Tıbbın Şarlatanlarının 10 Ortak Özelliği!

Tıbbın Şarlatanlarının 10 Ortak Özelliği!

Tıbbın Şarlatanlarının 10 Ortak Özelliği!

Bizi Takip Et


İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipler Birliği;  hekimlik ünvanlarını kullanarak medyaya sansasyonel açıklamalar yapan bazı doktorları “Tıbbi Şarlatanlıkla”  suçlayarak toplumu uyardı. Yapılan açıklamada, bazı tıp mensuplarının ısrarla ve inatla toplumun sağlık eğitimi konusundaki eksikliğini istismar etmeyi mesleki bir kariyer haline getirdiğine dikkat çekildi.

Basın toplantısında; İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Osman Öztürk, Türk Tabipleri Birliği İkinci Başkanı Dr. Ali Çerkezoğlu, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip ve İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Güray Kılıç birer konuşma yaptı. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip “2018 yılında Onur Kurulu kararıyla 13 doktorun meslekten men cezası aldığını,  64 hekime de para cezası verildiğini açıkladı.

Yapılan ortak açıklamada çağlar boyunca her zaman tıpla birlikte, tıbbın itibarından yararlanarak, tıbbı ve hastaları istismar edenlerin var olduğuna dikkat çekilerek “Türk Dil Kurumu Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü; bu tür kişileri ‘şarlatan’ şeklinde tanımlanmaktadır. Bunlar; Bilim, vicdan, etik ve deontoloji gibi  her türlü değer sistemini yok sayarak kısa zamanda ün ve varlığa ulaşmak için her türlü yola başvurarak hekimlik pratiği yapan kişilerdir”  denildi. Uzmanlık ve ilgi alanları, tarzları, üslupları farklı olsa da konuşmalarıyla sık sık “kamuoyunun gündemine oturan” tıbbın şarlatanlarının bazı ortak özelliklerinin şöyle sıralandığı belirtildi:

“DOKTOR ÜNVANLARINI KULLANARAK HASTA BAKMAYA DEVAM EDERLER!”

  • Her ne kadar modern tıbbı yerden yere vursalar da, bunu yaparken modern tıp eğitimi sonucu kazandıkları “doktor” unvanlarını ve akademik kariyerlerini kullanmaya özen gösterirler; özel muayenehanelerinde, kliniklerinde hasta bakmaya, ilaç yazmaya devam ederler.
  • Hemen her açıklamalarında bilimsel/tıbbi gerçekler/doğrularla bilim dışı yalanları/yanlışları birlikte harmanlayarak sunar, böylece yalanları/yanlışlarını gerçeklerin/doğruların arasında gizlemeye çalışırlar.
  • İleri sürdükleri “ezber bozan”, “tabu yıkan”, “şoke eden” iddiaların hiçbir bilimsel ispatı yoktur. Kendilerine soracak olursanız iddialarını ispatlamaları için bilimsel dayanağa ihtiyaç yoktur, kendilerinin söylemiş olmaları yeterlidir.
  • Ortaya attıkları iddiaların çürütülmesinde kendileri açısından hiçbir sıkıntı duymazlar; hemen yeni konular, yeni iddialar bulurlar. Hemen hepsinin kendince her derde deva” bir meyvesi, sebzesi, insan yaşamını en az 30 yıl uzatacak bir diyet/tedavi kürü vardır.
  • Yaşam düsturları Bir gün herkes -15 dakikalığına- ünlü olacak!”, taktikleri “Reklamın iyisi, kötüsü olmaz!”dır. Bilimsel başarılarıyla değil, medyatik söylemleriyle kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışırlar.

“UZMANLIK ALANLARINA BAKMAKSIZIN HER SORUYA YANIT VERİRLER!”

  • Kendilerine uzatılan her mikrofona, yöneltilen her soruya, uzmanlık alanları olup olmadığına bakmaksızın mutlaka verilecek bir cevapları vardır. Bazıları daha da ileri gidip fırsatını yakalamışken derin sosyolojik tahlillerde bulunurlar.
  • Bugün zaten birçok doktorun ve tabip odalarının aşırı teşhis”ten aşırı teknoloji ve ilaç kullanımına, tanı/tedavi süreçlerine tıbbi teknoloji/ilaç tekellerinin müdahalesinden kapitalist tıbba kadar bir dizi uygulamayı son derece radikal eleştiriler yönelttiğini bilmezden/görmezden gelirler; kendilerini biricik kahraman ilan ederler.

“ZİHİN DÜNYALARI KOMPLO TEORİLERİYLE DOLUDUR”

  • Zihin dünyaları “komplo teorileri”yle doludur; ‘Kanserin çaresi bulunmuştur ama ilaç firmaları gizliyordur’, ‘Şekerin zararı kendileri ifşa edene kadar toplumdan saklanmıştır’, ‘Aşıların içinde alüminyum vardır’ ve ‘otizme’ yol açıyordur gibi bütün bu komploların farkına varan biricik akıl sadece kendilerinde mevcuttur.
  • Açıklamalarında soyut bir “tıbbi endüstri”, “sistem” eleştirisi varsa da hiçbir zaman mevcut sağlık politikalarını ve o politikaların sahibi siyasi iktidarı eleştirmezler, iktidar partisinin ismini ağızlarına almazlar; sonunda da faturayı doktorlara keserler.
  • Her ne kadar bütün bu faaliyetlerini kendileri için hiçbir karşılık beklemeden, toplum için/toplum yararına, “uhrevi” amaçlarla yaptıklarını iddia etseler de çabalarının meyvelerini daha çok tanınırlık/bilinirlik/kabul görme, hasta sayısı/kitap satışlarında artış gibi “dünyevi” nimetler olarak toplamaktan kaçınmazlar.

İNSANLARIN MODERN TIBBA GÜVENLERİNİ ZEDELİYORLAR!

“Modern tıbba saldırmanın dayanılmaz hafifliği” ile sanatlarını icra eden bu şarlatanlar çağlar boyunca olduğu gibi bugün de sadece hekimlere ve hekimliğe zarar vermekle kalmamakta; kişisel çıkarları için insanların modern tıbba güvenini zedeleyerek ve onları bazen ölümle sonuçlanacak kadar yanlış yönlendirerek aslında ve esasen toplum sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturmaktadırlar” denilen açıklamada, başka şu görüşlere yer verildi:

“Biz hekimler acillerde, polikliniklerde, yoğun bakım servislerinde ne yazık ki her geçen gün daha fazla sayıda bu şarlatanların yanlış yönlendirmelerine kanıp sağlığından ve hayatından olan hastalarla karşılaşmaktayız. Bu nedenle tabip odaları bu şarlatanları soruşturmakta, cezalandırmakta; meslektaşları kendi içlerine dahi almayarak tepkilerini göstermektedirler. Ancak biliyoruz ki, bu şarlatanlara verilecek en büyük ceza toplum tarafından dikkate alınmamaları, yok sayılmaları, dışlanmalarıdır. Bu nedenle, öncelikle değerli basın yayın kuruluşlarından rica ediyoruz: Lütfen bu menfaatperest şarlatanların bilim dışı bilgilerle toplumu yanlış yönlendirmesine ve insanların sağlığını tehlikeye atmasına aracı olmayınız. Ve de bütün toplumu bu şarlatanlara karşı uyarıyoruz:

Sakın Kanmayın, Sağlığınızdan Olmayın”


İçeriği Paylaşın