Sindirim Sistemi Kanserlerinde Cerrahi Tedavi

Sindirim Sistemi Kanserlerinde Cerrahi Tedavi

Sindirim Sistemi Kanserlerinde Cerrahi Tedavi

Bizi Takip Et


Vücudumuzun en küçük yapı taşları olan hücrelerin fonksiyon ve çoğalmaları normalde vücudun kontrolü altındadır. Kanser, bir takım genetik değişiklikler sonucunda bu kontrolün bozulması sonucu ortaya çıkar. Zamanla kanserli hücrelerin sayısı artar ve oluşan tümör yakın çevresindeki yapı ve organları istila eder (lokal invazyon). Organın çalışması bozulur ve vücudun zararına çalışmaya başlar. Bir süre sonra kanserli hücreler kan ve lenf damarları içine girerek bu damarlar içinde dolaşmaya başlarlar. Dolaşan  kanserli hücreler zaman içinde karaciğer, akciğer gibi uzak organlara yerleşerek hastalığın buralara sıçramasına neden olur (uzak metastaz). Gastro Cerrahi Grup uzmanları sindirim sistemi kanserlerinde cerrahi tedaviyi anlattılar.

Kanserli bir hastada hastalığın seyrini neler belirler?
Sindirim sistemi (mide, kalın barsak gibi) kanseri nedeniyle ameliyat edilen hastaların bir kısmı uzun yıllar sorunsuz olarak yaşamaktadır. Hastaların bir bölümünde ise hastalık ameliyatı takip eden ilk beş yıl içinde karaciğer, akciğer gibi uzak organlara sıçramakta (uzak metastaz) veya karın içinde ilk ameliyatın yapıldığı bölgede tekrarlamaktadır (lokal nüks). Bu durum hastanın yaşam süresi ve kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.

Sindirim sistemi kanserlerinde hastalığın seyrini belirleyen faktörler üç grupta toplanabilir:
Kanserle ilgili faktörler: Bu faktörler hastalığın teşhis edildiği andaki tümörün çeşitli özellikleri ile ilişkilidir. Bunlar:
1. Kanserin evresi,
2. Kanserin yeri,
3. Kanserin yayılım derecesi,
4. Kanserin yapısı,
5. Kanserin mikroskop ile değerlendirilebilen birtakım özellikleri.

Tedavi ile ilgili faktörler:
1. Yapılan ameliyatın onkolojik yeterliliği,
2. Ek tedavi varlığı.

Diğer faktörler:
1. Hastanın yaşı,
2. Kan verilmesi,
3. Eşlik eden hastalık varlığı,
4. Genetik faktörler.

Sindirim sistemi kanserleri nasıl tedavi edilir?

Sindirim sistemi kanserlerinin temel tedavi yöntemleri cerrahi, kemoterapi(ilaç tedavisi) ve radyoterapi (ışın tedavisi)’dir. Sindirim sistemi kanserlerinin çoğunda ana tedavi yöntemi cerrahidir.
Cerrahi tedavinin ana prensibi kanserle tutulu tüm dokuların, kanserin kaynaklandığı organın bölgesel lenf bezleriyle birlikte çıkarılması olmalıdır. Onkolojik açıdan çok iyi bir ameliyat yapılması bazen tek başına yeterli olmayabilir. Gözle görülmeyecek kadar küçük metastazların olabileceğinden şüpheleniliyor ise yeterli bir ameliyat yapılmış olsa bile, ameliyat öncesi veya sonrası mutlaka ek tedaviler (kemoterapi, radyoterapi gibi)  yapılmalıdır. Ameliyatta belli onkolojik prensipler göz önünde bulundurulmadığında ise sonuç genellikle  iyi olmaz.

Kanser hastasında cerrahi tedavinin amaçları nedir?
1. Hastalığın ortadan kaldırılması,
2. Hastanın olabildiğince uzun yaşatılması,
3. Hastanın şikayetlerinin giderilerek yaşam kalitesinin sağlanması.

Onkolojik cerrahi nedir?
Sindirim sistemindeki organlarımızın değişik hastalıklarında ilgili organın tamamını veya bir bölümünü çıkarmak gerekebilir. Mide ülserinde midenin,kalın barsak divertikülü için kalın barsağın bir kısmının çıkarılması gibi. Bu hastalıklarda ilgili organın birbölümü veya tamamının çıkarılması yeterlidir. Oysa aynı organın kanseri için ameliyat yapıldığında sadece organın çıkarılması yeterli olmaz. Bunun yanı sıra kanserin yayılma olasılığı olan tüm lenf bezlerinin çıkarılması gerekir. Bunun için mide kanserinde DII lenfadenektomi, kalın barsağın son kısmının kanserlerinde ise total mezorektal eksizyon adı verilen  lenf bezlerinin temizlenmesi işlemi yapılmalıdır. Bu prensipler uygulandığında çoğu zaman sonuçlar daha iyidir.

