Sindirim Sistemi Kanserlerinde Kişisel Tedaviler
Sindirim Sistemi Kanserlerinde Kişisel Tedaviler
Bizi Takip Et
Sindirim sistemi kanserlerine (Gastrointestinal kanserler) yönelik, tanı, tedavi ve bakım ile ilgili gelişmelerin tartışıldığı 9. Uluslararası Gastrointestinal Kanserler Konferansı İstanbul’da gerçekleşti.
Yemek borusu, mide, ince barsak, kalın barsak (kolon) ve rektum, anüs dışında karaciğer, safra yolları ve pankreas kanserlerini ve gastroenteropankreatik nöroendokrin ve gastrointestinal stromal tümörleri sindirim sistemi kanserleri olarak adlandırılıyor. Sindirim sistemi kanserlerinde kişisel tedavilerin ve yeni ilaçların önemine değinen Kongre Başkanı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şuayib Yalçın ve Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Çocuk Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tezer Kutluk sindirim sistemi kanserlerin tanı ve tedavisindeki gelişmeler hakkında bilgi verdi.
EN SIK KALIN BAĞIRSAK KANSERİ GÖRÜLÜYOR
“Tüm kanserlerin yüzde 20’sini sindirim sistemi kanserleri oluşturmaktadır. Bu kanserler, ülkemizde de kanser ölümlerinin önde gelen nedenlerinden birisidir. Ülkemizde en sık kalın bağırsak kanserleri görülmektedir, bunu mide kanseri izlemektedir. Normalde sağlıklı beslenme ile korunma olanağı olan bu kanser, maalesef ülkemizde hala önemli, önde gelen bir kanser olmaya devam etmekte ve hastalar doktora geç başvurmaktadır. Özellikle erişkin yaşta demir eksikliği anemisi olan kişiler bu konuda araştırılmalıdır. Kolon kanserinde en önemli nokta korunmadır. Özellikle 50 yaş sonrası mümkünse her birey mutlaka tarama kolonoskopi yaptırmalıdır. Bu yöntemle hem kanser sıklığı azalmakta hem de kanser ölümlerinde düşme gözlemlenmektedir.”
YENİ İLAÇ TEDAVİLERİ VAR
“İleri evre kalın barsak kanserlerinde tedavi yaklaşımları çok farklılaşmıştır. Artık tümörler hem biyolojik hem de lokasyonlarına göre farklı ilaç grupları ile tedavi edilerek başarı oranı artmaktadır. Ayrıca değişik tümör profilleme teknikleri ile daha nadir görülen tümör alt tiplerine yönelik de daha özgül tedavi şansı çıkabilmektedir. Özellikle yeni geliştirilen immün yanıtı artıran ilaçlarla uzun süreli yüksek başarı oranı görülebilmektedir.”
İMMÜNOTERAPİ İLE TEDAVİDE GELİŞME KAYDEDİLDİ
“Son zamanlarda mide kanseri tedavisinde önemli gelişmeler var. Kemoterapi ajanlarının daha iyi gelişmesine ilave olarak hedefe yönelik ajanlar ve immünoterapiler ile mide kanseri tedavisinde çok önemli ilerlemeler elde edilmiştir. Ancak hala ülkemizde mide kanseri en çok ölüme yol açan hastalıkların başında gelmektedir. Bu kanserden korunma için helikobakter pilori eradikasyonu, sağlıklı beslenme, obezitenin önlenmesi, sigara ve alkolden uzak durulması gerekmektedir.”
KALIN BAĞIRSAK KANSERİ BESLENME İLE İLİŞKİLİ
“Kalın bağırsak kanseri tüm kanserlerin yüzde 8’ini oluşturmakta olup sindirim sisteminin en sık görülen kanseridir. Bu kanser, kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci, erkeklerde ise akciğer ve prostat kanserinden sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Türkiye’de yıllık yaklaşık 10 -12 bin yeni vaka beklenmektedir. En önemli risk faktörü yaşlanmadır. En sık 50 yaş sonrası görülür. Bu kanser beslenme ile doğrudan ilişiklidir. Fazla yağlı ve kırmızı etten zengin beslenme, şişmanlık, sebze ve meyveyi az tüketme ve az posalı ve az lifli gıda tüketme, aile öyküsü riski artırmaktadır.”
PANKREAS KANSERİNDE TEDAVİ CERRAHİDİR
“Pankreas kanserinin erken tanısı hala zordur. Hastalar çoğunlukla ileri evrede başvurmaktadır. Bu kanserle sigaranın, beslenme ve obezitenin ilişkisi gösterilmiştir. Bu hastalıkta esas tedavi cerrahidir; fakat çok az kişide cerrahi mümkündür ve cerrahi sonrası nüksler görülebilir. Ancak ameliyat sonrası koruyucu tedavinin etkinliği gösterilmiştir. Artık “bıçak değdi, hasta daha kötü oldu” fobisini yıkma zamanı gelmiştir. Bu hastalıkta ileri evrede de birçok etkin ilaç ve tedavi kombinasyonları geliştirilmiştir. Bu ilaçlarla tedavi başarısında artış sağlanmıştır.”
ALKOL, ŞİŞMANLIK VE KARACİĞER YAĞLANMASINA DİKKAT!
“Karaciğer kanserleri son yıllarda hızlı artış gösterdi. Karaciğer kanserleri çoğunlukla Hepatit B ve C’ye bağlıdır; ancak karaciğer yağlanmasına da dikkat edilmelidir. Alkol, şişmanlık ve karaciğer yağlanmasına bağlı karaciğer hasarı da son yıllarda özellikle batı toplumlarında ön plana çıkmıştır. Ülkemizde de obezite önemli sorun olma eğiliminde. Bu etkenlerden uzak durmak bu kansere yakalanma riskini çok azaltmaktadır. Özellikle kronik aktif hepatit hastalığı olanların uzman doktor kontrolünde kalmaları uygundur. Erken evrede cerrahi, karaciğer nakli, radyofrekans ablasyon, daha ileri evrede embolizasyon uygun tedavi seçenekleri iken eskiden ileri evrede sınırlı sayıda ilacın kısıtlı etkisi gösterilmişken, son dönemde genel durumu uygun hastalarda sorafenib ve regorafenib dışında diğer yeni geliştirilen hedefe yönelik ajanların ve immünoterapilerin tedavi faydası gösterilmiştir.”
İçeriği Paylaşın