Sık Acıkıyorsanız Nedeni İnsülin Direnci Olabilir!

Sık Acıkıyorsanız Nedeni İnsülin Direnci Olabilir!

Sık Acıkıyorsanız Nedeni İnsülin Direnci Olabilir!

Bizi Takip Et


İnsülin direnci, Tip 2 diyabet başta olmak üzere pek çok sağlık problemini de beraberinde getiriyor. Hipertansiyon, yağ-kolesterol sorunları, kalp ve damar sistemi bozuklukları, karaciğer yağlanması, polikistik over sendromu ve bağışıklık sistemiyle ilgili problemler insülin direncinin yol açtığı hastalıklar arasında yer alıyor. Peki, insülin direnci nedir? İnsülin direnci önlenebilir mi? İnsülin direncinin tedavisi var mıdır? Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Fırat Bayraktar, insülin direnci konusunda bilgi veriyor:

“İnsülin, pankreastan salgılanan  ve en önemli enerji kaynağımız olan glikozun, hücre içine girerek kullanılmasını sağlayan bir hormondur. Yaşam için çok önemlidir ve insülin yokluğu durumunda kişi, birkaç hafta içinde ölmektedir. Bu nedenle, diyabet vakalarının yüzde 5-10 kadarını oluşturan Tip 1 diyabet ortaya çıktığında dışarıdan insülin verilmesi zorunludur. Bazı durumlarda ise vücutta yeterince insülin bulunmasına rağmen, genetik nedenler, kilo artışı, fazla kalorili beslenme, bazı ilaçların kullanılması, egzersiz yapılmaması gibi çeşitli nedenlerle insülinin etkisini göstermesi engellenmekte ve ‘insülin direnci’ denilen durum ortaya çıkmaktadır.  Yani insülin direnci, dokularda insülin etkisinin bozulduğu ve azaldığı bir durumdur. Pankreas, etki azlığının üstesinden gelebilmek için daha çok insülin salgılayarak durumu düzeltmeye çalışır. Bu da, kanda gereğinden fazla insülin bulunması (hiperinsülinizm) sonucunu doğurur. Ancak fazla insülin, bir taraftan insülinin yapması gereken glikozun hücrelere sokulması gibi  iyi bir sonuç üretirken, diğer yandan da damar sistemine, hücre çoğalmasına, vücutta gereğinden fazla tuz tutulmasına yol açabilmekte ve çeşitli sağlık sorunlarını da beraberinde getirmektedir.

İNSÜLİN DİRENCİNİZ VARSA…

İnsülin direnci olan ve bunların yol açtığı ya da birlikte bulunduğu sorunları bulunan hastalar başlıca şunlara dikkat etmelidir:

. Öncelikle  kilo kaybına yol açacak yeni bir yaşam biçimi uygulanmalıdır. Şişmanlığa yol açan yeme alışkanlıkları değiştirilmeli ve günlük fiziksel aktivite arttırılmalıdır. İnsülin direnci ile birlikte diyabeti olmayan hastalarda ilaç kullanımı gerekli değildir. Diyabeti olan insülin dirençli  hastalar da aynı yaşam biçimi tedbirlerini uygulamalıdır.  Ayrıca, bu hastalarda kilo kaybı sağlayacak veya insülin direncini tedavi edecek diyabet  ilaçlarının hekimler tarafından seçilmesi gerekmektedir. Hastaların kendi başlarına, yakın çevrelerindeki örneklere bakarak ilaca başlamaları kesinlikle yanlıştır. İlaçlar mutlaka hekim kontrolünde ve hekim önerisiyle kullanılmalıdır. İnsülin direncine eşlik eden diğer bozukluklar için de gerekirse ilaç tedavisi önerilmektedir.

İNSÜLİN DİRENCİ OLANLAR NASIL BESLENMELİ?

Beslenme hususunda,  yeterli kalori içeren dengeli beslenme (yüzde 45-50 karbonhidrat, yüzde 30 yağ ve yüzde 20 protein ) gerektiği unutulmamalı  ve protein ya da yağ ağırlıklı gibi tek yönlü beslenmeden kaçınılmalıdır. Karbonhidratların temel enerji kaynağı olduğu unutulmamalı ve  bu ihtiyaç, olabildiğince kompleks karbohidratlardan  (Tam tahıllı ekmekler, sebzeler, kepekli besinler ve günde iki kere 100’er gramı geçmeyecek şekilde taze meyveler) karşılanmalıdır. Mümkün olduğu kadar,  içine rafine şeker giren yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Kompleks karbonhidrattan zengin yiyecekler (kepek, mısır, mısır unu, karabuğday, kepekli pirinç, fasulye, mercimek, bezelye vs) seçilmelidir.  Yağ ve protein beslenmesinde ise fast food tarzı beslenmeden ve işlenmiş et ürünlerinden uzak durulmalı, yemek pişirirken de doymamış yağlar (özellikle zeytin yağı) tercih edilmelidir. Günlük alınan toplam kalori miktarı da ihtiyaçlar doğrultusunda hekim-diyetisyen önerileriyle  azaltılmalı ve hastaya en  uygun beslenme rejimleri bireyselleştirilerek  oluşturulmalıdır.

