Şizofreni Hastaları ve Aileleri Hastalıktan Çok Damgalamadan Zarar Görüyor
Şizofreni Hastaları ve Aileleri Hastalıktan Çok Damgalamadan Zarar Görüyor
Bizi Takip Et
Ruh sağlığı konusunu sahiplenen ve bu alanda etkin toplumsal çalışmalar yürüten Abdi İbrahim Otsuka ile Şizofreni Dernekleri Federasyonu, Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında ülkemizde bu kapsamda ilk kez yapılan “Türkiye Şizofreni Algısı, Bilgi Düzeyi ve Şizofreniye Bağlı Damgalama ve Ayrımcılık Araştırması”nın sonuçları açıklandı.
Basın toplantısına Abdi İbrahim Otsuka Şirket Yöneticisi Elif Elkin, Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı Doç. Dr. Haldun Soygür, Şizofreni Dernekleri Federasyonu Kurucu Üyesi Prof. Dr. Köksal Alptekin ve Şizofreni Dernekleri Federasyonu Kurucu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yıldız katıldı.
DAMGALANMAYI ÖNLEMEK İÇİN TOPLUM DESTEĞİ ŞART
Tüm ruh sağlığı hastalıklarında olduğu gibi, şizofreni hastalığında da en büyük sorunun toplumumuzdaki önyargılardan kaynaklandığını belirten Abdi İbrahim Otsuka Şirket Yöneticisi Elif Elkin, “Bu araştırma damgalamanın boyutunu çok çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Maalesef hala şizofreninin bulaşıcı olduğunu, tedavisinin olmadığını düşünen bir toplumuz. Bu hastalıkla mücadele eden birinin sosyal meslekler olarak tanımlayabileceğimiz öğretmenlik, bakıcılık, doktorluk gibi işler yapmaları istenmiyor. Hatta komşumuz, iş arkadaşımız, çalışanımız veya yolculukta yanımızda oturan kişi olmasını bile istemiyoruz. Toplumun yüzde 46,7 gibi bir kesimi bu konuda yapabileceği bir şey olmadığına inanıyor, yüzde 36,8’inin ise hiçbir fikri yok. Yani yüzde 84’e yakın bir kesim bu konuda çözümün parçası olmaya hala çok uzak. Bu gerçekten çok büyük bir oran. “Türkiye Şizofreni Algısı, Bilgi Düzeyi ve Şizofreniye Bağlı Damgalama ve Ayrımcılık Araştırması” ile de gördük ki aslında bugüne kadar çok doğru bir yolda ilerlemişiz. Bu araştırmanın, şizofreni konusunda farkındalık yaratmanın ötesinde, bundan sonra hep birlikte yeni çözümler ortaya koyabilmemize, güçlü ve somut adımlar atabilmemize imkan sağlayacağına inanıyorum” dedi.
RUHSAL HASTALIKLARDA DA ERKEN TEDAVİ ÖNEMLİ
Toplantıya katılan Doç. Dr. Haldun Soygür, Prof. Dr. Köksal Alptekin ve Prof. Dr. Mustafa Yıldız araştırma hakkında önemli değerlendirmelerde bulundular. Tüm sağlık sorunlarında olduğu gibi ruhsal hastalıklar açısından da erken tanı tedavinin kritik önem taşıdığını belirterek şu bilgileri paylaştılar: “Ruhsal hastalıklarda tedavinin önündeki en büyük engel, toplumda bu hastalıklara karşı bir damgalama ve ayrımcılık eğiliminin olması. Bu nedenle ruhsal hastalıkların erken tanı ve tedavisinde başarı sağlamak için öncelikle damgalama ve ayrımcılığın azaltılmasını sağlamak gerekiyor.”
RUHSAL HASTALIKLAR ARASINDA EN BİLİNENİ DEPRESYON
“Araştırma sonucuna göre, ilk akla gelen ruhsal hastalıklar arasında depresyon ve şizofreni geliyor. Depresyon, yüzde 98 ile en çok bilinen ruhsal hastalık olarak öne çıkarken, en az bilinen ruhsal hastalık ise yüzde 29 ile obsesif-kompulsif bozukluk. Erkekler, kadınlara oranla ruhsal hastalıklar konusunda daha az bilgi sahibi. Özellikle çalışan kadınlar diğer kişilere nazaran bipolar bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, sosyal fobi, panik bozukluk ve obsesif-kompulsif bozukluk hastalıklarını daha çok biliyor.”
