Tüm Yönüyle Obezite ve Diyabet Cerrahisi
Tüm Yönüyle Obezite ve Diyabet Cerrahisi
Bizi Takip Et
Tüm yönüyle obezite ve diyabet cerrahilerini Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kerim Güzel Sağlığım İçin Herşey’e anlattı.
VÜCUT KİTLE ENDEKSİ ÖNEMLİ BİR KRİTER
Obezite ve diyabet cerrahisi birbirinden ayrı iki cerrahi midir? Yoksa birbirine benzeyen yanları var mıdır?
Dr. Kerim Güzel: Obezite cerrahisinde vücut kitle endeksi denilen bir kavram var. Bu kavram, boyun kiloya oranını ifade eder. Bu oran 40’ın üzerindeyse hasta obezite cerrahisi için uygun aday demektir. Vücut kitle endeksi 35 ya da yukarısında ayrıca yandaş hastalıkları olan kişiler için de obezite ameliyatı uygulanabilir. Diyabet cerrahisi, vücut kitle endeksi 35 ya da 35’in yukarısında ayrıca kan şekeri kontrolü altına alınamayan, ilaç ya da insülin kullanan kişiler için uygulanan bir operasyondur. Yani hala şeker yüksek orandadır.
Metabolik cerrahi dediğiniz teknikte ne yapıyorsunuz? Nasıl oluyor da Tip-2 diyabetin cerrahisi bu hastalığın tedavisine de etkili oluyor?
Dr. Kerim Güzel: Şeker hastalığı; pankreasta insülin üretiminin olmaması ya da olsa bile etkisinin az olmasından kaynaklanan bir durumdur. Metabolik cerrahi, insülinin etkinliğini ve üretimini artıran bir ameliyattır. Buna operasyona bağlı olarak kan şekeri düzelir. İnsülin miktarının artmasına bağlı olarak kilo ve tansiyon kontrolü sağlanır. Diğer taraftan mideye de müdahale edilir. Bu bölgede yer alan ghrelin denilen bir hormonun etkisini azaltmaya yönelik cerrahi işlemler de yapılır.
AMELİYATLA BİR YILDA 45 KİLO VEREN MEHMET ÇETİN
Siz Tip-2 diyabet hastasısınız. Hala sizin için Tip-2 diyabet hastası diyebilir miyiz? Doktorunuz ne diyor?
Mehmet Çetin: Operasyon sonrası artık tip-2 diyabet hastası değilim. Ancak daha önce tip-2 diyabet hastasıydım. Aşırı kilo almaya başlamıştım. Tip-2 şeker hastalığına bağlı olarak orantılı olarak uyku aknesi de ortaya çıktı. Daha sonra karaciğer yağlanması ve kolesterol problemleri de belirdi. Tabi zamanla bir sürü ilaç kullanmaya başladım. Operasyon oluncaya kadar, çok zor bir dönem yaşadım.
Eskiden sağlık olarak günlük yaşamda neleri yapamıyordunuz? Şimdi neleri yapabiliyorsunuz?
Mehmet Çetin: Ameliyata girdiğimde 110 kiloydum. Operasyon geçirdikten sonra 65 kiloya kadar düştüm. Şu an 65 kiloyum. Kısacası 11 ayda 45 kilo verdim. Tip-2 şeker hastasıyken doyduğumu hiç hissetmiyordum. Şimdi ise acıktığımı hissetmiyorum. Tip-2 şeker hastasıyken yürüyemiyordum. Yüz metre bir yere bile arabamla gidiyordum. Aracımla ayda 3 bin kilometre yol yapıyordum; bugün ise ayda 300 kilometre yapıyorum.
Uyku apne, tansiyon hastalıklarınız vardı, ilaç kullanıyordunuz. Şimdi durumunuz nedir?
Tip-2 şeker hastasıyken öncelikle sabah aç karnına kullandığım bir ilacım vardı. Daha sonra tok karna şeker, kolesterol ilacım vardı yine karaciğer ile alakalı ilaçlarım vardı. Şu anda bir ağrı kesici dahi kullanmıyorum. Şeker, kolesterol ilaçlarını bıraktım, karaciğer yağlanmasında kullandığım ilaçları da artık kullanmıyorum. En güzeli de, artık insülin dahil artık hiçbir ilaç kullanmıyorum.
Her tip-2 diyabette bu yöntem uygulanabilir mi? Kimler Tip-2 diyabet cerrahisine adaydır?
Dr. Kerim Güzel: Her tip diyabet, ameliyata uygun değildir. Her diyabet hastası da ameliyat olmaya aday değildir. Belirli kriterler var. Tip-2 diyabetli hasta olması gerekir. Bu hasta insülin rezervi olan, yani pankreasında insülin üretme kapasitesi olan bir hasta olmalıdır. Uygun hastalarda cerrahi tedavi, ilaç tedavisinden daha etkili sonuçlar veren bir tedavi yöntemidir. Tip-1 diyabette ortaya çıkan özellikle pankreas insülin üretiminin olmadığı gruptaki hastalar insülinlerini mutlaka dışarıdan alacaklardır. Ayrıca kişi tip-2 diyabet hastası olabilir; ama zaman içerisinde pankreasın rezervi iyice azalmıştır. Bizim yapacağımız cerrahi ona bir katkı sağlamaz. Bu yüzden ilk önce hasta bize başvurduğunda pankreas rezervi var mı, yok mu diye bakıp, birtakım testler yapıp laboratuvar olarak bunu kanıtladıktan sonra hastayı ameliyata alıyoruz. Tabi ki bununla da bitmiyor. Ameliyat öncesi hastaya birçok tetkik, tahlil ve check-up yapıyoruz. Sonuçta bir problem yoksa hastanın ameliyatına karar veriyoruz.
