Tiroid Nodülleri ve Haşimato Hastalığı

Tiroid Nodülleri ve Haşimato Hastalığı

Tiroid Nodülleri ve Haşimato Hastalığı

Bizi Takip Et


Tiroiddeki her nodül kanser riski taşır mı? Tiroidde birden fazla nodül olması önemli mi? Nodül kontrol aralığı nasıl olmalı? İyi huylu nodül zamanla kansere dönüşebilir mi? Erkeklerdeki nodüller daha mı riskli? Haşimato nasıl bir hastalıktır?
Memorial Ataşehir Hastanesi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Erol Bolu, tiroid nodülleri, haşimato hastalığı ve tiroid kanseri hakkında önemli bilgiler veriyor.

TİROİD KOLAY TAKİP EDİLEN BİR ORGAN

. Tiroiddeki her nodül kanser riski taşır mı? Tiroidde birden fazla nodül olması önemli midir?
“Tiroidle ilgili farklı hastalık grupları vardır. Bunlardan biri hormonlarla alakalı bozukluklardır. Tiroidin fazla çalışmasına bağlı gelişen hipertiroidiler bu gruba girer. Hipertiroidi hastaları karşımıza sinirlilik, çarpıntı gibi belirtilerle gelirler. Tirodin yavaş çalışmasından kaynaklanan ‘hipotiroidi’ ise tam tersine, kilo fazlalığı, cilt kuruluğu, adet düzensizliği problemlerine yol açar.

Tiroidle ilgili bir diğer grup hastalık ise yapısal bozukluklardır. Buna örnek olarak tiroid nodüllerini verebiliriz. Eskiden hastada tek bir nodül varsa daha çok korkardık. Birden fazla nodülün bulunduğu tiroid hastalıklarını daha emniyetli olarak değerlendirirdik. Ancak tecrübeler ve bu konuda giderek artan veriler tek nodül de birden fazla nodül de olsa eğer kötü huylu bir şey düşünüyorsanız, hepsi için problem aynıdır. Yani her nodül için ileriye dönük takip edilmesi gereken konu, kötü seyredip seyretmemesidir.

Tiroid hastalıklarında, tiroid nodüllerinde güzel olan tiroidin kolay takip edilen bir organ olmasıdır. Çok detaylı muayeneler gerektirmez. Fizik muayene ve ardından çekilen ultrason hasta hakkında yol gösterici olur. Hekimin buradaki rolü, hata yapmamaktır.  Hekim ‘Bu nodül iyi. Takip ediyorum. Temiz ve hasta için hiçbir sağlık problem yaratmadan, hasta bu nodülü taşımayı bilerek sağlıklı bir şekilde hayatını devam edecektir’ demelidir. Çünkü bu nodüllerin, hangisi olursa olsun, yüzde 5-15 arasında kötü huylu bir problemle karşılaşılma ihtimali vardır. Ama bu kötü huylu dediğimiz bile kötü huylu seyretmeyen bir problemdir. Böyle de bir avantaj bulunmaktadır. ‘Hastalarımızı bu nedenle kaybetmeyelim. Yaşamdan uzak durmasınlar’ anlayışını teknoloji bize sağlamıştır. Rezolüsyonu çok güzel olan ultrasonlarla nerdeyse nodülün karakteriyle alakalı birçok özelliği ortaya konabilmektedir.”

“HASTALAR BİYOPSİLERDEN HİÇ KORKMAMALI”

. Nodülü olan kişilerde, iyi huylu bir nodül bile olsa, belirli aralıklarla kontrol gerekiyor mu?
“Nodül kontrolleri için belirli bir kriter yoktur. Benim uygulamam 4-6 aylık periotlardır. Bu periodun arası giderek açılabilir. Nodülün büyüklüğünde ve ultrasonografik özelliklerinde bir değişiklik yoksa, hasta nodülüyle yaşamayı öğrenecektir. Örneğin memede fibro-kistik meme hastalığının olması gibi, kadınlar bir süre sonra bir şeyleri taşımaya alışırlar. Hasta emniyetli olduğunu dile getirdikten sonra hem hasta hem de hekim için bir sorun yok demektir.”

. İyi huylu dediğiniz bir nodül zaman içerisinde kansere dönüşebilir mi? Ya da o zeminde bir başka kanserli nodül oluşabilir mi?
“Temel olarak iyi huylu diyorsak nodüle o iyi huyludur. Ama şüphelendiysek, ultrason eşliğinde biyopsi yapıp emniyetli bir şekilde nodülü takip edebiliriz. Yine de hata payı olabilir ama bu yüzde 5-10 arasındadır. Takiplerin amacı ise, bu hata paylarını en aza indirmektir. İkinci ya da üçüncü kez bakıldığında, ‘Şu nodülde böyle bir fazlalaşma var, tekrar biyopsi isteyeyim mi?’ diye düşünebiliriz. Hastalar en çok ‘Biyopsilerde kanser varsa yayılır mı?’ sorusunu sorarlar. Ancak hastaların biyopsilerden hiç korkmamaları gerekir. Bu yöntem sadece bizim değil tıbbın birçok branşı için en başarıyla uygulanan yöntemlerden biridir.”

