Sağlıkta Ahlaksız Teklif Ve Medyada Sağlık Haberciliği…
Bizi Takip Et
Bundan tam 26 yıl önce gazeteciliğe ilk adım attığım günlerdeki medya ile bugünün medyası arasında çok fark var. O günün sağlık muhabirliği ile bugünkü sağlık haberciliği arasında da… Eskiden hemen her gazetenin bir sağlık muhabiri vardı. O zamanın tek televizyon kanalı TRT’nin de sağlıkla ilgili her toplantıyı takip eden uzman muhabirleri bulunuyordu.
Peki ya şimdi? Ne yazık ki, medyada uzmanlaşmanın önemi giderek azalıyor. Şimdiki genç gazeteciler, şehir haberlerinden belediye ve sağlığa kadar hemen her alanda haber peşinde koşuşturuyorlar. Sağlık muhabiri yetişmiyor artık. Üstelik, o süreçte açılan onlarca iletişim fakültesine rağmen… Belki de sağlık muhabiri olmak isteyen yüzlerce gencin işsiz dolaşmasına rağmen…
Sağlık haberlerinin ve sağlık programlarınin medyadaki yeri, sayısı artarken, tam tersine sağlık muhabirliğine verilen önem giderek azalıyor. Aslında tüm bunların, en büyük nedeni, o günün Türkiye’si ile bugünün Türkiyesi arasında fark.
ÖZEL HASTANELER VE İLETİŞİM
1980’lerin başında İstanbul’daki büyük özel hastanelerin sayısı son derece azdı. Bugün ise İstanbul’daki özel hastanelerin sayısı 153’e ulaştı. Türkiye genelindeki 450 özel hastanenin üçte biri istanbul’da hizmet veriyor.
Özel hastaneler birbirleriyle rekabet edebilmek için pr çalışmalarıyla medyayı sağlık alanında adeta haber ve bilgi bombardımanına tutuyor. Hastalıklar, ilginç vakalar konusunda geçtikleri basın bültenleri ile medyayı sık sık bilgilendiriyorlar.
Oysa, eskiden biz sağlık muhabirleri ilginç bir vaka bulmak için hastane hastane gezerdik. Ne cep telefonu vardı o zaman, ne de internet… Ne de hastanelerin doktora ya da hastaya ulaşmamızı kolaylaştıran, bize yardımcı olmak için çabalayan bir PR’cısı…
Bu gelen hazır haberler aslında gazetecileri tembelliğe alıştırdığı gibi, sağlık muhabirliğinin fonksiyonunun biraz geri planına düşmesine yol açıyor.
BEDAVA TEDAVİ KARŞILIĞI HABER!
Sayıları son derece az olmakla birlikte bazı orta ya da küçük ölçekli özel hastanelerin gazetecilere “bedava tedavi, ücretsiz ameliyat” yöntemini PR çalışmalarında kullandığını duyuyoruz ne yazık ki…
Yani sistem şöyle işliyor: Gazetede ya da televizyonda haber yayınlatabilecek, doktor konuk çıkartabilecek gücü olan bir basın mensubuna ya da yakına ücretsiz tedavi uygunlanıyor. İşin acı tarafı bunu kabul eden gazetecilerin bulunması. Hatta, bu ahlaksız teklifin bedava ameliyat için bizzat gazetecinin kendisinden geldiğini anlatanlar da var.
Söyler misiniz, bedava tedavi bir tür rüşvet değil midir? Ücretsiz alınan bir sağlık hizmetinin karşılığı olarak o sağlık kurumunun haberini yayınlamak medya etiğine sığar mı? Bunun para karşılığı haber yapmaktan bir farkı var mıdır?
ÖZEL DOKTORLAR VE PR’CILARI
Sağlıkta özelleşme özellikle estetik cerrah, tüp bebek gibi konularda muayenehane sahibi hekimlerin de birbirleriyle kıyasıya bir rekabete girmesine de neden oluyor. Artık bazı özel hekimler halkla ilişkiler uzmanlarıyla çalışmayı tercih ediyor. Ancak PR’cı olduklarını idda eden bu tür kişilerin çoğunun ne halkla ilişkiler, ne de medya sektöründe bir geçmişleri var. Tek özellikleri, bu alanda bir potansiyel olduğunu görüp hemen PR’cı oluvermeleri.
Yılların iletişim uzmanlarını çileden çıkaran bu gelişme, “Falanca doktorun basın danışmanıyım” diye ortalıkta dolaşan, ne haberden anlayan, ne de etkili pr, marka yönetimi, basın bülteni yazma konularından deneyimi, bilgisi olan kişilerin sayılarının pıtrak gibi çoğalmasına yol açıyor.
