“Tüp Bebek Sadece Çocuk Yapma Yöntemi Değildir”
“Tüp Bebek Sadece Çocuk Yapma Yöntemi Değildir”
Bizi Takip Et
Sağlığım için Herşey’in “Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı” köşesinde bu hafta tüp bebek tedavisinde başarıyı arttıran faktörleri ve erkek kısırlığının tedavisindeki son gelişmeleri, İstanbul Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Tıbbi Direktör Operatör Dr. Aret Kamar anlattı.
. Çocuk sahibi olamayan herkese tüp bebek önerilir mi? Tüp bebek tedavisine uygun çiftler kimlerdir?
“Bazı çiftler aşılama tedavisi neticesinde hamile kalamazlarsa tüp bebeğe yönlendiriliyorlar. Başka türlü çocuk sahibi olma şansları bulunmayan bazı çiftlerde ise direkt tüp bebek tedavisi gündeme geliyor.
Bir çifte yapılacak tedaviye, sperm testi, rahim filmi, karı-kocanın genel sağlıklarıyla ilgili tahliller yapılarak, daha önce gerçekleşmiş bir düşük varsa karı-kocanın kromozom testine bakarak karar veriliyor. Eğer erkeğin spermi hiç gelmiyorsa ya da kadının iki tüpü de kapalıysa, sperm ve yumurta vücut içerisinde karşılaşamayacağı için tek tedavi seçeneği tüp bebek olacaktır. Buna karşın erkeğin sperm sayısı uygunsa aşılama tedavileri gündeme gelir. Hiçbir şekilde çocuk sahibi olunamadıysa son çare olarak tüp bebek denenmelidir.”
“TÜP BEBEK YÖNTEMİ KALITSAL HASTALIKLARIN GELECEK NESİLLERE GEÇMESİNİ DE ÖNLER.”
. Bazı genetik hastalık taşıyanlara da tüp bebek öneriyor musunuz?
“Tüp bebek çiftleri sadece çocuk sahibi yapma yöntemi değildir. Tüp bebek aynı zamanda ailede kalıtsal bir hastalık varsa, bu hastalığın genetik geçişi ve hangi genle ilgili bir mutasyona bağlı olduğu biliniyorsa, o hastalığın gelecek nesle geçişini de engelleme tedavisidir. Aynı zamanda bir çocuğa ilik veya doku nakli gerekiyorsa aynı doku grubundan bir bebek daha dünyaya getirip, o çocuğun iliği ile diğer çocuğu tedavi edebilme yöntemidir. Tüp bebek hem çocuk sahibi olabilme, hem de gelecek neslin daha sağlıklı olmasını sağlayabilme yöntemidir. Bunu yapabilmenin tek yolu hastalığın genetik geçişli olması ve hangi gende mutasyon olduğunun da bilinmesidir.
Bugünkü şartlarda şeker hastalığı, tansiyon, bazı kanserlerin hala nasıl geçtiği çok iyi bilinemiyor. Ama bunların DNA haritası üzerindeki yerleri tespit edilirse, belki ilerde çok daha geniş bir alanda, çok daha az hasta, çok daha uzun yaşayan, kanser olmayan bir nesil yaratmanın da yöntemi bulunmuş olacaktır. Zaten günümüzde bir sürü genetik geçişli hastalığın çaresi bulunmuş durumdadır. En azından yeni nesilde böyle bir hastalığın olmaması sağlanabilmektedir.”
“HİÇ SPERMİ OLMAYAN ERKEKLERİN DE ÇOCUK SAHİBİ OLABİLME ŞANSLARI VAR”
. Tüm kısırlık olguları içerisinde erkek kısırlığının oranı nedir? Günümüzde erkek kısırlığının tedavisinde başarıyı arttıran ne gibi faktörler vardır?
