Tavuk Karası Hastalığının Tedavisi
Tavuk Karası Hastalığının Tedavisi
Bizi Takip Et
Tavuk karası hastalığı kimlerde görülür? Ne tür belirtilere yol açar? Tedavisinde ne gibi gelişmeler var? Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yusuf Durlu anlattı.
GECE VE GÜNDÜZ KÖRLÜĞÜ
Tavuk karası nasıl bir hastalıktır? Ne sıklıkla rastlanır? Çocukluktan itibaren başlangıç gösteren bir hastalık mı yoksa daha ilerleyen yaşlarda da görülebilir mi?
Tavuk karası ya da tıbbi adıyla retinitis pigmentosadır. Tavuk karası hastalığı gece körlüğü olarak bilinir. İlk belirtileri arasında gece görme zorluğu vardır. Gözün retina tabakasının çevre kısmındaki rot adı verilen ışığı algılayıcı, çevre görmeden sorumlu hücrelerin kalıtımsal bir nedenle bozulmasıdır. Sıklığı 5 binde birdir; yani toplumdaki sıklığı çok fazla değildir. Ama etkilediği zaman ciddi görme kayıplarına yol açtığı için önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Çocuk yaşta da görülebilir; ama 40 yaşından sonra başlayan tavuk karası hastalığı tipleri de vardır. Bir de gündüz körlüğü hastalığı adını verdiğimiz hastalık var. Bu tavuk karası hastalığının tam tersidir. Hastalar gündüz dışarı çıktıkları zaman çok az görürler, gece görmeleri iyidir. Yaptığımız bir çalışmada akraba evliliği de olan bir ailede çocukları izlediğimizde, dışarı çıktıkları zaman gözlerini kıstıklarını, kesinlikle gündüz dışarı çıkmak istemediklerini fark ettik. Özel birtakım tetkikler ve sarı nokta tomografisiyle retinada olması gereken katmanlardan bir tanesinin olmadığını tespit ettik. Bu konuyu araştırdığımızda POC1B mutasyonuna bağlı olduğunu belirledik ve bu tıp literatürüne girdi. Gündüz körlüğü de gece körlüğü gibi önemli kalıtsal hastalıklardan bir tanesidir.
TAVUK KARASI HASTALIĞINDA BELİRTİLER
Gece körlüğü dediğimiz tavuk karası durumunda her hastada görme aynı derecede mi etkilenir? Tipleri var mıdır?
Genlere göre ayrılan çok fazla alt grupları var. Ancak sadece rot; yani çevre görmeden sorumlu, görme alanından sorumlu hücreleri etkileyen tipi daha yavaş seyirlidir. Bazı genetik mutasyonlara göre merkeze yani sarı nokta bölgesine doğru hastalık ilerlediğinde, ileri derecede görme kaybı yaşanabiliyor. Bu hastalar son dönemlerde tek başına kendilerini idare edemez hale gelebiliyorlar.
BİYONİK GÖZ
Tavuk karası hastalığına başka göz hastalıkları da eşlik edebilir mi?
Sendrom şeklinde olabiliyor. Tavuk karası hastalığıyla beraber sağırlık söz konusu olabiliyor ya da böbreklerde sorun olabiliyor. Başka organlarda da birtakım sorunlar yaşanabiliyor. Başka göz hastalıklarını örneğin kataraktı u hastalarda biraz daha sık görebiliyoruz. Göz tansiyonu; yani glokomu yine bu hastalık grubunda biraz daha sık rastlayabiliyoruz. Göz arkasında, sarı nokta bölgesinde olduğunda ödem ortaya çıkabiliyor. Bununda ayrı bir tedavisi var. Ağızdan damlayla eğer bu yeterli gelmezse de iğneyle ödemi çekici ilaçlar kullanılabiliyor. Tavuk karası hastaları hiç görmediğinde; yani ışığı zar zor seçen hastalarda “biyonik göz” adı verilen özel retina implantı gözün arkasına yerleştirilebiliyor. Bu onaylanan bir tedavi ve Türkiye’de de yapılabiliyor. Bu hastalar uzun süre görme kayıpları yaşadıkları için biyonik göz tedavisi uygulandıktan sonra görsel bir rehabilitasyon programına da alınırlar. Kısacası görmeyi tekrar öğrenirler.
Tedavide başka ne gibi gelişmeler var?
Bunlardan bir tanesi gen tedavisidir. Gen tedavisi; RP65 mutasyonu olan hastalarda, RCA adı verilen hastalıkta; yani özel bir kalıtsal retina hastalığında kullanılıyor. Çok nadir bir hastalık olmasına rağmen çok ciddi görme kayıplarına yol açması nedeniyle bu tedavi yöntemi onaylandı. Bir de daha onaylanmayan kök hücre nakli söz konusu. Stralgart hastalığında, başka kalıtsal retina distrofilerinde, tavukkarası hastalığının bir kısmında bazı hastalara kök hücre nakli yapıldı. Bunun ilk sonuçları ümit verici; fakat henüz onaylanmadığı için bu konuda daha dikkatli davranılması gerekiyor.
TAVUK KARASI HASTALIĞININ TEDAVİSİ
Tavuk karası hastalığının tanısında ne gibi gelişmeler var?
Tavuk karası hastalığında damlalı göz dibi muayenesi ile göz dibinin dijital retina fotoğraflarının alınması tanı için yeterlidir. Ama daha detaylı incelemeler için elektro fizyolojik birtakım yöntemlerin yapılması, gözün arkasındaki hücrelerin ne şekilde çalıştığını elektrik aktivitelerini ölçebilmek için ERG ve OEG adı verilen bazı özel bazı yöntemler gerekebiliyor. Bunun yanı sıra radyasyon içermeyen ve sadece ışık huzmesi ile yapılan, acısız, yan etkisi olmayan sarı nokta tomografisi de kullanılabiliyor. Göz arkasından belli aralıklarla 5 mikron; yani 1 milimetrenin 200’de biri kalınlığında kesitler alınarak retina tabakalarının bozulup bozulmadığını anlayabilmek mümkündür. Ayrıca damarsal katmanları görebilmek, yeni damar oluşumları var mı belirleyebilmek için de ilaçsız göz anjiyosu yapılabiliyor.
İçeriği Paylaşın