SGK’lı hastalara getirilen ilaçla ilgili yeni düzenlemeler
SGK’lı hastalara getirilen ilaçla ilgili yeni düzenlemeler
Bizi Takip Et
Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı hastalar, hangi hastane için, nereye, kaç lira katık payı ödeyecek? Eşdeğer ilaç uygulaması nedir? Tansiyon ve diyabet ilaçlarıyla ilgili reçeteleri uzman hekimlerin yazma zorunluluğu hastaları nasıl etkileyecek?
İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör, HaberTürk’ün sağlık programı Medikal’de merak edilen bu soruları yanıtladı. İşte, Türkiye’nin sağlık gündemindeki ana maddelerden biri olan ilaçlarla ilgili yeni düzenlemeler ve hasta-hasta yakını-eczacı üçgeninde yaşanan sorunlar…
. Muayene katkı payı nedir? Muayene katkı payı var, katılım payı var ve bir de fark ücreti var. Vatandaşlar bazen bunları karıştırıyor.
“Muayene katkı payı, hastanın sağlık kurumuna gittiğinde tedavisi karşısında oluşan bir katkı. Bu alınan ücret, ay başında yeniden belirlendi ve fiyatlar arttırıldı. Daha önce birinci basamak sağlık kuruluşlarında yani sağlık ocaklarında ve aile hekimliklerinde tedavi gören hastalarımızdan herhangi bir katkı payı alınmıyordu. Ama şimdi bu kurumlara gidip tedavi olan, reçete yazdıran hastalarımızdan da iki liralık bir muayene katkı payı alınacak. Bu uygulama başladı.
Hastanelere giden hastalarımız için ise, daha önce hastaneler sınıflandırılmıştı; devlet hastanelerinden üç, araştırma hastanelerinden dört, üniversite hastanelerinden altı liralık katkı payı alınırken şimdi hepsi ortak olarak sekiz liralık muayene katkı payına dönüştürüldü.
Özel hastanelere giden hastalar ise daha önce 10 liralık katkı payı öderlerken, şimdi 15 liralık bir muayene katkı payı ödemek durumundalar.
“GEÇMİŞ BORÇLAR SİSTEMDE ÇIKIYOR”
. Peki, muayene katkı paylarının hepsi eczaneler de mi tahsil ediliyor?
“İşte bu nokta çok önemli. Emekli olan hastalarımız birinci basamak sağlık kuruluşlarına gittiklerinde eczaneye iki liralık bir ödeme yapıyor. Özel, devlet ve üniversite hastanelerine gittiklerinde sekiz liralık katkı payının beş lirası daha sonra emeklilerinden kesiliyor. Üç lirasını ise eczacılar olarak almak zorundayız. Çalışanlar için ise bu sekiz liralık katkı payının tamamını kurumdan çıkıp eczaneye geldiklerinde reçeteyi alırken ödemek durumundalar. Burada küçük bir ayrıntı var, konsolude bütçeye tabi dediğimiz yani maliyede ya da kamu kurumunda çalışan hastaların yakınları ve bakmakla yükümlü oldukları muayene ücretleri maaşlarından kesiliyor.
Özel hastanelerde de aynı durum var. Emekliler için katkı payının üç lirasını biz alıyoruz, geri kalanı onların maaşlarından kesiliyor. Çalışanların muayene katkı paylarının tamamı ise eczanelerden tahsil ediliyor.”
. Geçmiş dönemde kesilmeyen muayene katkı paylarının sistemde gözüktüğü ve hastalardan toplu olarak tahsil edildiği söyleniyor. Hastanedeki bir işlemin bedelinin eczanelerde alınmasına vatandaşlar nasıl tepki gösteriyor?
“Muayene katkı payının artışına haklı olarak tepki gösteriyorlar. Uygulamanın yeni başlayan döneminde belli bir dönem muayene ücretlerine yönelik tepkiler yükseldiğinde bazı katkı payları hastalardan alınmamıştı. Ama geçmişte gittikleri hastanelerde muayene sonrasında reçete alsalar da almasalar da bir muayene katkı payı oluştuğu için şimdi geldiklerinde geçmişe yönelik borçları varsa onlar da çıkıyor sistemde. Bir hasta reçetesiyle geldiğinde o reçetesiyle bir katkı payını verirken, geçmişten kalan diğer borcunu da ödemek durumunda kalıyor. Bu durumda 100 lirayı aşkın muayene katılım ücretleriyle karşı karşıya kalınabiliyor. Bu çok büyük bir sorun oluşturuyor. Konuyla ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu geçici bir çözüm bulmak zorunda kaldı; son bir haftadır o uygulamaya geçti.
