Sarı Nokta ve Retina Dekolmanı

Sarı Nokta ve Retina Dekolmanı

Sarı Nokta ve Retina Dekolmanı

Bizi Takip Et


Sarı nokta hastalığı nasıl bir problemdir ve ne ölçüde görülür? Yaş ilerledikçe artması söz konusu mudur? Sarı nokta hastalığının yaş ve kuru tipleri arasında nasıl bir fark vardır? Hastaların geç gelmeleri neye yol açar? Özellikle sarı nokta hastalığının nasıl bir önemi vardır? Tedavi zorlaşır mı ve görmedeki bozulma ne derece etkilenir? Sarı nokta hastalığında kalıtımın etkisi var mıdır? Bu hastalığın genç gruptaki risk faktörleri nelerdir? Retina dekolmanı nedir ve ne tür yakınmalara yol açar? Retina dekolmanının belirtileri nelerdir?

Dünya Göz Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilaver Erşanlı retinayla ilgili iki önemli sağlık problemi olan sarı nokta hastalığını ve retina dekolmanını Sağlığım İçin Herşey’e anlattı.

. Sarı nokta hastalığı nasıl bir problemdir ve ne ölçüde görülür?
“Sarı nokta retinanın tam orta kısmında, net ve keskin görmeyi sağlayan, Latince’de makula denilen bölgedir. Makulanın rengin sarı olması nedeniyle bu bölgede gelişen dejenerasyon sarı nokta hastalığı olarak bilinir. Retinanın çok büyük özellikleri vardır. Retina gözün içini döşeyen, soğan zarı kalınlığında (150-200 mikron), birçok fonksiyonu olan bir dokudur. Bu dokunun en fonksiyonel kısmı makula denilen bölgedir. Burada kon denilen foto-reseptörler vardır. Pelifel kısımda da rot denilen foto-reseptörler bulunur. Rotlar alacakaranlıkta da görmeyi sağlayabilen alıcı hücrelerdir. Kon ise ışıkta rengi ve keskin görmeyi sağlayan foto-reseptörlerdir. Bunlar makula denilen sarı nokta bölgesinde yer alır. Bunlardaki dejenerasyon, ilk etapta kırık görmelerle kendini belli eder. Genellikle 60’lı yaşların üzerinde görülmeye başlar. Daha erken başlayanlar da mevcuttur. Ama 60’lı yaşların üzerinde hemen hemen 100 kişiden 20’sinde sarı nokta hastalığı görülür.”

“YAŞ İLERLEDİKÇE GÖRÜLME SIKLIĞI ARTAR”

. Yaş ilerledikçe artması söz konusu mudur?
“Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. 70 yaşındaki insanlarda bu oran yüzde 30’lara çıkar. 90 yaş ve üzeri insanlarda hemen hemen 100 kişinin 90’ında sarı nokta hastalığı görülebilir. İnsan ömrünün uzamasıyla birlikte ileri yaşlarda sarı nokta hastalığı daha sık görülmeye başlandı.”

. Sarı nokta hastalığının yaş ve kuru tipi diye adlandırdığımız iki tipi var. Bu iki tip arasında nasıl bir fark var ve belirtiler farklılık gösterir mi?
“Kuru tip denilen makula dejenerasyonu, daha sık görülür. Vasküler dokunun da oluştuğu ve ödemin geliştiği yaş tipe daha az rastlanır. Fakat görme kaybı yaş tipte daha fazladır. Kuru tipte ilerleme daha yavaştır ve görülmesi yüzde 80-90’dır. Yaş tipte ise bu oran yüzde 15-10’dur. Bunlarda başlangıç, görmede bulanıklıkla ve kırık görmelerle kendisini belli eder.”

. Hastaların geç gelmeleri neye yol açar? Özellikle sarı nokta hastalığının nasıl bir önemi vardır? Tedavi zorlaşır mı ve görmedeki bozulma ne derece etkileniyor?
“Her görme bozukluğunda mutlaka bir göz hekimine müracaat etmek gerekir. Göz küçücük bir organdır ama birçok branşı vardır. Okuloplasti, glokom, şaşılık ve retina hastalığıyla ayrı uzmanlar ilgilenir. Retina, özellikle damardan çok zengin bir doku olduğu için, hemen hemen vücuttaki diğer hastalıklardan, hatta tümör metastazlarından bile etkilenebilir. Ciddi hastalıkların da görülebildiği durumlar olur. Mesela, şeker hastalığının ilk tanısı retina muayenesinden konulabilir. Bu sebeplerden retina, görmede çok fonksiyonel ve oldukça önemli bir dokudur.”

Prof. Dr. Dilaver Erşanlı

Prof. Dr. Dilaver Erşanlı

RETİNADAKİ PROBLEMİN NEDEN OLDUĞU ŞİKAYETLER

. Bir kişide, retinada problem varsa, görmeyle ilgili ne tür şikayetler ortaya çıkar?
“Öncelikle görmedeki bulanmalar, kırık görme, gölgeli görme, göz önündeki uçuşmalar veya ışık çakmaları şeklindeki şikayetler ciddiye alınır. Bu şikayetlerle gelen hastaların mutlaka göz bebeği büyütülerek, detaylı muayene uygulanır. Retinal tomografi kesitini inceleyebilecek OCT denilen cihazlar ile retinanın bütün katları görüntülenebilmektedir. Fundus floresein anjiyografi denilen damarlara ilaç verilerek, o ilacın damarlarda sızıntı yapıp yapmamasına göre tanılar konabilmektedir. Bu tetkikler ile hastalara bakılmasında fayda vardır.”