Ortalık, tıbbi kongrelere katılmak yerine, medya yıldızı olmak için can atan, kanal kanal dolaşan hekimlerden ve onların aslında PR’dan anlamayan sözde basın danışmanlarından geçilmiyor…
TELEVİZYON HABERLERİ
Acı bir gerçek ama televizyon kanallarında sağlık alanında pek habercilik yapıldığı yok. Kanallarının haber toplantılarında çoğu editör, haber müdürü; muhabirinin getirdiği özel haber yerine hastanenin PR’cısının kendisine söylediği ya da o günkü gazetede yer alan bir sağlık haberini öneriyor. Aslında bu gazetede çalışan muhabirlerinin emeğinin, çabasının üstüne konmak anlamına geliyor.
Gazetelerde yayınlanan sağlık haberlerine televizyondaki haber bültenine adepte etmek kolaycılığa varken, ne gerek var değil mi bir sağlık muhabiri istihdam etmeye?
SABAH HABERLERİNE PARA KARŞILIĞI DOKTOR KONUK
Bazı haber bültenlerinde, özellikle sabah haber bültenlerine para karşılığı doktor çıkartıldığı iddiaları bile kulaktan kulağa yayılıyor. Habere çıkartılan uzman doktorların yayın bedellerinin hemen peşin istendiği bile söyleniyor.
Programlarda elbette belli ölçülerde sponsorluk oluyor. Ancak söz konusu olan burda haber bülteni… Yahi haberin kendisi…
TELEVİZYONDA SAĞLIK PROGRAMLARI
Gazeteciliğe ilk başladığımdan bu yana geçen 25 yıllık süreçte önce TRT, sonra Star ve Kanal 6 derken, bugün Türkiye’deki televizyon kanallarının sayısı 258’e ulaştı. Bu rakamın 215’ini yerel kanallar oluşturuyor.
Bir yanda sağlıkta özelleşmeyle birlikte sayıları giderek artan özel hastaneler…. Diğer tarafta reklam, sponsorluk geliriyle ayakta durmaya çalışan televizyon kanalları… İşte, bu kesişme noktası televizyonların, kalitesini, içeriğini, sunucusunu, ekibini, sponsorunu sorgulanmadan sağlık programlarına yayın akışlarında yer açmalarına neden oluyor.
Para karşılığı ekrana çıkmaya can atan birkaç serbest çalışan hekimive kırışık, selülit kremi ithal eden firmayı arkasına alan herkes, sağlık programı yapabiliyor bu ülkede maalesef ki…
Sağlık programlarının sunucuları ise bir başka alem… Ellerine verilen hazır soruları papağan gibi okumaktan, programın tüm akışını sponsor firmanın uzmanına bırakmaktan hiç gocunmuyorlar.
Açıkçası medyadaki sağlık alanında en sorunlu yer; televizyonlar…
GAZETELERDE SAĞLIK HABERLERİ
Sağlık alanında en düzgün habercilik yapılan yer ise gazeteler… Büyük gazetelerin çoğunda sağlık muhabirleri görev yapıyor. Burdaki asıl sorun, sağlık muhabirlerinin haberlerine çok az yer verilirken, medyatik doktorlara ve ünlü diyetisyenlere köşe yazarı olarak özel sayfalar açılması…
Sabah Gazetesi ise tek ideal örnek. Çünkü Sabah künyesinde bir sağlık editörüne; Esra Tüzün’e yer veren tek gazete…
Televizyonlarda yaşanan sağlık ve medya etiği ile ilgili sorunlar konusunda görev televizyonların yöneticilerine büyük sorumluluk düşüyor. Elbette yasalar elverdiği ölçüde sağlıkta reklamdan ve sporsorluktan yararlanacaklar. Ancak ekranlarını kimlere emanet ettiklerine dikkat etmeleri gerekiyor. Şifa sömürüsü yapan açıkgözlerden, reklamcı doktorlardan, sadece sponsor diye önüne gelen her uzmanı, firma sahibini konuk ederek program yapanlardan, habere para kokusunu karıştıranlardan ekranlarını korumaları gerekiyor.
Çünkü sağlık ciddi iştir. Hastalığına çare arayan bir hastaya verilen bir yanlış mesaj çok vahim sonuçlar doğurabilir… Acaba kaç kişi bu gerçeğin farkında?
esrako@gmail.com
www.esrakazancibasiilesaglik.com
İçeriği Paylaşın