Reçeteleri girdiğimiz provizyon sisteminde iki ayrı buton oluştu. Biz artık gelen hastalarımıza, geçmişten kalan muayene ücretlerinizi alalım mı dediğimizde eğer alın derlerse o butona basıyoruz, yok hayır ben bu ücreti şimdi ödemeyeceğim derse, diğer buton üzerinden hizmet veriyoruz. Fakat geçmişteki borçları ortadan kalkmıyor. Bizden sonra başka bir eczaneye gittiklerinde o borç tekrar onların karşısına çıkıyor. Geçici ve anlamsız bir çözüm oldu.”
“KATKI PAYI ECZANELERDE DEĞİL, HASTANELERDE ALINMALI”
. Siz Eczacılar olarak hastanelerdeki muayeneler için ödenen bu katkı paylarının eczanelerden tahsil edilmesine de karşısınız. Buna aylardan beri düzenlediğiniz basın toplantılarıyla karşı çıkıyorsunuz. Neden karşı çıkıyorsunuz, ne gibi zorlukları var, ideal uygulama sizce ne olmalı?
“İdeali tedaviyi gördüğü yerde o kurum tarafından ücretin alınmasıdır. Bize yüklenen ise tahsilâtçılık görevi. Anayasada bile bir angarya görev verilemez diye bir yasal madde var. Çeşitli davalar açtık, yürütmeyi durdurma kararları aldık ama şu son uygulamayla belli bir ücreti alan durumdayız. Bir önemli nokta da şu: Her noktadan emekliden bile biz ücret almak durumundayız, geçmişte böyle değildi. Bir de yeni bir uygulama var k, i bu muayene ücretlerinin ne kadar anlamsız olduğunu ortaya koyuyor. Çalışanlar ya da emekliler hastaneye gittiklerinde reçetelerini almazlarsa sadece beş lira muayene ücreti kesilebiliyor. Üç lirası alınmıyor. Bu “Reçetenizi cebinizden paranızı ödeyerek alın, muayene ücretlerinin bir kısmından böylece kurtulmuş olursunuz şeklinde bir anlayışı da” getiriyor. Ama hiç doğru değil bu”
. Acil servislerde trafik kazaları ve yanık vakaları hariç katkı payı alınıyor mu?
“Acilden çıkan reçetelerde de muayene katkı payını, acilin dışında yer alan tedavilerde, reçetelendirmelerde alınıyor”
. Eşdeğer ilaç uygulaması pazartesiden itibaren uygulanmaya başlanacak. Eşdeğer ilaç gerçekte nedir?
“Eşdeğer ilaç, patentli olan yani orijinal olan ilacın belli bir süre geçtikten sonra o patent hakkı ortadan kalktıktan sonra aynı içerikte aynı tedavi mekanizmasını ihtiva eden orijinal olmayanın başka bir firma tarafından daha ucuz fiyata üretilmesi demektir. İlaçlar bakıldığında içerik olarak, etki mekanizması açısından birbirinin aynıdır fakat orijinal olmayanların eşdeğer olanların fiyatı orijinale göre daha düşüktür. Bu eşdeğerlilik uygulamasına yönelik yeni bir dönem başlıyor. Eşdeğerliliği tarif ederken birbirinin aynı dedik ama fiyat farklılığı gösteren ilaçlar dedik. Bunu şöyle tarif ederiz. Elmaya baktığımızda yeşil elma, Amasya elması vs. ama sonuç olarak hepsi elma ama şimdi yeni uygulamayla birlikte, bir hastalık grubunda yer alan örneğin diyabet tedavisinde yer alan ürünlerin şeker düşürücülerin tamamı bir grup olarak tanımlanıyor. Örneğin elmaların tamamı, portakallar, vişneler bir sepette aynı kabul edilerek uygulama o yönde yapılıyor. Meyvelere baktığınızda meyvelerin içindeki vitamin değerleri, şeker değerleri farklıdır ama sonuçta meyvedir. Sosyal Güvenlik Kurumu bu mantıkla hareket ederek tüm hipertansif tansiyon düşürücü ilaçları bir grupta değerlendirip bunu eşdeğer olarak nitelemeye başlıyor 19 Ekim itibarıyla…”
HASTA, YA EŞDEĞER İLACI ALACAK YA FARK ÖDEYECEK
. Farzedelim, bir hasta ya da hasta yakını elinde reçetesiyle eczaneye geldi. Eşdeğer ilaç uygulaması nasıl yapılacak?