Prof. Dr. Erol Bolu

Prof. Dr. Erol Bolu

ERKEKLERDEKİ NODÜLLER DAHA RİSKLİ

. Erkeklerde olan nodüllerin daha riskli olduğu söyleniyor. Bunun tıbben doğruluğu nedir? Sizin açınızdan riskli nodülün özelliği nedir?
“Erkeklerde istatistik olarak riski durum daha fazladır. Özellikle genç erkekler daha dikkatli irdelenmesi gereken grubun içerisindedir. Ultrasondaki özellikleriyle fizik muayenedeki özellikleri de farklıdır. Tiroidin her yutkunmayla birlikte hafif bir hareketi vardır. Eğer hastanın tiroid bezindeki nodül sertse, hareket etmeyen, sabit, civarına yapışmış bir nodülse ve giderek büyüdüğü fark ediliyorsa, hasta boyun bölgesinde, lenf bezlerinde değişiklikler hisseder. Bu bizim için çok önemli bir kriterdir.

Ultrasona gelince; ultrasondaki en önemli özellik ses dalgasını (hipoekoik) tam yansıtmayan bir nodül olmasıdır. Sınır düzeninin bozuk olması, küçük kalsifikasyonlarının bulunması, bizim için kötü habercilerdir. Ultrasonda, dopplerle birlikte bakılıyorsa, kanlanmanın ve damarlanmanın artmış olması, elastografi adı verilen bir başka yöntemle yine teyit edilebilir. O durumda da ‘Şu nodül biraz daha tatsız’ denilebilir.”

FİZİK MUAYENEDE SORULMASI GEREKEN SORULAR

. Peki nodüller herhangi bir yakınmaya neden olabilir mi? Bu açıdan tarama testinden ya da buna benzer bir şeyden bahsetmeniz mümkün mü?
“Genel kabul gören tanı kılavuzlarımız var. Bu kılavuzlarda toplumun tümüne uygulanacak bir takip, tanı kriteri olarak ultrason görünmüyor. Burada hekimin uyanık olması ve fizik muayenesi çok önemli.  Hastasına soracağı ‘Ses kısıklığınız var mı? Yutma güçlüğünüz var mı? Devam ederek artan bir öksürüğünüz var mı? Boyun bölgenizden, erkekse tıraş olurken kadınsa makyaj yaparken ele gelen bir anormal bir kitle var mı?’ gibi sorular çok önemlidir. Eğer bunlar varsa kişinin daha önce müracaat etmesi, tanının erken konması için yararlı olacaktır.”

HAŞİMATO NASIL BİR HASTALIK?

. Haşimato nedir, nasıl bir hastalıktır ve ne tür yakınmalara yol açar?
“Haşimatoda temel problem, kendi vücudunuzun dokuyu yanlış tanımasıdır. Yanlış tanıdığı doku ise, tiroit bezidir. Biz bunu anti-tg tiroglobuline karşı, anti-tpo hormon üretiminde ara enzimlerden biri olan enzimle takip edebiliyoruz. Buna karşı anti-tg ve anti-tpo, tiroid dokusunu parçalıyorlar. Sağlıklı doku giderek kayboluyor, neticede de fonksiyonel özelliklerini yitiriyor. Haşimato tiroidinin klinik seyrindeki farklılıkların bir kısmı da bazı kişilerde çok gürültülü olarak başlamasından kaynaklanır. Gürültü olarak başladığında, örneğin uçan balonların içerisinde tiroit hormonları vardır; işte bu anti-tg ve anti-tpo bu balonları patlatırlar. İçerisindeki T4 ve T3 tiroid hormonları dolaşıma boşalır. Dolaşıma boşaldığında fonksiyonel bozukluğun birinci fazı görülür. Çarpıntı, sinirlilik, telaş, iştah artışına rağmen kilo kaybı, uykusuzluklar gibi belki birçok insanın yaşayıp, fark edemediği döneme geçer. Balonlar patladığında yeni balonlar şişirilip, yerine konulabilirse, bir süre daha idare eder. Yani tiroid fonksiyonları normal olur. Ama belirli bir süre sonra öyle bir döneme girer ki, bu balonlar patlamış, elde hiçbir balon kalmamış ve içerisinde t4 ve t3 yok olmuştur.  Karşımıza çıkacak problem bu sefer fonksiyonel yapının üstünden aşağıya doğru kayarak hipotiroide, hormon yetmezliğine dönüşür. Bu geçen süreyi kestirmemiz maalesef mümkün değildir. Ama bu tarzdaki tiroidlerde genel seyir yüzde 90’ın üzerinde tiroid hormonu yetmezliğine gideceği çok iyi bilinir. Klinik tabloda bu sefer kolay kilo alan, cilt ve saç kuruluğu, adet düzensizliği olan, sürekli başı yastık isteyen biriyle karşılaşırız.”