“Genel anlamda çiftlerin yarısında kadın, yarısında erkek problemi var. Ülkemizde erkekler biraz daha zor sperm tahlili yaptırırlar. Çocuk sahibi olmamak genellikle kadının problemiymiş gibi görülür. Ama aslında terazinin ibresi şuanda biraz daha erkeğe doğru kaymaya başladı. Tedaviye başvuran çiftler arasında erkeğe ait olan problemler daha fazla olmaya başladı. Dolayısıyla tedavilerin başlangıcında yapılması gereken ilk test sperm tahlilidir.
Sperm tahlilinde bir problem bulunsa bile mutlaka kadının rahim filminin çekilmesi ve diğer testlerinin de yapılması lazım. Çünkü çiftlerin yüzde 20’sinde hem erkekte hem de kadında problem vardır.
Sperm incelemesinde sayısına, hareketine, şekil bozukluğu olup olmadığına bakılır. Bu hareket, sayı ve şekil bozukluğuna göre spermin insanın eşini çocuk sahibi yapabilme yeteneğinde olup olmadığı saptanır. Bugün için kaba olarak söyleyecek olursak kabul edilen sayı 15 milyondur. Hareketli sperm miktarı 15 milyonun üzerinde olanlar ilişki ile eşlerini hamile bırakabilirler. Daha altında olan erkeklerde ‘yardımcı üreme tedavileri’ denilen yöntemlerden faydalanılması gerekir. Bazı hastalarda da sperm sayısı o kadar düşük olur ki; dışarıya hiç sperm gelmez. Sperm sayısına bakıldığında sıfır sperm bulunur. Bu kişilerin de çocuk sahibi olabilme ihtimali vardır. Dışarıya spermi gelmeyen erkeklerin yüzde 65-70’inde yumurtalığın içerisinden sperm bulunarak çocuk sahibi yapılabilmeleri mümkündür. Bu çiftler geldiklerinde basit bir taramadan geçerler. Genetiklerine ve hormon testlerine bakılır. Eğer, sperm sayısının artabileceği bir durum varsa, bu amaçla ilaç tedavisine ya da basit bir cerrahiye başvurulur. Buna karşın sperm sayısı artmayacak gibiyse ya da artsa bile yeteri kadar sperm sayısı sağlanamayacak gibiyse o zaman tüp bebek bir seçenektir.”
“SPERM SAYISININ DÜŞÜK OLMASI BİR PROBLEM DEĞİLDİR”
. Günümüzde tüp bebek tedavisinde ne tür tekniklerden yararlanıyorsunuz?
“Sperm sayısının düşük olması bir problem değildir. İnsanlar ‘Sperm sayım düşük. Bu acaba tüp bebeğe yetecek mi?’ diye korkarlar. Aslında sperm varsa tüp bebek açısından hiçbir sorun kalmayacaktır. Çünkü tüp bebekte kadının yumurtası her zaman sınırlıdır. İki-üç yumurtayı zor çıkaran kadın da vardır, otuz yumurtayı bir denemede verebilen kadın da vardır. Erkeklerin sperm sayıları genelde milyonlarla ölçülmektedir. Dolayısıyla erkeğin sperm sayısı ne kadar düşük olursa olsun yumurtaya yetecek kadar sperm her zaman bulunabilir. Ama bazen hiç sperm dışarıya gelmezse, hastalar morallerini bozarlar. Hatta birisi ona ‘Senin sperm sayın sıfır. Çocuğun olmayacak’ dediği zaman adam belki de utancından hiçbir zaman bir daha doktora gitmeden, evinde oturur. Eskiden mikroenjeksiyon yöntemi bulunmadan önce, ilk tüp bebek yönteminde durum gerçekten böyleydi. Sperm sayısı çok düşük olan erkeklerin bile tüp bebekle çocuk sahibi olabilme ihtimali yoktu. Ama mikroenjeksiyon yöntemi ortaya çıktığından beri erkeğin bir tane sperm bile bulunsa, o spermi yumurtanın içerisine koyarak çiftleri çocuk sahibi yapabiliyoruz.
HİÇ SPERMİ OLMAYAN ERKEKLERDE ADIM ADIM TEDAVİ
. Peki, hiç spermi olmayan erkekler ne gibi tetkik ve işlemlere tabii tutuluyorlar?