“Diyelim ki bir diyabet hastası reçetesiyle geldi. İlacı biz sisteme gireceğiz, sistemde o ilaçla birlikte ilacın eşdeğerleri de çıkacak ve SGK’nın o ilaçla ilgili verdiği fiyat sistemde yer alacak. Reçetede yer alan ilaç sistemde yer alan en düşük fiyatlı ilaçla uyuşmuyorsa biz hastaya soracağız. Diyeceğiz ki, “Senin ilacını şu konumda bir katkı payı almadan veremiyorum. Eğer bu ilacı almak istersen aradaki fiyat farkını vereceksin” Ya da reçetede verilen eşdeğer ilaç skalasında o verilen fiyata uygunsa ilacı hiçbir katkı payı almadan vereceğiz. Önümüzdeki hafta şu sorun çıkacak: Biz diyeceğiz ki senin ilacın eşdeğerlik skalası genişlediği için birbiriyle uyuşmuyor. Gerçek anlamda uyuşanı almak istiyorsan o zaman bir ilave ücret ödeyerek hekimin yazdığını almak zorunda kalacaksın. Çünkü artık eşdeğerlilik bandı çok genişlediği için orda yer alan 20 ilaçtan ancak bir tanesi doktorun faydalı olacağına inandığı ilaçtır. Diğerlerinin bir kısmının eşdeğerliliği yoktur, aynı değildir bu konuda da biz hastayı uyarmak durumundayız.”
. Hasta cebinden para ödememek için eşdeğer ilaca razı olduğunda hekimin tedavi planı değişmeyecek mi? İlaçların dozajları, alınma süreleri değişmeyecek mi?
“Örneğin bir diyabet hastasının şeker düzeyinde düşüklük olduğunu farzedelim. Hekimi belli bir düzeye getirmek için ilaç vermiş ama bir ilaç 45 dakikada şeker düzeyini yükseltiyor diğeri üç saatte yapıyor. Biz, hastaya 45 dakikada şeker düzeyini yükseltmesi beklenen ilacı vermemiz gerekirken hasta, fiyat farkı veremediğinden üç saat sonra yükselecek değeri ihtiva eden ilacı verdiğimizde önemli bir sağlık sorunuyla karşı karşıya kalmasının önünü açmış olacağız. Hasta cebinde para olmadığı için tedavi esnasında hekim tarafından uygulanmak istenen tedavi dışında farklı bir tedavi içeren ilacı almak zorunda kalacak.”
. Kalp ilaçlarını artık uzman hekimler yazacak. Hangi uzman hekimler reçete yazabilir? Vatandaşlar ne sorun yaşayacaklar?
“Şu ana kadar tansiyon ilaçlarını raporlu hastalarımız olduğu için sağlık ocaklarından, aile hekimliklerinden yazdırabiliyorlardı. Artık bundan sonra bu tür ilaçları nefroloji, endokrinoloji veya kardiyoloji uzmanlarının bulunduğu birimlerde yazdırmak zorundalar. Bundan sonra çıkacak raporları da o hekimler düzenleyecek. Anadolu’nun çoğunda bu tür uzman hekimler bulunmazken, raporlu ve tansiyon hastası olan birine “Başka bir ile gidin ve yol masrafını karşılayın, hastanede uzman olan yerde tedavi olun ve ilacınızı alın” diyeceksiniz bir bakıma.Tansiyon hastalarımız Türkiye’deki sağlık şartları, hastanelerin durumları, uzman kapasiteleri göz önüne alındığında çok büyük ciddi sorun yaşayacaklar.”
