıyor. Dördüncü kez tekrarlanırsa kapatma cezası verilebiliyor. Bu cezaların mutlaka uygulanmasını sağlarım. Cumhurbaşkanımız da bu hususta bize çok destek veriyor; bu da bizi çok güçlü kılıyor. Vatandaşımız da 184’ü arayıp hemen ihbar edebilir. Tabletle dolaşan mobil ekiplerimiz var ve en yakında olan ekip oraya yönlendiriliyor. Unutulmaması gereken önemli bir noktada, bu konudaki düzenlemeler bir mekanın üstü açılıp-kapanabiliyorsa orayı kapalı mekan olarak sayıyor.”
“SAĞLIK OKUR-YAZARLIĞINI GELİŞTİRECEĞİZ”
. Evde içilen sigara çocukların sağlığını nasıl etkiliyor? Bu konuda annelere ve babalara neler söylemek istersiniz?
“Sigaranın anne karnından başlayarak çocuklarda gelişme geriliğinden tutun, akciğer enfeksiyonlarının kolaylaşmasına, kulak iltihaplarına, astımın tetiklenmesine varıncaya kadar birçok yan etkisi var. Çocuğunuza birisi ufacık bir zarar verse kıyameti koparırsınız, kendiniz nasıl bu zararı verirsiniz? Bu aslında sağlıklı toplum bilincinin gelişmesiyle yakından alakalı. Buna ‘sağlık okur-yazarlığı’ diyoruz. Toplumda sağlık okur-yazarlığını arttırmak için ciddi bir hamleye başlıyoruz. 2017’den itibaren Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın ikinci fazının en önemli adımlarından biri ‘sağlık okur-yazarlığının’ geliştirilmesi olacak.
Okul öncesi eğitim, okuldaki eğitimler, diyanet, üniversite, medya, aile hekimlerinin çalışmalarıyla bunu sağlamayı hedefliyoruz. Ayrıca yeni ‘sağlıklı yaşam merkezleri’ yapıyoruz. Buralarda gerçekleştireceğimiz çalışmalarla toplumun sağlık okur-yazarlık düzeyini arttırmamız lazım. Dünyada sağlık okur-yazarlığında en iyi ülkeler İskandinav ülkeleri. Gerçekten dünyanın en sağlıklı yaşayan toplumlarından birisi de o ülkeler. Bugün konuştuklarımızı 50 sene önce başlatmışlar; çok yol almışlar.”
SAĞLIKLI YAŞAM MERKEZLERİ AÇILIYOR
. Sağlıklı yaşam merkezi nedir? Buralarda ne tür sağlık hizmetleri verilecek?
“Şu anda 60’a yakın merkez kurduk ve büyük şehirlerden başladık. Bir semtte toplamda 20-25 kadar aile hekimi merkezi var. Bütün bu merkezleri bir psikologla, bir diyetisyenle, bir fizyoterapistle güçlendirecek kadar hem mekanlarımız, hem de bütçemiz yeterli değil. Bundan dolayı aşağı-yukarı 20-30 ya da 15-25 aile hekimine hitap edecek şekilde yani o hekimlere kayıtlı bulunan vatandaşlarımızın muhitinde merkezi bir yere sağlıklı yaşam merkezi yapacağız. Bu merkezlerde sağlık okur-yazarlığını geliştirmek için sınıflar açacağız. Egzersiz programlarını öğretmek ve teşvik etmek üzere egzersiz salonları açacağız, başına fizyoterapistler koyacağız. Çocuk ruh sağlığı gelişimi için çalışan veya erişkinlerin ihtiyaçlarına cevap verecek psikologlarımız olacak. Diyetisyenlerimiz zayıflama, sağlıklı beslenme ya da diyabet hastalarının diyetlerini düzgün bir biçimde yapabilmeleri için uygulamalı eğitimler verecek. Böylece daha sağlıklı bir hayat biçimine ulaşması için toplumu teşvik edeceğiz.”
. Sağlık Bakanlığı’nın “Hareket Her Yerde”, “Sağlık İçin Adım At” projeleri konusunda da bilgi verir misiniz?
“4 Ekim Dünya Yürüyüş Günü’nde kamuoyuna bir duyuruda bulundum ve 86 kilo olduğumu söyledim. Vücut kitle endeksim 31’e denk geliyor. Vücut kitle endeksine göre 20-25 arası normal, 25-30 arası kilolu, 30’un üstü şişman grubuna giriyor. Bizim yaşam biçimimizde hareket etmek zor; çok geç yatıyoruz, çok uzun çalışıyoruz. Buna rağmen bir şeyler yapabilirsiniz. Örneğin bir şehri gezmeye gittim; valilik binasıyla belediye binasının arası 500 metre. Pekala, araç yerine yürüyerek geçebilirim. Asansör yerine merdivenleri kullanabiliriz. Ben böyle çözmeye çalışıyorum meseleyi. Çok yoğun olduğum zamanlar evin içinde, koridorda yürüyorum.”
“EVDE 3 YA DA 5 BİN ADIM ATTIĞIM OLUYOR”
. Peki, evde kaç adım atabiliyorsunuz?
“Çok yoğun olmadığım zaman 3 ila 5 bin arasında adım atıyorum. Bakanlık olarak, bu işi topluma anlatan kişiler olarak önce kendimizin dirayet göstermesi gerekiyor. Ben bunu göstermeye kararlıyım; hem kendi sağlığım için faydası olacak, hem de topluma bunu söylemiş olacağım. En büyük umudum Sayın Cumhurbaşkanı’mızın aynı sigarada olduğu gibi böyle büyük bir kampanyanın da öncüsü olmasıdır. Sağlıklı yaşam konusunda en zor mücadele yanlış beslenmeyle, hareketsizlikle ve bunun sonucu olan şişmanlıkla ilgili. Dünyada başarılı olmuş olan ülke sayısı çok fazla değil ama biz bunu inşallah başaracağız. Sigarada 2008’de yaptığımız gibi çok yoğun ve çok yönlü bir çalışmayla yapacağız. Paydaşlar olarak tarım ve milli eğitim bakanlıklarıyla,
İçeriği Paylaşın