Şah Damarı (Karotis) Daralmalarının Tedavisi
Şah Damarı (Karotis) Daralmalarının Tedavisi
Bizi Takip Et
Şah damarındaki daralmanın belirtileri nelerdir? Şah damarı (karotis) daralmalarında felç riski nedir? Boyun damarlarındaki tıkanma riski kimlerde yüksektir? Boyun damarlarındaki tıkanıklık nasıl anlaşılır? Şah damarındaki tıkanıkları önlemek mümkün müdür? Karotis darlıklarının tedavisi nasıl yapılır? Boyun damarlarındaki hangi darlıklar tedavi edilmelidir?
Kolan Bayrampaşa Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Davit Saba, şah damarı tıkanıklıklarının cerrahi ve stent tedavisini Sağlığım İçin Herşey’de anlattı.
‘‘YÜZDE 20 BEYİN KANAMASI OLUR’’
. Şah damarı (karotis) tam olarak nerededir? Vücudumuzda kaç adet önemli damar vardır? Bu hastalığın toplumda görülme oranı nedir?
“Karotis darlıklarının sebep olduğu olayın adı inmedir. Halk arasında felç olarak söylenir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından, nörolojik bir dokunun geçici veya kalıcı fonksiyon bozukluğu olarak tarif edilir. Bu yılın başında Avrupa Damar Cerrahisi Derneği’nin yayınında Avrupa nüfusu 715 milyon olarak belirtilmekte ve senede 1 milyon 400 bin inme gerçekleştiği; bunun 1 milyon 100 binine yakınının sakat kalacağı veya öleceği öngörülmektedir. Ülkemizde de, nüfusumuzu 70 milyon civarında kabul edersek, her sene 140 bin kişi inme geçirecek ve bunun 110 bininde de kalıcı felç veya ölüm meydana gelecektir. Bu yüzden şah damarı rahatsızlıkları önemlidir. İnmelerin yüzde 80 nedeni vücudun bir yerinden kalkan bir pıhtının ya da partikülün beyin dolaşımı içine giderek buradaki dolaşımı bloke etmesi ve beyin dokusunda enfarktüs geçirilmesi yani bu dokunun ölmesidir. Yüzde 20 beyin kanamaları olur ve genellikle bu yüksek tansiyon hastalarında görülür. Pıhtılaşma ile veya partikül kopmasıyla seyreden inme genellikle ölümle sonlanmaz. Ama kalıcı sakatlıklara neden olur ve bakım hastaları olurlar. Pıhtılaşma veya partikül kopması ile oluşan inmelerin yarısına yakınından boynumuzdaki karotis damarları sorumludur. Aslında kalpten sonra aortumuz var. Aortun ilk damarları koroner arterlerdir. Daha sonra kolların ve başın dolaşımı meydana gelir. Her iki taraflı karotis arterlerimiz adem elması hizasında ikiye ayrılır. Bir kısmı yüzü besler; kafatasının içine giren de beyni besler. Bir de küçük ikişer tane vertebral arterlerimiz var. Onlar omurgamızın içinde seyrederler ve yine aynı aortadan çıkıp beynimizin denge ve yaşamsal merkezlerinin olduğu arka tarafın dolaşımını sağlarlar.”
BELİRTİLERİ NELER?
. Şah damarı (karotis) daralmalarının belirtileri nelerdir?
“Şah damarı darlıklarında oluşan klinik tablolar üçe ayrılır. 1- Belirti vermeden tesadüfen saptananlar veya belli bir tıbbi araştırma sonucu saptananlar; 2- Geçici iskemik ataklar; bunlarda nörolojik fonksiyon bozukluğu en geç ilk birkaç saat içinde tamamen normale döner; 3- Kalıcı inmeler; genellikle 24 saatten uzun sürer. Karotisin beslediği beyin alanıyla ilgili bir dolaşım bozukluğundan kaynaklandığı zaman genellikle yüzün, kolun veya bacağın bir tarafı geçici veya kalıcı olarak duyusunu kaybeder. Gözle ilgili bulgular olabilir. Çünkü karotisin dallarından biri de gözü besler. Geçici veya kalıcı körlükler meydana gelir.”
KİMLER RİSK ALTINDA?
. Risk faktörleri nelerdir?
“1. İleri yaş: Yaş ilerledikçe, kalpte olduğu gibi, beyin dolaşımını ilgilendiren kafatasının dışı veya kafatasının içindeki damarlarda damar sertliği olabilir.
2. Cinsiyet: Erkek olmak yine klasik kalp rahatsızlıklarında olduğu gibi bir risk faktörüdür.
3. Yüksek tansiyon
4. Şeker hastalığı
5. Sigara içimi
6. Kan yağlarının yüksek olması.
Bunlar karotis arter hastalığını yani şah damarında daralma veya tıkanma olasılığını tetikleyen faktörlerdir. Bunlara karşı önlemler almak gerekir.”
TARAMA TESTİ ÇOK ÖNEMLİ
. Rutin tarama testleriyle hastalığı erkenden farketmek mümkün müdür?
