Taş Hastalığı Erkeklerde 3 Kat Fazla Görülüyor!

Medical Park Tarsus Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ahmet Apak, daha çok erkeklerde görülen üriner sistem taş hastalığı hakkında merak edilenleri anlattı.

Taş Hastalığı Erkeklerde 3 Kat Fazla Görülüyor!
ağrı

Bizi Takip Et


Toplumun yüzde 10’unu etkileyen ve her yaştan kişide görülebilen üriner sistem taş hastalığı, erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla ortaya çıkıyor.

Üriner sistem taş hastalığı hakkında bilgiler veren Medical Park Tarsus Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ahmet Apak, “20-50 yaş aralığında taş hastalığı görülme sıklığı artmaktadır. Aileden gelen genetik durumlar, çevresel faktörler ve beslenme düzeni taş oluşumunu etkilemektedir, ailesinde taş hastalığı öyküsü olan ve daha önce taş düşürmüş kişilerde riskin yüksek olduğunu söyledi. Op. Dr. Apak, “Sıcak iklimlerde yaşayanların terle su kaybı nedeniyle, soğuk bölgelerde yaşayan kişilere oranla daha fazla risk altındadır. Sıvı tüketimi az olan, hayvansal gıdaların fazlaca tüketildiği, fazla tuz tüketiminin olduğu kişilerde taş oluşumu daha fazla görülür” dedi.

İDRAR YOLLARINDAKİ ENFEKSİYON TAŞ HASTALIĞINA NEDEN OLABİLİR

Üriner sistemin herhangi bir bölgesinde taş oluşumu olabileceğini belirten Op. Dr. Apak, “İdrarda erimiş halde bulunan tuzlar (kalsiyum, okzalat, fosfat, ürik asit vb.) çeşitli nedenlerle kristalleşebilir. Bu kristaller birbirine yapışarak sert taşları oluşturur. İdrarda taş üretimini engelleyen maddeler bulunmaktadır. İdrar yolu enfeksiyonu, sıvı alımının az olması, genetik (ailesel), metebolik nedenlerle bu sistem bozulmakta ve taş oluşumu başlamaktadır” ifadelerini kullandı.

TAŞ HASTALIĞINDA BULANTI VE KUSMA ŞİKAYETLERİ GÖRÜLEBİLİR

Hastalığın en sık belirtilerden birinin taşın oluştuğu tarafta aniden ortaya çıkan, bulantı ve kusmaların eşlik ettiği şiddetli ağrı olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Apak,  “Ağrılar böbrek bölgesinden kasıklara ve karına doğru yayılmaktadır. Nadiren idrardan kan gelmesi, tıkanıklığa bağlı üriner enfeksiyon gelişmesi durumunda yanma da görülmektedir. Erkeklerde ağrı testislere yayılabilir. Bazen de taş oluşumu hiçbir belirti vermeyebilir. Belirtisi olmayan taşlar genellikle metabolik nedenlerle veya enfeksiyon nedeniyle oluşan taşlardır ve tüm böbrek boşluğunu doldurabilirler. Böbrek taşlarının tanısında kullandığımız direkt üriner sistem grafileri yüzde 90 oranında taşları saptamamıza yardımcı olurken, taşın büyüklüğünü, üriner sistemdeki yerini, sisteme verdiği zararı saptamada ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografiden faydalanılmakta ayrıca idrar tahlilleri, kanda üre ve kreatinin değerleri bakılmaktadır” dedi.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ TAŞIN BÜYÜKLÜĞÜNE GÖRE DEĞİŞEBİLİR

Vücutta oluşan taşların tedavisinin taş sayısına, bulunduğu bölgeye ve büyüklüğüne göre değişebileceğini dile getiren Op. Dr. Apak, ''Küçük taşların çoğu (1 cm’den küçük) hastada ek patoloji (idrar kanalında darlık gibi) yokluğunda kendiliğinden düşebilmektedir. Taş düşürme esnasında ağrı kesiciler ve bol sıvı tüketimi ile desteklenmelidir. Teknolojinin tıbba yansıması ile birlikte son dönemde açık cerrahi uygulamaları son derece azalmıştır. Açık cerrahinin yerini taş kırma (ESWL), endoskopik üreter taşı tedavisi ve perkütan cerrahi yöntemleri almıştır” açıklamasında bulundu.

ŞOK SES DALGASI TAŞ TEDAVİSİNDE KULLANILABİLİR

2 cm’den küçük ve çok taşı olmayan hastalar için taş kırma tedavisinin uygulandığının altını çizen Op. Dr. Apak, taşın yapısına göre tek seans ve birkaç seanslık şok ses dalgası ile taş kırma işlemi uygulanabileceğini ifade etti. Op. Dr. Apak, vücut dışından uygulanan şok ses dalgası yöntemiyle taşlar kırılırken genellikle anestezi gerekmediğinin de altını çizdi.

ENDOSKOPİK ÜRETER TAŞ TEDAVİSİ

İdrar kanalına düşen taşların endoskopik görüntüleme cihazıyla saptanıp kırılması işlemine endoskopik üreter taşı tadavisi adı verildiğini belirten Op. Dr. Apak, “Bu yöntem idrar kanalına düşüp idrar kanalını tıkayan taşlara uygulanabildiği gibi flexible üreterorenoskoplarla böbrek içerisindeki taşlar da bu yöntemle kırılıp temizlenebilmektedir. Başarı oranı yüzde 85-95 gibi oldukça yüksek bir yöntemdir. Hastalar aynı gün evlerine dönebilmekte hatta 1 gün sonra işine başlayabilmektedir” ifadelerini kullandı. 

PERKÜTAN CERRAHİ TEDAVİSİ TERCİH EDİLEBİLİR

Op. Dr. Apak, taş kırma tedavisinde uygulanan perkütan cerrahi tedavisi hakkında, 'Ultrason, Bilgisayarlı Tomografi veya Fluoroskopi gibi görüntüleme cihazları yardımıyla, böbrek içine ciltten bir iğne ile girilip ve kateter denilen ince bir hortum yerleştirilerek ve ardından bu kanaldan taşın kırılıp çıkarıldığı bir ameliyat yöntemidir. Bu yöntemle hastaya ve böbreğe açık cerrahiye göre daha az zarar verilmektedir. Yara iyileşmesine gerek kalmadığından hasta evine ve sosyal hayatına erken dönüş yapabilmektedir'' dedi.

FİZİKSEL AKTİVİTE İHMAL EDİLMEMELİ

Vücutta taş üretimini engellemek için bireyin gün içerisinde bol sıvı tüketmesine dikkat çeken Op. Dr. Apak, “Bunun yanı sıra hareketli yaşama merhaba deyin, yürüyüş koşu ve spor yapın. İdrar renginizi gözleyin. İdrar rengi koyulaşırsa sıvı tüketiminizi arttırın ve tüm güne yayın. Bol miktarda lifli gıdalar ve turunçgilller tüketmeye özen gösterin” şeklinde konuştu.

MUTLAKA DOKTORA BAŞVURUN

Yemeklerde aşırı tuz ve hayvansal gıdaların tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan üroloji uzmanı Op. Dr. Ahmet Apak; “Ailenizde taş hastalığı mevcutsa ve genetik yatkınlığınız varsa, daha önce taş ile ilgili bir girişim geçirdiyseniz veya taş düşürdüyseniz 6 ayda bir doktor kontrollerinizi ihmal etmeyin” önerisinde bulundu.


İçeriği Paylaşın