“Sperm sayısı sıfır olan bir erkeğe tüm tahliller yapılır. Önce bir ürolog muayene eder. Eğer ürolog tahlili yapılan erkekten sperm çıkma şansı var derse, kadın tüp bebek yapılacak şekilde ilaçlarını kullanır. Yumurtalar hazır hale getirilir. Hatta yumurtalar toplanır. Yumurtaların toplandığı gün, erkek de ameliyata alınır. Ameliyat testislerden mikro-cerrahi teknikleri ile ufak kesilerle gerçekleştirilir. Erkek bu ameliyatı olurken genel anestezi alır. Bu ameliyat çok can yakıcı değildir. Testisin içi açılır, eskiden kaba olarak gözle büyük parçalar içerisinde sperm aranırdı. Bugün mikroskopla testisin içerisindeki yün yumağı gibi sperm üretilen kanallar içerisine girilir ve mikroskop eşliğinde en sağlıklı görünenlerden çok küçük parçalar alınarak laboratuvara iletilir. Bunların içerisinde de sperm aranır. Hem mikroskop yardımı ile seçilmiş dokular alındığı için, hem de testisten büyük parçalar koparılmadığı için işlem tekrar tekrar yapılabilir. Günümüzdeki tıp teknolojisindeki gelişmeler sonrasında erkeğe zarar veren bir yöntem olmaktan çıkmış ve iyi yapıldığında da sperm bulma şansı yüksek bir yöntem haline gelmiştir.
Dışarıda hiç spermi olmayan bir erkekten yüzde 65-70 oranında sperm bulunabilme şansı vardır. Kadının yumurtası hazır olduğu için erkekten elde edilen spermler mikroenjeksiyon ile birleştirilir. Oluşan embriyolar da rahim içerisine nakledilir. Eskiden bu test tanısal amaçla yapılırdı. Erkek doktora gider, ‘Benim spermim dışarıya gelmiyor’ şeklinde sorununu dile getirirdi. Doktor da ‘Hemen bir biyopsi yapalım. Bakalım yumurtalığında sperm var mı’ derdi. İşte böyle bir durumda sperm bol miktarda gelir ve işlem de tüp bebek merkezi olan bir yerde yapılırsa spermler dondurulup muhafaza edilebilirdi. Ama cerrahi müdahale sadece ‘Bir bakalım acaba var mı’ amacı ile yapıldığında bir de tüp bebek merkezi yoksa alınan parça için ‘Baktık, sperm varmış’ diye rapor yazılırdı. Cerrahi müdahale tamamen boşa giderdi. Erkek daha sonra çocuk sahibi olabilmek için bir daha ameliyat olmak zorunda kalırdı. Onun için bugünkü şartlarda dışarıya sperm gelmiyorsa mutlaka tüp bebek merkezinde kadın hazırlandıktan sonra erkeğin cerrahi müdahaleye tabii tutulması daha doğrudur.”
TEKRARLAYAN TÜP BEBEK BAŞARISIZLIĞI VARSA…
. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında çiftleri çocuk sahibi yapmak nasıl mümkün oluyor?
“İlk önce tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarının sebeplerinin araştırması lazımdır. Tedavi anlamında medyada çıkan ‘başarılı yöntemler’ olarak tabir edilen metodlar, aslında çok düşük oranda başarılı olmaktadır. Tarihçesine bakılacak olunursa her sene bir yöntem çıkar. Mesela ‘sperm mıknatısı’ denilen bir yöntem çıkmıştı. Bunlar her çıktığında ‘Şansı arttırıyor’ dendi. Bir sene sonra ‘Bir işe yaramıyormuş’ noktasına gelindi. Tüp bebekle ilgilenen hekimlerin bunlara çok dikkat etmesi lazım. Teknoloji bazen bir şeyi pazara sürüyor ve onun çok fazla bir işe yaramadığını anlamak da zaman alıyor. Ama bu sırada birçok insan da mağdur oluyor.