. Sarı nokta hastalığında kalıtımın etkisi var mıdır? Bu hastalığın genç gruptaki risk faktörleri nelerdir?
“Ailesinde, özellikle anne ve babada, bu tür hastalığı görülen kişiler daha dikkatli olmalıdır. Görmedeki değişiklikleri, kendileri de takip ederek, görmelerinde herhangi bir anormallik olduğunda mutlaka muayene edilmeleri gerekir. Sarı nokta hastalığında genetik faktör ön plandadır. Daha sonra, hastalığın gelişmesinde etkili olan yardımcı faktörler gelir. Mesela açık renkli gözlülerde risk faktörü biraz daha artar. Sigara kullanımı da riski arttırır. Beslenmedeki düzensizlikler de yine sarı nokta için risk faktörünü arttırıcı bir sebep olarak görülür. Ultraviyoleden mümkün olduğu kadar korunulmalıdır. Çünkü güneş ışıkları, makuladaki çok fonksiyonel hücrelerin erken yorulmasına sebep olur.”

SARI NOKTA HASTALIĞININ TEDAVİ SEÇENEKLERİ

. Sarı nokta tanısı konulmuş bir kişide, yaş ya da kuru olmasına göre tedavi seçenekleri nelerdir? İki cins arasında, tedaviye yanıt fark ediyor mu?
“Sarı nokta hastalığı tanısıyla takip edilen olgularda, önce OCT tetkikleri yapılır. OCT’deki değişimlere göre, ilk planda mikronütrisyon denilen omega3, lutein ve zeaksantin içeren besinlerin daha yoğun tüketimi önerilir. Haftada en az iki defa somon veya ton balığı yiyerek omega3 kazanılır. Ispanak, brokoli ve kırmızı renkli, karoten içeren sebzeler daha sık tüketilmelidir. Ayrıca lutein de içeren ıspanak, yumurta gibi besinler ihmal edilmemelidir. Tüketimde eğer bir zorluk varsa, bunlar ilaç olarak da alınabilir. A, C ve E vitaminlerini içeren ilaçların alınması da önerilir. Bunlar hastalığın seyrini yavaşlatır. Çünkü lutein antioksidan olarak, makula bölgesinde koruyucu etkisi olan bir moleküldür. Luteinin belirli bir düzeyde kanda olması makuladaki bu rahatsızlığın ilerlemesini engeller. Omega3, hücre yapısını yenileyen, hücre duvarlarını takviye eden bir moleküldür. Bu yüzden bunların bol tüketilmesinde fayda vardır. Eğer hastalıkta ilerleme varsa adjuvan etkili moleküller göz içi enjeksiyonlar ile direkt göz içerisine uygulanarak tedavi edilir.”

RETİNA DEKOLMANI NASIL TEDAVİ EDİLİR?

. Retina dekolmanı nedir ve ne tür yakınmalara yol açar?
“Bu kadar ince ve çok fonksiyonu olan bir dokuda, bu fonksiyonların gerçekleşmesinde foto-reseptör denilen alıcı hücreler ile pigment epiteli denilen bu hücreleri destekleyen dokunun bir arada olması görme fonksiyonunun devamı açısından çok önemlidir. Retinada ışık çakmaları şeklinde şikayetle başlayan herhangi bir yırtık olması durumunda pigment epitelinden ayrılmasıyla birlikte gelişen duruma retina dekolmanı ya da retinada ayrılma denir. Bu ayrılma öncelikle periferden başlar. Makulayı tuttuğu zaman etraf tamamen kararır. Kişi hiçbir görüntü alamaz. Kişi buna erken yakalanırsa, yırtığın erken döneminde ışık çakmaları döneminden ayrılmadan olursa, argon tedavisi mümkündür. Yani lazer uygulamasıyla bir tür perçinleme yapılarak retina arkadaki pigment epiteline yapıştırılır. Böylece ayrılma engellenir. Ama ayrılma gerçekleşmiş ve gölge tarzında görme kaybı oluşmuş ise cerrahi gerekir. Düzeltilmediği takdirde retina tamamen ayrılır ve içeride büzüşür. Daha sonraki dönemde ise gözün küçülmesine ve tamamen kaybına kadar giden son derece dramatik bir sürece girer.”

. Retina dekolmanının belirtileri nelerdir?
“Bu konuda risk faktörleri yüksek miyoplardır. Yani 3 derecenin üzerindeki miyoplarda, dekolman ve retina yırtığının görülme sıklığı daha fazladır. Ağır sportif faaliyetlerde retina muayenelerinin taramasının yapılması oldukça önemlidir. Sporcu sağlığı merkezi de bu amaçla kurulmuştur. Çünkü darbeli sporlarda gözde ve retinada etkilenmeler olabilir. Vitre küçülmesi denilen, 50’li yaşlardan sonra gelişen vitrenin kollabe olmasıyla birlikte retinada çekintiler ve yırtıklar daha sık görülür.”

“DİYABETİ OLAN GEBELER ÜÇ AYDA BİR GÖZ KONTROLÜ YAPTIRMALI”

. Şeker hastası biri ne sıklıkla doktor kontrolüne gitmeli?
“Diyabet, damar yapısı nedeniyle retinayı ve görme sağlığını oldukça etkileyen bir rahatsızlıktır. Diyabetin tanısından itibaren normalde yıllık kontrol önerilir. Özellikle gebelik dönemi çok önemlidir. Diyabetin regülasyonunun tamamen bozulduğu gebelik dönemlerinde, üç ayda bir kontrol yapılmalıdır. Retinada kanamalar başlamışsa, lazer tedavisi gerekli olan dönemlerde, altı veya üç aylık kontroller önerilir.”


İçeriği Paylaşın