TOPLUM RUH SAĞLIĞI MERKEZLER HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ DEĞİLİZ
“Ruhsal hastalıklar ile ilgili yapılması gerekenlerden önce, bu konuda bilgi sahibi olmak daha büyük önem taşıyor. Araştırma, toplumumuzun Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Çalışmaya katılanların sadece yüzde 37.8’i ruh sağlığı merkezleri hakkında bilgi sahibi iken yüzde 62.2’sinin herhangi bir bilgisi bulunmuyor.”
HER 5 KİŞİDEN İKİSİ ŞİZOFRENİDEN HABERSİZ
“Araştırma, toplumun şizofreni konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını ortaya koyuyor. Sonuçlara göre, toplumumuzdaki bireylerin yüzde 61.7’si şizofreni hakkında bilgi sahibi olduğunu, yüzde 38.4’ü ise bilgisinin olmadığını belirtiyor. Hastalık hakkında bilgi edinilen kaynaklarının başında yüzde 44.4’le akraba ve arkadaş çevresi geliyor. İkinci sırada yüzde 40.6 ile sosyal medya, üçüncü sırada yüzde 37.6 ile aile ve yakın çevre yer alıyor. Rapora göre, her 5 kişiden ikisi şizofreni konusunda bilgi sahibi değil.”
DOĞRU VE ETKİLİ TEDAVİ ÖNEM TAŞIYOR
“Bilinenin aksine, şizofrenide tedavi son derece olumlu sonuçlar yaratıyor. Araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 69’u şizofreni tedavisinde doğru ve etkili ilaç kullanımının önemine belirtiyor. Yüzde 34.8’lik bir kesim ise şizofreniyi hiçbir zaman iyileşmeyecek bir hastalık olarak görürken, yüzde 23.9’luk kesim şizofreninin tedavisinin olmadığını sanıyor. Şizofreni hakkında bilgi kirliliği de oldukça yaygın. Araştırmaya katılanların yüzde 18.6’sı hastalığa cinlerin ve büyünün neden olduğunu, yüzde 10,1’i ise şizofreniyi bulaşıcı bir hastalık sanıyor.”
AYRIMCILIK TOPLUMDA ÇOK YAYGIN
“Toplumdaki tutum ve davranışlar, şizofreni hastalığının tedavisinde son derece belirleyici bir unsur. Araştırmada çok büyük bir kesimin, “Şizofreni hastası olan bir kişinin doktorluk, öğretmenlik yapmasını istemem”, “Bir şizofreni hastasının çocuklarıma bakıcılık yapmasına izin vermem” ve “Şizofreni hastası bir kapı komşum olsa, bundan rahatsız olurum” cümlelerine katıldığı görülüyor. Bu sonuç, bulunduğumuz noktayı çok açık biçimde gösteriyor. Hastalığın kendisinden bile daha zor olan, tedaviyi dahi engelleyen bir sorun olan toplumsal damgalama ve ayrımcılık toplumumuzda oldukça yaygın.”
TOPLUMUN YARIYA YAKINI BİR ŞEY YAPILAMAYACAĞI GÖRÜŞÜNDE
“Araştırmaya katılanların yüzde 46.7’si şizofreni hastalarına daha iyi hizmet sunulması ve haklarının iyileştirilmesi için yapabileceği bir şey olmadığını belirtiyor. Sadece yüzde 16.5’lik bir kesim bu konuda yapabileceği bir şey olduğunu söylüyor, yüzde 36.8’lik bir kesim ise bu konuda herhangi bir fikir beyan etmiyor. Bireylerin şizofreni hastalarına daha iyi hizmet sunulması aşamasında yapabilecekleri konular incelendiğinde; görüşülen kişilerin yüzde 17.7’si “Bilinçlenmenin artmasına yardımcı olabilirim”, yüzde 16.5’i “Toplumsal hayata katılmalarını sağlayabilirim” ve yüzde 12.4’ü “Yapılacak kampanyalara destek olabilirim” yanıtını veriyor.”
İçeriği Paylaşın