. Raporu alınan ilaçlarda da aynı uygulamalar olacak mı?
“Artık bu noktadan sonra pratisyen hekime yazdıramayacağına göre saydığım uzmanlara gidip onlara yazdıracaklar. Artık sağlık ocağına yazdıramayacaklar hastaneye gidecek ve oradan yazdıracaklar.”
EŞDEĞER İLAÇLARLA İLGİLİ SON DÜZENLEME
Sosyal Güvenlik Kurumu 12 Ekim 2009 tarihinde yayınladığı bir Genelge ile Sağlık Uygulama Tebliği’nde değişiklik yapmıştı. SGK bu genelgesiyle eşdeğer tanımını değiştirerek bilimsel anlamda eşdeğer sayılmayan ilaçları “eşdeğer” saymış; özellikle raporlu kalp ve tansiyon hastalarının ilaçlarına ulaşmalarını daha da zorlaştırmıştı.
Bu durum üzerine İstanbul Eczacı Odası, SGK’nın eşdeğer ilaç kavramını bilimdışı bir biçimde değerlendirerek kendinden menkul bir eşdeğer tanımı getirmesine, bu yolla hastalarımızın sağlığını tehlikeye atmasına ve ülkemiz insanının en çok kullandığı ilaçlar arasında bulunan kalp ve tansiyon ilaçlarını üç uzman hekimden birinin yazması şartını koşmasına, böylece hastaların ilaca ulaşmasının zorlaşacağına ve bazı bölgelerde ise neredeyse imkansız hale geleceğine dikkat çeken bir basın açıklamasını 16 Ekim 2009 Cuma günü Oda merkezinde gerçekleştirmişti.
Bu basın toplantısına Gaziantep, Bursa ve Kocaeli eczacı odalarının yanı sıra İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen de katılmış ve bu düzenlemeyle halk sağlığının nasıl tehlikeye atıldığına dikkat çekmişti. 18 Ekim 2009’da İstanbul Kadıköy’de “Sağlık Hakkı” için düzenlenen ve binlerce eczacı, hekim, sağlık çalışanı ve vatandaşın katıldığı mitingde de bu konu vurgulanmıştı.
Konunun kamuoyu tarafından algılanarak kaygıyla karşılanması, hastaların tepkileri ve eczacıların karşı duruşu sonucu Sosyal Güvenlik Kurumu yeni bir Genelge yayınlayarak bahsi geçen Genelgenin bazı maddelerini ertelediğini duyurdu.
Genelge şöyle:
1) “Anjiyotensin Reseptör Blokerleri (ARB); Nefroloji, Kardiyoloji veya Endokronoloji uzman hekimleri tarafından veya bu uzman hekimlerce düzenlenen uzman hekim raporuna dayanılarak yine bu uzman hekimlerce reçetelenebilir” şeklindeki 9-c maddesi ertelendi.
2) (“Tebliğin “14.2. Eşdeğer ilaç uygulaması” başlıklı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir. Eşdeğer ilaç uygulaması; temelde, sınırlandırılmış bir terapötik eşdeğerlik olarak, aynı endikasyon için kullanılabilecek kimyasal/farmakolojik/terapötik alt grup etken maddeyi ya da maddeleri içeren ürünlerin benzer etkinlikteki dozaj formları arasında fiyat karşılaştırması esasına dayanır.) şeklindeki 12. maddesi ertelendi.
5,6,7,8 nolu ekler Kurum elektronik altyapısı hazırlıkları tamamlanıncaya kadar ertelendi.
Ertelenen maddelerdeki uygulama 12/10/2009 tarihinden önceki haliyle devam edecektir.
12 Ekim 2009 tarih ve 2009/120 sayılı genelgenin diğer maddeleri Osteoporoz da dahil olmak üzere 19 Ekim 2009 tarihinden itibaren yürürlüktedir.
İstanbul Eczacı Odası açıklamasında, “SGK’nın bu bilimdışı ve halk sağlığını hiçe sayan genelgesinin bazı maddelerini ertelemesi şimdilik hastalarımızın ilaçlarına ulaşmasında öngördüğümüz sorunları da ertelemiştir. Ancak bu yeterli değildir, bu genelge tümüyle iptal edilmelidir” denildi.
İçeriği Paylaşın