Kanser hastasında ideal ameliyat nedir?
Kanserli bir hastada yapılan ameliyatlar üç ana grupta toplanabilir.
1. Küratif rezeksiyon: Ameliyat bitiminde kanserli organın yayılma olasılığı olan lenf bezlerini de içerecek şekilde geride herhangi bir kanserli doku bırakmadan, temiz cerrahi sınırlarla birlikte çıkarılması işlemidir. Kanserli bir hastada ideal ameliyat şekli budur.
2. Palyatif rezeksiyon: Her zaman küratif rezeksiyon yapılması mümkün olmaz. Bazı hastalarda kanserli organ çıkarılmasına rağmen geride kanserli dokular kalır.
3. Palyatif ameliyat: Bazen kanserin olduğu organ hiç çıkarılamaz, sadece hastanın şikayetlerini azaltıcı bir işlem yapılır.

Örnek: 55 yaşında erkek bir hasta karın ağrısı ve kusma yakınmaları ile başvuruyor. Yapılan tetkikler sonucunda midesinde kanser saptanıyor.
Küratif rezeksiyon: Bu  hastada ideal tedavi yöntemi midenin bir bölümü veya tamamının kanserin yayılma olasılığı olan tüm lenf bezlerini de içine alacak şekilde çıkartılmasıdır (DII rezeksiyon). Başka bir yerinde kanser olmadığı bilinen bir hastada böyle bir  işlem yapılırsa küratif bir rezeksiyon yapılmış olur.
Palyatif rezeksiyon: Bu hastada mide çıkarılır, kanserin istila ettiği lenf bezleri çıkarılmaz ise palyatif bir rezeksiyon yapılmış olur. Bu durumda hastanın ameliyat öncesi yakınmaları geçer ama geride bırakılan kanserli lenf düğümleri büyüyerek kısa bir süre sonra hastalığın tekrarlamasına yol açarlar.
Palyatif ameliyat: Bazen kanser, yakınındaki hayati damarları tuttuğu için ameliyatta çıkarılamaz. Ancak hastaya kusmaması için mideyle ince barsaklar arasında yeni bir yol oluşturulur. Bu sayede hastanın şikayetleri azalır. Mesela kusmadan yemeğini yiyebilir. Ancak kanser çıkarılamadığı için büyümeye devam eder.

Küratif rezeksiyon neden önemlidir?
Kanserli bir hastada küratif bir rezeksiyon yapılması son derece önemlidir. Çünkü bu sayede;
1. Hastalığın ortadan kaldırılması sağlanır: Kanser cerrahisi sırasında hastanın yararına olabilecek her şey mutlaka yapılmalıdır. Yayılma olasılığı olan tüm lenf bezlerinin çıkarılması, kanser başka organları tutmuş ise temiz sınırlar sağlayacak şekilde ameliyatın genişletilmesi gibi. Bu işlemler yapılabilirse hastaların önemli bir kısmında geride hiç kanser bırakılmaması sağlanabilir.
2. Ek tedavilerin başarı şansı artırılır: Ameliyat sırasında geride gözle görünen kanserli doku bırakılmayan bir hastada patoloji raporuna  bakılarak bazı hastalarda kemoterapi veya radyoterapi gibi ek tedaviler uygulanması gerekebilir. Ek tedavi gereken hastada küratif rezeksiyon yapılmış ise sonuçlar daha iyidir.
3. Hastanın yakınmaları en iyi bu şekilde önlenir
4. Hastalığın ne kadar yayılmış olduğu en iyi bu şekilde anlaşılır:
 Hastalığın yaygınlık derecesinin belirlenmesi için yeterli sayıda lenf bezi çıkarılmalıdır. Ameliyatta çıkarılan lenf bezi sayısı yeterli olmaz ise hastalığın gerçek yaygınlık derecesi bilinemez.
Hastalığın bundan sonraki seyri konusunda tahminde bulunmak, ameliyat sonrası ek bir tedavi gerekip gerekmediğine ya da ek tedavi gerekiyor ise bu tedavinin ne şekilde olacağına karar vermek hastalığın yaygınlık derecesinin doğru olarak bilinmesi sayesinde olur.

Kaynak: GastroCerrahiGrup web sitesi
(www.gastrocerrahi.com)


İçeriği Paylaşın