Sizin sınıflandırmanıza göre Mehmet Bey’in beden kitle endeksi çok yüksek değilmiş. Biraz daha şişman olsaydı o zaman direkt obezite cerrahisi mi uygulayabilirdiniz?
Dr. Kerim Güzel: Öncelikle operasyondan beklediğimiz amaç nedir, bunu belirlemek lazım. Hastanın sadece kilo vermesini mi bekliyoruz, diyabetinin düzelmesini mi bekliyoruz. Hastanın yeme döngüsü nasıl bu konuyu da araştırmak gerekir. Her yaptığımız ameliyatta obezite ve metabolik cerrahi anlamında kazanç ve kaybettiklerimiz var. Tek başına mesela kısıtlayıcı işlem dediğimiz tüp mide uygulanan hastalarda, sleeve gastrektomi uygulanan hastalarda hasta eğer iyi bir şekilde analiz edilmemişse, birkaç yıl sonra kilosunu geri alma riski yaşayabilir. Ya da gastrit baypas yapılan hastalarda hasta kendine iyi bakmıyorsa vitamin ve mineral desteği verilmesi gerekir. Ama tabi metabolik cerrahi adında sınıflandırdığımız bu hastalarda özellikle 12 parmak bağırsağı ve incebağırsağın başlangıç kısmı korunduğu için; yani yiyecek geçişine kapatılmadığı için ikinci bir metabolik problemle karşılaşma ihtimalimiz olmuyor. Bu yüzden belki de bu ameliyatları bu şekilde sınıflandırıyoruz. Mehmet Bey’in uzun vadede bir vitamin ya da mineral ihtiyacı bulunmayacak. Bu grupta yaptığımız ameliyatlarda uzun vadede vitamin mineral ihtiyacı olmuyor. Hastayı yakından doğru bir şekilde etmek çok önemli. Ameliyat sonrası da hasta ile iletişimimiz bitmiyor. Hasta ile görüşmelerimiz oluyor. Hastaneye muayeneye geliyorlar ya da şehir dışındalarsa istediğimiz tahlil, tetkikleri yaptırıp bize gönderiyorlar.
Yeni bir Mehmet Çetin ile karşı karşıyasınız. Kendinizi nasıl buluyorsunuz?
Mehmet Çetin: Dış görünüşüm tabi ki çok değişti. Bana sorarsanız bende yeri geliyor kendimi tanıyamıyorum. Yeni bir hayatım var. Artık değişik bir yaşam tarzım ve en güzeli de artık enerjim var. Yani uzun yıllar sonra sevgili hocamın sayesinde artık gülüyorum. Kilodan dolayı hareket etmekte zorlandığım için yapamadığım birçok şey vardı. Örneğin yürüyemiyordum. Uyuduğumda eşim başımda nöbet tutuyordu. Çünkü uykumda uyku apnesinden dolayı tıkanıyordum ve nefessiz kalkıyordum. Komple gardırobumu da değiştirdim. 56 bedenden 42 bedene düştüm.
Türkiye gerçekten sağlıkta çok önemli bir noktada ve yurtdışından da tedavi için Türkiye’ye pek çok hasta geliyor. Şimdi obezite cerrahisinde de yine iyi bir durumdayız. Daha çok hangi ülkelerden, yurtdışından hastalar geliyor.
Dr. Kerim Güzel: Karadeniz Bölgesinde çalışan bir hekimim. Türkiye’nin hemen hemen her ilinden, yurtdışından özellikle balkanlardan, Avrupa ülkelerinden, Türki Cumhuriyetlerden çok fazla hasta geliyor. Onların referansı bizim için önemli. Memnuniyetleri önemli. Bizi tavsiye ediyorlar. Giden hasta tavsiyesiyle başka hastaları da getiriyor.
Yurtdışından gelecek kişiler için biraz bilgi verebilir misiniz?
Dr. Kerim Güzel: Genelde herhangi bir komplikasyon yaşanmadıysa hasta, hastanede 5 gün civarında kalıyor. Çünkü bu ameliyatlar kapalı ameliyatlar. Büyük kesilerle yapılan ameliyatlar değildir. 1 ya d a5 cm’lik çok küçük küçük deliklerden yapılan ameliyatlardır. Bu yüzden hastalar sosyal yaşamlarına çok erken dönüyorlar. 5- 6 gün gibi kısa bir süre içinde sosyal yaşamlarına kavuşabiliyorlar.
5 gün sonra hemen ülkelerine dönmelerine izin veriyor musunuz? Yoksa belli bir süre Türkiye’de tutup belli bir kontrol süreci veriyor musunuz?
Dr. Kerim Güzel: Hastanın gözünün içine baktığımızda ne görüyoruz bu önemli. Öncelikle kişinin sağlık durumunu kontrol ediyoruz. Eğer hastayı değerlendirdiğimizde gidebilecek durumda olduğunu görüyorsak, izin veriyoruz. Ama birkaç gün siz burada kalın, sizi takip edelim dediklerimiz de oluyor. Ama genel olarak bu hastalar 5-6 gün içerisinde taburcu olabiliyorlar.
İçeriği Paylaşın