“SAHTE NODÜLLER İYİ TAKİP EDİLMELİ”

. Tiroid kanseri riski, tiroid nodülü olanlarda ve haşimatosu olanlarda ne orandadır?
“Normal sağlıklı gruba göre, haşimato tiroidinde biraz daha fazladır. Haşimato tiroidindeki fazlalığın bir nedeni teknik bir sebeple de karşımıza çıkar. Patlayan balon örneğine devam edersek, patlayan balonlara ultrasonla bakıldığında zaman zaman sahte ya da yalancı adını verdiğimiz nodüller görülebilir. Bir hekim bunları iyi takip etmelidir. Çünkü bunların bir kısmı kalıcı nodüller haline gelebilir. Ayrıca bu nodüllerin yüzde 15’ler civarındaki kısmı da bir tiroid kanseri tipi olan papiller tiroid karsinomuna dönüşürler. Hastalar haşimato tiroidi için hekimleri ultrason istediğinde ‘Benimki zaten çalışmıyor, niye istedi?’ diye düşünmemeliler. Tecrübeli hekim ‘‘Mutlaka bir soru işareti karşımıza çıkabilir’’ tereddüdüyle bunu isteyebilir. Ancak haşimato tiroidi ve papiller tiroid karsinomundan korkulmamalıdır; çünkü yaşam süreleri çok iyi geçer.”

“HAŞİMATONUN YENİ BAŞLADIĞI KİŞİLER İYOTLU GIDALAR YEMEMELİ”

. Haşimatosu olan insanların yemesi gereken yemekler ya da kullanmamaları gereken ilaçlar var. Bu konuda da bilgi verebilir misiniz?
“Tiroidi bir fabrika olarak düşünürsek; fabrikaya iyot geldiği takdirde işler sağlıklı yürüyorsa tiroid üretim yapabiliyor. Ama haşimato tiroidinde bu fabrikanın üretim tesisleri bozuluyor yani o balonlar patlıyor. Tiroid bezinde iyodu alacak yer kalmıyor. Yüksek dozda iyot geldiği taktirde de tiroide karşı gelişen oto-ümmin hastalıklar tetikleniyor. Oto-ümmin tiroid hastalıklarında artışların olduğuna dair elimizde veriler var. Nitekim 2000’li yıllardan sonra tuzlarda iyot replasmanı yapılmıştır.

Haşimatonun birinci düşmanı, yeni başlayan kişilerde iyottur. Gebeler hariç beslenirken iyota dikkat edilmelidir. Çünkü bebeğe biraz iyot lazım olduğundan kadının 9 ay ve takip eden aylarda yeterli iyodu alması gerekir. İyot içeren temel gıdaların en önemlisi iyotlu tuzlar, hazır gıdalar, deniz ürünleri özellikle de balıklardır. Ama Türkiye’de tutulan balıklarla ilgili yapılan bir çalışmada balıkların yeterli iyot içermediği tespit edilmiştir.”

KİLOLU KADINLAR DİKKAT!

. Tiroid kanserinin özellikle hangi tipi daha yaygın? Tipine göre tedavisinden bahseder misiniz?
“2012 yılı kanser istatistiklerine göre kadınlarda tiroid kanseri 2. sırada gösterilmektedir. Özellikle kilolu kadınlarda haşimato biraz daha fazla görülmektedir. Tanıyı konduktan sonra ilk yapılacak şey iyi bir cerrahi girişimdir. Cerrahiden sonra da hastanın iyi takip edilmesi yani yönlendirilmesi gelir. Her zaman radyoaktif iyot kullanılmadığı akılda tutulmalıdır. Sadece iyi bir cerrahi, takiben ultrason tiroglobulin dediğimiz bazı işaretler ve tiroid hormonunun yerine konulmasıyla TSA’nın belirli düzeylerde takip edilmesi yeterli olacaktır. Hastalara, takiplerini mümkün olduğu kadar söylenen şekilde ve uzun süreli tutmalarını öneririm.”


İçeriği Paylaşın