Şeker Hastalığı ve Tip 2 Diyabet
Şeker Hastalığı ve Tip 2 Diyabet
Bizi Takip Et
Tip 2 diyabet nedir? Tip 1 diyabetten nasıl bir farkı vardır? Tip 2 diyabet riski kimlerde yüksektir? Tip 2 diyabet başka organları da etkiler mi? Tip 2 diyabete bağlı olarak ne tür komplikasyonlar görülüyor? Diyabet tanısı nasıl konur? Diyabeti önlemek mümkün müdür? Diyabet olmamak için neler yapılabilir? Periyodik takipler ne sıklıkla yapılmalıdır? Tip 2 diyabet hastalığı ile ilgili merak edilen tüm soruları Türk Diyabet Cemiyeti Genel Sekreteri Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva, Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.
. Tip 2 diyabet nedir ve tip 1 diyabetten nasıl bir farkı vardır?
“Tip 2 diyabet toplumda en sık rastlanan diyabet tipidir. Erişkinlerde daha sık görülür. Fakat çocuklarda da giderek artan bir oranda görülmeye başlamıştır. Tip 2 diyabet şişmanlıkla ilişkiliyken, Tip 1 diyabet daha çok çocuklarda görülen ve insülin eksikliğinden kaynaklanan bir diyabet tipidir. Tip 1 diyabet, vücudun kendi pankreasını yabancı görüp onu yok etmesiyle ortaya çıkar ve daha nadir görülür. Diyabetlerin yüzde 90’ı tip 2 diyabettir. Diyabetin genel tanımına bakıldığında, dikkatleri çekmek ‘Dünyanın en sık üçüncü ülkesi diyabet’ diye bir slogan oluşturulmuştur. Hindistan ve Çin’den sonra yaklaşık 400 milyona yakın diyabetli olduğu varsayılırsa, diyabet de insanların en sık yaşadığı ülke olarak tanımlanır.”
“TİP 1 ERKEN TANI KONABİLEN BİR HASTALIK”
. Tip 2 diyabet başka organları da etkiler mi?
“Tip 2 diyabet hiçbir belirti vermeden sinsice ortaya çıkan bir hastalıktır. Tip 1 diyabet ise gürültülü bir başlangıçla, daha erken tanı konulabilen bir hastalıktır. Ailede diyabet bir risk faktörüdür. Anne, baba ve kardeşlerde diyabet olması bir diyabet risk faktörüdür. Buna eşlik eden bir risk faktörü daha varsa; örneğin fazla kilolar da bir etkense, bu durumda hemen şeker ölçümü yapılmalıdır. Çünkü hiçbir belirti vermeden 10 yıla yakın bir süre gizli olarak şeker yüksek seyredebilir. O zaman da diyabetlilerin yaklaşık yüzde 20’sinde, tanı konduğu anda halihazırda komplikasyonlar gelişmiş olabilir.”
TİP 2 DİYABETİN KOMPLİKASYONLARI
. Tip 2 diyabete bağlı olarak ne tür komplikasyonlar görülüyor?
“Şeker, damarlarla bütün vücuda yayıldığı için sistemik bir hastalık oluşur. Öncelikle damar problemi meydana gelir. Bütün organlar damarlarla kaplı olduğundan her doku ve organda zarara yol açabilir. Öncelikle göz, böbrek ve sinir uçlarını tahrip eder. Bu da ince damar hastalığına neden olur. Ayrıca kalp ve beyin damarları, bacakları kanlandıran damarlar gibi birçok damarlar da bundan etkilenir. Bunlar dışında kalp kasını ve sindirim sistemini etkileyebilir. Bu da birçok hasara yol açmaktadır.”
. Buna bağlı olarak hastalarda nöropatik ağrılar da oluyor mu?
“Sinir uçlarının etkilenmesinden dolayı özellikle motor ve duyu sinirleri hasar görür. Duyu sinirleri etkilendiğinde kişi ayağına batan, ayağını kesen bir yabancı cismi fark edemeyebilir. Manikür yaptırırken parmağı kesilir ve eğer bakmazsa bunu fark etmez. Böylece zaman içinde hasara uğrayan duyu sinirleri ve daha sonra da motor sinirler, öncelikle ayaklarda olmak üzere, çok ciddi problemlere yol açar. Bunlardan bir tanesi de nöropatik ağrılardır. Eğer ayakta yanma, batma, elektrik çarpması, karıncalanma, bıçak saplanması gibi bir takım şikayetler varsa o zaman diyabet aranmalıdır. Hemen bir doktora gidilmelidir. Bazen yeni tanı koyulan hastaların yüzde 20’sinde bu yakınmalara şahit olunur.”
“STANDARDİZE ŞEKER TESTİNİ HERKES GÜVENLE YAPTIRABİLİR”
. Diyabet tanısını nasıl koyuyorsunuz? Açlık kan şekeri mi yoksa tokluk kan şekeri mi daha önemlidir? Şeker yüklemesini kimlere yapıyorsunuz ve ‘Hamilelikte şeker yüklemesi zararlıdır’ iddiası ile ilgili görüşleriniz nelerdir?
