Su Metabolizması Nedir?
Su Metabolizması Nedir?
Bizi Takip Et
Yaşam için en önemli molekül olan su, erişkin bir erkeğin vücudunun yaklaşık yüzde 60’ını oluşturuyor. Bu oran çocuklarda yüzde 65-75, kadınlarda yüzde 50 civarında olup, yaşlandıkça yağ dokusunun artışına bağlı olarak azalıyor.
Amerikan Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Bülent Yardımcı, “Vücudumuzdaki suyun 2/3’ü hücrelerimiz içinde bulunur. Geriye kalan su damarlarımız içinde, dokular arasında, sindirim sistemi ve vücut boşlukları içinde bulunur. Su vücutta ısı düzenlenmesi, besin ve atık maddelerin çözünmesi- taşınması ve elektrolit denilen anyon ve katyonların (soyum, potasyum, klor, kalsiyum vb.) dengeli bir şekilde dağılımını düzenler” diyor.
Dr. Bülent Yardımcı su metabolizmasıyla ilgili bilgi verdi:
Su metabolizmamız için iki önemli organ vardır: Beyin ve böbrekler. Böbrekler su atılımının en önemli organıdır. Bir gün içerisinde böbreklerimizden 150-180 litre su süzülür ve tekrar geri emilir. Vücuttaki su azaldıkça idrar çıkışı azalır, arttıkça idrarla su atılımı hızlanır.
Beyin ise hipotalamusta yapılan vazopressin denilen hormonla su metabolizmasını düzenler. Vücuttaki suyun azaldığını algılayan ve susama hissini oluşturan algılayıcı ve uyarıcı hücreler yine beyinde bulunur. Dışkı ile de bir miktar su kaybedilir. Bunların dışında solunum yoluyla ve terleyerek su kaybederiz. Bu kayıplar ‘Görünmeyen Kayıplar’ olarak adlandırılır. Bunların artışı bazen hayatı tehdit eden tablolara yol açabilir.
Bir insanın günlük su ihtiyacını net olarak söylemek her zaman kolay değildir. Çünkü bir çok faktör su ihtiyacını değiştirebilir. Ortalama 70 kg civarındaki sağlıklı genç bir erişkinde idrar, terleme ve solunum yolu ile kabedilen günlük su kaybı 1500 ml civarındadır. Ateşli hastalık, aşırı terlemeye yol açan rahatsızlıklar ve spor aktiviteleri, idrarın fazla çıkmasına neden olan ilaç ve hastalıklar bu miktarı arttırır. Bu nedenle tüm dünyada ortalama su ihtiyacı 8 bardak olarak tanımlanmıştır.
Aslında bu tanımlama bazen kafaları karıştırmaktadır. Bardak kapasiteleri 150, 200 veya 250 ml olabilir. Doğru tanımlama günlük su ihtiyacının en az 2000 ml civarında olması gerekliliğidir. Daha iri insanların ve erkeklerin su ihtiyacı daha çoktur. Sıcak havalar, hamilelik, ishal, güneşe uzun süre maruz kalma, ateşli hastalıklar, idrar söktürücüler, kontrolsüz şeker hastalığı, böbrek hastalıklarının bir kısmı su ihtiyacını arttıran durumlardan bazılarıdır.
Su kaybı arttığında susama hissi oluşur, idrar rengi koyulaşır, dil ve cilt kurur, tansiyon düşer, nabız hızlanır, bilinç bulanıklığı ve halsizlik meydana gelir. Sağlıklı susama hissi ile insan su içmeye yönelir. Fakat yaşlılar, çocuklar, kronik hastalar ve bilinci bozulanlarda bu mekanizma sağlıklı işlemeyerek kolayca ciddi su azlığı oluşur. Buna ‘Dehidratasyon’ denir. Vücut suyunun yüzde 5’ini kaybedenlerde hafif, yüzde 10 ‘unu kaybedenlerde orta, yüzde 15’ini kaybedenlerde ciddi dehidratasyon oluşur.
Dehidratasyona girenlerin takibi iyi yapılmazsa su kaybı, böbrek yetmezliği ve ölüme kadar giden tablolara yol açabilir.
AŞIRI SU TÜKETİMİ DE ZARARLIDIR
İlginç bir konu da su azlığı kadar aşırı su tüketiminin de hayatı tehdit edebileceğidir. Su kaybı fazla olmadığı halde günlük 6000-7000 ml ve üzeri su tüketenlerde ‘Su Zehirlenmesi’ olabilir. Vücudumuzda su saf halde değildir. İçinde solit maddeler (tuz, protein, üre, şeker vb) içerir ve ‘Osmolarite’ olarak tanımlanan belli bir yoğunluktadır.
Bu yoğunluğun fazla su tüketimi ile azalması kalp, böbrek ve beyin gibi hayati organlarımızı etkileyebilir. Vücudumuz için en önemli katyon olan sodyumun kandaki oranı ölçülerek aşırı su alımı ve su zehirlenmesi saptanabilir. Aşırı su alımında kandaki sodyum miktarı düşer.
Yaz aylarında su metabolizması ile ilgili hastalıklar daha çok görülmektedir. Çevre ısısının artışı terleme ve buharlaşma yoluyla su kaybını arttırmaktadır. Dikkat edilmesi gerekenleri sıralayacak olursak:
YAŞLI VE ÇOCUKLARDA SU DENGESİNE DİKKAT
Yaşlılarda ve çocuklarda sıcak havalarda kolayca sıvı kayıpları oluşur. Bu iki grup yakın gözlenmeli ve günlük sıvı ihtiyaçları düzenli olarak verilmelidir. Dehidratasyon başta da belirttiğimiz gibi en çok yaşlı ve çocuklarda görülür.
Spor yapanlar diğer risk grubunu oluşturur. Spor sırasında oluşan enerji ile vücut ısımız artar ve su kaybımız fazlalaşır. Spor öncesi spor anında ve spor sonrası sıvı alınarak, sıcak havalarda dehidratasyon ve ısı çarpması önlenebilir.
Direkt güneşe maruz kalarak çalışanlar veya uzun süre güneşlenenlerde de aynı riskler mevcuttur. Sürekli sıvı alımı önerilir.
Özellikle sıcak havalarda alkol alanlarda, beraberinde su içerek yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır. Serinlemek amacıyla gazlı içeceklerin daha az, suyun ise daha çok tüketilmesi önerilir.
Yemek aralarında olduğu kadar, yemekte de bol sıvı alınmalıdır.
İçeriği Paylaşın