Tip 2 Diyabet Önlenebilir mi?
Tip 2 Diyabet Önlenebilir mi?
Bizi Takip Et
Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun 2017 yılı verilerine göre dünyada 425 milyon diyabet hastası bulunuyor. Bu rakamın 2045 yılında yüzde 48 artarak 629 milyonu bulacağı tahmin ediliyor. Türk Diyabet Cemiyeti Başkanı, aynı zamanda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Beslenme Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan İlkova ile Türk Diyabet Cemiyeti Genel Sekreteri, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fırat Bayraktar, dünyada sıklığı en hızlı artan kronik hastalık olan diyabet konusunda bilgi veriyor:
. Diyabet nedir, ne sıklıkta görülmektedir?
“Diyabet, enerji kaynağımız glikozun vücutta kullanılmasını sağlayan insülin hormonunun yokluğu ya da etkisizliği nedeniyle oluşan kanda glikoz yüksekliği durumudur. Diyabet vakalarının yüzde 5-10’unu pankreasın insülin salgılayan beta hücrelerinin hasarlanması ve artık insülin salgılayamaması ile sonuçlanan mutlak insülin eksikliği durumu olan Tip 1 diyabet oluşturmaktadır. Yüzde 85-90’ını ise Tip 2 diyabet vakaları meydana getirmektedir. Tip 2 diyabet, insülin direnci nedeniyle insülin etkisinin bozulması ve zamanla insülin salgı bozukluğunun ortaya çıkması sonucu gelişen bir hastalıktır.”
. Diyabetin önemi nedir? Hastalarda diyabete bağlı hangi komplikasyonlar görülebilir?
“Tip 1 diyabet mutlaka insülinle ve çok özenle tedavi edilmelidir. Tip 2 diyabetlilerin çoğunda aynı zamanda hipertansiyon ve lipid (kolesterol, trigliserid) bozuklukları da vardır. Tip 1 diyabetin başlama zamanı belli olduğu için, başlangıçtan itibaren iyi bir tedaviyle hastaların gelecekteki diyabet hasarlarından korunması mümkündür. Diyabetlilerde kan şekerinin iyi kontrol edilmemesi, hem hızla aniden ortaya çıkarak hayatı tehdit eden akut, hem de uzun sürede organ hasarı yaratarak sakatlık ve ölümlere yol açan yavaş gelişen kronik sorunlara yol açabilmektedir. Hayatı tehdit eden akut sorunlar ‘ diyabet komaları’ olarak bilinmektedir. Bunlar; hem kan şekeri düşmelerinden (hipoglisemi), hem de kan şekeri yükselmelerinden (ketoasidoz koması, hiperozmolar koma, laktik asidoz koması) kaynaklanmaktadır. Kan şekeri yüksekliğine bağlı gelişen başlıca sorunlar ise şunlardır:
YÜKSEK KAN ŞEKERİNİN YOL AÇTIĞI SAĞLIK PROBLEMLERİ…
. Diyabet hastalarından damarlarda ateroskleroz daha erken, daha sık, daha yaygın ve daha yoğun olarak oluşmaktadır. Bu nedenle diyabetli hastalarda kalp-damar hastalıklarına maruz kalma riski, diyabet olmayanlara göre iki kat artmaktadır.
. Sinir harabiyeti nedeniyle ağrı algılama bozukluğu oluşmakta ve bir çok hasta, kalp krizi geçirdiği halde, ağrı algılayamadığı için bunun farkına varamamaktadır.
. Diyabet, sonradan olma körlüklerin de en sık nedenlerindendir.
. Son dönem böbrek hastalığının başta gelen nedenlerinden biri de diyabettir. Dünyadaki diyaliz hastalarının yüzde 40’tan fazlası diyabetlidir.
. Diyabet hastalarının yaklaşık yüzde 60’ında nöropati yani sinir hasarı da vardır. His ve denge bozuklukları, bacak ve ayaklarda ağrılar, terleme bozuklukları nedeniyle oluşan cilt kuruluğu, kalp-damar ve sindirim sisteminde oluşan hasar ve sorunlar, erkek ve kadınlardaki cinsel problemler nöropatiye bağlı gelişebilen sorunlardır. Diyabet kontrollerini iyi yapan bireylerde hasarın ilerlemesi durdurabilmektedir.”
YETECEK KADAR YEMEK, DAHA FAZLA HAREKET…
. Diyabetin ve hastalığa bağlı komplikasyonların önlenmesi mümkün müdür ?
“İster Tip 1, ister Tip 2 diyabet olsun, tanı konulduktan sonra gelecekteki komplikasyonların önlenebilmesi için hastaların diyabet konusunda çok iyi eğitilmeleri şarttır. Halen etkili bir Tip 1 diyabet önleme yöntemi yoktur. Tip 1 diyabet tanısı konulduktan sonra kan şekerinin iyi kontrolü komplikasyoların gelişmesini önlemede en etkili yoldur. Kimlerde gelişebileceği önceden öngörülebilen Tip 2 diyabetten korunmada ‘yetecek kadar yemek’ ve ‘daha fazla hareket’ gibi kavramların topluma öğretilmesi, özellikle çocuk ve gençlerin sağlıklı beslenme ve egzersize yönlendirilmeleri önemlidir. Kan şekerinin normale göre yüksek olduğu, ancak tanı sınırına ulaşmadığı dönem olarak tanımlanan ‘prediyabet’ aşamasında yakalanan kişilerde diyabet gelişmesini önlemeye yönelik bir çok ilaç çalışması da yapılmıştır. Ancak en ideali egzersiz ve beslenmenin düzenlenmesi ile diyabeti önlemeye çalışmaktır. Bu yöntemin diyabeti önlemedeki başarısı çalışmalarda yüzde 58 bulunmuştur. Başlangıçtan itibaren kan şekerini disiplinli olarak normale yakın tutan diyabetlilerde komplikasyonlar gelişmeyecek veya en azından hastaya klinik rahatsızlık oluşturacak şiddette komplikasyon görülmeyecektir.”
TİP 2 DİYABET RİSKİ KİMLERDE YÜKSEK?
Tip 2 diyabet, yavaş gelişen ve aile içi genetik geçişin sık görüldüğü bir hastalıktır. Birinci derece aile yakınlarında Tip 2 diyabetli bulunması, şişmanlık, hipertansiyon, hiperlipidemi ve hareketsiz yaşam Tip 2 diyabet açısından risk faktörleri arasında başı çekmektedir. Gebeliğinde diyabet öyküsü bulunan ya da polikistik over sendromu tanısı almış kadınlarda da Tip 2 diyabet riski yüksektir. Hastalar ilk tanı konduğunda bile diyabetin hasarlarına maruz kalmış olabilmektedir. Bu nedenle Tip 2 diyabet riskine sahip bireylerin hastalık başlamadan önce yapılacak tetkiklerle saptanması son derece önemlidir.
DİYABETİNİZ VARSA ÇOCUĞUNUZUN SAĞLIĞINA DİKKAT!
“Bir ebeveynin Tip 2 diyabetli olduğu ailelerde çocukların yüzde 35-40’ı, hem anne hem de babanın Tip 2 diyabetli olduğu ailelerde ise çocukların yüzde 70-80’i diyabetli olur. Bu nedenle Tip 2 diyabetli bireylere çocuklarının Tip 2 diyabet riski konusunda bilgilendirme yapılmalıdır.”
İçeriği Paylaşın