Prof. Dr. Fırat Bayraktar

EGZERSİZİN İNSÜLİN DİRENCİNE ETKİSİ…

Egzersiz düzenli ve sürekli uygulanmalıdır; mümkünse 24 saatten fazla ara verilmemelidir. Haftada en  az 150 dakika aerobik egzersiz (yürüme, koşma, yüzme, bisiklet sürmek gibi) ve haftada 2 kere direnç egzersizleri (itme, çekme, kaldırma şeklinde) uygulanmalıdır. Hastalara akılda kalması daha kolay “Günde 10 bin adım atın” gibi önerilerde de bulunulabilir. Eğer egzersizin kilo kaybettirmesi de amaçlanıyorsa, aerobik egzersizlerin günde 40 dakikadan fazla yapılması gerekir. Yürümek en iyisidir. Etkilidir, kolaydır, fazla hazırlık gerektirmez ve en önemlisi bedavadır. Uygulanacak egzersizin kolay, sürekli uygulanabilir ve düşük maliyetli olmasına dikkat edilmelidir. Yoksa, uzun süre uygulanamaz.

Yukarıdaki sorunlara sahip hastalarda kilo kontrolü ve fazla kiloların verilmesi ve egzersizin artırılması zorunludur. Egzersiz alışkanlığının topluma kazandırılması ve sağlıklı beslenmenin topluma öğretilmesi, devlet yetkili kurumları – meslek örgütleri ve hasta örgütlenmelerinin ortak olarak çalıştığı ve oluşturduğu bir ulusal planla sağlanmalıdır. Bu alanda sözlü-yazılı medyanın gücünden mümkün olabildiğince yararlanılmalıdır. Bilgilendirmenin doğru, bilimsel verilere dayalı ve toplumu kucaklayacak biçimde yapılması gerek

İNSÜLİN DİRENCİYLE İLGİLİ DOĞRULAR- YANLIŞLAR

. Kendinde insülin direnci olduğundan kuşkulanan bireylerin yapması gereken şey, hekime başvurarak bu durumun araştırılmasını sağlamaktır. Ancak bir çok birey,  böyle bir durumda hekime giderek insülin direnci ölçümü yaptırmaya çalışmaktadır.  Oysa, tek tek bireylerde yapılan bu ölçümler büyük yanlışlıklar – farklılıklar içermekte ve yanlış sonuçlarla,  gereksiz endişelere ve yine gereksiz ilaç kullanımına yol açılmaktadır.

. Yapılması gereken ise, insülin direncinin ölçülmesi değil, hastanın, insülin direncinin yol açması ya da birlikte bulunması muhtemel  bozuklukları yönünden değerlendirilmesi ve gerekiyorsa bu yönlerden tetkik edilmesidir.

. Tip 2 diyabetli hastalarda insülin direncinin zaten var olduğu ve diyabet gelişiminin insülin direncinin sonucu olduğu unutulmamalıdır.

. Yine yanlış bir kanı olarak, kilo fazlalığı olanlar, kendilerini insülin direncinin şişmanlattığını düşünürler. Halbuki gerçek, tam tersidir. Obezite, insülin direncine yol açan etkenlerin en önemlisidir. Ancak, sık hipoglisemi yaşayanlarda, ek yemek nedeniyle kilo artışı olabilir.

“Tip 2 diyabetli hastalarda insülin direncinin zaten var olduğu ve diyabet gelişiminin insülin direncinin sonucu olduğu unutulmamalıdır.”

 

İNSÜLİN DİRENCİ RİSKİNİZ NEDİR?

. Kilonuz fazlaysa

. Anne, baba, kardeş, çocuk gibi yakın akrabalarınızda Tip 2 diyabet varsa

. Sık acıkıyorsanız

. Fazla yemek yiyorsanız , çok iştahlıysanız

. Şeker tükettiğiniz bir öğünden  3 saat sonra şekeriniz düşüyorsa (Reaktif hipoglisemi)

. Fiziksel aktiviteniz az ise

. Polikistik over sendromunuz bulunuyorsa

.  Hipertansiyon hastasıysanız

. Cildinizdeki bozukluklarından yakınıyorsanız (Acantosis nigricans denilen  ciltte renk kararması bölgeleri varlığı, akneler, et benleri, tüylenme artışı, saç dökülmeleri gibi..)

. Karaciğerinizde yağlanma varsa

. Kolesterol-lipid bozuklukları problemi yaşıyorsanız

İnsülin direnciniz olabilir. Bir hekime başvurmayı ihmal etmeyin.


İçeriği Paylaşın