“Her 10 inmeden biri, daha önce hiçbir nörolojik tabloyla karşılaşmamış insanlardır. Dolayısıyla öncesinde risk faktörlerini veya darlığı ortadan kaldırmak için tarama testi olarak doppler ultrasonu ile boyun damarlarına bakılıp darlığın seviyesi saptanmaya çalışılmıştır. Daha sonrasında da bu insanlarda ilaç tedavisi, sigaranın kesilmesi gibi önlemler alınarak inme olasılığını azaltma çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmaların sonucunda belirti vermeyen (asemptomatik) tesadüfen saptanmış veya bir şekilde tıbbi tetkik esnasında tarama testleri sonucunda çıkmış darlıklarda uygulanan tedaviler inmeyi çok engellememiş ama inmenin şiddetini engellemiştir. Ve çok önemli olarak, damar sertliği yüzeysel bir şekilde ultrasonla bakılarak tespit edildiğinde; eğer risk faktörleri ortadan kaldırılır veya tedavi edilirse kalp olaylarının da azaldığı gözlemlenmiştir. Bu nedenle hem olacak olan inmenin şiddetini azaltmak hem de bir kalp hastalığı riski varsa bunu minimize etmek için yaşlı (genellikle 60-65 yaş), sigara içen, diyabeti, hipertansiyonu olan, ailesinde daha önce felç geçirmiş insanlar olan kişilerde tarama testi olarak ultrasonun kullanılması daha sonra gerekirse diğer testlerle tam tespitinin yapılarak ona göre tedavinin şekillendirilmesi görüşü vardır.”
İNME RİSKİNİ AZALTAN FAKTÖRLER
.Tesadüfen fark edilen asemptomatik durumlarda tedavi nasıl uygulanır?
“Tedavide birinci adım olarak düşük doz (75 mg-325 mg arası) aspirin tavsiye edilir. Gerçekten inme olasılığını azaltmasa da inmede oluşacak hasarın riskini azaltır. Tansiyon eğer 140/90 üzerindeyse mutlaka tedavi edilmelidir. Şeker hastalarının tansiyonunda ise biraz daha aşağı (14/8,5) davranılması önerilir. Bunların yanı sıra şeker hastalığı varsa tedavi edilmeli, sigara kesin bırakılmalı, kolesterol yüksekse (LDL-kötü kolesterol) 70 mg/dsl altına kadar düşürülmelidir. Kötü kolesterol 70 mg/dsl altına kadar düşürüldüğünde ultrasonografik olarak plak kalınlığının azaldığı, yüzeyinin daha düzleştiği, eski pütürlü görüntüsünün kaybolduğu ve pıhtı atma riskinin daha az olduğu gösterilmiştir.”
TEDAVİ SEÇENEKLERİ
. Yüksek derecede riskli daralması olan ama henüz pıhtı atmamış kişilerde nasıl bir tedavi uygulanır?
“Tedavide esas hedef, geçici iskemik atak dediğimiz birkaç saat süren sonra iyileşen felçleri olan kişilerdir. Bu kişilerde ilaç tedavilerinin yanı sıra ne zaman müdahale edileceği konusunda ciddi çalışmalar yapılmıştır. Eğer hasta bir şekilde geçici bir felç geçirdiyse veya kalıcı da olsa bir felç geçirdikten sonra kalan beyin dokusu hastanın yaşamı için çok gerekli ise mutlaka yüzde 50-70’in üzerindeki darlıklarda müdahaleci olunması önerilmektedir. Müdahale seçeneklerinde birinci altın standart cerrahidir. Şah damarının içindeki plak, kötü karakterdeki kolesterol deposu çıkarılır ve orası bir yamayla genişletilerek kapatılır. Stent tedavisi ise geçici iskemik atak veya bir küçük inmeyle bu olayı atlatmış kişilere cerrahiye alternatif olarak önerilir. Ancak stent tedavisi 70 yaşın üstündeki kişilere yapılmamalıdır. Çünkü geçmişte yaşanan tecrübeler, anjiyografi çekerken bile uygulanan kateterizasyon ve tellerle yapılan işlerin yeni bir inmeye neden olduğunu göstermiştir. Şuanda stent tedavisinde,
beyin koruyucu işleminin bir cihazla mı yapılacağına yoksa hiçbir şey korunmadan bir şekilde dolaşımın bu işi yapacağına henüz karar verilmemiştir. Ama son zamanlarda beyin koruyucu ya karotis damarının içine bir şemsiye öncesinde konularak işlem esnasında oluşan pıhtıların bir süzgeç gibi alınması veya dolaşımı, daha proksimal basamakta şişirerek bir balon veya tıkayıcı bir cihazla kesilmesi düşünülmüştür. Böylece beyindeki akım tersine dönerek ileri gitmeyecek, pıhtı aşağıya doğru geldiğinde aspire edilecektir. Ancak yüzde 20-30 insanların damarları bu tekniğe uygun olmamaktadır. İnsanların yaşları yükseldikçe bu teknik başarısız olmaktadır. Bu yüzden tüm kılavuzlarda 70 yaşın üstündeki hastalara stent önerilmez. 70 yaşın altındakilerde ise ancak cerrahiye alternatif olarak multi-disipliner (bir nörolog bir cerrah, bir de invaziv radyolog) bir kararla uygulanması önerilir.”
İçeriği Paylaşın