“Şeker tanısı için kullanılan en basit yöntem, açlık şekerini ölçmektir. Açlık şekeri normal veya birazcık yüksek olan ancak yükleme ile tanı konabilen bir hasta grubu vardır. Tanı gecikirse hasta bize komplikasyonlarla gelebilir. Dolayısıyla tanıyı, vakit geçirmeden koymak için her ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Açlık şekerinin normal değeri 100’yüzdür. 100’ün altında ise hiçbir problem yoktur. Fakat 100’ün üzerinde ise diyabete doğru hızlı bir gidiş var kararı verilip, gerekirse şeker yüklemesi yapılır.126’nın üzerinde ise diyabet tanısı konur.
Yükleme testi şekerli su ile yapılır. Kullanılan şeker miktarı başka bir karbonhidrat kaynağı ile standardize edilemez. Yedi dilim ekmek yese bile zaten hasta 75 gram şeker almış olacaktır. 25 gramlık bir ekmek diliminde 15 gram karbonhidrat vardır. Aslında hastaya 75 gram şeker verildiğinde, dolu dolu yedi dilim ekmek verilmiş demektir. Vücut, şekeri metabolize edip, kandaki şekeri yükseltmeden bu teste cevap verirse, hiçbir problem yoktur. Ama şeker yükselirse bu erkenden görülmüş olur. Standardize, her hastada tekrar edilebilir sonuçlar alınan bir testle, gebelere de aynı miktarda şeker verilir. Hastalar bu yüzden bu testi güvenle yaptırabilirler, kesinlikle zarar görmezler.”
“HER GÜN AÇIK HAVADA YARIM SAATLİK YÜRÜYÜŞ DİYABETİ ÖNLER”
. Diyabeti önlemek mümkün müdür? Diyabet olmamak için neler yapılabilir?
“Diyabeti engellemek daha doğrudur. Kişi risk grubunda ise; fazla kilolu, ailede diyabet, tansiyon varsa, iri bebek doğurmuş, gebelikte diyabet olmuş, kan yağı yüksekse dikkat etmelidir. Kiloları ideale yakın tutarak, vücut kitle indeksini 25’in altına indirirlerse ve açık havada her gün yarım saat düzenli olarak ağırlık kaldırmak, yürüyüş yapmak, bisiklet çevirmek gibi egzersizler yaparlarsa diyabet riskini azaltabilirler. 100 diyabet hastasında bunlar yapıldığında 50-60 kişide diyabet önlenmiş olur.”
. Tip 2 diyabet teşhisi konulmuş bir hastanın tedavisinde hemen insülin kullanılmaya başlanıyor mu? Tedaviye nasıl bir yaklaşım var?
“Bazı tip 2 diyabetlilerde insülin takviyesi hemen gerekir. Tanı zamanında konulduysa, hastanın çok kilo kaybetme, ağır susuzluk, yorgunluk gibi bir hali yoksa ve şekeri 300-400 gibi çok yüksekse tanı anında insülin verilir. Genellikle yaklaşımımız, öncelikle hastanın yaşam tarzını kontrol altına almak ve aynı anda hastaya bir hap veya insülin dışı tedaviye başlamaktır. Sonrasında mutlaka hasta izlenmelidir. Diyabet, ‘Ben artık diyabet hastası değilim. Tedavi oldum’ denilecek bir hastalık değildir. Yıllar içinde ne yazık ki şeker kontrolü giderek bozulabilir. Bu yüzden periyodik takipler ve komplikasyonlar açısından düzenli kontroller şarttır.”
PERİYODİK TAKİPLER ÇOK ÖNEMLİ
. Bu periyodik takipler ne sıklıkla yapılmalıdır?
“Periyodik takipler gerçekten çok önemlidir. ‘Benim bir şeyim yok artık, iyileştim’ diyen hastalar birkaç yıl sonra ciddi komplikasyonlarla veya yan hastalıklarla tekrar gelebilirler. Bu yüzden diyabetli iyi kontrollere ulaştıysa, üç ayda bir takibi yeterlidir. Hemoglobin beje denilen ortalama şeker testi yüzde 7’ye indiyse, ‘İyi gidiyor’ denerek bu korunabilirse altı ayda bir takibi yapılır. Komplikasyonlar açısından, senede bir göz muayenesi hiçbir problem yoksa bile yapılmalıdır. Mutlaka her yıl nörolojik muayene sinir uçlarında bir problem var mı diye yapılmalıdır. Ayakların her muayenede incelenmesi ve böbrek testlerinin yapılması şarttır. Yılda en az bir kere ama bir problem varsa daha sık kontroller olmalıdır. İki diyabetliden birinde risk varsa bunu önlemek mümkündür. Bunun için de yaşam tarzı mutlaka değiştirilmelidir. Şeker yükleme testinden ve insülinden korkulmamalıdır. Çünkü vücudun insülin üretemediği durumlarda insülin takviyesi yapılmaktadır. Bu da bağımlılık yapan bir ilaç değildir. Şekerden de korkmamak gerekir. Ama komplikasyonlarından korkup kendimizi korumaya çalışmalıyız.”
İçeriği Paylaşın