Eğer bir embriyo rahime tutunamıyorsa ya embriyo ile ilgili bir sorun ya da rahimle ilgili bir problem vardır. Bunlar arasında embriyonun çok kaliteli olmaması, rahmin içinde ya da kadının tüplerinde bebeğin rahme yerleşmesini engelleyen bir neden bulunması gibi problemleri sıralayabiliriz. Rahim filmi ve iyi yapılan bir ultrason rahimle ilgili olan problemlerin hemen hemen hepsini açıklığa kavuşturur. Sağlıklı bir embriyonun oluşmaması, embriyonun çok iyi bölünmemesi, embriyonun döllenmemesi gibi problemler, ilaç tedavisinde yapılan değişikliklerle değiştirilebilir. Spermi yumurtanın içine sokarken IMSI yönteminden faydalanılıp, daha büyük mikroskoplarla spermin daha iyi seçilmesi sağlanabilir.
Embriyoların iyi gelişmesi, bebeğin içeri konulmasına rağmen gebelik oluşmaması sorunun çaresi ‘embriyoskopla’ değiştirilebilir. Embriyoskop, kamera sistemi ile sürekli izleyerek embriyonun başlangıcından itibaren bebeği içeri koyacağımız güne kadar nasıl geliştiğini çok net olarak gördüğümüz başında durmadığımız her saniye kamera kayıtta olduğu için başına geçtiğimizde embriyonun bütün seceresini gördüğümüz bir yöntemdir. Bu gibi teknolojik yöntemler şansı bir nebze arttırıyor. Ama işin temelinde sıkıntının nereden kaynaklandığının çok iyi araştırılması gerekiyor. Çocuğu olmayan ya da tekrarlayan başarısızlığı olanlara ‘Onu da deneyelim. Bunu da deneyelim’ gibi hastayı üzücü, yorucu, yıpratıcı, umudunu kırıcı tedaviler yapmamak lazım. Önce sebebini bulmak, ondan sonra tedaviyi yapmak lazımdır.”
TÜP BEBEK KAÇ KEZ DENENMELİDİR?
. Tüp bebek kaç kez denenmelidir? İki deneme arasına ne kadar süre konulmalıdır?
“Yumurta topladığımız taze denemelerde, kadının da yumurtası çok geliyorsa, üç ay aralık olsun istiyoruz. Ama bugün maalesef çok sık gördüğümüz bir durum var; kızlarımız genç olmasına rağmen yumurta sayılarının eskisi kadar çok olmadığını, hatta 20’li yaşlarda bile bir iki yumurtayı zor bulduğumuz hastalarla karşılaşıyoruz. Bu hastalara çok ağır iğne tedavileri yapmıyoruz. Doğal tedaviler uyguluyoruz. Kadının ayda bir yumurtası geliyorsa o bir yumurtayı alıp, bir yumurta ile tüp bebek tedavisi yapmaya çalışıyoruz. Böyle hastalar morallerini hiç bozmasınlar. Çünkü ilk tüp bebek yapıldığında da kendi yumurtası ile tüp bebek yapıldı. Böyle tek yumurtalı hastalar bir seferde bir yumurta verdikleri için bol bol denemeliler. Şansı ancak öyle arttırırlar. Bunun dışında yumurtası ya da spermi bol olan hastaların çoğu hamile kalıyor. Sadece belli durumlarda yumurta bazen boş çıkar, yumurtalar gerçekten çok kötüdür. İçine sperm koyarsınız döllenme ya da bölünme hiç olmaz. Bu gibi durumlarda hekim çifti uyarır. ‘Uğraşmayın artık. Bu şekilde çocuk sahibi olamazsınız.’ der. Böyle bir sıkıntıda rahimin doğuştan olmaması gibi bir sonuç da çıkarılabilir. Bunun dışındaki durumlarda da hiçbir çiftin moralini bozmaması ve sonuna kadar uğraşması lazımdır.”
İçeriği Paylaşın